Düşe, kalka, tokezlenerek..
Maşallah diyelim..
Geldik;
çözüm sürecinin "'ikinci" aşamasına!
Adım adım ilerliyoruz
Birinci aşama malum
Neler yaşandı,
Neler yaşatıldı, "az-çok" hepimiz biliyoruz.
Görünen.
Bize yansıyan resimlerdir.
Malum olmayan;
Biliyoruz ki "müzakerelerin" içyapısı ve kğıda döküleni!
***
Tabi.
Bunun da gün ışığına çıkabilmesi için.
Sürecin ifade edilen şekliyle;
"İkinci" aşamasına yönelik atılan adımlara bağlıdır.
çünkü.
Birinci aşama, PKK, BDP ve İmralı "odaklı" idi.
Yani, bu cephenin yapması gereken öncelik koşullar.
***
Neydi bunlar.
çatışmasızlık.
Silahlı güçlerin, "sınır" dışına çekilmesi.
Muhatapların, "güven" tesisi.
Ve halkın;
çözüm sürecine yönelik "ikna" edilmesi.
Barış dilinin kullanılması.
Siyasilerin, "provokatif" söylemlerden uzak kalması.
***
Velhasıl;
Barış ve çözümün inşa edileceği binanın, "temelini" atmak.
Bu da haliyle sürecin birinci aşamasını teşkil etti.
Aşama; "tam teşekküllü" son buldu mu derseniz henüz değil.
Ancak, ekseriyetiyle, durum ikmal olmuş gibi.
Yoksa.
Konuşulur muydu; "ikinci" aşamaya geçildi diye!
***
Önceki gün.
Başbakan Akil İnsanlarla buluştu.
Adına "Final" görüşme denildi.
Malum; Raporlar.
7 ayrı bölgenin "neler" istediğine ilişkin?
Sürece nasıl baktığı.
Ve genel; "kanı" hangi noktada olduğu.
***
İzmir'i de, İstanbul'u da.
Rize.
Zonguldak, Trabzon.
Antalya, Adana ve Konya.
Erzurum.
Kars, Ağrı ve Van.
Diyarbakır.
Şırnak, Hakkari ve Mardin.
***
Hepsinde!
Mevzuuya, genel bakış ve istem şu hakikat üzerine odaklandı.
Ne olursa olsun; sorun ve talepler.
Kürtler açısından.
Silahsız, kansız, çatışmasız ve kavgasız bir "yol" seyriyle.
Herkes ama herkes "haklarına" kavuşmalı.
çözüm bu seyirde olsun.
***
Öcalan'ın dediği gibi, "birinci aşama bitti".
Peki, ikinci aşamada ne olacak?
Doğrusu.
Bu seyir "hükümeti" ekseriyetiyle alakadar ediyor.
Kürtler "ilk adımını" attı.
Şimdi sıra, hükümetin atacağı adımlarda.
***
Doğrusu.
Bundan sonra; "yol" haritası nasıl hayat bulacak sorusu önemli.
Neler olacak?
Bence ilk adım;
Hem Kürt sorunun çözümünde önemli aşama kaydetmeye yaramalı,
Hem de ülkenin; "demokrasisi" açısından önemli kazanım sağlamalı.
Ki bu da;
Sivil, kapsayıcı, demokratik bir anayasa ile mümkün!
***
Lakin.
Yeni Anayasa sadece hükümetle "bağlayıcı" olmamalı.
Dedim ya; "kapsayıcı".
Bunun için de; "her kesimin" hamurda suyu olmalı.
Kürtlerin de,
Türklerinde,
çerkezin, abazanın, lazın.
Alevisi. Sunisi de.
Ve Meclisteki siyasi irade temsilcisi partiler!
***
Hiç kuşkusuz ki; "iyi" niyet şart.
Özelliklen de;
Meclisteki temsiliyetin siyasi tavrı önemli!
Mevzuu.
"Siyaset" üstü bir konu icra ettiği için.
Burada, ne oy kaygısı, ne siyasi gelecek kaygısı olmamalı.
Tamamen; ülke ve millet menfaati gözetilerek, niyet ortaya konulmalı.
Senin "anayasan" ikilemine düşülmemeli.
***
Yasa ve kanunlar.
Özellikle;
Terörle Mücadele adı altındaki; "bazı" maddeler.
Değişebilmeli, değiştirilmeli...
Ya da, "topyekn" kaldırılabilinmeli.
İyileştirme yapılmalı...
çünkü.
Eline silah alıp dağa çıkan "gerillanın" amacı, salt öldürmek değil.
Ki tarafların verdiği kayıplarda, "Kürtler" kaybedilen canların yüzde 90'nını teşkil ediyor.
***
Şundan çok, bundan az ölüm tartışmasına girmek istemiyorum.
Yanlış.
Ve abesle iştigal olur.
Ha bir kişiyi öldürdünüz,
Ha bin kişiyi öldürdünüz, "dinimizdeki" yeri kinatı öldürmüş sayılırsınız.
Yani tüm insanlığı!
***
Onun için.
Gerillaların "af" edilmesi.
Ülkeye dönmek isteyenler için.
Başka ülkelere gitmek isteyenler için, "imknlar" oluşturulmalı.
Yurt dışına çıkmış olanların, "normal" vatandaş olarak, dönüşleri sağlanmalı.
Evet.
Bunlar tabi ki, "yeni sürecin" yol haritası olmalı.
Dahası da gerekli.
Öcalan'ın "cezaevi" koşulları..
Hatta, "ve hapsi" gibi bir durum dahi, düşünülmeli!.
***
Gelirsek!
Sürece "çelme" atanların olabileceğine.
Doğrusu.
Hep ifade etmişim ve ciddi kaygılar içerisinde de, buradan ifadelerim olmuştur.
Aman dikkat.
"Süreci sabote" etmek isteyen var.
Ki bu her cepheden olduğu gibi.
Ulusal.
Ve Uluslararası "şer" düşünceler, "boş durmaz" diye!
***
Onun için.
çok ama çok hassas olunmalı.
Hele ki;
Sabotaja, provokatif girişimlere prim verilmemeli.
Özelliklen de.
Silahsız çözümün taraftarı olan biz Kürtler.
Hele ki, PKK.
***
Mesela.
Yüksekova.
Bitlis. Ve Cizre'deki olaylar.
Ciddi "sıkıntı" ve güven tartışmasına neden olmaktadır?
Tunceli de yaşanan.
Orada, "farklı" bir iddia söz konusu.
Yani, hepsi iyi okunup-araştırılmalı.
Hassasiyete sahip!
***
Velhasıl.
Biz "iyi zannımızı" koruyalım!
Özelliklen de.
Şu ifadeyi artık lügatımızdan da çıkaralım.
Tabi ki, zihnimizden de.
"Olmadı. Haydi, silah başına." demeyelim.
Terörle mücadele diyerek.
Soruna "güvenlik" anlayışıyla bakmayalım.
Son cümlem.
Aman ha aman; "süreç sabote" edilmesin!
İkinci aşamaya girmiş bulunuyoruz!
Haydi hayırlısı.
***
PAZAR SOHBETİ.
Bu arada;
Dün Şeyh Said ve 47 arkadaşının "katledilişinin" 88'inci yıl dönümüydü.
Onları rahmetle anıyoruz.
Haberiniz olsun...
Pazar Sohbeti'nde,
Bu hafta bu konuyu mülahaza edeceğiz.
Pazar günü.
Saat 13.00'te Söz ve Uzay TVnin ortak yayınıyla ekranınızda olacak.
Sizleri bekliyorum.