Bildiğiniz gibi;
Bukalemun diye sürüngen bir canlı var!
Tabi adını, bulunduğu ortamın özelliklerine göre renk vermesinden almakta!
Karekterist yapısında, bukalemun ruh haline göre, değişir!
Yani, hayat felsefesi anlıktır.
***
Peki,
İnsana yakıştırabileceğimiz karakterist yapı ne?
Doğrusu iki şık ilk etapta öne çıkmaktadır.
Ya; İYİDİR.
Ya da; KÖTÜDÜR.
Elbette ki, bu sıfatlara eyvallah!
Kimsenin diyeceği yok.
***
Doğal olarak!
İnsan,
Ya kötü ölür, ya da iyi!
Ancak,
Öylesi karaktere sahip, insanlar var ki.
Sınıfsal yönde; ne iyidir, ne kötüdür!
Ortası bile değil!
Yazıya giriş yaptığım masum Bukalemun sürüngenin tanımından öte bir karakter var!
***
O da şu;
Kendini akıllı zanneden.
Ama karaktersiz,
Renksiz,
Safı ve düşüncesi belli olmayan,
Günübirlik,
Tabiri caizse insanlığın yüz karası!
***
Biliyorum.
İç geçiriyorsunuz.
çevrenizdeki bazı bukalemunları, hatırlayarak tam da bu adam öyle diye!
çünkü,
Son yıllarda bir hayli, karaktersizler çoğaldı.
Menfaat dünyası!
İşte, çarşıda, sokakta, velhasıl günlük hayatın her alanında!
Ürüyorlar!
***
Bugün;
İşte bu tinetli yüz ve karaktere sahip zevattan söz etmek istiyorum.
Tabi sebebi bende kalsın.
İsim.
Ve makam vermeyeceğim.
Ama anlayan anlar misali.
Kültürümüze mal olmuş bir söz var.
Anlayana sivri-sinek saz, anlamayana davul-zurna bile az!
***
Öncelikle ifade edeyim!
Bu tipler;
İlginç bir yüz şekline ve ruh dengesizliğine sahip.
Yüzleri,
Özelliklen de gözleri, oynak olduğu gibi, Nuran-i değil.
Şeytan-i yüze sahipler!
***
Safları olmadığı gibi, tarafgirlikleri de yok!
Her yerde,
Herkesle ve ortamın rüzgrına göre, kabiliyet sergilerler.
Duyguları da,
Düşünceleri de, beklentileri de bireysel kendi menfaatlerine özgüdür.
Sadece kendilerini düşünürler.
***
Mekn gözetmezler.
İlgili,
İlgisiz, alakalı, alakasız, sebebli-sebepsiz!
İlişkileri;
Kendi çıkarına binaen, inşa ederler.
Başkası ya da, yanındaki söz konusu bile değil.
***
çevresinde,
Beyin duvarında örülü olan menfaat ağıdır.
Öyle ki,
Sizle konuşur, size bakar, yanınızda görünür.
Ama beyni de, ruhu da, kalbi dokusu da, başka hesap içerisinde.
Tilki misali, inlik pususunda!
***
Her ne kadar;
Bukalemun iki renkle, özdeş ise!
Bunlardaki yüz rengi, çeşitlilik açısından, üç rakamları aşmakta!
Ne sırt,
Ne sır pek kabulleri olmadığı gibi, şantaj kimliğiyle geri döner!
En yakınını satar!
Kurnazlıkları, şeytan-i ruhlarından gelir!
***
Zeki olana,
Tinetli karakterleri tanıyana,
Yüzlerindeki,
Maskeyi düşürebileceklerini bildikleri, kişilerden uzak dururlar.
çünkü biliyorlar ki;
Kendilerinin ne ayak olduğunu, karşısındaki biliyor.
***
Ancak ne var ki;
Kurnazlık işlevini sergiledikleri alan hayli geniş.
En; cani ruh halleri de her daim zehir üretir!
O da,
Laf taşımakla,
Laf üretmekle,
Laf tüketmekle, fitne-fesat servisiyle enjekte eder!
***
Onlar için;
İnanç da,
İbadette,
Kimlikte,
Düşünce de,
Kültür de,
Değer ölçüsü, menfaate dayalı getirisi birinci koşuldur.
Ötesi yok!
Tabiri caizse; onun için çıkar çeki misali kutsal değerler kullanım aracı.
***
Tabi,
Bu karaktersizler için.
Hele bir de;
Makam ve mevki hasıl ise.
Ya da siyasi, kulvarda koltuk elde etmişse.
Veyahut,
30 yılda bir baltaya sap olmazken, yeni yeni, kürek sapı olmayı başarmışsa; değmeyin gitsin!
Nabza göre şerbetçi!
***
Renk değiştirir.
Dersin;
Dünün komünisti, solcu geçineni nasıl bugünün muhafazakarı.
Ya da dindarı.
Kılıktan kılığa girer.
Dedik ya;
Onun inanç değeri yok.
Var olan;
O anlık menfaat ölçüsüdür.
Ona göre, rol biçer kendine.
Makyajı sürekli yenilenir.
***
Velhasıl,
Diyeceğim, bu karakteri taşıyanlarla.
Ya da,
Taşıdığını hissettiklerinizle.
Lütfen;
Hasb-i hal zorunluluğunuzda, sadece yüzlerine bakın!
Ve tabi ki;
Gözlerine odaklanın ve seyredin!
***
Malum,
Gözler kalbin aynasıdır.
O zaman şunu ona hissettirirsiniz!
Ki; korkudan kurdeşen döker.
Korku ve panik içerisinde maskem düştü, ipliğim pazara çıktı kaygısı yaşar!
İşte dün,
Ben böylesi bukalemun yüzün maskesini düşürdüm.
Tabi ki tebessümüm de şöyle oldu;
Acaba kimi ya da kimleri aldatıyorlar?
Bizleri mi, yoksa kendi kendilerini mi?
Sizce!