Kim ne derse desin?
Terör…
Bugün değil…
Dün de değil…
30 yıldır…
40 yıldır…
Hatta daha da ötesi, Cumhur'suz Cumhuriyetten bu yanadır var…
Kan…
Gözyaşı…
İcrasıyla; "katliamlar, ölümler, öldürmelerde" kesintisiz devam ediyor…
***
Aslında…
Terör…
Ve terörü besleyen karşıt terör…
Şiddet…
Türkiye'nin…
Ahalinin…
Pek ama pek, "kafa yorup" meselem nedir, çözemediği "çıkmazıdır.."
Ne toplumsal…
Ne coğrafik..
Ne de, siyasal ve kültürel..
Odaklanan; inkar ve asimilasyona dayalı, siyasetin "kısır" hali..
Ve tarihten ders-i ibret almayış...
***
Mesele..
Tekli değil, çok yönlü bir "kanı bozukluk" ihtiva ediyor..
Her terör..
Her illegal örgüt…
Kendine "has" bir ahtapot misali, çok kollu bir faaliyet içerisinde…
Sağcısı da…
Solcusu da…
Muhafazakârı da…
Radikali de…
Diyebilirim ki,
Sosyalisti,
Demokratı,
Entelektüeli de; kendi meşrebinde "terör üretici" bir konuma gelmiş vaziyette.
***
Bir ölçü de…
Senin teröristin…
Benim teröristim…
Senin, terörün, benim terörüm, misali…
Yani kamplaşma…
Yani ötekileştirme…
Halk böyle olunca; "terör, şiddet, kan ve gözyaşı, ölümler, katliamlar" kaçınılmaz hale geldiği gibi "alışır" hale geldik…
Çok yönlü…
Çok derin.
Bir o kadar da "ihanetlikler zinciri" içerisinde, "terörü ve teröristlerini" toplumsal olarak besliyoruz…
***
Ne diyoruz?
Terörü "üreten" etkenler vardır…
Yoksa…
Hiç bir terör…
Hiç bir terörist…
Hiç bir yasadışı yapılanma…
Durduk yere…
Hiç bir gerekçesiz…
Sadece keyfiyete dayalı…
İş olsun…
Macera olsun…
Veyahut dermana vurmuş diye; "bomba patlatmaz"
Canlı bomba olmaz…
Tonlarca bombaları "şehirlerin" göbeğinde patlatmaz…
İnsanlara "yaşamı" zehir etmez…
***
İşte önceki gün, İstanbul Vezneciler…
Bilanço, 11 şehit…
6'sı polis, 5'i sivil vatandaş…
36'ya yakın yaralı…
Üç'ünün durumu ağır…
Saldırı; "bomba yüklü" araçla yapılmış…
Hedef…
Birileri "Çevik kuvvet" dese de…
Hedef; "toplumsal huzurun" katline yöneliktir…
***
Bu saldırı, ne ilktir…
Ne de son olacaktır…
Daha dün… Ankara'da…
Evvelsi gün yine Ankara'da…
Yine İstanbul'da…
Diyarbakır'da, birer haftayla iki saldırı…
Gaziantep'te… Hatay'da…
Ki yazıyı kaleme alırken, Midyat ve Nusaybin'den acı haber geldi…
Yine bombalı saldırı…
Beş şehit var… İkisi polis, üçü de sivil vatandaş 5 ölü…
51 kişi de yaralı…
İller.. Bölgeler…
Pek önem arz edici değil diyorum…
Nerede, hangi coğrafyada olursa olsun, "akan kan" bu ülke insanının kanı…
***
7 Haziran seçimlerinden, önceki güne kadar…
PKK mı?
DAEŞ mi?
Alt bileşenleri m?
Üst akılları mı?
Yan kolları mı?
Her ne ise..
Hepsinin kumanda edildiği kozmik oda "tek bir merkezdir.."
Dedik ya; "terör" ahtapot misali, çok kolludur..
Ama baş tektir..
***
Pek tabi ki…
Terör..
Salt bir "terör" örgütünden..
Ya da teröristten..
Elindeki silahtan..
Ya da canlı bomba olma vasfından ibaret değil..
Çağın "sektörel" ulusal ve uluslararası "kazanç" alanıdır terörizm artık..
Ülkelerin..
Milletlerin..
Coğrafyaların "dizaynından" tutunda, ticari hayatına kadar..
İhaleler..
Bankalardaki parasal trafik bile terörle dizayn edilir hale gelindi...
***
Yer altı.. Yer üstü zenginliklerine kadar..
Silahından..
Mühimmatına..
Geliştirdiği sektörel kazanım alanlarıyla..
Şirketler..
Küresel sermaye..
Ve "emperyal" ülkelerden oluşan bir zincire sahiptir terör..
***
Bunun içindir ki…
Bir çok alanda, "yandaş, eleman" bulabilmektedir..
Ne diyoruz..
Gazeteciden, siyasetçiye..
Sanatçıdan, akademisyene..
Sendikacıdan, sivil toplum örgütlerine…
Yazarından-çizerine..
