Öncelikli olarak…
Terörün…
Terörizmin; "psikolojisine" yenilmememiz gerekir…
Çünkü...
Hedef gözetmeksizin yapılan saldırı…
Şiddet…
Bombalı ya da canlı bombayla girişilen intihar saldırıları..
***
Tamamen!
Toplumsal "huzuru" bozmak…
Refahı zedelemek…
Korku ağı oluşturmak…
Kaygı…
Endişe…
Ve yarına dair belirsizlik atmosferi yaratmak..
Güvensiz…
Yani "toplum" üzerinde baskı unsuru olmak…
***
En önemlisi de…
Devlet ile halkı "karşı karşıya" getirmek…
Çatıştırmak…
İkili arasında, "hizip" ortamı yaratmak!
Halkı hasım…
İktidarı da "zayıf ve itibarsız" kılmak…
"Kaosla", iç çatışmayı alevlendirmek…
***
Nitekim!
Böylesi haller; "terör" için bulunmaz bir ortam…
Hele ki…
Ne yapacağını bilemeyen…
Kimi dost, kimi düşman göreceğini kestiremeyen…
İçten mi?
Dıştan mı, saldırılar geliyor "fikriyatına" sahip olmayan…
***
Özellikle…
Duygusallığın "körüğü" içerisine giren bir toplum…
Geleceği aşama olarak…
Ülke kaotik bir "kargaşanın" cenderesine girer…
Ki, gelinen aşama "çöküştür-bölünmedir"
Ötesi, "işgal" altına girmiş…
Terörizm "faaliyet" alanlarına dönmüş bir ülke olur…
***
Irak…
Suriye…
Lübnan…
Ürdün…
Mısır ve Afrika ülkeleri..
Afganistan dâhil…
Hepsi bilaistisna, terörün ve teröristlerin üreme merkezi!
Halklar ise; "zulmün" boyunduruğu altında ezilmekte…
***
Anlayacağınız!
Terörün…
Ve Terörizme "boyun" eğmeyeceksek…
Korku ve endişeye kapılmayacaksak…
Sosyal ve kültürel, "değerlerimize" kayıp vermeyeceksek…
Toplumsal duyarlılığımıza "halel" getirmeyeceksek…
***
Dilleri de…
Dinleri de…
Renkleri de…
Görüşleri de, fikirleri de, kültürleri de…
Ülkenin ve milletin "zenginliği" olarak görürsek…
Yaşaması için; "özgürlük" ortamı yaratırsak…
İstismarı…
İnkârı…
Ötekileştirmeyi "kırmızı" çizgiler olarak idrak edersek…
***
Ekonomimizi..
Zenginliklerimizi..
Yeraltı-yerüstü kaynaklarımızı..
Coğrafik "işbirliklerimizi" ticaretimizi..
Yani iktisadi "alış-verişimizi" kaygılar üzerine geliştirmezsek..
İnadına, inadına, "toplumsal refahın" mücadelesi dersek…
İstihdam alanları yaratarak; "işsizliği" bitirirsek…
***
Siyasi alandaki engeller…
Prangalar…
Yasakları…
Düşünce ve fikir hürriyetini…
Serbestiyet karinesi içerisinde; "özgürleştirirsek"
Yeter ki şiddeti..
Yeter ki, fitneyi "körükleyecek" söz olmasın…
Her şeyin "konuşulabilineceği"
Tartışmanın "sınırsızlığına" inanılırsa…
Herkesin…
Ama herkesin; "temsiliyetinin" olduğu bir yönetim anlayışını ikmale getirirsek…
***
En acı günde…
En dramatik hadisede…
İçimiz kan ağlasa da…
Ağıtlarımız, havar havarla inlese de..
Moral ve motivasyonu elde bırakmayarak..
Psikolojik çöküntüye girmeden..
Dimdik..
Ve sabırla, metanetle, sağduyu hakimiyetiyle; olup-biteni "göğüslemeliyiz.."
***
Onun için diyorum ki!
Hayatın normal seyrinden "taviz" vermeyelim..
Deriz ya..
İnadına, inadına, inadına…
İşte…
Böylesi bir süreç ve atmosferde..
Millet olarak biz de;
İnadına "yaşam"
İnadına "hayat"
İnadına "huzur"
İnadına, "güven ve istikrar"
İnadına "toplumsal birliktelik ve kardeşlik" demeliyiz..
