KARANLIK GECENİN, AYDINLIK SABAHI!..
Eklenme: 7/17/2023 12:00:00 AM

Gün karanlık gecenin aydınlık sabahıydı!.. Milli irade, hain ve şeytan ruhlu darbe girişimini bastırmış.. Tarihi destansı direnişle; milli irade demokrasiye ve sivil yönetime, sahip çıkmış.. İstikrarı, istikbali ve istiklali teminat altına almış ve işgalcilere karşı da, tutuklamalar başlamıştı!

***

Üzerinden yıllar geçti.? Ki bugün 7nci sene-i devriyesindeyiz.. Peki tüm bu yaşadıklarımızın hikmeti, nedeni, gayesi ve hedefi neydi?!.. Kaldı ki, yaşananlara bakıldığında darbe girişiminden daha ziyade, organize edilen işgal ve istila odaklı, sipariş edilmiş bir katliam planı.. Tankla, tüfekle, uçakla, helikopterle sivil halka kurşunlar ve bombalar yağdırmanın izahı var mı?..

***

Darbe değil işgal ve istila planı!.. Hafızam hep sorguluyor, bu istila başarıya ulaşsaydı, ülke yönetimine el konulsaydı sivil iktidar alaşağı edilseydi, millete rağmen milleti yöneten bir vesayet, oluşsaydı!.. Size göre ucu nereye kadar varırdı?!.. Doğrusu kestirmek zor.. Ki, onca soruşturma, tahkikat, gözaltı, tutuklama, hala da devam ederken bile; henüz tam teşekküllü bilinmiyor?!

***

Nitekim bilinseydi; tek celsede, tek davada, tek mahkemede alayıyla alakalı hüküm verilir, ceza ne ise, ödetilirdi!.. 252 demokrasi şehidi var.. Binlerce de gazi.. Sosyal, ekonomik ve bir o kadar da, kamu yıkımıyla neden olunan madde ve manevi ağır faturanın hesabı sorulurdu.. Ama hala, çözülmüş değil.. Teşhisi de, tespiti de ayıklanması da, çözülmesi de zor.. Eee yarım asırdır; ülkenin kılcal damarlarına sızmış bir yapı!..

***

İlk bakışta, asker kılığına bürünmüş bir çete olarak görülse de, mevcut durum buzdağının görünen yüzü.. Arkası var.. Yarattığı paralel millet kadar, uluslararası güç arenasında da, kendisine has ülke yaratıcısı oldu.. Nitekim duruşmalardaki beyanlarla, ortaya çıkan senaryolara baktığınızda, hukuk bile bu denklemi çözmede zorlanıyor!..

***

Yoksa, hal-i hazırda yeni gözaltılar, yeni davalar açılır mıydı?!.. Ya da devletin en tepe yöneticileri bile, soruşturmalar, açılan dava ve yürütülen hukuk işlemle alakalı, tepki, serzeniş ve bu kadarı da fazla çıkışları olmazdı.. Ne diyoruz; at ile it izi birbirine karıştı?.. çünkü hukuk davasına bakıyorsunuz, soruşturan, sorgulayan, dava açan bir dönem sonra şebeke üyesi çıkıyor

***

Ayıklama ve hesap sorma sanırım bu nedenledir ağır işleyişi ve işliyor olması? Bir önceki yazımda bunu detaylandırmıştım.. Ben hala bu çetenin başarılı olması halinde, devlet yönetimine kimler gelip, koltuklarda oturacaktı?.. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve Genelkurmay Başkanı!?.. İşte bu siyasi ayağa pek, müdahil olunmadı, ya da olmaktan imtina edildi?!

***

Ne diyor vatandaş 7nci yılında.. Örgütün akıl hocaları dışarda, kendilerine inanmış, masum insanlar ise içerde!.. Düşünün bankada hesabı olan; örgüt üyeliğinden yargılanıyor.. Ama bankanın genel müdürüne, müdürüne ve şube müdürüne zerre-i miskal bir işlem yapılmıyor.. Bilakis başka kurumlarda taltif ediliyor.. İşte o hain gecenin işgalcilerini ayıklamada, bu hususların ivedilikle, hassasiyet gözetilerek mağduriyetler giderilmeli..

***

Velhasılı kelam.. Allah bir daha 15 Temmuzlar göstermesin. Ülkemize, milletimize, devletimize ve milli iradeyi temsil eden, siyasal iktidarımıza ve demokrasimize geçmiş olsun!

***

Bir önceki yazımda da ifade ettim!.. O gecenin, benim hafızamdan silinmeyen üç karesi var. Biri, tankların önüne bedenini yere seren genç iman meşalesi gibi.. Direksiyon başına geçen çarşaflı bacı.. Nene Hatunlar gibi.. Ve; Kılıçdaroğlunun tanklar arasında, sıvışma hali!.. Devşirmeler gibi.. Hiç ama hiç bir zaman unutamayacağım, bu kareleri..

