İŞ-KUR'DAN NİHAYET…
Eklenme: 2/28/2017 12:00:00 AM

Ne yazık ki; nihayet diyorum…

Öyle ya…

Diyarbakır'da bir kişi işe girecek.

Ya da İş Kur eleman alacak.

Veyahut kamu'da "işçi-memur" alımı olacak…

Ve burada; "torpil" olmayacak, "rüşvet çarkı" işlemeyecek.

İşin mahiyetine dair; "bir raiş" olmayacak.

*

Vaki mi?

Sanmıyorum ki vaki olsun.

Olsaydı…

Sosyal medya'da, gazete köşelerinde…

Manşet haberlerde…

Torpil. Rüşvet…

Ve kadro raişi; gündem olmazdı.

Hele ki; siyasiler ve yakınları; "alakamız yok" diye, paylaşımlar yapmazdı.

*

Ki, kim ne derse, desin!

Hep ifade etmişimdir…

Ve halka mal olmuş şu sözü söylemişimdir.

"Ateş olmayan yerden duman çıkmaz" diye.

Muhakkak ki; bir zafiyet söz konusu olmuştur da; "çok konuşuluyor."

Özellikle; "İş-Kur'daki" eleman alımlarında "çarkın doğru" dönmediğine dair…

*

Nitekim…

Daha kısa bir süre önce, "İş Kur" müfettişlik oldu.

Haftalarda "soruşturma-inceleme" yapıldı.

Kimin torpille işe alındığı.

Kimin işe gitmeden, "bankamatikten" maaş aldığı.

Kimin, kimin nam-ı hesabına; "bankamatiği" cebinde taşıdığı.

Ve kimin; "kimin hesabından" para çekti.

*

Müfettişlerin raporları.

BİMER’e yapılan şikâyetler.

Sonuç itibariyle; "muhtevası" hayli geniş…

Bu noktaya; "şimdilik" bu kadar diyorum.

Virgül atıyorum...

Bilahare geniş bir yelpazede, "buradan" hasbıhal ederiz…

Ki ders-i ibret olsun.

*

Neyse!

Nihayet'e gelirsek…

Sanırım, "tüm bunlardan" tövbekar olunmuş ki.…

Yoksa…

İş Kur referandum "arifesinde" 5 bin kişi için.

6 aylık süreyle.

TYP kapsamında, "alacağı" işçiler için; "ilan'a" çıkmaz.

Ahaliye duyurmazdı.

*

En önemlisi de…

Yıllar yılıdır hiç ama hiç uygulanmayan.

Diyarbakır'da yapılmayan…

Noter huzurunda; "Kura çekiminin" yapılması…

İlk kez, alınacak 5 bin kişi için "uygulanacak?"

*

Denilene göre;

Torpil olmayacak.

Rüşvet istenilmeyecek.

Liste hazırlanmayacak.

Siyasiye,

Teşkilata,

Mülki amirliğe dayalı; "özel" alım, liste belirlenmeyecek…

Yani şeffaf yapılacak.

*

Ne diyelim.

Eğer ki niyet halis ise…

Vaziyete nihayet deyip; "şapka çıkarmak" gerekir.

Ki bu kararı fiiliyata sokan…

Her kim ise; Diyarbakır ahalisi adına da…

Özellikle işsizler adına; "teşekkür" ediyorum…

*

Ancak.

Kafama takılı bir arıza-i durum var.

Özellikle;

Şu 32 yüklenici "denilen" tanım, neye hikmettir…

Çünkü yapılan beyanda…

İşi "Yüklenici ve İş Kur" müştereken; yürütecek…

Yani diyeceğim o ki.

Şu "yüklenici" kim ve kimlerden oluşmakta…

Bir nevi; "hizmet alımı" işini mi yürütecek.

İşin teferruatına girmeden, biri bilgilendirsin.

*

KAYYUMLAR…

Umarım bir söylentidir…

Yoksa…

Kesin ve net bir durum, vaki ise…

Vaziyet.

Hiç ama hiç; "hayra alamet" bir durum, getirmez…

Gelen-gideni aratır olur…

*

Kayyum atanan belediyelere dair…

Sur…

Yenişehir…

Kayapınar…

Ve birçok ilçemiz dâhil olmak üzere…

*

Gerek hizmet açısından…

Gerekse, kadrolaşma noktasında…

Kurumlar…

Ve Belediyeler arasında…

Makam ve mevkiler dâhil olmak üzere…

"Uyumsuzluk" söz konusu…

*

Gün istifasız.

Gün yeni görevlendirmesiz…

Gün, polemiksiz geçmiyor deniliyor…

Ne diyeyim…

Birçok belediye'de "4–5 ay" oldu…

Ama hala; "işler yolunda" gitmediği ifade ediliyor…

Diyeceğim o ki; vaziyet süreklilik arz ederse…

İş "kaş yapayım derken, göz çıkarmaya" döner…

Eee bunun hesabı da ağır olur.

Bizden şimdilik uyarı…

*

TAN HAKSIZ MI?

Ne diyor?

HDP'li Altan Tan…

Diyor ki…

Kürt Dindarlar…

Hem AK Parti de…

Hem de HDP'de "ikinci sınıf" muamele görüyor…

Haksız mı; değil…

*

Salt Ak Parti'de.