***
Eğlencemize de..
Gezilerimize de…
Aktivitelerimize de..
Siyasi faaliyetlerimize de..
Plan ve programlarımızı da..
Düğün mü, dernek mi?
Yani özetle..
Hayata dair, ne varsa hiçbirinden zerre-i miskal "kesintiye, kısıtlamaya, iptale" gitmeden..
"Hayat devam ediyor" türküsünü söylemeliyiz!…
***
Milli seferberlik..
Milli birliktelik..
Milli ruh, işte böylesi bir "hayata" tutunuşla ikmale gelir..
Yoksa "hal-i hazırdaki" fikriyatla ne mümkün?
Basiretli olacağız…
Terörü..
Ve terörizmi "sevindirecek, iştahını" kabartacak..
Kaosu "körükleyecek" hal ve tavırlardan da uzak durmamız gerekir..
***
AH BE KEMAL…
Eee be Kemal Kılıçdaroğlu!
Yine yaptın yapacağını…
İki tahtın bir değil…
Kendi ifadenle diyorum…
"Boşa sarhoş" zihinli konuşmuyorsun…
***
Liderler zirvesine katıldın…
Terörün…
Terörizmin "alt edilmesi" için, toplumsal dik duruş gerekli…
Bunun için, "iktidar ne isterse hazırız” dedin…
El sıkıştın…
Kameraların karşısına geçip; "birlikteyiz" görüntüsü verdin…
***
Ne oldu da…
24 saat geçmeden; "çark ettin" en haşin fikriyatı zikrettin…
Parti Meclis'inde arz-ı endam ederken, söylenmiş…
Terörün…
Şiddetin…
Akan kanın durmasının tek yolu;
"Başkanlığa dur" demekten geçiyormuş…
***
Daha da açık bir ifadenle şöyle demişsin…
"Bu halk Atatürk'ün kendine istemediği makamı, kimseye vermez…
Halk başkanlık hayaline "dur" derse, kan ve gözyaşı durur"
***
Yani şimdi bu beyana…
Söylediklerine…
Eee be Kemal Kılıçdaroğlu ne denilmesi gerekir?
En basit tanımlamayla…
"Terörün sözcüsü"
Çünkü bu beyan "sözcülüğü" açıkça ifade ediyor…
***
Demek ki..
PKK, DAEŞ, DHKP-C…
Yani, Türkiye'de kan döken…
Terör yapan..
Katliamlara girişen…
İntihar saldırılarında bulunan…
Canlı bomba…
Ya da bomba yüklü araçlarla; "insanları" katledenler…
Bunu.
"Başkanlığa dur demek" için yapıyorlar…
Eee, Kemal Bey'de "Başkanlığa" karşı olduğuna göre…
O zaman…
Aynı safta bulunuyorlar…
***
Eee..
Üstad "CHP" için boşuna söylemiş değil bu sözleri..
Bakınız ne diyor?
“Emirdağ Lahikası” adlı eserine konulan mektup…
Adnan Menderes'e gönderilen mektup…
Şöyle diyor…
“Eğer Demokrat Parti düşse, ya Halk Partisi veya Millet Partisi iktidara gelecek.
Hâlbuki Halk Partisi İttihatçıların bozuk kısmının cinayetleri ve hem Cumhuriyetin birinci reisinin Sevr Muahedesiyle ve çok siyasî desiselerin icbarıyla on beş senede yaptığı icraatının kısm-i âzamı /fena kısmı tamamıyla eski partiye yüklendiği için, bu asil Türk milleti ihtiyarıyla o partiyi kat’iyen iktidara getirmeyecek.
Çünkü Halk Partisi iktidara gelecek olursa, komünist kuvveti aynı partinin [perdesi] altında bu vatana hâkim olacaktır.
Hâlbuki bir Müslüman kat’iyen komünist olamaz, [o zaman] anarşist olur.
Bir Müslüman hiçbir zaman ecnebîlerle mukayese edilemez.
İşte bunun için, hayat-ı içtimaiye ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin iktidara gelmemesi için, Demokrat Parti’yi, Kur’ân ve vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya çalışıyorum.”
***
Velhasıl!
Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyaseti…
İkmale getirdiği anlayış…
Ve kendisine yüklenen misyon; "işte bu komünizmin" ikmali…
Ötesi yok…