6 Ekim 2020 tarihinde; Yeniköy Mezarlığının Hal-i Perişanlığı başlığı altında, yazı kaleme almıştım
Şöyle demiştim yazımda
Üstat ne güzel ifade etmiş
Kabristanlar yurdun tapusu, mezar taşları da mazinin şahitleridir
Hal bu iken, bizde kabristanlara ve mezar taşlarına dair sahiplenme halimiz neye delalettir?..
Maalesef büyüklerimizin bir sözüyle, anlatılır hal-i hazırdaki halimiz
Ölüsüne saygısı olmayanın, dirisine hiç saygısı olmaz?
Ne yazık ki.. İşte bugün bu durumdayız Ne ölümüze Ne de dirimize Zerre-i miskal bir saygı ve sahiplenme kalmış değil..
Hak getire
***
Yazıya bu satırlarla giriş yaparken! İki de, resim iliştirmiştim..
Yeni Köy Mezarlığının hal-i perişanlığını?
Buyrun görün diye.. Mezarlık içerisindeki yola bakar mısınız!?..
Yola yol demek için bin şahit gerektiği gibi; kaldırımlar buldozere maruz kalmış yıkılmış!..
çevre düzenlemesi, yok Ve kabirlerin çevresi, inşaat molozları, çöplük misali!?. Bir damla yağmur her taraf çamur!...
Önümüz kışı düşünsek, kimse kabristana gidemeyecek?
***
Yazıya nokta koyarken.. Şöyle seslenmiştim..
İlgili ve yetkililere Büyükşehir Belediye Yönetimine.. Mezarlıklar Müdürüne
-Yurdun tapusu, mazinin şahitleri olan, ölülerimizin ruhlarını huzura, kabir ziyaretinde bir duanın, gönül hoşnutluğuyla dile getirmenin çevresel temizliğe ihtiyacı var.. Acziyete değil..
***
Son cümlem de şöyle olmuştu Bakalım, bulundukları koltuktan, kabristana bakarlar mı?.. Bekleyip, göreceğiz! Ama bilsinler ki, onların er ya da geç gidecekleri son durak orasıdır!
Yazım sonrası, bir çok ilgili yetkililer aradı.. Büyük bir hassasiyet içerisinde, olumsuzluğu dile getirmeme destek verip, çözüm noktasında müdahil olunacağını ifade ettiler Kısa sürede, yol, kaldırım ve çevre düzenlemesi yapılarak, bizzat son durumla alakalı bilgilendirme yapılacağını da, aktardılar!
Yazının üzerinden, yaklaşık 50 gün geçti.. Proje ve ihale, aşamalarından sonra, mevzuya neşter atıldığını haber aldım.. Hafta içerisinde, okurdan bir haber geldi.. Özellikle, dikkatimi Yeniköy Mezarlığına çeken.. çektiği resimlerle; mevzu edip, konuyu gündeme getirmemi sağlayan, müdavim okurum son bilgileri aktardı.. Duygu dolu ifadelerle, mutlu ve sevinçli, eksilmeyen dua ve teşekkürlerini dile getiren bir şekilde anlattı Allah razı olsun dedi
***
Ancak, henüz çalışmalar bitmiş değil Yol yenileme, altyapı işlemleri, kaldırım ve kilitli parke döşemesi.. çevre düzenlemesi.. Ağaçlandırma.. Özellikle de mezarlık içerisindeki ana yolların asfaltlanması! Önümüzdeki ayın ortasına kadar bitirilmesi hedefleniyor İlgililer ilk gün demişlerdi.. Kış gelmeden bitireceğiz.. Ve sizi de davet edip, birlikte son durumu gezip göreceğiz?..
***
Sonuç itibariyle; asli görev ve yerine getirilmesi gereken bir hizmet olsa da, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum!.. Ve benzer bir çalışmanın da ivedilikle, Merkez Sur ilçesindeki çiftehavuzlar Mezarlığında da yapılması gerektiğini buradan, duyuruyorum.. çamurdan, taşlıktan geçilmiyor.. Özellikle de, Mescit ve Gasılhane, ciddi bir şekilde elden geçirilmesi gerekiyor çünkü, balicilerin, tinercilerin mekanı haline gelmiş.. Cenaze namazı kılınacak bir yer ve halı dahi yok!
***
TARİHİMİZİ VE İNSANIMIZI KORUYALIM!.
Hazin bir tablo!.. çünkü, ne tarihimizi ve ne de insanımızı koruyamıyoruz.. Ya da, koruma cesareti ortaya koyamıyoruz Bir arıza-i durum var; bütünlük içerisinde içimizde! Siyasi ve ideolojik kutuplaşma; bizi bizden etti!..
