KÖRDÜĞÜMDÜ, ÇÖZÜMLENİYOR!
Eklenme: 7/9/2011 12:00:00 AM

Ankara, Dün tek kelimeyle "Yemin" trafiğinde baş döndürdü. Nefes kesti. Ve bizler de, Aynı yoğun bir performansla takip ettik. Adımlar, açıklamalar, anlatımlar "neye" hikmet. İçerdiği, mesaj noktasında "çözüm mü, çözümsüzlük mü" var diye! Çiçek, Yani Meclis Başkanı Cemil Çiçek. "Çiçek" misali, "krizi" aşmada, filiz verdi. Hem, CHP ve hem de BDP "ile" uzlaşı trafiği içerisine girdi. Ve dün bir hayli "çözümsüzlüğü" aşma babında mesafe de aldı. İsterseniz, Önce CHP cephesindeki "yemine" meyil veren, süreci aktaralım...

* * *

Onlar, Nasıl bir performans içerisinde oldular? Şöyle. İlk "geri" adıma ivme getiren, "halef-selef" görüşmesi oldu. Yani, CHP'nin "Yeminli" yeminsizliğinin, demokrasiye yakışmadığını. Mücadelenin, Ve siyasi mülahazanın "doğru" istikamet ihtiva etmediğini, bu görüşme söyletti. Evet, Baykal ve Kılıçdaroğlu "bir araya" gelerek, durum analizinde bulundu. Eee. Baykal "siyasetin" kurdu olması münasebetiyle, Kılıçdaroğlu'nu uyardı. Düşülen, "Çukurdan" tez çabuk çıkın. Ve yemin edin! Siyasetin literatüründe "fanatizm" yok. Hele inat kabil değil. Membası, Demokrasi olduğu gibi, "çözümlerin" bu membada "çaresiz" olmadığını bilir. Her ne kadar, Baykal "işine" gelince, Demokrasiye sarılan bir kişi ise de. İlk kez, "ortak aklı" kullandı. "Yemin edin".

* * *

CHP, "İçten" gelen bu sesle bir ölçüde "irkildi" diyebilirim. Yaramaz, Çocuğa "rahat" durması için, bazen atılan "akıl tokadı" gibi. Ve bu tokat sonrası, önemli bir görüşme daha gerçekleşti. Şuan, "Hakem" olma vasfıyla, "uzlaşı" arayan Cemil Çiçek'le, CHP'liler bir araya geldi. Aslında, AK Parti ve CHP Grup temsilcileriyle, buluştu Çiçekin makamında. Yani, Meclis Başkanının Makamına ait lambalar dün gece geç saatlere kadar yanık kaldı. Görüşme, Kamuoyunun "aldığı", Yemin düğümü çözülüyor beklentisini veren, bir tabloyla sonuçlandı. Çünkü Çıkışta CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi konuştu. ''Son derece yapıcı ve olumlu geçtiğini belirterek,  ''Sanıyorum en geç pazartesi net bir tablo ortaya çıkmış olacak'' dedi. Evet, Hamzaçebi'nin dediği gibi. "Parlamento" siyasi partilerin ve seçilmişlerin olması gerektiği yerdir.

* * *

Gelelim; BDP'nin "Yemin" boykotu tavrına! İlk gün görüşümü ifade etmiştim. Meclis'i "boykot" kararı, doğru bir tavır değil diye. Demokrasinin "güç" kazanması, sorunun "çözüm" bulması. İradenin, Ortaya konulabilmesi için, "seçilenlerin" Meclis'te olmasıyla, mümkündür. Oradan çıkan, "ses" duyulur. Yoksa. "Tavır" havanda su dövmenin ötesine gitmez. Evet. Dün, CHP ekseninde olduğu gibi, BDP'nin kulvarında da önem arz edici görüşme trafiği ve tabi ki, "mesajlar" geldi. Öncelikle, İmralı'dan gelen mesaj, BDP için "tavrın" gözden geçirilmesine vesile oldu diyebilirim. Süreç, Açısından ve toplumsal "huzur" noktasında, önem arz edici, açıklamalar yaptı Öcalan. Avukatlarla, Yapılan görüşmelerin tutanaklarına göre Öcalan "devlet" erkânıyla yaptığı mülahazalarda, mutabakata varmış. Bu mutabakat, Seyri noktasında 15 Temmuz'daki "hal" artık geçerliliğini yitirmiş, diyor.

