Kılıçdaroğlu ne diyecek?
Eklenme: 5/31/2011 12:00:00 AM

Diyorlar ki; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bugün Diyarbakır'a geliyor! Eee! Yarın da; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan geliyor... Maşallah! Birer gün arayla Diyarbakır'a gelen-gelene. Sahi 6 Haziran'da da, MHP Lideri Bahçeli geliyor. Bir hayli, Koşuşturma içerisinde olacağız. Ne diyelim... Halk deyimiyle; "gelecekleri varsa, görecekleri de vardır". Tabi bizim de, Söyleyecek bir kaç sözümüz olacaktır.

* * *

Neyse! Biz edebimizle, onları karşılayalım... Yoksa Miting meydanlarındaki "ruh hallerine" biz de sirayet etmiş oluruz ki; ne edep, ne hayâ, ne de insani ruh hali kalmaz. Maazallah. Velhasıl dağılmadan söze girelim. Biz, Her halükarda misafir ağırlama kültürümüzü koruyalım. Malum, "hoş geldinsizlik" bizde yok. Olmaz da! Zaten bugüne kadar da, "bölge ahalisi" olarak böyle bir düşünce ortaya koymadık. Evet, Biz ilk önce zat-ı Kılıçdaroğlu'na hoş geldiniz diyelim. Bilahare, Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'a teşrifinde ona da hitabımız olur. Tabi ki, Bahçeli'ye de.

* * *

Yeni mi, eski mi çelişkisine sahip CHP'nin patronu; Kemal Kılıçdaroğlu'na döner isek. Biliyorum ki, Herkesin merak saikasıdır Kılıçdaroğlu'nun bugün ne diyeceği? Yani, Diyarbakır'da neler söyleyecek? Hangi mevzulara odaklanacak? Aslında, bu merak Başbakan Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli için de aynı geçerli. Seçim'de, Oy alabilmek ve seçmeni ikna etme babında ne diyecek liderler? Onun için soruyorum; Kılıçdaroğlu sizce ne diyecek. Özellikle de, Kürt kelimesinden ve "etnik söylemden" bahsetmede imtina eden Kılıçdaroğlu "Kürt" meselesi konusunda ne diyecek? Kürt ahalisine, Yaşanan ve yaşatılan "süreç" ve çözüm noktasında mesajı net olarak ne olacak? Umut verici bir çözüm ortaya konulacak mı? Yoksa partisinin "eski" statükoculuğuna, "gizli-kapaklı" formül üreterek, yeni deyimlerde mi bulunacak.

* * *

Cevap, Ve analiz noktasında sizi bilmem! Ama beni sorar iseniz! Samimiyetle ifade edeyim ki ben pek "ümit-var" değilim ve böyle bir beklenti de bende hâsıl değil. Niye diyeceksiniz. Belki diyebilirsiniz ki, "sizinki de" peşin hükümlülüktür bu tavrınız. Daha bir şey söylemeden, "umutsuzlaştınız" diye! CHP'li değilsiniz de ondan söylüyorsunuz. Yok. Öyle değil. Görünen köy kılavuz istemez misali. Hal-i alem ortada!

* * *

Bakınız, Kılıçdaroğlu, iki gün önce "yazarlarla" yaptığı kahvaltılı toplantıda bunun sinyalini verdi. Açıkladığı "Demokratik Paketinde" bunu gösterdi. Ne kadar, "samimiyet(!)" ihtiva ettiğini Samimiyetten çok, "polemik" üreten, fikirlerin ekseninde bir paket. Olmayacak duaya âmin demek gibi. Hatırlayalım; Van'ı, Hakkâriyi, Muş'u. Hatta memleketi Tunceli'yi de. Gördük ve duyduk oralarda "neler" söylediğini. Nitekim, Kahvaltıda gazeteciler sormuş oldu kendisine Diyarbakır'da "neler söyleyeceksiniz" diye? Bu soruya verdiği cevaba bakın. Cevap şu Diyarbakır halkına hitaben; "Ben size modern bir hapishane yapmayacağım." Sormuşlar, Sadece bunu mu söyleyeceksiniz diye. O da gerisini, Orada söyleyeceğim demiş. Göreceğiz Diyarbakır'da ne diyeceğini.

* * *

Dedik ya, Demokrasi Paketinden söz ediyor Kılıçdaroğlu. Ne var orda! Kısaca, Bizi ve bölgemizi ilgilendirenlere bakarsak. Kürtçenin anadil olarak öğretilmesi. Yerel yönetimlere "özerklik". İfade özgürlüğü. Tam demokrasiye. Hepsi bu. İyi güzel de, Bunları yeni mi keşfettin, daha önce İktidar sana sundu. Sen, "tu kaka" ülke bölünür demedin mi bunlara? Sonuç, Çağın "parlak" ama icraata dönüşmeyen, ışık vermeyen vaatler CHP'yi bir yere götürmez Sanmıyorum da. Çünkü, CHP ne ruhen ne de zihnen değişim içerisinde değil ki, "beklentilerde" Umutlar bir his oluşsun.

* * *

Geçmişi, Hatırlayalım. Dahası şimdiki hal-i duruma bakın "akıl hocaları" Demirel gibi zevattan müteşekkil. Demek ki, CHP'de değişen zihniyet değil, "dildir". Çünkü, Açık ifade etmek gerekirse. Eğer CHP dil'den çok kendi öz ruh halinde, değişim ve yeniliği bütünleştirebilse Ergenekon'un, Silivri'nin. Derin, Askeri vesayetin ve statükocu yapıları "arka bahçe" olmaktan çıkarabilse. Kendini bunlardan kurtarabilse. O zaman, CHP yeni CHP olur. Ama Salt, demokrasinin dilini sahiplenerek ilerici bir demokrasi olamaz. Savunanı da iktidar olamaz. Kılıçdaroğlu'na tavsiyem. Diyarbakır'da ne konuşursanız, konuşun.

* * *

Ama bilin ki, Demokrasinin ruhunu sahiplenirseniz. Özgürlüklere sahip çıkarsanız. Din, inanç, hürriyet ve kimliklerin "eşit ve özgür" hayat nizamına, güven verirseniz. Hiçbir zaman oy kaybetme kaygısı yaşamazsınız. Eğer, Siz Hak ve özgürlükler arasında seçme yaparsanız. Sandığa özgü, Talepleri öne çıkarır veya geri iterseniz biliniz ki, "en özürlü" halimiz bile, "size" ucube olarak bakar. Tıpkı, Şu an bakıldığı gibi. Neyse. Size yine de Diyarbakır'a hoş geldiniz diyelim.