KUŞATILIYORUZ
Eklenme: 2/15/2010 12:00:00 AM

Farkında mısınız? Ciddi manada 'bir kaos' ortamına ve karşılıklı 'polemiklerin' arenasına sürüklenmek isteniyoruz. Ve tabi ki; bu icra edilirken bir de 'kuşatma' söz konusu. O da; ülkenin ve milletin 'varlık' alanıyla alakalı icra edilmekte. Aslında yıllardır vuku bulan 'sinsi' bir tezgâh ise de; Son zamanlarda 'iplerinin pazara' çıkmasıyla daha bir agresifleşti.

* * *

Şöyle çıplak bir düşünceyle olup-bitene bakın. Demokrasi ve demokratikleşme mücadelesi! Ya da 'Hukuk Devlet' olma yolundaki adımlar. Özgür düşünce ve İnsan Hakları Hürriyeti. Dahası; Toplumsal Milli Birlik. Barış ve kardeşlik. Kürtlerin 'hak' talepleri. 30 yıldır süren 'ateşin' söndürülmesi. Silahla değil, diyalogla çözüm üretilmesi. İnanç ve ibadet serbestiyeti, Eğitim'de 'eşit ve özgürlükçü' uygulama. Velhasıl; 'bilumum' hadiseler.

* * *

Hepsini 'teslim' almak ve işlevsiz bırakmak için; 'kuşatma' stratejisi uygulanıyor. Ve ne hazindir ki tüm bu kuşatma organizasyonlarına da; geçmişte olduğu gibi. Bugün de 'derin' bir kılıfla! Fütursuz bir düşünceyle 'vatan-millet-sakarya' konseptiyle icra 'duvar' örülmek te isteniyor. Ulaşılmaz ve işlenilmez kılmak için. Doğrusu! Bugüne özgü bir 'kuşatma' ve kaos üretici bir düşünce değil. Türkiye'nin 'ezber' bozan tarihinde. Özellikle Cumhuriyet sonrasında 'bir çok' versiyonu hayata geçirilmek istendi. Son 30 yılı. Dahası 60 yılı 'göz önüne' getirin.

* * *

Ülke ve millet 'nasıl' kesintilerin ağında; kuşatma gördü. Şiddet mi, şiddet. Kan mı kan. Gözyaşı mı, gözyaşı? Terör mü, terör. Din ve inanç düşmanlığı mı, düşman? Kısaca 'ötekileştirme'. Dil ve din, inanç ekseninde 'kamplara' bölme. Sen-ben 'çatışması'! En şiddet içeren 'kaos' körükleyici anlayış ise Siyasi 'hizipleşme'! Türk mü, Kürt mü, Sünni mi, Alevi mi? Özetle; 'her fitne' üreten alanda ikmal mevcut.

* * *

Dikkat edin! Bunların hiç birinin 'ruhunda' ve icra kâmilinde 'barış, kardeşlik, hoşgörü ve özgürlük' yok. Demokrasi mi? İnsan Hakları mı? Hukuk Devleti nizamı mı? Özgürlüklerin teminatı mı? Ne yazık ki; 'hepsine' teminatsızlık körüklenmektedir. Amaç! Geçmişte 'yaşatılan' kayıp yılların bir daha organize edilmesi. En önemlisi 'yaratılan' kaosta ülkenin ve milletin 'temel sorunlarının' göz ardı edilmesi. Ve bunlarla alakalı 'gayret' sarf edilmemesi.

* * *

Siyasal iktidarı 'başarısız' kılmak. Ne hazindir ki; 'bu konsept' içerisinde siyasi partiler de mevcut. CHP ve MHP'nin 'çanak' tutuşu. Ardı ardına patlak veren 'Darbe Planları'. Bunlarla alakalı ortaya çıkan 'detaylar'. Diğer yandan; Kürt sorununun 'çıkmaza' sokulması. Ve bu yöndeki 'adımların' bir ileri üç geri misali, kesinti alması.

* * *

İşte dünkü Güneydoğu'daki atmosfer. Yine diken üstünde! Sokaklar yine şiddet körüklüyor. Görüntüler 'yürek' daraltıcı. Anlayacağınız; 'benliğimizi' kemiren acı tablolar vuku bulmaya devam ediyor. Onun için; Türkiye 'artık' ezber bozmalı. Ya 'kesintilere' mahkûm kalacak. Ya da 'yola' devam edecek.

* * *

Demokrasiye, İnsan Haklarına, Hukuk Devleti olma vasfına 'sahip' olmayı düşünüyorsa. Ve bunların bir kez daha 'kuşatma' altına girmesini istemiyorsa. Örülmek istenilen 'duvarları' tez elden yıkmalıdır. Bunun için de; 'değişim ve dönüşümde' samimi politika hayata geçirmeli. Tepeden tırnağa 'değişimi' hayata geçirmelidir. Bu da; sürekli tartışmaya açılan ama bir türlü 'cesaret' edilemeyen Anayasa'dır. Bugün halen; 1961 'anayasasından' medet umuluyorsa, demek ki 1982 Anayasası 'iş görmezdir'.

* * *

Yamalı bohça durumuna gelen bu 'Kurallar' manzumesinin 'değişim' miadı gelmiş-geçmiştir. Çünkü 'kesintilerin' ve durgunlukların temelinde yatan etkenlerin başında; Anayasa çıkması gelmektedir. O nedenle; 'tez elden' değişim maratonu hayata geçirilmeli. Aksi taktirde 'örülmek' istenen kuşatma ağı kısa sürede 'boğucu' olabilir. Eğer bugünlerde 'bildiklerimiz, belge ve dokümanlarımız' diye aba altından sopa gösteriliyorsa. Bilinmelidir ki; sonu hayra alamet değil. Onun için de; 'kuşatma' yarılmalı. Deve kuşu misali kafalar kuma gömülürse, 'bir sabah' her şey değişmiş olur?