KRİZLERİ, AŞABİLİRSEK!
Eklenme: 7/4/2011 12:00:00 AM

Ne bahtsız bir ülke olduk, şu siyasilerin yüzünden! Yeniden, Siyasi gerilimi yüksek bir haftayla "yüz yüzeyiz". Doğrusu, Türkiye bu minvaldeki "aksiyonlarıyla" ender ülke olma vasfını aldı. Çünkü, Gün ve haftasını, "siyasi polemiklerden" uzak, geçirmediği gibi. Sorunların, Çözümsüzlükteki "hal-i de" ne yazık ki, bu zafiyetle derinleşiyor. İşte, seçim yapılalı, sonuçlar açıklanalı, kaç gün geçti, Yasama "hala da", kör düğüm.

* * *

Öyle ya; CHP diyor ki "mecliste yemin" etmeyeceğim! Ya hükümet, Ergenekon'dan tutuklu vekilleri serbest bıraktıracak. Ya da, "Biz" Yasamayı kilitleyerek, Meclis'te yemin etmeyeceğiz. Sanki, "Muz Cumhuriyetinde" yaşıyoruz! BDP'de, Aynı minvalde "çıkış" icra ediyor. Tabi "iki cepheli" BDP'nin, tepkisi. Biri, YSK tarafından "Milletvekilliği" düşürülen, Hatip Dicle'nin hakkının iadesi. İkincisi de, KCK'dan tutuklu olan, 5 Milletvekilinin tutukluluk halinin kaldırılarak "tahliye" edilmesi. Şayet, bunlar olmazsa, olmaz olarak yerine getirilmezse "Meclis Boykotu" devam edecek.

* * *

Peki, CHP ve BDP'nın "tavizsiz" dedikleri ısrarcı hal nereye kadar sürecek? Doğrusu, Tüketilen zaman ilerledikçe "olabilecek" vahim, sonuçların da, sesleri gelmeye başladı. "Ya hep, ya hiç". Öyle; "Paşa paşa gelmeyiz. Ya 36 ya hiç." Israrıyla sonuna kadar gideceğiz diyen CHP ve BDP'lilerin "kaçırdığı" bir nokta var. O da, Anayasa'nın amir hükümleri ile. Meclis "iç tüzüğü", bu ısrarın "süresiz" olabileceğine cevaz vermiyor. Mesela, 5 Kez üst üste Meclis'e gelmeyen Milletvekilinin "Milletvekilliğinin" düşürülmesi, tartışılır. Önemli bir ayrıntı da, "Grup" toplantıları yapamayacakları gibi, "komisyonlara da" üye veremezler. Kabul de edilmezler. Diyelim ki, aylar sürdü, bir kaç ay sonra, "milletvekilliği maaşı var". Hiç çalışma yapmadan, "Yasamaya" güç ve katkı sunmadan, "o maaşı" nasıl alacaklar?

* * *

Aslında, CHP'de, BDP'de "Yeminsizlik ve Boykot"taki ısrarla, keseri ayağına vurdu, vuruyor. Kilitlenen kendileri. Başbakan Erdoğan, dün Simav'da, CHP lideri Kılıçdaroğlu'na atfen konuştu. "Gidip Yunanistanda Sosyalist Enternasyonale bizi şikâyet etmekle bir şey elde edemezsin. Ne dediler, Arkadaşlarımız yemin etmedikçe biz 4 yıl da olsa yemin etmeyeceğiz dediler. Bu sözü unutmayın, tükürdüklerini yalayacaklar göreceksiniz." Ağır bir söz. Net ifade etmek gerekirse; Hadiseler zinciri "taraflar" açısından, "demokrasinin" geleneksel kurallarının dışında, gelişmekte. Kimse, "Çözümsüzlüğü" bertaraf edip, "çözüme" ulaşma babında, "üzerine" düşeni yapmıyor. Bilakis, "Umursamıyor" daha bir körükleyici, düşünceyle "karşısındakini" dize getirme gayretinde.

* * *

İktidara da, muhalefete de. Yeminsizlikte direnen, boykotta ısrar edenler. Sorunun, Çözüm adresi, herkesin bildiği gibi onların "akıl" adamlarının da ifade ettiği gibi. Yasamadır! Yani Meclis çatısı altında "varlık" gösterip, mülahaza ederek, çözülebilinir. Belki, Tekrar bir ifade olacak. Demokrasinin geleneksel kuralları, "yasamanın" işleyişiyle mümkün. O zaman, CHP'de, BDP'de bugün takındıkları "tavrı", Yasama mekanizması içerisinde sergilemeli. Yoksa, CHP Ankara dışında "şikayetlerde" bulunarak. Meclis çatısında bulunup, yemin etmeyerek. Komisyonlara dahil olmadan, öneri getirmeden. Çözüm isteyebilir mi? BDP'de, Diyarbakır'da oturarak. "Kürdistan Meclisini kurarız" söyleminde bulanarak. Ya da, "Ankara'dan hayır yok" demekle. Haklı olduğu "dava"da haksız olmaz mı? Çözüm, Çözümsüzlüğün cenderesinde depelenip durur.

