Ne yazık ki!…
Bizde "sorumsuzluktan" kaynaklı yaşanan kazaların haddi hesabı yok...
Vahim bir durum..
Ama, "İdari sorumluluk" yok!…
Yani…
İşte tren kazası.. Ölümler.. Yaralamalar..
Facia… Sürekli tekrar ediyor..
İşte Ankara'daki kazanın bilançosu..
9 ölü, 47 de yaralı..
Bundan önceki kaza; Çorlu'da oldu..
Ölün insan sayısı 25...
Ki 2017 yılında Elazığ ve Ankara-Kırıkkale'deki kazalar..
4 Makinist hayatını kaybetti..
8 de çalışan işçi yaralı..
Ya 2008'de Kütahya'da meydana gelen kaza..
Yine 9 ölü!?..
2004'te, Kocaeli’nde vuku bulan kaza; ölü sayısı 8...
Yani, son 10 yıldaki kazaların bilançosu çok ağır..
Peki kazaların temel nedeni…
Görünen o ki hepsi; "ihmaller" zincirine bağlı..
Yani, sorumsuzluk..
Yani idari keyfiyet..
Yani boş ver; "ölen ölür, kalan sağlar bizim" misali umursamazlık!!..
Nitekim bakan ne diyor?
"Kazanın nedenini sormak yanlış?"
Yani; "Boş ver nedenini?"..
***
Şimdi bizde vaki midir ki!…
Faciayla son bulan böylesi kazalardan sonra..
Birileri çıkmış..
Gerek siyasi otorite tarafından..
Gerekse de devlet-i aliye ricali noktasında; şunu demiş midir?
"Evet..
Bu kaza bizim ihmallerimiz sonucu, yaşanmıştır..
Kusurluyuz..
Vebal bizim boynumuzdadır..
Ceza-i müeyyideye razıyız!.."
Ve bu itirafın ardından; "istifa" etmiştir?
Dahası!…
Hangi ihmalkar "ceza almıştır?"..
Değil..
Eğer ki…
Cezai sorumluluk müessesesi işletilmiş olunsaydı..
Eğer ki, "görev sorumluluğu" ehliyetleşseydi..
İnanın ki; "kazalar" sıfıra inerdi…
Ne canlar giderdi..
Ne mallar, yanıp, kül olurdu?
Ne de böylesi kazalarla yüz yüze gelirdik...
Ama değil..
***
BARAJ KAPAĞI KOPTU?..
Yoksa..
Dicle Barajı'ndaki "su tahliye" kapağı kopmazdı?
Diyarbakır..
İlçeleri büyük bir felaketle yüz yüze gelmezdi..
Araziler..
İşletmeler..
Şantiyeleri "su basmazdı?"
Yüzbinlerce dönüm ekili alan, sulara gömülmezdi?
Milyonlarca lira heba olmazdı?
Ki, tehlike daha geçmiş değil..
Görünen o ki, "barajdaki" zorunlu su tahliyesi bir süre daha devam edecek..
Şuan, 6 metre nehir suyu yükseldi..
Şükürler olsun ki..
An itibariyle "can kaybı" yok?..
Ama maddi hasar büyük!…
Sormak gerekmez mi?..
Eyy Baraj yönetimi..
Eyy DSİ Bölge Müdürlüğü…
Bu işte "ihmaller zinciri" nedir; kimler sorumludur?…
O kapak..
Ne zaman bakıma alındı..
Takıldığı günden itibaren; "gözden geçirildi mi?"…
İdari ve adli tahkikat açılacak mı?
***
Bir örnek daha vereyim!…
Lice'ye bağlı Üçdamlar köyü..
Şuan; binlerce dönüm ekili alan sular altında..
Nedeni?
Dicle Nehri'nin en büyük "kollarından" biri olan Sarım çayına DSİ'nin inşa ettiği setin kifayetsizliği…
Köylüler tepkili..
Diyorlar ki…
DSİ burada bin 500 metrelik bir set yaptı..
Ki bin 500 metre daha ilave etmesi gerekiyordu..
Ama yapmadı..
Kısmi bir set inşa etti.
Lakin; "nehir tarafına, yani su tarafına taşlık set oluşturması gerekirken, bunu yapmadı?..
Yığma yapınca.. İki damla yağmur gelip, aldı götürdü..
5 milyon lira uçtu gitti..
Hepsi kumlara karıştı..
***
Anlayacağınız!..
Ercan Ezgi, dostumun "ironi" beyanıyla!..
"Allah kopan baraj kapağının belasını versin?"
Yani, tek sorumlu kapaktır…
O kapak derhal görevden alınmalı…
En yakındaki hurdalığa "müebbet" olarak, derdest edilmeli..
***
KUMARIN PARASI!…
"Hayır" işlerinde harcanabilir mi?
Mesela…
İmam Hatip Okulu yapmak.. Ya da, İlahiyat Fakültesinin inşaatına "sponsor" olmak..
Yani; maddi destek sağlamak?…
Caiz mi, değil mi?…
Ki bu iş; "devlet eliyle" yapılıyor ise!..
Din adamları.. İlahiyatçılar.. Fetva vericiler ne der bilmem… Muhakkak ki diyecekleri bir şey var..
***
Neyse!… Ama bana bir hayli garip geldi..
Çünkü; "şuana kadar" böyle bir "işlem ve sponsorluğa" şahit olmadım..