Yani "beşeriyetin" her kulvarında "destekçileri" var?
***
Dikkat edin…
Hiç bir şekilde…
Terörün katlettiği her kim olursa olsun..
Kendi köylüsü..
Şehirlisi..
Yakını..
Irkından.. Dininden.. Dilinden dahi olsa..
Suçlamaz..
Suçlama getirmez..
Bilakis, "karşıyı" suçlar..
Devleti suçlar..
Milleti suçlar..
Hatta "öleni bile suçlar" ne işin var da "o esnada orada" diye sorar...
***
Hal böyle iken..
Diyorum ki…
Ne terörün,
Ne teröristin..
Ne de diğer kollarının umurunda değil…
Kim ölmüş…
Kim yaralanmış…
Kolu mu, bacağı mı, kafası mı, gövdesi mi "paramparça" olmuş…
Yetim mi, öksüz mü kalmış?
Çocuk mu, kadın mı, yaşlı mı, genç mi katedilmiş?
Ardında sevenleri var mı yok mu?
İnsan mı, değil mi, "düşünmez" önem de arz etmez!
Gayesi; yok etmek, kaos yaratmak…
***
Şöyle, çıplak gözle bakın…
Varsa gözlüğünüzü atın…
Hele ki, "at gözlüğü ise" hiç takmayın…
Hakikatlerimize…
Ne olur bir kez olsun; "at gözüyle" bakalım…
Yani 360 derece acıyla; "olup biteni" görelim…
Hangi terör örgütü…
Hangi terörist…
İcraatıyla, yaptığı eylemle, "kararttığı hayatlarla"
Sözde temsil ettiği…
Sözde savunduğu…
Sözde onlar için eline silah alıp "devrim(!) savaşı" verdiğini söyleyen kişi ve oluşum "yarar sağlamıştır"
Kazanç elde etmiştir; "savunduğu" halk için…
Ne mümkün?
***
Bilakis… Tam aksine…
Kendi insanı…
Kendine taban bulduğu ahaliye "kan kusturmuştur"
Ve hep birilerinin nam-ı hesabına kendi "insanının" kanını dökerek, o "üst akıla" hizmet etmiştir…
O'nun için…
Hak, hukuk, yasa nizam yok…
İstemez…
Tam aksine…
Hukuksuzluğu,
Adaletsizliği,
Yasasızlığı ister ki; "ben bunların yok olması için varım" diyebilsin…
***
Sonuç itibariyle!
Bu böyle devam etmez diyorsak.
Deniliyorsa..
Biz öncelikle, "kendimizi" çek etmeliyiz..
Kafaları "kumdan" çıkarmalıyız..
Ve toplumsal "uzlaşıya" odaklanmalıyız..
Milli bir mutabakatla "barışın-kardeşliği" sesini, gücünü yükseltmeliyiz..
Ki teröre karşı dik durabilelim.
***
78 milyon insanı…
Her birey…
Ben bu ülkenin "özgür bir bireyi ve vatandaşıyım" diyebilecek…
O'nu kutsayan…
O'nu "her yönüyle" tanıyan, kabul eden "eşitlik" getiren bir yönetim anlayışı ikmal edilmeli…
Hakları… Ve halkları…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin "zenginliği" olarak görmeliyiz…
***
Yani özetle…
Tekçi…
Ceberut…
Tağuti zihniyeti…
Geleneği…
Vesayet üreten;
Anayasayı, rejimi, yönetim şeklini "değiştirmeliyiz"
Ve bunu da..
Terör adına,
Terörist adına,
Yaşanan terör saldırıları adına "yapıyoruz" değil…
"Boyun eğdik" diye değil…
***
Tam aksine!
Demokrasi adına,
Hukuk adına,
İnsan hakları adına,
Özgür,
Bağımsız,
Eşitlikçi bir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına "yapmalıyız"
Ki önceliğimiz; "birlikte yaşayabilmek" olsun…
***
Çünkü…
Muzdarip olduğumuz…
Yüreğimizi yakan…
Ciğerimize ateş düşüren…
Terörün..
Ve teröristin "aklı" hedefi; "bizim birlikte yaşamamızdır.?"
Biliniyor ki..
"Biz birlik olsak..
Atalarımızın yolunda gidersek..
Onlar hiç bir şekilde "bizi alt" edemezler..
Bölemezler..
Parçalayamazlar..
Zenginliklerimize el koyamazlar."
***
Yine biliyorlar ki..
Biz güçlendikçe..
Biz kenetlendikçe..
Biz barışı ve kardeşliği geliştirdikçe..
Demokrasiye…
Güçlü hukuk yapısına kavuştukça; "büyüyeceğiz"
Biz büyüdükçe…
Onların "at koşturacağı" alan daralacak…
İşte hadise bu..
Ama ne var ki, "hadisemizi" iyi okumadığımız ve bakmadığımız için..
Hep; "meseleyi" tek pencerede tutuyoruz…
O'nun içindir ki;
Dünümüz, bugünümüzden daha kötü bir seyir içerisinde…
Velhasıl, ölen "biziz" başkası değil..