KAMULAŞTIRMA AMA NASIL?
Eklenme: 3/31/2016 12:00:00 AM

Terörün virane ettiği Sur ilçesi.

Tarihin mabeti...

Burayla alakalı, Bakanlar Kurulu'nun almış olduğu "acele kamulaştırma" kararı..

Ve burada yapılması planlanan; "master eylem" planı.

Hal-i hazırda…

Meseleyle ilgili; "net bir" tema, beyan ve sunum yok.

Kafalar karışık.

Algı operasyonu o biçim işliyor.

Bilki kirliliği ise, enva-i türlüsü.

Hele ki, iktidar muhaliflerinin "her mevzuda" olduğu gibi, peşin hükümlülüğü…

Doğrusu Sur'u "çıkmazın da" ötesine doğru sürüklüyor.

***

Önceki akşam.

Uzay TV’de, Büyüktimur'la Gündem programında konuştuk.

Aydın Altaç.

Ercan Ezgi.

Ve Mehmet Yeşiltaş hocamızla birlikte…

Ki bir önceki yazımda da, ifade etmiştim…

Kamulaştırma.

Ama nasıl bir kamulaştırma, nasıl bir yeni "Sur" inşa edilecek? diye sormuştu.

Bu konuda, "ivedi" bir bilgilendirme.

Kamuoyunu tatmin noktasında, açıklamaların acilen resmiyetten gelmesi gerektiğine dair.

***

Nitekim önceki yazım…

Haber ve yorumlarımız, dikkate alınmış olunacak ki?

Ciddi bir kamuoyu oluştu.

Hem hükümet cephesinde, hem muhalefetin cephesinde.

Ve iki flaş gelişme birden, yaşandı…

Birincisi.

Bugün, Üç Bakan Diyarbakır'a geliyor.

Cevdet Yılmaz…

Mahir Ünal.

Ve Fatma Güldemet Sarı.

Yani Kalkınma, Çevre ve Şehircilik ile Kültür bakanları.

Bugün, basının karşısına geçip açıklamalarda bulunacaklar.

Özellikle; "Acil Kamulaştırmada" nasıl bir politika çizileceğine dair…

***

İkinci bir gelişme de…

Cuma günü Başbakan Ahmet Davutoğlu Diyarbakır'a geliyor…

Sürpriz bir karar.

Önce Havalimanı'nın "resmi açılışını" yapacak.

Sonra Ulu Cami'de, "Cuma namazını" kılacak…

Burada Sur halkıyla, esnafıyla görüşüp "çay-kahve" ikramlarına evet diyecek.

Bilahare, STK'ların ve bizlerin karşısına geçip açıklamalarda bulunacak…

Sur'a dair "Master Eylem Planını" anlatacak.

Yani kafalardaki birçok soru, yanıt bulacağı gibi…

Projeler üzerinde olası "değişikliklere" dair de, fikir mülahazası imkanı olacak…

***

Tabi dün; "karşı" bir reflekste yaşandı…

Büyükşehir, alt belediyeler…

Bazı Meslek odaları ile STK'lardan "tepki açıklaması" geldi…

Kamulaştırma kararı "geri" alınsın diye…

Tavrı, eleştiriyi, tepkiyi, açıklamadaki ifadeleri "demokratik" bir çerçevede değerlendirmek.

Üzerinde düşünce üretmek.

Siyasal iktidar tarafından da, "dikkate" değer görülmesi gerektiğini buradan belirteyim…

Ki diyorum;

"Sur'a dair bir kiremit dahi konulacaksa, halkla istişare içerisinde" yapılmalı…

Aksi takdirde; "dayatma" olur… Bu da, "iyi niyetleri" köreltir…

***

Ancak, dikkatimi çeken resimdeki bazı yüzler…

Onlarla alakalı bir iki kelam etmezsem, "içimde" bir ukde olarak kalacak.

O'nun için de, ifade etmek istiyorum…

Ki kendini bilen bilir…

Özellikle, "Sur'un virane" olduğu dönemlerde; "sorumluluk" üstlenmeyen.

Yaşanan çatışmalara "bir kelam" dahi etmeyen…

Sadece oturduğu koltukta keyif çatanların, büyük resme dâhil olmak için arz-ı endam etmeleri…

Sizce neye delalettir?

Yorumu size ait…

***

EĞİTİMİN MAŞALLAHI VAR?

Vay be!

Eğitim ve Öğretim'deki başarımız…

Ne kadar yükselmiş ya…

Baksanıza…

YGS'de, "ağır ağabey" takılmışız.

İller sıralamasında…

"Bırakın geçsinler" bizim acelemiz yok.

Gelecek "kaygımız da" yok.

Bizim hal-i vaziyetimiz böyle iyi.

***

Ne gerek var; bu kadar "koşuşturmaya".

Gece-gündüz "ders" görmeye.

Eğitim ve öğretime, "zaman" harcamaya.

Kim yaptı ki, biz de yapalım…

Gel keyfim, gel var iken.

Sallabaşını al maaşını…

Terör var.

Şiddet var.

Okul boykotları var.

Taşıma var.

Kaydırma var.

Biraz da ideolojimize uygun değil…

***

Eee.

Hal böyle iken…

Zaten kim, "eğitimde ve öğretimle" bir yere gelmiş ki…

Düzen.

