KİMİ DÖVERSİNİZ?!
Eklenme: 10/4/2018 12:00:00 AM

Sizi bilmem!..

Ama bildiğim; en rahat dövülecek bir kesim var..

Kim mi demeyin?

Elbette ki, doktorlar!

Elbette ki, sağlık çalışanları?

Özellikle de; acil servisteki doktorlar..

İlk yardıma koşan; 112 personeli..

Öyle ya..

İster döv...

İster söv...

Hasta dövüyor...

Hasta yakını dövüyor...

Hemşiresi dövüyor...

Hastanenin güvenlik görevlisi dahi; dövüyor!..

Bıçaklıyor..

Yumrukluyor..

Silahla ateş ediyor..

Yani; gelen-gidenin boks torbası gibi..!

İşte bu kervana; öğretmen de dahil oldu...

Yani; en rahat ulaşılarak dövülen kişi doktor...

Stres topu...

Stres boksu gibi..!

Maşallahları var...

***

Eee...

Ceza-i müeyyidesi de; olabilir olunca; kim durur?..

Kim kime?..

Doktor dövüldüğüyle

Yaralanmasıyla...

Hatta öldürülmesiyle kalıyor...

Döven de...

Vuran da...

Hatta öldüren bile keyfiyetiyle hüküm sürüyor...

Gören de; oh be, ne deşarj edici? diyor..

Ne ülke ama!

***

İşte Dicle Üniversitesinde dövülen asistan doktor..

Mustafa Esen..

Darp edilen, yüzü yamultulan doktorlar silsilesine katıldı..

Hem de poliklinikte..

Hasta muayene ederken..

Muayene ettiği hasta tarafından; bu nasıl muayene!! denilerek dövülüyor.

Peki, döven-tartaklayan kim?

Hastanın bizatihi kendisi

Diyeceksiniz ki olabilir..

Ama o hasta, sıradan bir hasta değil..

Eli öpülesi mesleği icra eden biri..

Yani bir eğitimci..

Yani bir öğretmen..

Yani o doktoru, doktor olma yolunda yetiştiren ilk kişi!

Yarınlarının neslinin; tohumunu yetiştiren..

Şimdi; Sen de mi brütüs? dediniz..

Evet, aynen de öyle..

Ülkenin hal-i pür melali; tepeden tırnağa bozuk..

çünkü travmatik bir ruh hali var.

Kimin gücü kime yeterse!

***

İşte, İstanbulda özel hastanede öldürülen doktor

Dr. Fikret Hacıosman..

Öldüren, hastası ve psikoloji tedavisi gören biri..

Doktorlar ayakta..

Her yerde tepki ve eylemler var..

Peki, sadra şifa mı?

Soruna çözüm getirilecek mi?

Sanmam..

Bir hafta sonra herkes unutur?

Ki fail de psikolojik raporu var diye bir süre sonra salı verilecek..

Nitekim onun gibi; binlerce var

Raporlu

Ama halk arasında; pimi çekilmiş bomba gibi

***

Bakınız yıllardır doktorlarla ilgili; sağlıkta şiddet deniliyor..

Ölenler..

Sakat kalanlar..

Mesleği bırakan onlarca doktor!

Ki ben kaç yazı yazdım..

Kaç dövülen, yaralanan hekimi burada konu ettim; bilemez haldeyim!..

Değişen bir şey yok..

Her seferinde; siyasal iktidar!

Sağlık Bakanlığı..

İlgili mekanizmalar; çığırtkanlık yapar, naralar atar...

Sendikalar da..

Meslek odaları da..

Bu işe çözüm..

Bu şiddete son diye; sokaklara dökülürler...

Ne hikmetse; somut bir eylem, somut bir çözüm gelmez!?

Yasa deniliyor..

Yasalar deniliyor..

Kanun, nizam deniliyor

Hükümler diye söylenip-duruluyor.?

Amma velkin iş hep havanda su dövmeden öteye gitmiyor.

Herkes yediğiyle kalıyor..

Herkes ölümüyle kalıyor..

***

OKUR NE DİYOR?

Affa ilişkin..

Diyor ki

Partiler Af isterken kimi düşünüyorlar?

Gerçekten içerdekileri mi düşünüyorlar?

Başka bir ifadeyle

İnsanları mı düşünüyorlar?

