KENTİN, SİYASİ HAVASI!
Eklenme: 3/25/2011 12:00:00 AM

Malumunuz üzre; Ülke ve pek tabi ki, Diyarbakır'ın sıcak gündem maddesi seçim, aday adayı trafiği. Ve son; Olarak önceki gün BDP ile DTK'nın ortak organizasyonuyla hayata geçirilmek istenilen. "Sivil itaatsizlik eylem" kararı. Tabi buarada; Kentte olup-biten bazı hadiseler de yok değil. İşte, Yoğun gündem trafiği münasebetiyle ilk sohbetimiz AK Parti'deki "mülakat" seyriyle alakalı olacak. Çünkü; Son üç gündür inanılmaz derecede telefon ve mesaj alıyorum, özelliklen de "Aday adaylarından". AK Parti Genel merkezinin, Belirlediği Mülakat Komisyonu "biz adayları" ne zaman, Ankara'ya çağırıp mülakat yapacak diye?

 

* * *

 

Dün, Buradan "bilgilenme" noktasında, çağrım olmuştu! AK Parti'den; Birileri hem kamuoyunu hem de aday adaylarının "bu merakını" giderme babında, açıklama yapsın diye. Neyse ki, Eski yönetimlerde icra edilen "duyarsızlık ve ilgisiz" kalma, garipliği yaşanmadı. Göreve, Geldiği günden buyana "tarafsız ve hassasiyet" içeren bir üslup ve tavır ortaya koyan... İl Başkanı Halit Advan, telefonla arayarak "konuyla" alakalı, bilgilendirdi. Tabi paylaştıkları, Genel Merkez'in kendisine ilettikleri. Denilene göre, Mülakattaki gecikmenin nedeni, muhtemelen vefat eden Elazığ Milletvekili Hamza Yanılmazdan dolayı. Şöyle ki, Komisyonda yer alan üyelerden Necati Çetinkaya Elazığlı. Bölgenin, Geleneğinde var olan üç günlük yas tutma, gerçeğiyle Çetinkaya Elazığ'da. Komisyon, Üyelerinin "eksik" sayıyla aday adaylarının mülakatı doğru olmayacağı noktasında.

 

* * *

 

Muhtemelen, Pazartesi gününden itibaren Diyarbakır için "mülakat" başlayacak. Buarada, Cevap istenilen diğer bir soru da, 116 Aday adayının çağrılıp, çağrılmayacağıydı. Parti Genel Merkezinin, İlettiğine göre ister temayülde bir oy alsın, ister sıralamada ilk başta olsun... Tüm aday adayları, Ankara'ya davet edilerek "bu sınava" tabi tutulacaklar. Velhasıl, AK Parti'deki "seçim ve aday" gündemine ilişkin sorular böylece cevap buldu. Artık, Adaylar için Pazartesi gününü "iple" çekmek kaldı.

 

* * *

 

DTSO'DA GERGİN VE TARTIŞMALI SEÇİM

Sözü, AK Parti'nin "aday adaylarıyla" alakalı açmışken devam edelim. Bildiğiniz gibi, Galip Ensarioğlu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığından istifa ederek, AK Parti'den aday adayı oldu. Tabi, İstifasıyla boşalan "Başkanlık" koltuğuna en az 15 günlük zaman içerisinde, birinin seçilmesi gerekir. İşte, Bu süre sonlanmadan önceki gece, Ticaret ve Sanayi Odası yönetim kurulu seçim yaptı. Hayli tartışmalı, Ve görüş ayrılığının icra edildiği seçimde Remzi Can 10 üyenin "oyuyla" Başkan seçildi. Hayırlısı diyelim. Ancak, Görüş ayrılığı ve seçim oylamasındaki fark oranı. Ve en önemlisi, Seçim sonucunun dün basınla paylaşılmaması, bir hayli "garip" geldi bana. Neden, 'Yangından mal kaçırma" hadisesi mi var, yoksa bizim bilmediğimiz bir durumu söz konusu? İnşallah, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı 'konuyla' alakalı, bir bilgilendirmede bulunur da. Biz de, Akıl arızasına neden olan "soru daracıklarından" kurtulmuş oluruz.