Sistemin çarkı.

Mevcudiyet, "dayı amca" üzerine kurgulu ya.

Bırakın "oğlun, kızın" okumasını.

Yazıklar olsun!

Evet, binlerce kez yazıklar olsun.

Diyarbakır'ı…

Eğitimde ve öğretim'de bu kadar "geride" bırakanlara.

Bıraktıran zihniyete.

***

Hep iktidarı.

Hep siyasal zemini.

Hep merkezi hükümetleri "eleştiriyoruz"

O'nu sorumlu gösteriyoruz ya…

Galiba, "bu minvalde" hakikati biraz göz ardı ediyoruz.

Ya da gizliyoruz…

Veyahut "işimize geldiği" gibi, göz açıyoruz ya da kapatıyoruz.

***

Sanmıyorum ki…

Eğitim ve Öğretime "alt yapı" noktasında.

Öğretmen…

Ve araç gereç nezdinde.

Mevcut iktidar dönemi kadar hiç bir iktidar döneminde "böylesi bir gelişme ve imkân" olmamıştı.

Ki teknolojinin desteği.

Müfredatın, zamana uygunluğu.

En önemlisi de, "eğitimin" önündeki birçok engellerin ortadan kalkması.

***

Taşımaysa taşıma.

Yatılıysa yatılı…

Yani her şey var.

Ama gel gör ki.

Diyarbakır "tüm bu imkanların" içerisinde, "eğitimsiz."

***

Daha geçen hafta, YGS sınavı yapıldı.

Önceki gün de, sonuçlar.

İllerin "sınavdaki" başarı sıralaması da açıklandı.

Diyarbakır.

Bakınız mevcut 81 il arasında, kaçancı.

Ki metropol bir kent.

Onlarca, özel okul var iken…

Sınıf, derslik. Öğretmen sayısı…

İdareci.

Ders, kitap, defter hepsi.

Yüzde 90'ların da üzerinde, Avrupai standartta iken…

Alınan başarı sıralaması; 73.

Yani 81 il içerisinde, Diyarbakır 73. sırada bulunuyor.

***

Dün sosyal medyada bir eleştiri dikkatimi çekti.

Meseleye dair.

Deniliyor ki.

Çatışmanın,

Kan ve gözyaşının,

Silahın,

Terörün yaşandığı bir ortamda "ancak bu kadar" olur?

Kahredici bir durum değil mi?

Zihniyet bu.

Demiyor ki.

Tam da böylesi bir evrede; "eğitime, öğretime" dört elle sarılacağız ki.

Çağın cehaleti.

Çağın vebası,

Çağın insanı yok eden "terör virüsünü" alt edebilelim…

Ne yazık ki.

***

Buradan, Diyarbakır Eğitim camiasına sesleniyorum…

Alınan bu başarı.

Gelen bu sonuç.

Nasıl ki yılsonunda "öğrencilere" karne veriyorsunuz da.

Sonra da, ailelere diyorsunuz "Bu karne öğrencilerin değil, sizin".

Bende diyorum ki.

Diyarbakır'ın "sınav maratonundaki" başarı karnesi sizin…

***

Biliyorum, gocunacaksınız.

Tepki de göstereceksiniz.

Biz alışığız, "hakikati" söylerken, karşı tepkinin gelmesine.

Olsun.

Sizde, biraz aynaya bakın.

Farkına varırsızın, "gerçeğin" nerden kaynaklı geliştiğini?

***

Yeni İl Milli Eğitim Müdürü.

Hasan Aslan.

Önceki gün, Diyarbakır'a gelerek göreve başladı.

Denilene göre…

"Eğitimdeki enkazı" kaldırmak.

Yaşanan çarpıklıkları gidermek.

Eğitim ve öğretimde "kaliteyi" yükseltmek gayesiyle, görevlendirilmiş.

***

Doğrusu.

Her dönemde, her atanan "kişi için" bu söyleniyor.

Ama gel gör ki, alınan başarı ortada.

Gelen, gideni aratır misali.

Tarihi bir söz var…

Denir ki.

"Taşıma suyla değirmen ne kadar döndürülebilinir ki?"

Diyarbakır'da "idareci" bazında böyle bir hal yaşıyor.

Gelen Aslan'ın geliş şekli.

Ataması, Diyarbakır'a "geçici görevlendirme"

Yani bir süreliğine.

***

Eee.

Adnan Hurata da, "vekâleten" görevlendirilmişti.

Ama bir tek idareci.

Ya da bir öğretmenin "yerini" bile değiştirme, yetkisi yoktu.

O siyasetçi.

Bu bürokrat.

Nüfuzu olan, baskı kurup olup biteni icra ediyordu.

Diyorum vekâletlerle.

Geçici görevlendirmelerle.

Eğitim ve Öğretim gibi bir kurumun "işleyişi" ancak böyle olur?

"Balık baştan kokar misali."

***

Bakalım.

Aslan'ın gelmesiyle.

Bir dönem daha geçireceğiz "taşımalı idari" yapıyla.

İnşallah.

Gelen gideni aratmaz.

Diyarbakır bu sağlıksız eğitim ve öğretimden biraz da olsa, kurtulur.

Sağlığına kavuşur…