Öncelikle…
Ve özellikle hepimize "geçmiş" olsun!
Ülkemize…
Milletimize…
Devletimize…
Parlamentomuza ders-i ibret noktasında; "bir darbe" girişimi yaşadık!!…
15 Temmuz gecesi..
Elbette ki…
Tarihi bir eşikten… Kanlı bir virajdan…
Şuursuz…
Ve cinnetten öteye…
"Akıl" yoksunu bir güruh yapının "caniliğinden" kurtuluşa ermedir…
***
7'den 70'e toplumun her kesimi!
İdeolojisi.. Fikriyatı.. Dili.. Dini.. Rengi.. Veya ırkı…
Gözetilmeksizin..
Milletin her kademesi direnç gösterdi..
Tankların önüne yattı..
Kurşunlara "göğsünü" açarak, "şahadet" şerbetini istedi/içti!
***
Elinden.. Yüreğinden…
Ülkenin her karış toprağında düşürmedi; "Demokrasi" bayrağını…
Sahiplendi..
Milli iradesini.. Devletini.. Hükümetini..
Parlamentosunu.. Cumhurbaşkanını…
Ve medyasını…
"Susturamazsınız, deviremezsiniz, el koyamazsınız" dedi…
Hiç tereddüt etmeden canı pahasına; tank paletlerinin önüne yattı..
***
Ortak bir akıl…
Ortak bir şuur, ortak bir "milli şahlanış" gerçekleşti.
164 ölü… 1440 yaralı var ise de!
Tarihe şu not düştü…
15 Temmuz gecesine dair…
"Arkasında halk desteği olmayan hiçbir hareket, başarıya ulaşamaz"
***
DEMOKRASİ TANKI EZDİ!
Boğaz köprüsündeki tablo!
Tank'ın önüne yatmış insanlar…
Tankların üzerine çıkmış halk..
Ellerinde bayraklarla, tanklara yol gösteren millet!
Bu görüntü…
Hakikati tarihin sayfalarına şu cümlelerle kaydetti!
"Türkiye'de artık darbeler dönemi, bir daha açılmamak kaydıyla kapanmıştır"
Nokta!
***
Doğrusu!
Ne zaman darbelerden…
Darbe girişimlerinden…
Ya da sinema filmlerinde bir sahne söz konusu olunca!
Aklıma, Yeltsin geliyor…
Rusya'da "darbe girişiminde" bulunulduğunda, tankın üzerine çıkmıştı…
Engellemeye çalışıyordu…
Darbelerle…
Muhtıralara aşina olmuş, Türkiye'de neden böylesi bir "yüreklilik" yok diye, söylenirdim…
***
Nihayet!
O yürek..
O ihsan..
O inanç hakikat oldu…
Gerçekleşti…
Ve tankın önüne…
Tankın üstüne…
Tankın bombalarına karşı "dik duran" bir sivil halk oldu…
Ki bu da darbelerin sembolü olan tankı, "demokrasinin" ayakları altında, ezip geçtiğini ilan etti.
Anlayabilsek…
Değerlerine muttali olabilsek…
***
AKİF NE DİYOR?
Mehmet Akif ne diyor?
"Unutma.
Her karanlık gecenin bir sabahı vardır.
Her kışın baharı vardır.
Karanlıktan aydınlığa çeviren, hüzünleri ferahlığa tahvil eden, bir yüce el, bir yüce kudret vardır.
Yusuf'u kuyudan alıp, Mısır'a Sultan eden bir güç vardır.
Musa'yı Firavun'un sarayında yetiştirerek, oraya hâkim kılan bir güç vardır.
Firavunları, zalimleri, hainleri zillete mahkûm eden, mazlumun ahına cevap veren, sabredeni mutlaka zafere ulaştıran bir irade vardır"
***
KİM BUNLAR?
Darbe girişimcileri…
Kim? Ya da kimler?
Hepsi; FETÖ’cü terör örgütü "askerleri mi?"
Yoksa… Koalisyonlu bir yapı mı var?
Yani FETÖ’cü, cuntacı, ulusalcı, "darbe seviciler" dahil işbirlikçilik..
***
Malum!
Türkiye;
"Darbelere"
Darbe girişimlerine…
Muhtıralara…
Sivil idareyi "al aşağı" etmeye dair kumpaslara..
Hiç tartışmasız…
Aşina ve çok yaşamışlığıyla bilinen; bir ülke!
***
Evet, kim bu gözü dönmüşler?
Meclisini bombalayabilecek…
Cumhurbaşkanının "canına" kastedebilecek.
Sivil halka kurşun yağdırabilecek…
Helikopterlerle…
Jetlerle…
Savaş uçaklarıyla, "bomba" yağdırabilecek akıl yoksunu bu insanlar "kim?"
***
Bunlar…
Peygamber ocağından yetişenler olamaz…
Subay.. Astsubay.. Ve erat…
Yani, Türkiye’nin askerleri olamazlar!
Çünkü böylesine "mutlak nefret"
Böylesine; "ölümüne bağlılık"
Böylesine kitlesel "cinnet" hali düşünülemez!
Ortaya çıkan bu kör zihniyeti iyi okuyup, irdelemeliyiz..