* * *

Kendisiyle, Görüşen Devlet görevlilerine ve Kandil'e sunduğu protokolden söz ediyor. İki ana başlık, Üzerine "ağırlıklı" bir uzlaşı, söz konusu o protokolde. Her ne kadar, "imzalı" değilse de, Öcalan imzaya gerek yok diyor... Birincisi; BARIŞ Konseyi. Bu konsey, Kandil, İmralı, Güneydoğu, Ankara arasında "barış" trafiğini icra edecek. En geç, Ramazan ayı sonrasında, "bu konsey" iş başı yapacak. İkincisi; ANAYASA Konseyi. Meclis Anayasa Konseyi olmayacak. Daha, Sivil olacağı gibi, "kapsama alanı" geniş olacak. Yeni anayasa için, çalışma yürütecek. BDP'de, Dâhil olacak bu "aksiyona". Ve BDP'nin Boykotlu "yemin" tavrına da, "yemin edebilirler" diyor. Tabi, AK Parti'yle mutabakata vararak.

* * *

İşte, Günün akşam saatlerine kadar "Öcalan'ın, tabiri caizse bu "bomba" açıklamalarını, konuşuyordu. Ancak, BDP'den "tavır" değişikliği, Çiçekle yapılan görüşme sonrası yansıdı. BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, Siirt Milletvekili Gültan Kışanakla birlikte TBMM Başkanı Cemil Çiçeki ziyaret etti. Yaklaşık 45 dakika süren görüşmenin ardından Demirtaş şöyle konuştu: "Mutabakat önemli." Herkes şartı, koşulu bir tarafa bırakıp, şartsız koşulsuz bu meseleyi nasıl konuşup tartışarak çözebiliriz ve en güçlü demokratik zemini nasıl birlikte yaratabiliriz noktasına gelirse bizler de BDP bloku olarak katkı sağlarız"

* * *

Çankaya'da, dün "taraflara" demokrasi adına çağrıda bulundu. Cumhurbaşkanı Gül, "Çözümün" adresi Meclis'tir gerçeğini yenileyerek seslendi. 'Milli iradenin, demokrasinin üzerine gölge düşmemesi gerekir. Türkiye'nin bütün sorunlarını hep beraber, el birliği içerisinde çözmenin yeri de Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir'' Başbakan da, Meclis Başkanı Çiçekle görüşme sonrasında, "taleplerimizi ilettik. Onun da talepleri vardı" diyerek, siyasi uzlaşı ortaya koydu. Sonuç itibariyle; Dünkü bu nefes kesici trafik "yemin" düğümünü çözme noktasında "ime" almıştır. Demokrasi adına sevindirici. Aynı zamanda "toplumsal" beklentiler için de, kazanım. Çünkü Toplum "derin bir çözümsüzlük" travması geçiriyordu. Karamsarlık içinde. Ne oluyor, ne olacak diye. Ama öyle, İnanıyorum ki dünkü gelişmeler toplumda "sorun çözülüyor, demokrasi kazanıyor" algısı ciddi bir şekilde oluştu. Malum, Bu algılar geliştikçe "aşılmaz duvarlar" aşılır. Yoksa endişe ve korku, psikolojik hal "hep aşılmaz" duvarların gölgesinde, ömür tüketir. Bu da, Derin bir kayıp, uzlaşılmaz bir toplum aratır.

* * *

Neyse. Aşıyoruz, aşmalıyız ve herkes "süreci" üzerine düşen şekliyle, samimi bir zihinle "okumalı", okutmalı. Ve diyorum ki; geleceği inşa etmenin baş aktörü olan AK Parti... Bu yolda, Ne Ergenekon vari yapıya sahip siyasiler ve ne de onları bağrında tutan zihniyetle "konsesyüm" oluşturmamalı. Herkes de, şunda hemfikirdir ki, gerçek olan da budur. Kesin olarak söyleyebileceğimiz tek bir gerçek var. O da, Ergenekona sahip çıkan hiçbir parti bu ülkenin geleceğinde varlığını sürdüremeyecek. Çünkü, "Hayat" suyunu, demokrasiden almıyor. Bilakis, Anti-demokratik vesayetçi zihniyetten alıyor. Onun için uzlaşabileceği, Bir siyasal akım varsa, o da BDP'dir. Ve oluşturabileceği "Demokrasi Blokudur". Eğer, İmralı, Kandil, Ankara ve BDP ile AK Parti "dörtlüsünde", görüşme olabiliyorsa. Neden; Barış Konseyi ve Anayasa Konseyi. Velhasıl, yarınların inşası "birlikte" gerçekleştirilmesin. Barış, Hiç kuşkusuz ki hizipleşeceğinle değil, uzlaşabileceğinle mümkün.