Ya da, HDP'de değil.

Tüm siyasi akımlar dâhil olmak üzere.

Devletin.

Yönetimin.

Rejimin "temelinde" bu ayırımcılık- muamele var…

Ki bugün değil.

*

Cumhuriyet sonrası.

Dindarlar.

Salt Kürtler açısından demiyorum.

Genellersek…

Bugün dâhil olmak üzere…

Hele ki, 20'inci yılına girdiğimiz 28 Şubat…

*

Neye dairdi.

Dindara,

İslam’a,

İnanca karşı; "Seküler" üstünlük sağlamak…

"Vesayet" ikmali...

Düne kadar.

En büyük tehlike diye; "bildiriler" yayınlayan.

Muhtıralar, dizeleyen akım ne diyordu.

"İrtica… İrtica. İrtica."

*

Velhasıl kelam…

Bugün dâhil olmak üzere…

Dün de.

Bilumum kesime, partiye, kuruma ve oluşuma.

Yani, Devlet-i Âliye’nin kendisi bile.

Hala da, "dindar kesime" mesafeli...

*

Tan'ın dediği gibi…

Sorsanız.

Derler ki.

Kürtlerin Kürtlükleriyle "sorunumuz yok."

Her kimliğe; "saygılıyız."

Yine…

Kimsenin inancına, mezhebine, geleneğine "karşı" değiliz…

Tüm inançlara "saygılıyız."

*

Amma velâkin.

İş fiiliyata, somutlaşmaya gelince!

Hepsi "çift yüzlü" takıntıyla karşı kalkan yaratır.

Kemalist.

Seküler.

Sol fikriyatın hükmüyle; "sırt" döner.

Dünde öyleydi.

Bugün de öyle.

*

İşte, dindar kesim.

İster Kürt olsun.

İster Türk olsun.

Etkin kimlik gözetilmeksizin diyorum ki…

"Sınıfsal" tahakkümü kendine "savrulma" olarak görmemeli.

İçe kapanmamalı…

Hele ki kendisine format atmak isteyenlere hiç ama hiç, "kanmamalı."

*

Kandıkça kaybeden kendisi olur.

Azınlığın, çoğunluğa tahakkümü…

Yıllar yılıdır da böyle…

Ama görülmeli bilinmeli artık.

Ülkenin de,

Siyasetin de,

Devletin bekasının "ana omurgasını" oluşturan…

Temel teşkil eden…

Varlığına "toz kondurmayan."

Muhafazakâr, dindar kesim olduğu hakikatini…

*

ATATÜRK HANGİ KUŞAĞA SESLENMİŞ?

CHP'lilere.

Ki Kemal Beylere demiştim ki…

Beyler…

Atatürk'ü Erdoğan'la.

Ya da Erdoğan'ı Atatürk'le "kıyaslamaya" gitmeyin.

Bakınız.

Referandum'da Erdoğan "Evet'i" patlatırsa…

O zaman; Atatürk'e dair "kıyaslamanız" kaybeder.

Böylece "Atatürk", yenilmiş olur.

Yapmayın.

Yaptığınız "Atatürk'ü" kabrinde, "rahatsız" etmektir…

*

Ama!

Hala da, "Atatürk'ü" kullanıyorsunuz.

Yetmedi.

Şimdi de, "gençliğe" hitabesini, "meze" yapıyorsunuz…

"Hayır" kampanyasına, Gençliğe hitabe…

Oldu mu; şimdi…

*

Eee be Kemal Bey…

Bir tarafta diyeceksiniz ki.

Siyasete.

Seçime.

Dini,

İnancı,

Değerleri,

Toplumsal ortak paydaları "malzeme" yapmayın?

Ama beri yanda…

"Atatürk'ü ikide bir" malzeme ve alet edeceksin…

Yaman çelişki.

*

Diyorsun ki…

Tabi ki çakma bir söylemle.

Atatürk.

Cumhuriyeti "benim kuşağıma" değil; "size emanet" etmiştir.

Halt etmişsin.

Hiçte, şuan ki gençliğe "emanet" etmiş değil.

Sana.

Seninle aynı yaşıtta olanlara; "etmiştir."

*

Gençlerin yerinde olsaydım.

Sana ne derdim bilir misin?

Hadi oradan…

Atatürk öldüğünde.

Ya da bu sözü ettiğinde; "ne ben vardım, ne da babam" vardı.

Biri varsa.

O da, sensin ebe 69 yaşındaki, mahlûkat…

Kaçamazsın.

Gel de "sahip çıkamayışının" hesabını ver…

*

KISRIS'A UÇUŞ...

Yazıya nokta diyecektim ki, haber geldi…

Müjdeli bir haber…

Tabi ki, özellikle Kıbrıs'ta "Üniversite" eğitimi gören, bölgedeki öğrenciler için…

Yeniden, Kıbrıs'a Diyarbakır'dan "direk" uçuşlar başlatıyor…

Haftada, dört gün…

Bugün itibariyle, "uçuşlar" başlıyor…

Haydi hayırlısı…

Gözünüz aydın…