***

Neden!.. Biri, irademe vesayet istemem.. Diğeri demokrasi mücadelesi, karınca çabası. Ötekisi ise; vesayete biat edicilik?.. İşte Kılıçdaroğlunun o geceki unutulmaz karesi; vesayete biat ediciliğin en büyük göstergesi!

***

Sahi, Kılıçdaroğlu Ankaradan İstanbula neden o akşam gitti?!.. Ki o akşam saat 22.00de uçakla, İstanbula gittiğinde, hain girişimi deşifre olmuş, tanklar şehir sokaklarında, uçaklar ülke samalarında, kurşunlar ve bombalar ise demokrasi kahramanlarının üzerine yağıyordu?!.. Ama o eve dönmek yerine İstanbula gitmeyi tercih etti.. Hem de, yalnız bi başına!

***

Bir partinin, ana muhalefetin başındaki zat böyle mi, olmalı?!.. Böyle mi, bir kentten başka bir kente, hem de işgal girişiminin yaşandığı bir zamanda?!. Havaalanında, darbecilerin kontrolünün bulunduğu bölgede, herkes derdest edilirken, o buyrun geçin komutuyla önü açılıyor.. Koca İstanbulda otel kalmamış, kimse müşteri kabul etmiyormuş?! Eee, ne olacak?!.. Bakırköy Belediye Başkanının evine, gidelim!?.

***

Sonrası, ekran başında kahve yudumlarken, işgal girişimini canlı canlı izlemeye koyulmuş!.. Şimdi tüm bu olup bitenler size normal geliyor mu?! Vallahi kime normal gelirse gelsin, bana her yönüyle bir anormallik içeriyor.. Ha bir de panelden söz ediliyor, o panele davetli olan kim?!. Bir tek o mu?!.. Eee ne diyordu zat, kontrollü darbe, tiyatro.? Sahi işgal mi, tiyatro tankların arasından sıvışmak mı tiyatro?!.. Hangisi..

***

PARKE TAŞI CİNAYETİ?..

Önce olayı bir hatırlatayım!.. Vakıa, Diyarbakırın merkez Sur ilçesine bağlı kırsal Büyükakören Mahallesinde yaşandı.. İki komşu aile arasında evlerinin önüne parke taşları döşeme nedeniyle tartışma çıkıyor.. Sonra kavga, ardından ise silahlar çekiliyor..

***

Olayda, Mustafa Sarıca adlı 25 yaşındaki genç yaşamını yitiriyor.. Fail ise jandarma tarafından gözaltına alınıyor.. Mevzunun özeti ve basına yansıyan bilgi notu, bu kadar!.. Peki, o parke taşı ve döşenen yer konusundaki anlaşmazlığın gerisinde ne var?

***

İşte burasını irdelerken, ne yazık ki karşıma partili kayırma ve adamcılık çıkıyor.. Sur ilçe teşkilatı ısmarlamasıyla Belediyenin de kabulü ve ikramıyla, parke taşı köye götürülüyor.. Tabi kişiye münhasır.. Yandaşa var, köylüye yok düşüncenin yarattığı handikap!!?..

***

Denir ya biri yer, biri bakar kıyamet ondan kopar.?! İşte Parke Taşı cinayeti de tam da böyle yaşanmış?. Köye gelen parke taşları kişiye özgü evinin önüne münhasır döşenmesi nedeniyle; karşı çıkılmış?.. Ve ondan çıkan anlaşmazlık, cinayetle son bulmuş!?..

***

Bu konunun ilgili ve yetkili birimler tarafından ciddi manada irdelenmeli?! çünkü, gelen bilgiler benzer gerginlik, sinir ve hizip halinin Sur ilçesinin bir çok kırsal mahallesinde, yaşanıyor?..

***

Bir köy muhtarının anlattığına göre, sebep de Sur ilçe teşkilatındaki keyfiyet ve zaafiyet odaklı; hep benim olsun anlayışı! Sur Belediyesi salt bir kesimin, bir kaç kişinin, ya da parti teşkilat yönetiminde olan kişinin belediyesi değil?!.. Bilinmesi gereken bu! Şimdilik bu kadar diyorum..

***

GELDİĞİMİZ NOKTA

Kadının açılmasına moda, soyunmasına sanat, nikahsız ilişkilerine özgürlük, batıla dayalı yaşam biçimine çağdaşlık.. Ötesi.. Bunların oluşturacağı yeni asimilasyon kulvarları!.. Sizce geldiğimiz nokta, doğru bir zirve mi?!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Yeter ki, karanlığı aydınlatan ışıktan mahrum kalmayalım!..

Failed to load the video