Önce, kan kaybeden siyasi cepheye bakalım!.. Tabi bu cephe, iktidar cephesi değil.. Tam aksine, muhalefet cephesi. Yani, altılı masanın üyelerinin ittifak bloku.. İktidar alternatif olarak, sahaya çıktıklarında, gerçekten itiraf edilmeli ki fırtına yaratan bir rüzgarı arkalarına almışlardı.. Öylesine ki, sandık kurulduğu anda, volkanik bir patlamayla, iktidarı devireceklerdi..
***
Nitekim, bu bariz atak bir çok araştırma şirketinin, anketlerine yansıdı!.. Ferdi değil, blok açısından, cumhur gitsin yerine millet ittifakı gelsin, denilmeye başlandı.. Ama sonra, ibre tersine dönmeye başladı!.. Fren tutmaz, yokuş aşağı bir iniş ki, güven, istikrar, samimiyet denir ya hak getire bir rüzgar gelişti bu kulvarda!! Bile bile lades misali..
***
Sabah kahvaltısında buluşalım, yiyelim içelimden bir anda, HDP ile İyi Parti kanlı bıçaklı bir kavgaya girdi.. O varsa ben yokum, ben varsam o yok!.. Akabinde, Kılıçdaroğlunun Cumhurbaşkanlığı adaylığını emrivaki bir pozisyonla, masaya dikte etmesiyle, oluşan zıtlaşmanın laf çatışması başladı çevresel ateşi körükleme derseniz o biçim.? Karşı mahallenin de körüğü yük değil..
***
İyi Parti ile CHPnin kurmayları.. Ki dava kulak çek, çektir, bu nasıl siyasi ahlak noktasına bile geldi.. Akşenerin açık ve net ifadeyle, Kılıçdaroğluna adaylıkta sana benden vize yok, kırmızı kart var tavrı takınması!.. Masadaki diğer görünen ve görünmeyenlerin; arıza-i tutum takınmaları!!..
***
İmamoğlu mu, Yavaş mı?!.. Ya da Akşener mi?.. Babacan ve Davutoğlundan önerilen var mı?.. Soyer de mi var?.. Gibisinden; Cumhurbaşkanlığı adaylığı çekişmesi, girdabı genişletti!.. Hele ki, son Anayasa değişikliğiyle hazırlanan taslaktaki zafiyetler ve iticilik, tekçi düşüncenin varlık silsilesi maddelerin, dokunulmaz olarak, kalmasıyla oluşan tepkileri de eklediğimiz de olup gibi kayıp noktasında kan kaybedildi?!..
***
Evet, daha neler diyebileceğimiz; kan kaybettiren hadiseler, peş eşe gelişti, geliştirme gayretinde bulunuldu!.. Hepsi, bir umut diye yola çıkan Altılı Masadaki egoların hakimiyetiyle, tükendi nakdi ömrüm şarkısını, acıklı bir duyguyla söyletti, söylemeye başladılar.. Son anketler şunu söyletiyor artık altılı masanın aktörlerine; hayaller 2028e kaldı?!
***
Gel gelelim; kan tazeleyen siyasi cepheye!.. Yani İktidara.. Her ne kadar Cumhur ittifakı denilse de, özünde, Erdoğan iktidarıdır 20 yıllık iktidarın ateşten olan gömleğinin yakıcılığıyla, büyük bir kan kaybı yaşanıyordu.. Bu iktidarın ömrü, seçime kadar, gitti hükümleri veriliyordu!.. Ki, AK Parti Lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bile; gerek parti kurmaylarına, gerek teşkilatlara ve gerekse de sahadaki seçmene ülkenin bekası diye, seslenip durdu gördüğü risk karşısında!..
***
Sonra sırasıyla, sokaktan gelen sese odaklanıp, sosyal ve ekonomik yönde, peş peşe, hamleler geliştirdi! Bir nevi- mantalite değişikliğine, toplumun ön safa çıkan, adımlara yöneldi.. Piyasadaki hayat pahalılığının toplumda yarattığı kırılmaya odaklandı.. Asgari ücreti, iki müdahaleyle, artırdı.. Emekliye, destek verdi.. İş dünyasını, esnafı, sanatkarı döviz kurundaki yıkımdan, kurtulma adına, hayat suyu paketleri sıraladı Bankalar nezdinde, krediler geliştirdi..