* * *

Başbakan Erdoğan'da, "İster gelsinler, ister gelmesinler" deyip, ateşi körüklemesiyle. Ne bir adım, "Demokrasinin" güçlü iradeyle ilerlemesine vesile olunabilinir. Ne de, Var olan mevzuların "çözümü" noktasında uzlaşı ortamı sağlanabilir. Mümkün değil. Bence, Yasamanın "omuriliğini" teşkil eden "siyasi aktörler" ciddi "zihin" bulanımı yaşıyorlar. Hepsi, bir sonraki "sürecin" ne getireceğine aldırış etmeden, "günlük" düşünüyorlar. Ve bu düşüncenin "tükettiği" zaman önemli bir zaman. Ne yazık ki "Türkiyenin" geleceği açısından telafisi mümkün olmayan andır.

* * *

Velhasıl, Kritik bir hafta ve alınan kritik kararların gözden geçirilme, günlerindeyiz. Cumartesi günü de ifade etmiştim. BDP'de, CHP'de Meclis Başkanlığı "seçimini" gerekçe göstererek, "Yasama" zeminine hamle yapmalı. Öyle tahmin ediyorum ki, "Bu hamle" demokrasinin geleneksel kurallına güç kazandıracağı gibi. Israrcı, Olunan bazı "hakların da" elde edilmesi açısından, "önü" açılır. Haklıyken haksız duruma düşmemek için. Siyasal iktidar da, "Güven" duygusunu öne çıkaran, söylemlerde bulunarak, "katkı" sunabilir. Evet, kimsenin de, "Mazereti" kalmayacağı gibi, "hükmü de" olmaz.

* * *

ŞİKE DEPREMİ!

Bu arada, Futbol'da dün tabiri caizse 8 şiddetinde "deprem" yaşandı. "Şike" bombası. Aziz Yıldırım'dan tutun da, en popüler kulüp yönetici ve futbolcusuna kadar. Şuana kadar, 49 kişi gözaltında. Daha da alınacaklar var. Futbol'un, İçine düştüğü "çirkin ve kirli" atmosferi aslında, görmeyen ve bilmeyen yok. Milyar dolarların "döndüğü" bir sektör olması. Hele iddia ve gayri resmi iddia. Çark, "kirlilik" ve tabi ki, "çeteleşmeyi" doğurdu. Oluşan çeteler de, "dokunulmaz" gibi görünüyordu. Tıpkı, Darbeci generaller gibi. "Ferman bizim" diye. İşte artık o ferman ve dokunulmazlık yok. Türkiye, Değişiyor, "çeteler" dökülüyor, kirli çarklar artık dönmüyor. Bakın, "Bu çeteleşmenin" bombası patlatan kim? Ergenekon'u, Su yüzüne çıkaran, dokunulmaz denilenleri "demir parmaklıklar" arkasına attıran. Ülkenin, Di Pietro'su olan Savcı Zekeriya Öz. Velhasıl, Türkiye "kirli bağırsaklarından" temizlendikçe, şeffaflaşıyor. Şeffaflaştıkça, Toplumsal uzlaşı ve barış ivme kazanıyor.

* * *

Buarada, Gün boyu "Şike depremiyle"' alakalı, haber ve yorumları dinlerken. Bazı düşünce sahipleri. Operasyonu, "Gündem" değiştirme ve şuan ki "siyasi krizi" gölgeleme gayesiyle, vücuda getirildiğinden söz etti. Zamanlama, Açısından "böyle" bir algı oluşabilir. Sabah ilk saatlerde, bende aynı kanıdaydım. Ama bilahare, Gelen bilgiler ve ortaya konulan dokümanlar... Futbol'daki, İşleyiş ve sezon hazırlıkları açısından bakıldığında. Bir de, 8 aydır süren bir "teknik takip" ve ortam tespiti var. Zaman, Önemli değil diyerek, eğer var olduğunu söyleyip, ortaya konulmayan "şike kirliliği" var ise. "Futbol'un" Şeffaf ve aklanması açısından, olması gerektiği gibi. Zaten, Denilene göre "operasyonun" bekletilmesi, "Seçimlere" etki etmeme gayesiyleymiş. Ve tabi ki, Bir beklentim de, Diyarbakırlı olması münasebetiyle Aziz Yıldırım. Eski, Başkan Abdurrahman Yakut'un "şüphe" uyandıran bir durumların olmamasıdır. Velhasıl diyeyim.. İnşallah. Bu hafta krizlerin, aşıldığı sorunların çözüldüğü bir hafta olur.