İSTASYON MEYDANINDA DEMOKRATİK AÇILIM
Eklenme: 4/19/2010 12:00:00 AM

PEYGAMBER SEVGİSİ Yıllar geçiyor ki, yâ Muhammed, Aylar bize hep Muharrem oldu! Akşam ne güneşli bir geceydi Eyvâh, o da leyl-i mâtem oldu: Çiğnendi harîm-i pâk-i şerin; Nâmûsa yabancı mahrem oldu! Beyninde öten çanın sesinden Binlerce minâre ebkem oldu. Allah için, ey Nebiyyy-i masûm, İslâmı bırakma böyle bîkes, İslâmı bırakma böyle mazlûm. (şiir, 14 Rebiülevvel1331/20 Şubat 1913 tarihli Sebîlürreşadda yayınlanmıştır)

* * *

Böyle diyor; Şair Mehmet Akif! Evet! Dün Diyarbakır "tarihi" bir gün yaşadı. Ve yine "tarihi" bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Peygamber'in "aşkıyla" coştu. Resulullah'ın 'rehberliğinde', gönlü nurlandı. Coşkusu 'ne yüreklere', ne mekânlara ne de alanlara 'sığmadı'. İstasyon Meydanı ona 'dar' geldi. Mahşeri bir kalabalık hâsıldı. Caddeler, kaldırımlar, viyadük dolup-taştı.

* * *

Kadınlı, kızlı, erkekli, genci, çocuk yaşlı. Diyarbakır'dan, Güneydoğu illerinden herkes. Gönül birliğiyle, "Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (S.A.V)'in aşkıyla buluştu. 7'den 70'e herkesin dilinde tek bir sözcük vardı; "Allah-u Ekber". Kanat çırpan kuş gibi yürekleri "peygamber" sevgisiyle atan yüz binler; "Anam Babam sana feda olsun Ya Resulullah!".

* * *

Kelimelerin "ifadeye" zorlandığı bir coşkuydu; dün yaşanan. Tüyleri diken diken eden "Kur'an" tilaveti. Kalpleri "nurlandıran" salâvatlar. Ve "dillerin" gönül birliği yaptığı; "ilahiler". Hepsi; Peygamber aşkıyla! Herkeste tek düşünce ve temel gaye; İslam. Kur'an-ı Kerim. Ve Peygamber. Bunların "idrakiyle" oluşan inanç ve iman.

* * *

Evet! İstasyon meydanında yüz binleri buluşturan "etkinlik", 25 Sivil Toplum Örgütü'nün "işbirliğiyle" gerçekleşti. Peygamber Sevdalıları ismiyle oluşturulan bir platform. Kalabalıkla alakalı; farklı rakamlar verildi. Kimine göre; 100 bin. Kimilerine göre; 200 bin. Platform'a göre ise; kalabalık 300 binin üzerinde. Rakam pek önemli değil. Önemli olan 'gönüllerin' ve kalplerin buluşması. Onun için diyorum ki; Diyarbakır Diyarbakır olalı böyle bir "kalabalık" görmedi. Ne siyasi partiler, ne de siyasi "etkinlikler", bu kalabalığı buluşturmadı. Pek nadirdir böylesi "kalabalıkların" Diyarbakır'da vuku bulması.

* * *

Nitekim akşam saatlerinde doktor bir dostum aradı. Mahşeri görüntüye yorum getirdi. Mesaj niteliğinde bir yorumdu. "Siyasiler" gelip görsün; Diyarbakır halkının "bütünlüğünü görsünler". Aslında; dünkü miting "etnik" bir düşünce içermiyordu. Çünkü "özü ve muhtevası" din eksenindeydi. Ne Kürt. Ne Türk. Ne de başka bir "etnik" kimlik söz konusu değildi. Çünkü "oradakilerin" hepsi "Müslüman". Tek düşünce; "İslam"! Sonrası "etnik" kimlik. Yani üst kimliktir; "İslam". Müslüman olmak. Anlayacağınız; "siyasi" bir kimlik ve vasıf yüklemek doğru olmaz.

* * *

Ancak şunu ifade edebiliriz. Ülkenin dünüyle bugününü mukayese ederek; İstasyon meydanındaki "coşku" aslında bir özgürlüktür. Ve de "demokratik" açılımın "inanç" hürriyetine getirdiği bir kazanımıdır. Onun için; dünkü resmi bir ölçüde bu cephede okumak lazım. Siyasal iktidarın Demokratik Açılımı'nın 'katkısı' büyük. Şöyle ki; Bundan birkaç yıl önce Diyarbakır'da "Peygamber Sevgisi" adıyla miting yapıldığı söylenseydi. Ya da ülkenin herhangi bir ilinde. Ve 100150 bin insan toplanıp; tek sesle tekbir getirdiği ifade edilseydi. "Allah-u Ekber" nidaları yeri-göğü taşıyor denilseydi. İnanır mıydınız? Mümkün mü dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü o zaman 'yer-gök' irtica hortladı nidalarıyla çalkalanırdı.

