Ankara…
Bugün farklı bir "güne" merhaba diyecek…
Tarihi gün…
Yeni bir dönem…
Ve Erdoğan'la 2. dönem…
AK Parti'deki yeni sayfa…
16 Nisan'ın hükmünün icrası…
Yani, "Partili Cumhurbaşkanlığı" sistemine; "fiili" olarak adım atılması…
***
Bugün AK Parti açısından "milat" bir gün…
Emanet, sahibine teslim edilecek…
Heyecan ve coşku yüksek...
Ki bir çok hesaplar açısından da; her şey "sel" gibi…
Çünkü "kurucu" liderine, kavuşuyor…
Reis artık Parti'nin başında…
Parti dümenindeki "köşkte" kendisi var…
Yeni bir rota için; "bismillah" diyecek…
Ama "fili" bir anayasal değişimle…
***
Peki, Erdoğan ne diyecek…
Çok merak edilmektedir…
Ama AK Partililere şöyle seslenecek…
"Hasret bitti…
Kucaklaştık…
Ve ilk sözü de şu olacak…
Evet…
Nerde kalmıştık Arkadaşlar?"
***
Tabi, bugünkü konuşması…
Vereceği mesajlar…
Satır arası ifadeler…
Çok değer ölçeğinde; "bir rota" planı içerecek…
Ki bu da; 2019'daki "seçimlere" dair olacak…
Bir nevi; "seçim startı..."
***
Öncelikle kaydını yapacak…
Ak Parti "üyelik" kaydı…
21 Mayıs'ta ise; kongre yapılacak…
Ve Erdoğan böylece…
Hem; Devlet Başkanı olacak…
Hem de, AK Parti Genel Başkanı olacak…
***
Süreç…
Erdoğan'ın ifadesiyle…
"Koşan…
Koşturan…
Terleyen…
Terleten bir Cumhurbaşkanı'ndan…
Koşan, terleyen…
Devlet Başkanı ve AK Parti" dönemine geçilecek…
***
İşte…
Herkesin kafasındaki ana soru…
Nasıl bir "kadroyla", yeni rotaya "bismillah" denilecek…
Yani kabinede kim yer alacak…
MKYK'de "kimler" değişecek?
İl ve ilçe teşkilatlarındaki "revizyon…"
***
Parti kulisleri dalgalı…
Ama ana kanaat şu…
Yeni sayfa;
Çok değişimli, Çok yenilikli olacak…
Özellikle, referandumun sonucunun çaldırdığı "alarm zili" nokta-i nazarında…
Ki vaziyet, 2019 için "tehlike yüksek" diyor…
***
Çünkü "alarm zili" çaldıran Millet şu mesajı verdi…
Eeeyy Erdoğan…
Eeeyy Ak Parti…
Eeeyy Hükümet…
Biz Erdoğan'ı istiyoruz…
O'nun "Devlet Başkanlığına" evet diyoruz.
Ama…
Kadrolarınızdan,
Teşkilatlarından,
Bakanlarınızdan,
Milletvekillerinizden "pek hoşnut" değiliz!
***
Biz..
Bize "hizmetkar" olduğunu şiar edinmiş…
İnançlı….
Kararlı…
Cesur..
Mütevazi, çalışkan, şaibesiz!…
Korkmayan…
Sahada varlık gösteren, liderin ve partinin "misyonunu" taşıyan…
Anlatan…
Söyleyen…
İknaya yönelen "teşkilatlar" istiyoruz…
***
Tabi ki…
Seçtiğimiz "Milletvekilleri."
Seçtiğimiz, "Bakanlar."
Belediye Başkanları…
Atanmış "kayyumlar"…
Hepsi için…
Yukarıda "sıraladıklarımızı" istediğimiz gibi…
Kibirli…
Tepeden bakıcı…
Burnu havada…
İçten pazarlıklı…
Rüşvetin…
Suiistimallerin…
İhale peşkeşliğinin…
Adam kayırmanın…
Çıkar ve menfaat çetesini oluşturanları da istemiyoruz…
***
Hele ki; "maskeli" yüze sahip olanlar…
FETÖ'cüler…
PKK'lılar…
AK Parti'de "AKP'li" olanlar…
Fırsat kollayıcılar…
Birbirlerine…
Birbirlerine "çalma" atanlar…
Kişisel beklentilerini "davasından" üstün tutanlar..
Çamurcu olanlar…
Çürük unsurlar…
Bunlar da; "arınmalı" temizlenilmelidir…
Ki bunları "istemiyoruz…"
***
Ya; kamudaki "kirli" çarkı çeviren, bürokratlar…
Enva-i örgütle ilişkili…
Enva-i "ağabeylerle" bağlantılı…
Menfaat peres…
Çarkına yönelik de, "maskelerin düşürülmesi" gerekir…
Sağlıktan…
Karayoluna…
Tarım'dan…
Üniversitelere kadar kendilerine "makamları" rafine olarak kullananlara…
Zinhar "müsamaha" gösterilmesin…
***
Velhasıl kelam…
Erdoğan'dan…
AK Parti'den…
Milyonların beklentisi; "yeni döneme" dair bunlar..
Beklenti; "millete sadakat!"
Çünkü çok dipten gelen bir dalga bu…
Bunun görülmesi gerekiyor…
Aksi taktirde; 2019 "çok ama çok" sıkıntılı olur?
***
ŞEHRİN MERAKI…
Söz yeni süreçten…
Kabine revizyonundan…
Erdoğan'ın 2. döneminden açılmışken…
Kadim şehrin; beklentisi de var…
Tabi ki; "bir hayli" merak konusu…
Yeni kabinede; Diyarbakır "temsil" edilecek mi?