 

* * *

 

CHP'DEN HABER VAAAR?

Maşallah, CHP'den de "seçim ve adaylıkla" alakalı ses çıktı! İl Başkanlığından, Çekilen yazılı faksa göre 'seçim arifesinde' yüzüne aşına olduğumuz bir isimden söz edildi. Medeni Seyrek. Milletvekili Adaylığı konusunda, bugün basına açıklamada bulunacak. Aslında, Benim en çok CHP cenahında merak ettiğim mevzuu. Kürtlerin, Oylarını ve CHP'yle barış sağlanması acısından transfer edilen Sezgin Tanrıkulu. Ve Kılıçdaroğlu'nun geri planda tuttuğu partinin yıllarca yükünü taşıyan Mesut Değer. Hangisini, Diyarbakır için, hangisini bir başka il için "kullanacağı" sorusu? Bence, CHP "umut" beslediği Tanrıkulu'nu Diyarbakır'da göstermelidir ki. Hem CHP, Hem de Kürtlerin "nasıl bir teveccüh" göstereceği gerçeği, netlik kazanmış olur. Denemekten ne çıkar ki?

 

* * *

 

SİVİL İTAATSİZLİK VE BÖLGE!

Gelelim; BDP ve DTK'nin ortak organizasyonuyla bölge genelinde vücuda getirilen "sivil itaatsizlik" eylem kararı. Dün, Diyarbakır dâhil olmak üzere, Batman ve Şırnak bölgesinde başladı. Tabi, Bu eylem kararı, bölgede bir anda 'gergin' ortamın da, oluşmasına neden oldu. Gerek eylemin safındakiler, Gerek eylemin karşısındakiler, Karşılıklı olarak bir hayli "kendi kendilerini" sınayarak, sokak tansiyonunu yükselttiğini görüyoruz. Ön şartlar, Yeni değil ve ilk kez de ifade edilmiyor! Ana dilde eğitim, Siyasi tutukluların serbest bırakılması, Askeri ve siyasi operasyonların durdurulması, Seçim barajının yüzde 10'dan düşürülmesi.

 

* * *

 

Hiç kuşkusuz ki, Talepler ve istekler bizler açısından en demokratik haktır. Ama ne hikmetse, Yıllardır "hep" üzerinde uyularak, duyulmazlıktan, Gözler kapalı tutularak, görmezlikten, Ketum kalınarak, konuşmaktan imtina edildiğinden dolayı, çözümsüzlüğe takılmıştır. Tabi, Bir de "çözümsüzlüğe" çözümsüzlük katan etken de, "bunları" toplumsal düzeyde! Kamuoyuna, Taşıma ve tartışma konusu etme noktasındaki "zaman" manidarlığı var ki, o da apayrı bir hadise. Sonuç itibariyle; Türkiye'nin "demokratikleşmesi", halkların ve hakların "taliplerine" kavuşması için. Er ya da geç; Bu şartlar "mekân ve zemin" bularak, icra aşamasına gelecektir.

 

* * *

 

İşte burada, Önemli olan, dünde ifade ettiğim gibi "toplumsal" mutabakatın sağlanması gerekir. Ve en önemlisi de; Sürecin "talep" edenler açısından, haklılık ifade eden zeminde işlemesidir. Yoksa, Çatışmanın, kavganın ve sokakların gerilim atmosferine yönelik körüklenmesi. Çözüm değil, Bilakis çözümsüzlüğü daha bir dehliz hale getirir. Onun için; DTKP ve BDP, Siyasal iktidar Ve devlet nizamı "seçim" sürecini sağduyulu zemine oturtma babında "uzlaşı ve barış" dilini kullanarak. Ortak güven, Ortamı tesis edilip, şuan ki gergin atmosferi "seçimin" davullu-zurnalı, halaylı seyrine, çevirmeliler. Aksi takdirde; Tarafların hiçbiri "olup-biten" atmosferden kazanç sahibi olmaz. Hayırlı Cumalar.