* * *

Gazetelerin manşetleri; "Rejim elden gidiyor" olacaktı. Siyasal "iktidar" darağacına çekilecekti. Al-aşağı edilip; "atama" hükümetler getirilecekti. Refah-yol hükümeti bir örnek. Darbe iştahlılar "muhtıra" üzerine muhtıra yayınlayacaktı. Karşı mitingler 'icra' edilip; toplumsal bütünlüğe "zarar" getirici, körükleme yapılacaktı. Meydanlarda; "Türkiye laiktir, laik kalacaktır" sloganları atılacaktı. Ama bugün; "Kep düştü, kel göründü" misali gerçekler ortaya çıktı. "İrtica hortladı, Rejim elden gitti" bir tehdit metoduymuş. Toplumu tehdit etmek. İktidarı korkutmak. Güçlerine de güç katmak. Varlıklarına 'kutsal' vasıf yüklemek için. Aslında; Ne "rejim" elden gidiyor? Ne de "irtica' hortluyor? Ne de "Cumhuriyet'e "halel" getiriliyor?

* * *

Ama onlar; Millete rağmen. Milli iradeye rağmen. Milli bütünlüğe rağmen. Ülke İslam ülkesi olmasına rağmen. Milletinin yüzde 99'u Müslüman olmasına rağmen. Hep "dikta" bir düşünceyle; toplumu ve değerlerini "hiçe" saydı. Anlayacağınız; İrtica dedikleri kavram "İslam" mış? Mürteci dedikleri de; "Millet" miş?

* * *

Garip bir hal-i durumdu o zaman. Ne var ki; biz de "o korku" ve dayatmanın "moduyla" olup-biteni izledik. Öyle ki; "irtica" farklı bir düşünce, mürteci de başka bir şey olarak bildik. Söylenirdik; "nedir bunlar" diye? Meğer hepsi; "Hayal" imiş! Şer güçlerin, dış etkenlerin 'nam-ı hesabına' icra edilen bir stratejiymiş. Tıpkı "böl-parçala ve yut" gibi. Din'i "yozlaştır". Dinden "uzaklaştır". Bağları "kopar" ve dağıt.

* * *

Hani; Fadime Şahin. Hani; Müslüm Gündüz. Hani; Ali Kalkancı 'gibi" figüranlar. Onların hepsi; "İslam"a ve Millete "karşı" icra edilen stratejinin birer piyonlarıydı. O gün kullanıldılar ve 'etkinlikleriyle' emellerine kavuştular! Ama artık; 'her şey' aleni. Ne gizli, ne de saklı bir durum var? Çünkü Türkiye "değişiyor". Daha bir demokratikleşiyor. Daha bir özgürleşiyor. Daha bir insani hakka sahip oluyor. Biliyor ki; Dinin ve inancının 'rejimle' ve Cumhuriyet'le kavgası yok. Kavga yaratmak isteyen; "bu ülkenin" ağacın kurdu misali "kemirgen" kurtlardır. Neyse ki; Ülke de, millet de, rejim de "bu kemirgenlerden' yavaş yavaş kurtuluyor. Artık; Dinine, inancına ve ibadetine "bağlı" ve özgür.

* * *

Şunu da açıkça ifade etmek gerekirse; Dünkü "mitinge" farklı görüşler ve oluşumların 'gövde gösterisi' diye tanım getirilse de. Oraya gidenlerin; yüzde 99'u. Peygamber'e ve Allah-ü Tealaya olan 'sevgiden ve bağlılıktandır'. İnandığı ve iman ettiği "İslam"dandır. Başka da; bir "düşünce" vaki değildir. Mehmet Akif'in dediği gibi; Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret! Güzel ve huzurlu bir hafta dileğiyle.

* * *

NOT: Diyarbakırspor'dan güzel bir haber vermek isterdim. Ama velâkin; "o güzel" haberi ben de alamadım. Çünkü "Kümede" kalma şansı olarak görülen Kayseri maçını da kaybettik. Her ne kadar Sevgili Mehmet Budakın 'henüz havlu atmış değiliz" diyorsa da. Görüntü; "biraz zor" diyor!