İhanetlik değil de nedir?
Eklenme: 1/20/2012 12:00:00 AM

Hem de nasıl?

Yuh ki, yuh.

Bir kere değil, binlerce kere yuuuh.

Bu ne,

Keyfiyet ve sorumsuzluk tablosu ya?

Daha doğrusu;

"Bürokrasi ve bürokratın" basiret hali bu mu?

Eee.

Boşuna büyüklerimiz söylemiş değiller.

Sahipsiz,

Memleketin "aşı-işi" olmaz, fakr-ü zaruretten başka!

Aha,

Diyarbakır.

İşte Güneydoğu.

Ne yazık ki bu meyanda; sahipsizlikte üstüne yok.

Ne diyelim;

Nazar değmesin. Maaşallah lider!

***

ELbette ki;

Siyasetçisi,

Yerel idarecileri

STK'ları,

Kanaat önderleri,

İş dünyası,

Ve topyekun kent ahalisi.

Meselesine,

Kentine, sosyal, siyasal ve ekonomik "dokusuna" sahip çıkmıyor.

Bilakis, "sırt" dönüyor.

Onun için de, "tablo" görüntüsü böyle olur?

Herkes kendi "meşrebinde".

Varsa yoksa "ideolojik" ve siyasi söylemler.

Zaten,

Kent ve bölge milliyetçiliğini "ideolojik" düşünceden sıyırdık mı çözülür.

Yeter ki; toplumsal değerle buluşturabilsek.

Olup-biteni;

Sorgulasa, araştırsa, hesap sorsa!

Ame nerde?

Böyle olsa idi; Diyarbakır'ın ve bölgenin "hal-i durumu" böyle olur muydu?

Maalesef yok.

Ne Mümkün, kime dersin?

***

Biliyorum.

Gerek;

"İhanetlik değil de nedir?" başlıklı manşet haberi okuduktan.

Ve gerekse az sonra, söyleyeceklerime vakıf olduktan sonra.

Sizde,

Az önceki ifadelerimle,

7.2 şiddetinde bir sarsıntı geçireceğiniz gibi dondurucu bir "duş" etkisiyle "tepki" koyacaksınız.

Hiç kuşkusuz ki ilk sözcüğünüz de;

"Vay vicdansızlar vay" olacaktır.

Evet,

Vay ki vay. Ne vicdansızlıktır bu?

***

Gelelim,

Tepkiyi konuya girmeden koyduğumuz mevzu ya.

Ama diyeceksiniz ki, "duygu" insanda tepkiyi öne çıkarıyor.

Aynen de öyle.

Hele bir de vakıf olduğunuz mevzuu her sene bu vakitte, gelenek halini alırsa.

O nedenle;

Tepki ve eleştirisel ifadeler başköşeye geçiyor.

DSİ.

Yani,

DSİ 10 Bölge Müdürlüğü ve muhtevası.

Ve son,

Yıllarda "tekerrür" eden, "saç-baş, öfke ve şiddet" üreten, icraatı...

***

Şimdi,

Yine aynı mevzuuyla, "gündemde"

Daha doğrusu,

Kentin değerlerine hassasiyet sahibi olma, babında bizim gündemimizde!

Diğerleri alakasız.

Alakası olan da, "manidardır" haliyeti ruhiyetleri.

Bilen bilir babında.

Hani derler ya; "yaptı yapacağını" gibisinden.

El hak.

DSİ 10 Bölge Müdürülüğü.

Ve idaresi yine "tarihi işlevsizlik içeren" icraata imza atarak, yaptı yapacağını.

***

Meseleyi,

Kısmen açıklayayım. Her ne kadar, haberde okumuş iseniz de!

Malum,

Her kurum için, yıl içerisinde "devam eden ve yeni yapılan" projelere ödenek aktarılır.

İşte;

DSİ 10 Bölge Müdürlüğüne de, sene başında "yatırımlar" için ödenek aktarıldı.

Tamı tamına; 537 milyon lira.