Yarın farklı bir "üreme" gösterebilir.
***
TOPLUMSAL KENETLENME!
Hiç kuşkusuz ki!
Türkiye; her ferdiyle, "tarihsel" bir sınavdan geçti…
Ve alnının "akıyla" başardı "demokrasiye" olan bağlılığı…
Tüm kutuplaşmalara rağmen…
Batı'dan Doğu'ya…
Türkünden, Kürdüne…
Arabından, Acemine.. Sünnisinden, Alevisine!…
***
İşte bu noktada..
Kıyısından döndüğümüz, "felaketi" iyi okumalıyız!
Demokrasimiz adına..
İnsan hakları adına..
Özgürlük ve eşitlikler adına…
Hakların tanımı adına; "güçlü ve demokratik" bir açılımın inşası adına!
Herkesin; "hakikatlere" karşı gözünün açılması gerekir…
***
Bunu da güçlü bir hukuk devletiyle ikmale getirebiliriz…
Hangi inançtan…
Hangi düşünceden olursak olalım; "hepimizin" ortak ihtiyacı!
Kanlı gecenin…
Aydınlık sabahında, olgunlaştırdığımız "ortak aklımızı" kullanmalıyız…
Demokrasiyi "daha" bir güçlendirmeliyiz ki…
Farklılıklarımız "birileri için, üstünlükler" olarak, görülmesin/gösterilmesin!
***
ERDOĞAN'IN LİDERLİĞİ…
Cumhurbaşkanı Erdoğan…
Hiç kuşkusuz ki…
Karanlık gecenin, "aydınlık" yüzü ve kurtarıcı kahramanı oldu.
Yol gösterici olan kişi olarak, tarihe geçmiştir…
Geçmelidir…
Çünkü "ülkeyi" ipten kurtaran…
Darbeyi "akamete" uğratan, "aklı ve dik duruşu" olduğu gibi, toplumsal birliktelik sağladı…
***
Paniğe kapılmadı…
Birileri gibi, "tabanı" yağlayıp, kaçmadı!
Ya da "şapkasını" alıp giden olmadı…
Halkı meydanlara çağırdı…
Birlikteyiz dedi!
Tek yürek olarak, "demokrasiye, sivil iradeye" sahip çıkalım, meydanlara inelim çağrısını yaptı.
Ki darbeye karşı en etkin vuruşu da bu çıkışı oldu..
***
Erdoğan!
Salt Türkiye'nin içinde değil…
Ortadoğu coğrafyası için…
İslam dünyası için…
Ki yer küresindeki diğer tüm ülkeler için…
Artık "siyasi kariyeri" en güçlü ve yüksek, bir isim!
İlklerin adamı…
***
Seçimler kazanan..
Seçim "zaferleri" yaşatan..
En uzun "iktidar" dönemi yaşayan…
Partisine "uzun" ömürler ikmal eden.
Parti Kuruculuğu…
Ve liderlik vasfıyla; "tarihsel" mesafeler aldıran lider olarak…
Şimdi; "askeri darbeyi demokrasi bayrağıyla" yıkan, akamete uğratan kişi!
***
DARBEYİ BAŞARISIZ KILAN ETKEN?
Etkenler çok.
Ama "asli" etken yani önem arz edici olan…
Darbe'deki;
Emir-komuta zinciri…
Kopuktu…
Bağlantıların vasat hali ilk andan itibaren "operet" görüntüsü verdi..
***
Bir önemli etken de..
Komuta kademesi!
Yani, askeri kademedeki önemli isimlerin canlı telefon bağlantılarına alınmaları…
Kendi ağızlarıyla;
"Darbeye" karşı olduklarını bildirmeleri!
Erdoğan'ın…
Yıldırım'ın beyanları kadar "etkili" oldu…
***
ŞER'DEN GELEN HAYIR…
Hani tarihsel bir ifade var..
Denir ki…
"Her şer de bir hayır vardır.."
Evet, bu "cinnetvari darbe" girişimi de…
Sonuç itibariyle "bir hayra vesile" oldu…
***
O da; toplumsal kutuplaşmayı…
Devlet ile millet arasındaki, zıtlığı…
Partiler arasındaki "istemezlük"
Tek adama odaklı "öfkenin" oluşturulması… Gibi…
Birçok "hasedi, kini, nefreti ve husumeti" ortadan kaldırdı.
Tek yürek, tek millet olabilme noktasında bütünleşti.
İşte bu bütünleşmeyi "artık" güçlü demokrasi adına işletmeliyiz…
***
TÜRKİYE BÜYÜMELİ!
Dünyanın en güçlü ülkeleri gerilerken…
Hele ki, azalan ve yaşlanan nüfuslarıyla alarm verirlerken..
Türkiye genç nüfusuyla, gelişen ekonomisiyle yükselen bir ülke..
Birileri, büyümesinden rahatsız..
O'nu aşağı çekmek istiyor..
İşte burada uyanık olmalıyız..
Böylesi "fitne" üretici tuzaklara düşmeyelim!
Bu karanlık güçlerin oyunları "bir değil bindir."
Onun için de; "uyanık" olalım!