***
Son üç hamle ki; büyük yankı uyandırdı.. Sosyal Konut projesi kapsamında, konut atağı.. Derken, 500 bin kişiyi ilgilendiren; sözleşmeli statüsünün, kadroya çevrilmesi.. Yılların sorunu olan Emekliye takılanlar olarak bilinen EYTlilerin sorununun çözüme kavuşturulması! Yeni yıla ilişkin; emekliyi, emekçiyi enflasyona yedirmeyeceğiz, yenik düşürmeyeceğiz taahhüdünde bulunulması! Türkiyenin otomotiv sektöründe, TOGGun seri üretime geçmesiyle, söz sahibi olmada önemli hamle geliştirmesi!..
***
İç siyasetteki güven tesis eden, yeniden yaparsa ancak Erdoğan yapar, düşünce ve kanaatını, üst seviyeye çıkaran, bu hamlelerin yanısıra, atılan adımlar var.. Özellikle, Dış Politikadaki son, ülke ve millet için önem arz edici, manevralarla dostlukları artırma gayretine girilmiş!. Mısır, Suudi Arabistan, İsrail ve Suriye ile diyalog geliştirme.. Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta, barış köprüsü olmak!
***
En önemlisi de, tahıl koridoru kararı aldırıp, yol rehberliğinde, Erdoğanın görev alması!.. Enerjide Avrupanın nefesini alıp verdiği vanayı, Türkiyenin kendi kontrolüne alması!.. Terörle Mücadelede gerek askeri ve gerekse uluslararası düzeydeki diplomatik hamleler.. Yani yek vücut şekilde, Erdoğan Küresel güven verici liderlik vasfı ve Türkiyeye kazandırdıkları; halkta karşılık bulmaya başladı!!..
***
İşte tüm bunlar, AK Partiye ve Erdoğana taze kan olup aktı! Denir ya; löpür löpür.. Bu tablo, AK Partinin.. Yani Erdoğan liderliğindeki seçimlerin seyrindeki, üzerinde çok düşünülmesi gereken, ayrıntıyı öne çıkardı.. Şöyle ki; önceki seçim süreçlerinde Erdoğanın sandığa gidişlerde oy artışı değil, oy düşüklüğü gibi bir çizelge olurdu.. Ama şimdi; sandığa giderken, düşük oydan yüksek oya çıkış ibresi söz konusu!
***
Sonuç; Altılı masa daha iktidar olmadan sahadaki güç zehirlenmesiyle kendini tüketti.. Hele ki rehavete kapılma hali.. Ki bu hal siyasi arenadaki tüm parti ve liderler için geçerlidir; en büyük rakipleri olduğu gerçeğini göz ardı etmemeliler.. Rehavet ve güç zehirlenmesi tipik bir freni patlamış, direksiyonda ise sarhoş şoförün bulunduğu kamyonun yokuş aşağı yol alması gibidir.. Akıbetini siz düşünün gayri!Onun için ne oldum degil, ne olacağım diye düşünülmeli!
***
KÖPRÜYÜ GEçENE KADAR MI?!
Yok arkadaş; ben o ayıya, dayı diyemem!.. Sanmıyorum ki, ahali de desin.. İster köprü geçene kadar, ister köprü yıkılana kadar olsun.. İsterseniz bilmem ne olana kadar; ben o ayıya, dayı demem..!
***
O ne ya!.. Ayı denilen adam, yetkisiz, yetersiz, kifayetsiz, düşük profilli, kukla-vari bir ruha, karaktere sahip olacak hep kış uykusunda olacak, hiçbir iş yapmayacak, sadece ağaç kovuğundaki balı yiyip, oturacak ve ben ona rey vereceğim..
***
Benim oyumla seçilip, o koltuğa oturacak Palazlanacak, çullanacak.. Neymiş; benim seçme hakkıma dokunulmamış, ama seçtiğim hiçbir işe yaramamış, olacak!.. Sevsinler ya! Üstüne üstlük, cehennem azabı gibi, 5 değil, 7 yıl o koltukta bulunacak ve ben ona katlanacağım!! Vay da vay
***
Sahi, kafamı kurcalayan bir nokta da!.. Bize deniliyor ya, köprüyü geçene kadar.. İyi de, biz bu kadar tepki koyuyoruz.. Peki o ayı diye tanımladığınız köprüyü geçene kadarı, nerde bulacaksınız.. Velev ki buldunuz diyelim, kabul eder mi; kifayetsizliği.. Ya da seçildiğinde, ben ayı değil, siz demeye başlarsa?
***
GÜNÜN SÖZÜ
Ey insan evrende gövden kadar değil, bil ki yüreğin kadar yer kaplayansın!
***
HAYIRLI CUMALAR
Failed to load the video