Yani eski para birimiyle, 537 trilyon. Diğer bir ifadeyle; yarım katrilyon.

Ancak;

Sene başından yılsonuna kadar bu paradan harcanan miktar; 332 milyon lira.

Demek;

537 milyon liranın, 332 milyonunu harcamış kurum!

Peki, geriye kalan para ne oldu.

İşte ne olduysa buna oldu;

235 milyon lira, "tenkis" oldu.

Yatırıma, iş imkanına, aş ortamına dönüştürülmeden bakanlığa ve bütçeye geri gitti.

İade edildi.

***

Gerçekten iyi para.

Bölgenin,

Hiç bir iktidar döneminde göremediği bir para!

Hem de sıcak para. Yani "keş" para.

Düşünün,

Bu para yıl içerisinde, bölge girdisine yazılıyor.

Müteahhit mi,

Taşeron mu,

İŞçi mi, yatırım diğer alanları mı, "hepsi" tabir yerindeyse "ihya" olur.

Yeni "iş sektörleri" oluşarak.

***

Ama dedik ya;

"Kimsenin iş yapma, elini taşın altına koyma gibi bir gayesi" yok!

Hal böyle olunca da;

Bakın gelen paranın yarısı geri gidiyor.

Demek ki;

Bizim yatırıma, işe, aşa ihtiyacımız yok!

Öyle ya,

Diyarbakırın,

Güneydoğu'nun her yeri güllük gülistanlık.

İş mi, aş mı, herkes sahip.

çiftçi mi, "parada" yüzüyor.

Gelen paraya ne hacet.

Paraları,

Gül bahçesine sulamaya mı harcayacağız.

Bu kadarı bize yeter.

Gerisini alın başka yerde kullanın.

Yuuuh be. Yuuuh...

***

Bölgeye özgü bir deyim var.

Sanırım herkes bilir.

Beceriksizliğe, bahane çok noktasında.

Oynamayı bilmeyen gelin için derler;

"Gelin oynamamak için yerim dar" der.

Aynen de öyle.

DSİ'nin başındakilerin bahanesi de, aynen bu sözümüz gibi bahane!

Bakalım, bahaneleri ne?

***

Birinci bahane:

Tarım Reformu Genel Müdürlüğü tarafından kanal güzerghında yer teslimi yapılamadığından;

70 milyon TL tenkis.

İkinci bahane: Silvan barajına yapılan saldırıdan dolayı;

100 milyon lira tenkis,

Üçüncü bahane: Şırnak-Hakkri karayolu bitirilemediğinden;

65 milyon lira tenkis.

Ne bahane ama.

2009'da,

2010'da da aynı bahaneler üretilmişti.

Dile kolay!

Tenkis olan para miktarı tamı tamına 235 milyon lira.

***

Bilemiyorum,

Başbakan Erdoğan'ın,

Ve sorumlu bakanların "durumdan" haberi var mı?

Özellikle,

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker.

Haberdar değil.

Zannımca,

Başbakanın,

Ve kendisinin haberi yok, bu "ihanet var-i" hadiseye.

Zira,

Başbakanın bu bahaneleri kabul etmeyeceğinden de eminim.

çünkü,

GAP Acil eylem planının "kesintisiz" devam etmesini.

Ve barajların, sulama kanallarının "tez elden" bitirilmesi için, "kesenin ağzını" sonuna kadar açmazdı.

***

Bir de,

Bakan Eker için de bir arıza durum bu.

Diyarbakır'ın,

Milletvekili olması hesabıyla, "bu zafiyet" direk kendisine sirayet edici.

Hatırlarsak.

Bundan bir kaç yıl öncesini, para-pul olmadığı için.

"Ödenek" yok denilerek, yatırımlar atıl hale gelirdi.

Ama şimdi,

Parada var, pul da var, yatırım yapılacak projeler de var.

Susamış,

Toprak ve araziler, iş bekleyen binlerce insan var.