"Kumar parasıyla" hayır işlerinde bulunmak!… Ne kişi… Ne de herhangi bir kurumun yaptığını gördüm!…
Görmedim!…
Şimdi; "Spor toto" denilen kurum.. Ki bir çok alt birimi de bulunuyor… Resmi bir kimliğe sahip..
Devletin "himayesindeki bir kurum…"
Ancak özelleştirildi.. Bir kumar, bahis işletmesi!…
***
Ki yıllar yılıdır tartışma konusudur.. "Devlet eliyle kumar oynatılmaz" diye!…
Devlet alenice "kumarı teşvik" ediyor..
Ki, dinimizce de "kumar yasaktır?"
Bahis.. Şans oyunları gibi.. Ki Milli Piyango da dahil.. Genel itibariyle hepsine "kapılarını" kapatmış!..
Yasak görmektedir… Haramdır.. Günahtır.. Mekruhtur!..
Çünkü; "hayır" işi yok.. Millet için, birey için, ülke için "yıkıcıdır, fakr-u zaruret üreticidir.."
Haksızca kaybetmektir.. Haksızca kazanmaktır..
Toplumsal "çürümüşlüğü" yaratır.. Nitekim kumara dair halk deyimi var. "Kumar ev yıkandır?"
***
Spor toto!..
İşte bu kurum son günlerde "hayır" işlerine yönelmiş..
Hayli; bonkörleşmiş.. Artık, stadyum.. Spor salonları.. Hipodromlar yapmıyor..
Ya da "milyonlar hortumladığı" yarış alanlarına para akıtmıyor…
Kulvar değiştirmiş.. Yukarıda sormuştum…
Kumar parasıyla "Okul, İlahiyat Fakültesi" inşa edilir mi?
Şöyle ki…
Çorum'da, "İmam Hatip Ortaokulu" yaptırıyor…
Kırıkkale Üniversitesinde de; "İslam İlimleri Fakültesi" inşa ediyor…
Koca koca tabelalar da asılmış…
Aha da burası; "Spor Toto katkılarıyla yapılmaktadır?"
***
Velhasıl kelam!….
Vaziyetin ikmaline ne diyeceksiniz?..
Vay maşallah mı?… Allah razı olsun mu?…
Yoksa başka bir şey mi, diyeceksiniz?…
Ne derseniz deyin?
Lakin Çorum ve Kırıkkale'deki "ahali" durumdan bir hayli rahatsızlar...
Kumar parasıyla "Dini kurumlar" inşa edilir mi?…
***
BİR TERSLİK YOK MU?…
Spor.. Hele ki; futbol denilince!..
Tersliklerin.. Akla ziyan mevzuların..
Ki enva-i "mekir'lerin" vuku bulduğu, bir alan!..
Yani; tersoluğu yüksek.. Baksanıza bu sezonun gidişatına…
Tepetaklak!..
Bir nokta var ki; "vay maşallah" dedirtiyor..
O da şu.. Süper lig Takımlarının; "teknik direktörleri.."
Hepsi.. Bilaistisna tüm takımların başındakiler "yerli.."
Milli ve yerli!.. Yani yabancı "Teknik" adam yok!.
***
Malum!.. Önceki sezonlarda; "hep yabancı idi?"..
Moda misali.. İlla ki, "yabancı" Teknik Adam olsun..
Hal böyle olunca; "tartışılırdı?"..
Neden; "yerli Teknik Adam yetişmiyor?" diye..
Neyse bir aşama!.. Bu sezon "yerlilerin" savaşı var..
Ancak ne var ki!.. Teknik Adam'da "yerlileşirken..!"
Futbolcu… Yani sahadaki sporcu noktasında "ıraklaşıyoruz?"..
Çünkü, her takımda "5-7 kişi" var..
İşte üç büyükler.. Nerdeyse; ilk 11'inin tümü yabancı futbolcu!…
Hayırdır.. 81 milyon nüfuslu ülkede "kıtlık mı" başladı?..
***
Neyse!.. Tepeden "yerlileşmeye" başladıksa!..
Aşağılara doğru da; sirayet eder, umuduyla…
Emanetler; "ehillerin ve yerlilerin" eline geçer..
Diyeceksiniz ki!…
Günübirlik başarıları terk edip; "uzun vadeli düşünürsek?"
Mümkün..
Yoksa, kulüpler "altyapıya, yerli oyuncuya" önem vermiyor..
Yani kafaları basmıyor.. Halk deyimiyle; "ka akıl…!"
MHP ARZAKÇI İÇİN NE DİYOR…
Beyanat var..
İl başkanı Cihan Kayaalp'tan..
HDP'ye Büyükşehir belediye Başkan adaylığı" için müracaat eden Abdullah Arzakçı için..
Diyor ki..
Arzakçı'nın MHP ile hiçbir bağı yoktur…
Bilakis, 2009'da "partiden ihraç" edilmiştir..
Yani..
Yanisi, "Arzakçı" için eski MHP'li demeyin..
Saadetçi deyin..
Ak Partici deyin..
HDP'ci deyin..
Ama, MHP'li demeyin.. Ne derseniz deyin?..
Neyse!…
ArzakçıHDP'de "nasıl şans bulur" bilmem?..
Ama şimdiden; "popüler" oldu?..
Gündemin adamı!..