MAYA’LARIN MAYASI TUTMADI
Eklenme: 12/22/2012 12:00:00 AM

Sahi;

Mayalar şimdi ne diyecek?

21 Aralık geldi.

Aha bugün de; 22 Aralık.

Kıyamet koptu mu, Dünya gark oldu mu?

Şirince,

Tek kurtuluş toprağı olma patentini aldı mı?

Yok.

Ne kıyamet koptu,

Ne dünya gark oldu, nede Şirince Mayanın turizm mayasından pay alabildi.

Boş...

***

Peki, o zaman şimdi;

Mayaların takvimi,

Ve ona inananlar ne diyeceklerdir ortaya çıkan duruma.

Mayamız bozuk mu çıktı?

Yoksa takvimsel yaprak dökümü olmadı mı, diyecekler?

Doğrusu,

Ne diyecekleri beni pek alakadar etmez.

Zaten söyleyecekleri de,

Nazar-ı itibarda muteber değil.

***

Lakin,

Benim en çok akıl-sır erdiremediğim.

Mevzuuyu,

Günlerce gündemin sıcak hadisesi olarak işleyen.

Senaryolar.

Fragmanlar.

Hatta müzik klipleri dahi, çekilerek, ciddileştiren.

Zihniyetin kazandığı aktiflik.

Ve buna günlerce toplumun bazı kesimlerinin inanması.

Ya da acaba demesi!

***

Elbette ki,

Kıyamet gününe inanıyoruz.

İslama,

Kuran-ı Kerime,

Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammede(S.A.V) inanan,

Kelime-i Şehadet getiren, herkes aynı inançta.

çünkü,

Kuran-ı Kerim kıyametin alametlerini bizlere bildirmiştir.

Ama günü bilemiyoruz...

***

Bilinen bir şey var;

O da Nasrettin Hocanın hesabıyla, herkesin kıyameti kendi ölümüyle başlar sözü.

Eğer bu Dünyada

Allah rızası için bir şeyler yapıp, onun emir ve yasaklarına uyabildikse ne mutlu bize.

Bakınız iki ayet;

AHZAB/63: İnsanlar sana kıyamet saatini soruyorlar. De ki: "Onun ilmi ancak Allah'ın nezdindedir. Ne bilirsin belki kıyamet yakında olur."

ZUHRUF/85: Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın şanı yücedir. Kıymet saatinin bilgisi de yalnız onun yanındadır. Siz sadece O'na döndürüleceksiniz.

***

Yani, Mayaların mayası,

Hikmetli(!), kıyamet takvimleri,

Velhasıl, kehanetleri, tutmadığı gibi, mayaları da bozuk çıktı.

Biz de, günlerce bozuk mayanın dönme dolabında, döndük durduk.

Şimdi ne yapmalıyız,

Estağfurullah deyip,

Kelime-i Şahadetle inandığımız. Kuran-ı Kerimin bize bildirdiğine iman edelim..

Bırakalım; hurafelerin, baskın zihin bunalımlarını.

***

Evet,

Gelelim, kenti gündemimize.

Yani;

Şehr-i Diyar-ı Bekire reva görülen mevzuular.

Dünkü yazımda üç mevzuuya odaklanmıştım.

İkisi şehrin, hal-i perişanlığını ortaya koyan Alt yapı yetersizliği.

Diğeri de; Bürokrasiye yönelik siyasi tercihler!

***

İşte, dün bu mevzular şehre teşrif eden, siyasilerin de gündemindeydi.

Daha doğrusu, Medya olarak, biz sorduk onlar yanıt verdi.

Tabi ki; kendi meşreplerine göre.

Önce, Elektrik kesintileri.

Malum; Bıçak kemiğe dayandı noktasında şuan için, kesintiler.

***

Dile kolay; günde bilaistisna her semtte 3 ila 4 saat elektrik verilmiyor.

Yani adına; Dönüşümlü elektrik kesintisi diyorlar.

Soruldu Ulaştırma Bakanı Binalı Yıldırıma; Kesintilere ne diyorsunuz diye.

Soru içeriği, dönüşümlü kesinti ifadesine önce şaşkınlık yaşadı.

Duraksadı, Nasıl olur dercesine.

Sonra, mevzuuya vakıf oldu.

***

Kaçak elektrik gerçeği var, inkr edilemez.

Ama kaçak var diye de, tüm halkı cezalandıramazsınız demiştik.