Ama maalesef, "iş bilen, kılıç kuşanan yok".

Yani, sorumluluk ve beceri yok.

***

Bu köşenin,

Müdavimleri hatırlarlar.

Bu meselenin benzer sonucunu,

2009 ila 2010 yılı sonlarında da gündeme getirmiştim.

Bu kurumun,

İdare işleyişinde ciddi bir arıza olduğuna ilişkin.

çünkü Yatırıma,

Susamış olan Diyarbakır ve Güneydoğu, "bu kadar imkn sağlanmasına" rağmen.

Paralar,

Ödenekler

Ve hazırlanan devasa büyük projeler "işlevsizlik" yüzünden, geldiği gibi geri gidiyor.

***

Bakınız,

30. 03. 2010 tarihli bu minvaldeki hadiseyle alakalı yazımda şöyle demiştim.

Yazıklar olsun.

Düşünebiliyor musunuz?

İşsizliğin, yoksulluğun, geri kalmışlığın.

Ve gelir seviyesinin 'en' aşağı düzeyde bulunduğu Diyarbakır.

İş dünyasının 'ekonomik' krizden; boğazlandığı bir dönemde.

Siyasal iktidarın da; bu gerçekleri görme noktasında 'projeler' ürettiği.

Milyon TL'lik 'yatırımlara' ödenekler ayırdığı.

GAP Acil Eylem Planı gibi bir 'Yeni Hayat' evresini geliştirmek istediği.

Bunla alakalı 'toplumsal' umutlar yeşerdiği, bir zamanda.

Siz gelin; 'keyfiyete' hsıl olun.

Allah'a reva mı?

***

çünkü,

DSİ 10. Bölge Müdürlüğü'ne; 2009 yılı yatırım projeleri için 629 milyon lira para aktarılıyor.

Bir bölümü Enerji sektörüne.

Yani barajlara.

Diğer bölümü de; Tarım sektörüne.

Yani sulama kanallarına.

Ve bir de yıllardır 'inşa' edilen ancak bitimleri yılan hikyesine dönen diğer projeler.

Maalesef;

Bu bütçenin 329 Milyon 090 Bin 617 TLlik bölümü tenkis oluyor.

Anlayacağınız;

Bu paralar Genel Müdürlüğüne iade ediyor.

İhtiyaç yok.

***

Ve bugün;

DSİ 10 Bölge Müdürlüğü koltuğundaki zatın, "üçüncü" tekerrürü!

Şimdi,

Her fırsatta hükümete sesleniyoruz.

Ve diyoruz ki;

Diyarbakır'a yatırım yapılsın.

Ödenekler 'kesintisiz' aktarılsın.

Projeler 'jet' hızıyla hayata geçirilsin.

İş ve aş imknları yaratılsın.

İşsiz, yoksul, fakir ve biçare 'istihdam' edilsin.

çiftçiye imkn, köylüye arazi ve su tahsis edilsin.

Sanayi sektörü büyüsün.

Ve 'avazımızın' çıktığı kadar çığlıklar atılırken; ama ne var ki "ayağa gelen" kısmet tepiliyor.

***

Esnaf ve Sanatkrlar Odası Başkanı Alican Ebedinoğlu'nun ifadesiyle;

Bu tamamen;

"Bürokrat ve bürokrasi ihanetliğidir".

Bakalım,

Bu acımasız bahaneye, "iktidar ve aktörleri" ne diyecek?

Hele,

Diyarbakır milletvekillerimiz.

AK Parti ve BDP'liler.

Vahim beceriksizliği "Sineye mi çekecekler".

Yoksa,

Bir babayiğitlik göstererek, "bölgeye yapılan bu ihanetin" hesabını soracaklar?

Tepkiyi bekliyorum.

Tabi,

DSİ İdaresinden de tepki bekliyorum.

Meseleye,

Ürettikleri bahanelerine başka bahaneler ekleyecekler mi anlamında?

Bekliyoruz.

Hayırlı Cumalar.