***
Doğrusu…
AK Parti kulislerinde "konuşulan" bir mevzu…
Ki ifade edilen…
Kabine'de Güneydoğu için;
Van mı?
Bingöl mü?
Yoksa Diyarbakır mı temsiliyet alsın…
Şahs-i anlamda bizimle fikir mülahazası oldu..
Görüş isteyenler de..
Farklı sorgulama yaparak; "isim" önerenler de oldu..
***
İsim zikretmeyeceğim…
Lakin...
Konum ve strateji bakımından "bir temsiliyet" söz konusu olacaksa.
Ki olmalıdır…
Diyarbakır yeni serüvende "kabinede" temsiliyet almalı…
Biliyorum…
Birileri diyecek ki, "oldukta" ne oldu?
Doğru…
Ama dönem "o dönem" değil…
Aktör aynı olabilir…
Lakin zihniyet ve zorunluluğa dair; "yönetimde" vaziyet, farklı…
***
Ders-i ibret ihtivasıyla…
Diyarbakır kabine dışı; "tutulmamalı"…
Hele ki; "yerel yönetimleri de" hassasiyet nazarında, görürsek…
Sur'un inşası…
Yeni yerleşim alanları…
Ve beklentisi hasıl olan; "çözüme" dair siyasi aktiviteler adına şehir; "kabine" içinde olması gerekir…
***
CHP VE HDP DERS ALIR MI?
KONDA'dan seçim analizi!
Analizde CHP'nin bir daha hiç iktidar olamama riskinin bulunduğu belirtildi…
HDP içinde;
'Türkiyelileşme projesi" dağıttı…
Raporda şu tespite yer verildi:
"16 Nisan halk oylamasında yurt içinde yüzde 1,8 oranında geçersiz oy kullanılmıştır.
Öncelikle seçimler ve halk oylamaları tarihimizde geçersiz oyların oranlarının bir örüntü içermiyor…
Bu örüntü eksikliğini sanıldığı gibi seçmenin eğitimsizliği, oyu, partiyi veya adayı karıştırması gibi nedenlerle açıklanamaz..
Bunu not etmek gerekir…
Eğer seçmenin eğitimsizliği ile geçersiz oylar arasında iddia edilirse…
Ki doğrudan bir ilişki olsaydı, ülkede eğitim seviyesi yıllar içinde kademeli olarak ve ciddi biçimde arttıkça geçersiz oy oranlarının sistematik biçimde azalıyor olması gerekirdi.
Fakat geçersiz oyların oranlarında böylesi bir sistematik değişim yok...
Bir bakıma tutarsız dalgalanmalar görülmektedir.
CHP HİÇ İKTİDAR OLAMAMA RİSKİ İLE KARŞI KARŞIYA
CHP açısından ise durum biraz daha farklıdır.
CHP yönetimi halk oylamasındaki yakalanan ‘hayır’ oy oranını kendisi için bir başarı olarak değerlendirebilir.
CHP’nin güçlü olduğu bölgelerde ‘hayır’ oyu güçlü ve katılım yüksektir.
Dolayısıyla MHP’nin aksine CHP açısından halk oylamasının sonucu bir ‘fireye’ veya seçmen tabanıyla uyumsuzluğa işaret etmemektedir.
Bununla birlikte, hem KONDA araştırmalarına göre CHP seçmeninde partinin ülkenin sorunlarını çözebileceği yönündeki güveni düşük…
Hem de bu seçmen CHP yönetiminin hem kampanya sürecinde, hem de halk oylaması sırasında ve sonrasındaki karar ve tutumlarını eleştirmektedir…
Halbuki halk oylamasındaki yüzde 48,6 oranındaki bir seçmen kendi hayat tarzları, kimlikleri ve gelecekleri üzerinde bir tehdit algısıyla ve siyasi kutuplaşma içinden hareket etmektedir.
Dolayısıyla…
CHP hem ‘hayır’ oyu vermiş olan ve daha kolayca hitap edebileceği yüzde 48,6 için…
Hem de ‘evet’ oyu vermiş olan ve hitap etmek için…
Yenilikçi politikalara ihtiyaç duyacağı yüzde 51,4 için…
Yeni bir siyaset, iddia ve kadrolar oluşturmaması gerekir..
Eğer ki yapmaz ise 2019 seçimlerinden itibaren muhalefet etmek dışında, iktidar iddiası artık hiç kalmayacak…
En basitiyle bir aktöre dönüşme riskiyle karşı karşıya kalacaktır.
HDP'NİN TÜRKİYELİLEŞME PROJESİ DAĞILDI
HDP’nin kendi marifetiyle, kapasitesiyle yapabilecekleri kısıtlı olsa da sonuçta 2013’te başlayan ve 7 Haziran’da bu dönemdeki kendi potansiyeli içinde zirve yapan Türkiyelileşme projesi dağılmıştır…
Elbette bu süreçte devletin güvenlikçi politikaları…
OHAL uygulamaları…
HDP’nin kazandığı belediyelere kayyum atamaları…
HDP yöneticilerinin tutuklanmaları…
PKK’nın teröre geri dönüşü…
Suriye’de olanlar…
Bölgenin gerilimleri ve Türkiye dışındaki diğer aktörlerin tutum ve tercihleri…
Yekun olarak, HDP’yi doğrudan etkilemektedir.
Bu nedenlerle HDP de bu karmaşadan etkililiğini artırarak değil zayıflayarak, kapasite kaybederek çıkmıştır.