***
Ne diyordu Tahir Elçi.. 28 Kasım 2015te Dört Ayaklı Minarenin önünde; kameraların huzurunda!.. Haince ve kalleşçe, başına isabet eden kurşundan dakikalar önce.. Dört Ayaklı Minareyi ve tarihimizi vurmayın diye haykırıyordu Elçi..
***
Haykırmıştı; o sözlerin kendisine ölüm ve kurşun olarak gelebileceğini bilerek.. İnsanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz diye İşte, Elçi Cumartesi günü, bu sözleri sarf ettiği yerde, katledilişinin 5inci yıl dönümünde anıldı
***
Fail, failler.. Silah ve mermi! Katil kim?.. Suikastı kim yaptı?. Ölüm emrini kim verdi?.. Nasıl öldürüldü?.. Elbette ki, önemli ve açığa çıkması, ülke ve millet açısından, devleti aliye yönünden büyük sorumluluk ihtiva ediyor Lakin; 5 yıldır olayın aydınlanmaması, kamu vicdanını ciddi bir şekilde yaralayıp sızlattığı gibi; mahkumiyet yerini de çoktan almıştır!
***
Evet, hak ve haklar hukukun ve meşruluğun evrenselliğini teşkil ettiği gibi.. İnsanlığın da evrensel ahlaki kodu; insanı korumak olduğuna göre Tarihimizi ve insanımızı korumamız gerekir..! Barış için, demokrasi için, birlikte yaşayabilmek için!...
***
Yoksa, silahın, şiddetin, terörün ve ölümün her daim insanlığı, hakkı, hukuku, eşitliği ve özgürlüğü çökerteceği gibi, demokrasiyi de idam sehpasında sürekli sallar! Elçiyi rahmetle anıyoruz!
***
ÖLÜM VE TARANCIYI KAYBETMEK!
Ölüm!.. İnsanoğlu için kaçınılmaz bir sondur.. Er ya da geç; ölümü tadacaktır! Ki hiçbir canlı, ölümsüz değil.. Ama her ölüm, bir acı, bir keder, bir üzüntü, bir dram bırakır ardı sıra!! Ve gözlerde yaş!
***
Cumartesi günü; acı bir haberle duygusal yönde alabora oldum Gelen bilgi, Covid-19dan tedavi gören, Memorial Hastanesi Basın Halkla İlişkiler Sorumlusu, Yılmaz Tarancının ölüm haberiydi.. İnanmadım Olamaz dedim
***
Tepki verdim.. 32 yaşında genç biri.. O, bu virüsü alt eder, virüs onu bizden alamaz diye, kendimi, bilgiyi veren arkadaşımı, inandırmaya çalıştım.. Bir kaç gün önce, İmmün Plazma arayışına girmiştik; tüm basın camiası olarak Bulduk da..
***
Bu kendimizi oyalama ruh halini bırakıp, Hastane Başhekimi Dr. Abdurrahman Aktaşı aradım.. İlkinde açmadı.. Mesaj attım; Yılmazın ölümü doğru mu diye?..
***
Bir-kaç dakika sonra yanıt verdi.. Abi ne yazık ki doğru.. Allah rahmet eylesin.. Kalanlara sabırlar versin.. Siz dostlar sağolun.. Bu mesajdan sonra, telefonla konuştuk.. Hayli üzgündü..
***
Evet, Yılmazı Covid-19 illetine kaptırdık! Üzdü bizi.. Kendisiyle yoğun bir mesai içerisindeydik.? Gerek bizler ve gerekse bir yakınımız hasta olunca, ilk müracaat ettiğimiz biriydi.. Pek tabi ki, Uzay Habere hekimleri konuk etme noktasında, başvurduğumuz isimdi
***
Duygusaldı.. Sevgisi de, saygısı da, kusursuzdu!.. Kadim Şehrin, küçelerine aşıktı Gezerdi Bir çok resmi, bizimle paylaşırdı Pandemiyle ilgili; 10a yakın Uzay Haberde program yaptım; hepsinde de en büyük katkıyı o sağladı..
***
Ölüme çare yok.. Kabullendik.. Üzüldük, üzüleceğiz, gözyaşı dökeceğiz.. Bizim, onun ardından yapabileceğimiz bir dua, bir Fatiha okumaktır!.. Ve ölümünden kendimize çıkarabilecek; bir ders-i ibret.. Mekanın cennet olsun güzel çocuk!
Tarancı ailesinin, sevenlerin ve basın camiasının da başı sağolsun!
***
GÜNÜN SÖZÜ
Kalbinde merhamet yeşermeyenden, şefkat beklemek saflıktır