Eğer ki insanları..

Eğer ki toplumsal bütünlüğü.

Eğer ki barışı ve kardeşliği düşünüyorlarsa!

Peki

Dışarıdakileri de düşünmeleri gerekmez mi?

Cezaevlerini boşaltmak

Suçluyu serbest bırakmak..

Ya da; affettim herkes serbest demek; kolay!

Ya; yarın!

İşte o yarın; hiç de hayırlı bir zaman içermez!

***

KAYYUM SÖZÜNDE DURMADI!

Yerel gazetemiz manşet atmış

Büyükşehir belediyesi Kayyumu için

Cumali Atilla

Kayyum sözünde durmadı!

Konu;

Hafif Raylı Sistem

Yani; raylı sistem neden yapılmadı? diye soruluyor..

İyi de..

Günaydın..

Yeni mi; uyandınız?

İki yıldır söylüyoruz..

Ki diye diye dilimizde tüy bitti..

Dinletemedik..

Biz bunu derken atılan manşetler vardı

Tekzip edercesine...

Kayyum; yapacak diye!

Garip bir hal

İki yıl geçtikten sonra farkına varılması da bir aşama

Doğruyu görmek!

Ama iş öyle mi?

İşte orası muamma!.?

Acabalık var..

***

DİLİPAK NE DİYOR?

çok şey söylüyor!

Ama anlayana

Tabii ki söylemin zamanlamasını da çözebilen!

Dünkü yazısı..

Başlık; bez eskiden, eskiden!

Yazının girişi..

Biz eskiden Hz. Ömeri örnek alır, onu anlatırdık..

Sahi şimdi, ne oldu bize?

Feeyne tezhebun!

Bu gidiş nereye?

Sakın o ihtirasla, istediğimiz servet ve iktidar sizi(bizi gazap vadisine savurmasın!

Özetle!

Abdurrahman Dilipak meramını aktaran bir satır!

Derler ya; arife tarif gerekmez!

Aynen de öyle..

Maalesef!

Zamanın işleyişi ve aktörleri; gazap vadisine doğru ilerliyor..

Aman ha!..

Bilinmelidir ki

Hakkın hatırı, halkın hatırından da üstündür!

***

DÜŞÜNÜN..

Evet..

Düşünün.. Ve empati yapın..

28 Şubat mağdurları

Sizi;

Gözaltına alan polis FETÖcü

Sorgulayan FETÖcü..

Emniyetteki ifadenizi düzenleyen FETÖcü

Nöbetçi Savcı FETÖcü..

Nöbetçi Mahkeme FETÖcü..

Yargılandığınız Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı..

Hakimler..

Ve iddia makamı Savcı..

Hepsi; yekunuyla heyet FETÖcü..

Verilen ceza hükmünü onaylayan Yargıtaydaki daire üyeleri de FETÖcü

Şimdi deyin; adil bir yargılama

Ya da hukukun üstünlüğü vaki olmuş mudur?

Sizin; karşıt bir siyasi düşünce içerisinde olduğunuzu da düşünerek!..

İşte onun için; 28 Şubat süreci tüm darbelerden daha yıkıcı olmuştur..

Geçmişin sorgulaması..

Geçmişteki mağduriyetin telafisi gerekli!

Sizce?

***

SUZAN SUZİ!

Diyarbakırın..

Kırklar dağıyla özdeşleşen..

İnancın..

Ve aşkın sınır tanımazlığında; efsaneleşen!!

Tarihte bütünleşen; bir türkü Suzan Suzi!

Artık; film oluyor..

Beyaz Perdeye alınıyor..

çekimlerine başlandı..

Gazi köşkü..

Surlar..

Burçlar..

Hevsel..

Ongözlü köprü..

Gazi köşkü..

Erdebil köşkü..

Ve özgürlüğüne kavuşan, beton yığından kurtulan Kırklar dağı..

Ki, türkünün yakıldığı yer..

Filmin sahnelerine mekn olacak

Bedri Ayseli hem yönetmen..

Hem de filimde; akil adam!

Kültür bakanlığı destekli..

Umarım..

Türkünün hikayesine..

Diyarbakırın değerlerine.

Ve tarihin efsane anlatımına uygunluk arz eder..

Haydi hayırlısı!