İşte Bakanda,

Bu fikri beyanımızı teyit ederek, müsebbiplere çıkıştı.

Ve dedi ki;

Kaçak kullanarak hem devleti zarara uğratan hem diğer vatandaşların vebaline girenleri tespit etmek bir görevdir.

Ancak kaçak var diye tüm kenti veya bu işte suçu olmayan insanları da cezalandırmak gibi bir şey düşünülemez.

Bu yöndeki iddialarla ilgili yetkili kurumlarla görüşeceğiz.

Vatandaşın mağdur edilmesine sessiz kalamayız.

Bir mağduriyet giderilirken başka bir mağduriyet yaratılmamalı

***

Bakan Yıldırım.

Bunu önemli bir mesaj olarak algılıyoruz.

Ümit ederiz ki gereken yapılır.

Yoksa kurumlara inancı kalmayan Diyarbakırlının hükümete olan güveni de sıfıra iner.

***

Bir de TEİAŞtan gelen resmi yazılı bir açıklama!

İki gün önce;

DEDAŞa ait, İl Valiliğince yapılan açıklamayı resmen yalan açıklama yapmakla itham ettiler.

Bir de yazılı çizelge eklemişler beyanatlarına.

DEDAŞın bir süre önce valiliğe verdiği bilgilerle yapılan açıklamada yer alan; TEİAŞ trafo merkezlerindeki trafo yüklerinin maksimum seviyeye çıkmasının kesintilere neden olduğu ifadelerinin çarpıtma ve yanlış olduğu açıklamada açıkça ifade ediliyor.

***

Şimdi akıllara şu soru geliyor.

Vatandaşa hayatı zindan eden, işkence haline getiren kesintilerin ana kaynağı ne?

Elektrikle ilgili can damar olan iki kurum arasındaki çekişme neye hikmet?

Velhasıl; kim bu müsebbip kurum?

Zira daha önce de iki kurum arasında benzer açıklamalar yapılmıştı.

Hatırlarsanız yaz döneminde; elektrik dalgalanması diye bir icat çıkardılar.

O dönemde de tabiri caizse; herkes topu taca atıyordu.

Böyle bir şey varsa ki çok vahimdir.

Bu durumda vatandaşa uzun süre daha geçmiş olsun derim.

***

Ha şunu da ifade edeyim;

DEDAŞın özelleştirmesiyle alakalı da bir şeyler söyleyeceğim.

Ama bugün değil.

Bildiğiniz gibi;

DEDAŞ özelleştirilmişti, hatır-ı sayılır, Diyarbakırlı firmalar almıştı.

İşe başladılar,

Aha başlayacaklar, bugün-yarın denildi, olmadı, başlamadılar.

Şimdi;

Bu özelleştirme yenileniyor hatta ihale ilanı dahi yayınlandı.

***

Kim alır,

Kaça alır, sonuc ne olur, onu bilmem!

Ama şunu biliyorum;

Yani evveliyatı, süreci ve şuan ki hal-i vaziyeti.

Özellikle sırlar alemini....

İnce hesaplar..

Bunları bir başka, yazı konusu edeceğimi şimdiden ifade edeyim.

çünkü çok söylenen, çok ifade edilenler var!

Saklı kalmasın.

***

Buarada, yazı uzadı.

Doğal olarak bize ayrılar yer de doldu.

O nedenle;

Sürpriz bir kararla görevden alınan, Diyarbakır Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Mehmet Ali Koçkaya hadisesini.

Nasıl; rutin bir işleme tabi tutulduğu.

Ve tabi ki, sırlar alemini de, bu vesileyle ötelenmiş oldu.

Diyeceğim önümüzdeki hafta hasb-i hal edeceğiz.

Bizi takip edin.

***

Unutmadan.

Uzay ve Söz TVdeki;

Pazar Sohbeti programımız bu hafta da yine çarpıcı konu ve konuklarla ekranlarınıza geliyor.

Diyarbakırın alt yapısı,

Ve

Karayolları ağı masaya yatırılacak.

Konuklar;

Karayolları 9. Bölge Müdürü Sayın Şamil Gülen,

İle

DİSKİ Genel Müdürü Sayın Yaşar Sarı.

Program Pazar günü, saat 13.00te ekranlarınızda olacak.

O nedenle;

Diyorum ki şimdiden kimselere randevu vermeyin.