Futbol'dan anlamam.
Ne teknik.
Ne oyun kuruculuğu.
Ne hakem farkı.
Ne de başka bir "mevzuat" hadisesini bilmem!
Uzağım.
Hem de hayli uzağım!
Konu edilmişlikten hep uzak durmuşumdur.
çünkü, işin ehli konuşsun taraftarıyım!
***
Lakin söz geldiğinde hep şunu ifade etmişimdir.
Bu güzel "oyunun" üç düşmanı var diye?
Dilimin döndüğü kadarıyla; "dillendirmiş-kaleme" almışımdur bu üç düşmanı?
Bugün kü gibi.
Evet, futbolun bu üç baş belası nedir derseniz?
Diyeceğim şu;
BİRİNCİSİ: Tribün şiddeti,
İKİNCİSİ: Irkçı ve küfürlü tezahürat.
ÜçÜNCÜSÜ: Şike.
Yani "maçı kazanabilmek" için enva-i hile ve desise başvurmak!
***
Ne yazık ki;
Türkiye'de "bu üç kirli zihniyet" fena bir şekilde, "futbolun" başını belaya sokmaktadır.
Yapışmış iki yakasına bir türlü de bırakmıyor.
Her alanda; "tahribat" üretiyor.
Her alanda futbolun kalitesini düşürüyor.
Her alanda, fitne, fesat ve kavga yaratıyor.
Nitekim hal-i lem orta yerde.
Kalitesizlik, düşmanlık, çekemezlik almış başını gidiyor?
***
Her hafta yaşanıyor.
Ki her maç, her müsabaka "bu üç düşmanın" cenderesinde, boğulup-gidiyor.
Dikkat edin; "futbolun" kendisi konuşulmuyor.
Tartışılmıyor, irdelenmiyor.
Varsa yoksa, şiddet, kötü tezahürat ve şike!
Ne olacak bu halimiz derseniz, vahim bir girdap vaki?
***
Nadirdir! Ancak, denk gelirse izliyorum "spor" programlarını.
Yorumcular. Sunucular hepsi, bilaistisna!
Baş belası bu üç başlığa odaklı, "konuşup-tartışıyorlar?"
İlginçtir ki "mevzuu" analiz edilirken onların da birer "holigandan" farklı olmadıklarını görüyoruz.
Ya belden aşağı küfürler sıralıyorlar.
Ya da, birbirlerine şiddete dayalı bardak fırlatıyorlar.
Veyahut da, "politize" olmuşluğun vurgusuyla "siyaset" yardakçılığı yapıyorlar.
***
Diyeceksiniz ki; "balık baştan kokar" diye.
Aynen de öyle.
çünkü futbol eti-kemiğiyle tamamen "siyasetin" hegemonyası altına girmiştir.
Dün olduğu gibi!
Böyle olunca da;" Politize" olmuşluk kaçınılmaz.
Dün ile bugünü kıyaslayın!
Var mı; "ulusal ve uluslararası" arenada Türkiye futbolunun "elle tutulur" bir güvenilirliği/başarısı.
Yok.
Olmadığı gibi; "ligler ve maçlar" kavgasız-gürültüsüz geçmiyor.
Sadece dünkü maçlardan iki tanesi "kavgalardan" dolayı ertelendi.
Bir maçta yarıda kesildi.
***
Diyoruz ki!
Futbol barıştır, kardeşliktir, dayanışmadır.
Aynı zamanda; "kaynaşmadır".
Kültürel zenginliklerin "paylaşım" ve tanınmasıdır.
Futbol sosyal bir "etkinlik" faaliyetidir.
Birleştirendir, "ayrıştıran" değil diye!
Lakin zerresi yok.
***
Mevcut futbol arenasında vaki mi?
Hayır.
Ne hazindir ki, "Politize" olduğu gibi; "ırkçı da" oldu.
Tribünlerde, hatta sahada futbolcular arasında bile vahim düzeyde!.
Kimlik ve renk "ayrımcılığı" yapılıyor.
İnanca yönelik saldırılar daha bir beter.
***
Bu alanda hiç kuşkusuz ki;
Tahribatın en büyük mağdurlarından biri Diyarbakır'dır.
