İçimizi yakıyor, Peki ya sorumluluk?
Eklenme: 3/15/2012 12:00:00 AM

Hiç;

İki yanlış bir doğru eder mi?

Etmez.

Ne mümkündür?

Olsa olsa;

İki yanlıştaki ısrar, "felaketin" ve üçüncü yanlışın hamlesi olur!

Ama;

İki yanlışa "doğru" bir hamle, yaparsanız.

İşte o zaman;

Yanlıştan birini "bertaraf" etmiş olursunuz.

***

Hele bir de;

Ard arda "yanlışlara" karşı doğru hamleler yaparsanız.

Bilesiniz ki;

Yanlışlardan "telafi", doğrular da ise "yol haritası" bulmuş olursunuz.

Yeter ki;

"Yanlıştan" dönülebilinsin.

Yeter ki;

"İki yanlışın" bir doğru edeceği "zihin" arızasından, kurtulabilinsin.

Sonuç.

Önemli olan "yanlışın" idrakine varmak.

Doğru;

İçin "başa dönebilmektir" der üstat.

***

Velhasıl;

Yanlışı da, doğru da "iyi görmek" lazım!

Dün;

çocuk İstismarı ve İhmali ile "çözüm" önerileri semineri yapıldı.

Kürsüde;

Büyükşehir belediye Başkanı Osman Baydemir var.

Diyarbakır'daki çocuklardan söz ediyor.

Hal-i durumları nice diyor?

Bir önceki yazımda;

İfade etmiştim "dindar ve kindar" nesil, polemiğiyle alakalı.

***

Tabi;

"Siyasal zemindeki" mülahazaların, "tersi istikametinde" şöyle demiştim.

Özellikle;

Kürt çocukları için.

Özelliklen de;

Diyarbakır'da, Güneydoğu illerinde "yaşayan", 7 ila 18 yaş arasındaki "çocuklar" için.

Soludukları hava.

Bulundukları;

Mekn ve ortaya konulan hadiseler zinciri.

Ürkütücü;

***

Bir ruh hali, icra ederek, "yarınlar" için, pimi çekilmiş bomba gibi!

Şiddetin.

Terörün.

Yoksulluğun.

Uyuşturucunun.

Fuhuş batağı ve hırsızlık, kapkaç.

Gibi;

Hayatın tüm mecrasını "ziyan ettiren", ortamda "büyüyen" bir nesil geliyor?

Asi.

Öfkeli.

Kindar.

Daha vahim bir ifadeyle; "Eli" tutulamaz, uzlaşmasız!

Yani; "militarist" bir, ruha sahip!

***

Ne diyor Baydemir.

çocuğun yeri sokakta eyleme katılmak değildir?

çocuğun yeri panzere taş atmak değildir?

çocuğun yeri okuldur, okul bahçesidir, çocuk oyun gruplarıdır.

çocuğun elinde taş ve sopa değil kalem olmalıdır.

Ekliyor.

Bunları "doğru bulmadığım gibi, tasvip de etmiyor?"

Tabi bu birinci yanlış.

İkinci yanlışı da; şöyle ifade ediyor.

Eline taş alan çocuğa,

Eline sopa alan çocuğa kurşun, gaz sıkmak oda doğru değildir.

Onu cezaevine koymak oda doğru değildir.

Yani;

İki yanlış bir doğru etmez.

***

İki yanlışımız.

Siyasal zemin üzerinde "kayan" çocukların hali.

Gelelim;

Bir diğer yanlışımıza.

O da; sokak ve metruk alanlarda "tüten" uyuşturucu, dumanı.

"Yüreğim sızlıyor" diyor Baydemir, bunu ifade ederken.

Eee.

Yoksulluğun,

Geri kalmışlığın,

Göç ve kent yaşamına "adaptasyonda" ortaya çıkan psikolojik travma.

Özenti.

Ve çevrenin; "istismarı".

Beri yanda; devlet çarkındaki zafiyetler.

Üst üste;

Yanlışları "inşa edince", Diyarbakır sokaklarındaki "uyuşturucu kullanım" yaşı, 5'e inmiş vaziyette.

"Batağa düşen" bir daha çıkamıyor.

çıkamadığı için de; "o da ha bire" kurban seçip, ağa çekiyor.

***

Baydemir.

"Uyuşturucuyla" alakalı, "itiraf" mahiyetinde konuştu.

Tabi.

Belediye Başkanı "sıfatıyla" bu ifadenin; "vücuda" getirilmesi önemli.

Şöyle diyor:

Bugün Diyarbakır'ın birçok mahallesinde çocuklar esrar içiyor.

Ya da çocuklarımıza esrar satılıyor, ya da sattırılıyor.

Ben açık ve net söylüyorum.

Diyarbakır'da hiçbir esrar satıcısı saygın değildir.

Diyarbakır'da ikamet etme hakkı, ben kendi nazarımda söylüyorum yoktur.

Ben bununla mücadele etmek için herkesle işbirliği yaparım.

Kim esrar satıyorsa bu kentte ben mücadele etmeye hazırım.

Bunu ortadan kaldırma konusunda olağanüstü bir gayret sarf etmemiz lazım*

***

Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak.

Bu kez;

O anlatıyor, "sokak çocuklarını" ve bu güne kadar "çözümsel" yapılanları.

Daha önce sokakta risk altında 3 bin üzerindeki çocuk bulunuyordu.

Ama bugün 1600'lara düşmüş.

Evet.

Görünen "gerçeğimize" ait tablo bu.

Hakikaten "içimizi yakıyor".

***

Yazımı,

Önceki günkü "uzlaşmaz" bir nesil geliyor yazıma gelen bir notla noktalamak istiyorum.

Şu ifade yer alıyor, notta.

Diyor ki;

Biz tehlike değiliz-tehlikedeyiz!

Sonuç;

Sokaktaki "tehlike".

çocuklarımızın içinde bulunduğu "tehdit"

Ve toplumdan yükselen;

"İçimiz yanıyor" feryadından çok sorumluluk ihdas ederek ülke yarınlarına güven ile bakmanın olmazsa olmaz ön koşulu olarak "çocuklarımızı" şefkatle sahiplenelim.

Bilinmelidir ki;

Hiç bir çocuk "suçlu değil", o "suça itilmiş, teşvik edilmiş, ağa düşürülmüştür".

***

Dile kolay.

Evinden, yurdundan edilen.

Örf, adet ve geleneklerinden; "uzaklaştırılan"...

Dilinden.

Dininden.

Aile ortamından.

Şefkatten,

Sevgi ve saygıdan.

Aile sıcaklığından uzaklaştırılan.

Ana-baba sevgisinin; "sosyo-ekonomik" tahribattan dolayı göremeyen.

***

Şiddetin.

Öfkenin, inkarın, kaosun, silahın, barutun, bombaların "esaretinden".

Kısacası;

"Özünü ve kimliğini" bulmada, bunalımlar yaşayan çocuğun "hal-i durumu" ne olabilir?

Şuan ki;

Yaşadığı "travmadik" halden başka.

Hadise;

Sıradan değil, "millidir" ve toplumsal; "kanayan yaradır".

Mücadelesi;

Ferdi değil, "topyekn" olmalıdır ki; "sirayetine" imkn tanınmasın.