Malum, Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) bir defaya mahsus, iki katına çıkarılarak, tahsiline gidilecek.. Yasa tasarısı Meclise sunuldu.. Mevcut, memur maaşlarının artışına dair, torba yasasında bulunuyor bu mevzu! Ancak yasayla alakalı şöyle bir madde var Deprem bölgesindeki motorlu araçlar vergiden muaf tutulacak!..Yani MTV ödemeyecekler..
***
Diyarbakır dahil, deprem bölgesindeki iller için sevindirici bir gelişme.. Ama velakin zorunlu bir şart var.. O da, illa ki söz konusu motorlu aracın bilaistisna hepsinin plakası, kentin plakasını taşıması gerekiyor.. Diyarbakırı örnek verirsek, İlla ki o motorlu aracın plakası 21 olacak.. Değilse, vergiden muaf olmayacak ve iki katı MTV ödemesini yapmak zorunda kalacak?..
***
İşte bu ödememezlikle alakalı, kent ahalisinden aldığım yoğun şikayetler var.. Şöyle ki; kenteki mevcut araçların yüzde 70 ila 80i, Diyarbakırın 21 plakasını taşımıyor, başka illerin plakasına sahipler.. Ekseriyeti de, Ankara 06, İstanbul 34, Antalya 07 ve Mersin 33.. Bir de İzmir 35 plakası!.. Bu plakalar da, MTVden muaf değiller!
***
Plaka değişikliğinin özünde siyasi ve ideolojik mevzular vaki.. Bu kulvara pek girmeye gerek yok.. Herkes işin aslını biliyor.. Hem vatandaş hem de devlet-i aliye.. Vatandaşın tepkisi buna bir çözüm?.. İşte o noktada çözüme dair ortaya konulan bir formül henüz sunan olmadı.. Ne şoförler odası ne de diğer sivil yapılar?!.. Onun için kafa yormak gerekir
***
çünkü, Meclis torba yasasını görüşmeye başlıyor.. çözüme odaklı bir formül üretilmez ise; MTV muafiyeti için, illa ki plakalar 21 olacak?. Ki bu deprem bölgesindeki tüm iller için geçerli?.. Tek şart ve çözüm bulundukları illerin plakasını taşımaları lazım!.. Tabi bugünden geçerli plaka taşıması, muafiyet kapsamına girer mi; o da meçhul!
EĞİTİM BİR-SEN İLE MEB POLEMİĞİ..
Mevzuları derin!.. Ama ana etken makam, mevki ve rant çarkı?.. Ki böylesi çekişmeler bugüne özgü değil, MEB bünyesinde yıllardır hep yaşana gelmiştir?.. çünkü kurum, vahim bir politize olmuşluğun girdabındaEğitim ve öğretimden daha çok, kişisel çıkar ve egoların arenasına dönmüş durumda!..
***
Nitekim hal-i hazırdaki Eğitim Bir Sen ile İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasındaki, sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen algı operasyonlu hesaplaşma da bunun göstergesidir.. Akla ziyan ithamlar, suçlamalar.. Kendilerine özgü yaratılan kurtarılmış bölgelere dokunuldu mu kuyruğuna basılmış kedi misali.. Tarafların hesaplaşması onları nereye vardırır bilmem ama velakin kirlilik çok!?!..
***
Lakin görünen o ki gidişat; karakol ve yargı libası kimliğini alacak gibime geliyor?.. Ki daha önce de vücut bulan bir çok hadiseye dikkat çekerek, ilgili ve yetkililerin yaşananlara derin bir neşter atması gerektiği çağrısında bulunmuştum.. Kim kimi neden kolluyor, ya da suçluyor diyerek?.. Yani, kim kirli, kim temiz, gün yüzüne çıkması gerekir!
***
çünkü yaşanan ve yaşatılanlar, Diyarbakır Eğitim camiasını çok yönlü şekilde negatif bazlı zan altında bıraktığı gibi üzüyor.. Camianın en tepesinden en dipteki şahsa kadar; huzursuz ve güven kaygısı içerisinde bu ne rezillik ve çirkinlik dedirtiyor Vahim bir kutuplaşma, gruplaşma ve tarafgirlik var?.. Hayırlı bir ortam söz konusu değil?
***
Demem o ki; hazır eğitim ve öğretimde yaz tatiline girilmiş.. Öğretmen, öğrenci yok.. Milli Eğitim İl Müdürlüğü tüm müştemilatıyla; 40 tas suyla yıkanması noktasında, İl ve Bakanlık düzeyinde, merçek altına alınarak sorgulanmalı.. Yani temiz eller operasyonu başlatılmalı; kim haklı, kim haksız, kim çıkarcı, kim değil ortaya çıksın!..
***
Aksi takdirde, dün olduğu gibi bugün de söylenenler, iddia edilenler ve uygulamaya sokulanlara dair eylem ve söylemlerin muhtevaları sümen altı edilirse!.. Ve her diyenin dediği yanına kar kalırsa.. Önümüzdeki eğitim ve öğretim yılı, bu yıldan daha beter bir hizipleşmenin atmosferi içerisinde olacak?
***
Ve tabi ki, bunun ceremesini de bir bütünlük içerisinde eğitim camiası çekecek. Ağır faturanın bedeli de; öğrencilerimize ve velilerimize kesilecek.. çünkü, ders yerine öğretmen ile okul müdürü, müdür ile şube müdürü, şube müdürü ile il müdürü ve sendikal kavgaların arenası içerisinde filler ve çimenler misali bir hal yaşanacak?! çözüm; pozitif odaklı bir neşter atmadır!
***
MESELE çATALLAŞTI
İlçe sakinleri, Nasrettin Hocaya Kadıdan yakınmışlar.. çıkmışlar Hocaya demişler ki; Kadı efendi çok menfaatçi bir adam. Aynı suça bazen beraat, bazen de çok ağır ceza veriyor. Hak hukuk tanımıyor, nereden menfaati varsa o taraftan oluyor. Münafık bir adamdır. Bundan nasıl kurtuluruz..
***
Hoca durumu mülki amirlere bildirmişse de, onları pek inandıramamış. Nasıl ispat edersin? demişler. Hocamız, Kadı efendinin tanımadığı bir müfettişin kendisine gönderilmesini ve beraberce Kadıyı ziyaret etmelerinin yeterli olacağını mülki amire, (valiye) anlatmış. Kabul etmişler.
***
Kararlaştırılan günde müfettiş ilçeye, Nasrettin Hocanın konuğu olarak gitmiş. Kimliğini gizli tutarak, kasaba eşrafından beş altı kişiyle beraber kadı efendiyi ziyarete gitmişler.
Hoş beşten sonra, Hoca , Kadı efendiye :
-Efendi demiş. Kırda sığırlar yayılırken bir alaca inek, -sanırım sizinki- bizim ineği karnından boynuzlayıp öldürmüş. Buna ne gerekir ?
Bunda sahibinin ne kabahati var? demiş Kadı, hayvandan kan davası edilmez.
***
Hoca sözünü değiştirmiş:
Yok yok yanlış söyledim, bizim inek sizinkini öldürmüş !
Bunu duyan kadı efendi hızla yerinden kalkıp, raftaki Kanun kitabına uzanırken;
Haa mesele şimdi çatallaştı, bakalım kara kaplı kitap ne diyor? demiş.
***
GÜNÜN SÖZÜ
Eğitimde hile, öğretimde çıkar vaki ise; ahlaklı aramaya gerek yok!
Failed to load the video