Evet, hoş geldin, sefa getirdin.
Ey, cömert misafir.
İkramın. Ve ihsanı ziyade, ay!
Rahmetin.
Bereketin, "lezzetin" ve huzurunla geldin; Ya Ramazan-ı Şerif.
Şerefine nail olduk.
***
...Ve bugün; İlk gün!
Dün gece, ilk teravih namazını kıldık.
Sahura kalkındı.
Bugün de, "niyetliyiz" Oruçuna!
Ham olsun, rabbimize ki, bizi sana kavuşturdu.
Sevgili Peygamberimize de, "salt ve selam" olsun.
***
Ya Şehr-i Ramazan, merhaba sana.
Ne çabuk geçti, o sene-i devriyen.
Daha dün gibiydi.
Seni, hayrınla, sevabınla, kıymeti huzurunla, geçmişe bırakmanın duygularını yaşıyorduk!
Nefsi muhasebe içerisinde.
Ve bugün, tekrar bize "merhaba, ben geldim" dedin.
Biz de, hoş geldin diyoruz.
Ve rabbimize sığınıp, el açıp dua ediyoruz.
Hep birlikte, min diyerek!
"Ey Rabbimiz Bizleri bu ramazanda en güzel şekilde istifade edenlerden eyle!"
***
Hiç kuşkusuz ki!
Peygamber Efendimiz (s.a.v) her ramazanda okuduğumuz bir hadiste şöyle buyuruyor.
"Evveli rahmet,
Ortası mağfiret,
Sonu cehennemden kurtuluş."
Ey Rabbimiz!
Bizleri evvelinde rahmete nail olanlardan, ortasında mağfirete uğrayanlardan, sonunda da cehennemden azat olanlardan eyle
Amin.
Evet, hoş geldin, merhametin tecellisi Ramazan-ı Şerif
***
Bugün "orucuz".
Bir kez daha ruhumuzu ve bedenimizi, her türlü nefsimizi terbiyeye çekeceğiz.
Bu bir ay süreyle..
Kutsal bir sınavdan geçiyoruz.
Örf ve adetlerimizin o anlatılamayan ama yaşayanlarının hissetmiş olduğu, o huşu dolu kutsallılığı içinde bulundurarak "nail" olmalıyız.
Biraz daha iç benliğimizin farkına da varmamız gerekir.
Dün nerdeydik, bugün nerde.
Ve en önemlisi; 'yarın nerede' olabileceğimiz?.
***
Öyle ya.
Birbirinden kopuk yaşayanlarımızı bir araya getirmeye vesile oluyorsun
Fakirliğin, yoksunluğun ve yoksulluğun her türlüsü yaşatmaktasın bize...
Kimimizin maddeten fakir; kimimizin ilmen fakir; kimimizin de kalben fakir olduğunu hissettiriyorsun
Sonra da, "aynı sofra ve nizamda" buluşturuyorsun.
Diyorsun ki, "Siz insansınız".
***
İnanıyorum ki ''Ramazan Melekleri.''
Ramazan-ı Şerif'in o kutlu ruhu ve Allah'ın sonsuz sevgisiyle ruhumuzu sarıp sarmalayacaktır.
çünkü Yüce Allahın en çok hoşnut olduğu da; hiç kuşkusuz ki fakir ve fukarayı hatırlayıp onlara yardımcı olmaktır.
Etrafımızdaki insanlara sevgi ve muhabbetle yaklaşalım.
Kısacası kmil insan olma yolunda gayret edelim.
Yüce Allah emrediyor. Ve şöyle sesleniyor:
"Ey iman edenler!
Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.
Umulur ki korunursunuz." (Bakara183)
***
Anlayacağınız;
Oruç insana sabrı öğretir.
Oruç insana açlığın ne demek olduğunu öğretir.
Tokların açların halini anlamalarına vesiledir.
En önemlisi de; Toplumların Halikı ile aralarındaki en güzel ibadet baharı mevsimidir Ramazan-ı Şerif.
***
Hele ki.
Ramazan'ı "ayların" sultanı yapan.
Sultanlar sultanı, "Kadir gecesi".
Bin aydan daha hayırlı.
Hepsinin ödülü de; "Bayram'a kavuşturmak."
Açlıktan tokluğa doğru yolculuğun yüreğimize gömülü sırrını yaşatmak ister gibisin bayramınla...
***
Velhasıl. Bu vesileyle hepinizin;
"Mübarek Ramazan-ı Şerif'ini tebrik ediyor.
Ve nice Ramazanları Allah-ü Tela bize hep birlikte yaşamayı, idrak etmeyi nasip eylesin.
***
Haydi, KUR'AN kurslarına!
Sahi, okullar tatile girdi.
Uzun bir dönem. Üç ay okul yok.
Doğrusu hep karşı çıkmışım bu kadar "uzun süreli" tatil olmaması gerektiğine!
Ama eğitim sistemi, müfredatı ve yönetmenlikleriyle; "hak getire".
Yamalı bohça. Politize olmuş en vahim kurum
Zaten bundan dolayıdır ki hep "nesilden" şikyetçi oluşumuz.
***
Hiç kuşkusuz ki!
Veliler için. Öğrencilerin "ebeveynleri" için, şöyle bir telaş vardır; bu tatil dönemi içinde.
"çocukları nereye göndereyim. Ne yapayım?" diye!
Öyle ya Hareketli. Enerji. Yürekleri kıpır kıpır. Elbette ki, oynayacaklar. Zıplayacaklar. Bisiklet. Top. Tatil olacak.
Ama; "gönül huzuru" en önemlisi.
***
Dinini. Ahlakı değerleri. Adab-ı edebi. Diyanetini.
Namazı, Kur'an-ı Kerimi. Peygamberini, öğrenme, tanıyabilme imknına da sahip olmalı.
İşte bu noktada; yazıma başlık olarak kullandığım çağrıyı yapıyorum.
'Haydi, Kur'an Kurslarına".
***
Şöyle bir hadisi şerif.
Der ki; Sizin en hayırlılarınız, Kuranı öğrenen ve öğretenlerinizdir."
Onun için.
Camilerimizin çocuklarla dolup taşması gerekir.
çocuklarımızın camilerin o manevi atmosferinin ilahi havasını teneffüs etmeleri lazım.
Olabilir, olsun gürültü yapsınlar, varsın bir birbirleriyle oynasınlar, zıplasınlar.
Ama bilinmelidir ki; çocuklarımızla camiler şenlenir.
Ki camiler çiçek bahçesine döner.
***
Eee.
Dinimizin hayat felsefesi de; "insanları" çiçek bahçesinde yaşatıp buluşturmak değil midir?
Bakın, Diyarbakır'da Kur'an Kursları geçtiğimiz hafta itibariyle açıldı.
573 cami ve Kur'an kursunda eğitim veriliyor.
Hedef bir önceki yıla oranla daha yüksek, öğrenci alabilmek.
O zaman haydi çocuklar.
"Camiye koşalım, Kur'an ile buluşalım."