Ve aynı zamanda; Güneydoğu takımlarıdır.
Sormak istiyorum;
Nerede; "üç büyük" takımlara kafa tutan, Diyarbakırspor.
Nerede, 'üç büyüklerden" sonra en çok taraftara sahip Diyarbakırspor.
Nerede, Vanspor.
Şimdi, esamileri okunmuyor, 2. ve 3. Liglerde!
***
Her ne kadar; "maddi imknsızlıklar" sebep idiyse de.
Bu mevcut durumun yüzde 25'i.
Geriye kalan sebeplerin yüzde 75'i; yukarıda sıraladığım üç baş belası etken!.
Tribün şiddeti,
Irkçı ve küfürlü tezahürat.
Şike.
Ve bir de; Türkiye Futbol Federasyonunun "siyasi" tavrı.
***
Diyarbakırspor dhil.
Daha düne kadar deplasmanlarda; "PKK dışarı" diye ırkçı sloganlarla karşılanırdı.
Kendi sahasında ise; "devlet takımı" diye yuhalanırdı.
Yönetim. Teknik heyet de, "siyasilerin" parmak işretlisi!
Durum böyle olunca da; ayırma, şike ve kötü tezahüratla "bütünleşerek", gelinen noktayı sağladı.
***
Hatırlarsak, Diyarbakırspor'un çöküşünü.
Bursa deplasmanındaki "ırkçı" tezahürat.
Diyarbakır'daki rövanşta "provokatif" karşılık.
Yönetimin "Politize" oluşu.
Ve TFF'nin "tek taraflı" zihniyeti, takımı birden 4 basamak düşürdü.
Ki, kapandı.
***
Bakınız, dün bir grup Yeni Diyarbakırspor taraftarı TFF'nin önündeydi.
"Bıçak kemiğe dayandı" misali.
Protesto eyleminde bulunarak, "seslerini" yükselttiler.
Tribünlerdeki; "Irkçı" söylemlere dur denilsin.
Şiddet ve küfürlü tezahüratlar "son" bulsun diye...
Eeey Futbol Federasyonu!
Sen de; "çifte standart" uygulamalarından vazgeç.
***
Grup adına Bilal Aklullu konuşuyor.
Dikkat çekici.
Diyor ki;
"Başta futbol olmak üzere toplumsal organizasyonlardan bir türlü soyutlanamayan ırkçı ve şoven eylemlere yönelik sağduyumuzu tükettiğimiz bir noktadayız."
***
Yani açık ifadeyle.
Yeter artık bu ayrılıkçı söylemler
Ve yeter artık, TFF'nin bölge takımlarına yönelik "ayrıştırıcı" uygulamaları.
çünkü yaşanan enva-i hak ihlallerine göz yumuluyor.
Ama iş bölge takımlarına gelince; 'linç' ediyor.
Para, seyircisiz ve hak mahrumiyeti gibi; "cezaları" uygulamaktan çekinmiyor.
Peki, bölge takımlarının gördüğü "zulme" niye ketumluk ve seyirlik duruş?
İşte bunu anlamak çok zor
***
Velhasıl.
Sözümüzün özeti.
Şiddetin,
Eyyamın,
Şikenin,
Ayrımcılığın,
Küfrün,
Politize olmuşluğun "pik" yaptığı bir dönemde, "futboldan" ya da spor camiasından, hayır beklemek mümkün mü?
***
çünkü bir kere "Kaosun" temelini oluşturan etkenler iliklerine kadar sirayet etmiştir.
Her geçen gün insanlar biraz daha kamplaşmakta,
Biraz daha ayrışmakta,
Biraz daha birbirini düşman olarak görmekte
***
Acaba diyorum.
Ki bunu Güneydoğu takımları için söylüyorum.
Başbakan'a sunulan teklif doğrultusunda, Güneydoğu "kendi ligini mi?" kursun
Galiba ancak o zaman bu "ayrıştırıcı" tavır ve hakaretlerden, kurtulabiliriz.
Acı ama gerçek
Futbolumuz tüm bileşenleriyle birlikte "mevta" oluyor.
Sizce?