Kim nasıl düşünür bilmem?
Ama derim ki; Eğitim ve Öğretim, gönül işidir.
İnanmışlıktır.
Ve onu icrada "samimiyet" ana ilkedir.
Beyindir.
Fedakârlıktır, özveriye dayalı felsefedir.
***
Binalar inşa etseniz de,
En modern araç-gereçlerle donatsanız da…
Kat be kat, "müfredatlar" hazırlasanız da…
Zihniyet.
Ve davaya inanmışlık yok ise…
Ehil kişiler tarafından iş yönetilmiyorsa; "alacağınız" mesafe bir hiçten öteye itmez.
Hele ki, toplumu ve yarınları "muntazam" kılmak hiç de mümkün olmaz?
Bilakis, şiddette, terör de, en kaotik yaşam şekli de, kaçınılmaz hale gelir…
Çünkü "eğitimsiz" bir toplum…
Yönlendirilmiş bir nesil söz konusu olur.
Ki ülkenin ve bölgenin vaziyeti bunu göstermiyor değil…
***
İşte tam da bu noktada şöyle bir soru ikmale geliyor.
Eğitim'e gönül vermişlik noktasında…
Politikacılarımız,
Devlet adamlarımız,
Bürokratlarımız,
İl ve ilçe Milli Eğitim Müdürlerimiz,
Okul idarecilerimiz,
Diyebilir miyiz ki "eğitime" yeterince gönül vermişlikleri, fedakârlıkları var?
Ya da "samimiyet" içerisinde bulundular.
Ne mümkün?
Ya olmadılar, ya da yeterince olmadılar.
Çünkü hal-i hazırdaki durum; "iki ileri bir geri."
Mehter takımı gibi…
***
Bir örnek!
Diyarbakır'ın Milli Eğitim'deki hali…
Yıllardır; "sağlıksız, verimsiz, üretimsiz" bir kimlik içerisinde, bocalanıp duruyor…
Okullar yapılıyor.
Derslikler artırılıyor.
Öğretmen sayısı her yıl, katlanıyor…
Teknoloji ve daha bilumum "gelişmeler" söz konusu diyoruz.
Ama gel gör ki; Eğitim ve Öğretim'in "geri dönüşümünde" neredeyiz?
Yerlerdeyiz. Tabiri caizse; sürünüyoruz.
***
Ne bir başarı…
Ne bir derecelendirme.
Ne bir farkındalık…
Ne de yarınlara dair bir güven tesis edici ortam…
Yok.
Olmadığı gibi başarısızlık oranı giderek yükseliyor.
Bırakın, 36 büyük şehir sıralamasında, Diyarbakır'ın 36'ıncı olması.
81 il arasında, Diyarbakır 70'lerde sıkışıp kalmaktadır.
İşte sebebi ahvali; "o inanmışlığın" olmayışıdır.
***
Diyebilir miyiz ki!
Bu ilin siyasileri, politikacıları, seçilmişleri.
Devlet adamları.
Ya da, bürokratları…
İl Milli Eğitim Müdürleri.
Ve diğer sorumlu makamlar, ilgililer.
Tabi bugüne özgü demiyorum, geçmiştekiler de dâhildir.
Kimse; Diyarbakır'ın eğitimi "mehter takımı" gibi, neden bir ileri iki geri, iki ileri bir geri yapıyor, bu başarısızlığın "hikmeti mucibesi nedir" diye sordu mu?
***
Ya da herhangi bir eğitim çalıştayı yapıldı mı?
Veyahut saha araştırması…
Yok.
Sanmıyorum ki yapan olduğu gibi; düşünen de olmuştur.
Velhasıl…
Diyarbakır MEB noktasında "sağlıksız" bir işleyişe ve idari yapıya sahip…
Bunda en büyük etken de; "kurumsal" politize olmuşluk yatıyor.
Ve tabi ki; "menfaat ilişkileri"
***
Tarihsel öneme haiz bir vecize söz var.
Denir ki; "Balık baştan kokar" diye.
Doğrusu; "kurumsal" işleyişte, yönetim anlayışı da, buna delalettir…
Bakınız, uzun zamandır MEB’den aldığım şikâyetler var…
Birçok aldığım notta, "aylar" öncesine ait.
Nedeni de, malum "kentin ve bölgenin" içerisinde bulunduğu, hendek-barikat terörü.
Pek odaklanamadım.
Doğrusu bunun için de, "çok eleştiriler" aldım.
Eğitim'e bu kadar "hassas" iken neden, sessiz kalınıyor diye.
***
Velhasıl.
Şimdi "o şikâyetleri ve yaşananları" ortaya atılan iddiaları sizlere aktaracağım.
Tabi soru mahiyetli olarak.
Ki, MEB camiası da bu "soruları" vahim derecede kendi içinde, mülahaza edip, tartıştığını biliyorum.
Konuşuluyor. Sorgulanıyor ama dışa vuran yok?
Nedeni de?
Şikâyetlerin, iddiaların odağındaki isimden olsa gerek…
MEB’den sorumlu Vali Yardımcısı Remzi Kattaş.
Durum böyle olunca!
Herkes ketum, hatta sendikalar bile sessizle bürünmüş vaziyette!
***
CEVAP BEKLEYEN SORULAR?
Neyse!
Biz buradan, aktaralım…
Neler oluyor, neler bitiyor; "kim kime hizmet ediyor?"
Bilinmesi…
Bizlerin, MEB camiasının ve kamuoyunun "hakikatlere" matuf olabilmesi için.
Tabi, soruların muhatabı ekseriyetiyle Vali Yardımcısı Kattaş olduğu için, mutlaka kendilerinin de önemli ölçüde söyleyecekleri olacak?
Aynı minvalde, diğer yetkili makamların da?
Söyleyeceklerini de, buradan sizlere aktaracağımızı şimdiden ifade edelim..
Ve diyelim; neden diye sorarak?
***
BİRİNCİ SORU;
294 Müdür, Müdür Başyardımcısı ve Müdür Yardımcısına ait görev uzatma/görevlendirme yazıları; neden 3 ay süreyle askıda tutulmuş, imzalanmamış…
İKİNCİ SORU;
Bu süre içerisinde kurumlarında görev yapan idarecilerin attığı imzalar, aldıkları ücretler "onaysız" nasıl gerçekleşti?
ÜÇÜNCÜ SORU;
Sistemi tıkatan bu işleyiş yüzünden, Aday öğretmenler "değerlendirme" puanları, çalışmadıkları okul müdürleri tarafından, verilmesi ne kadar, doğru bir işlemdir?
DÖRDÜNCÜ SORU
Atanması teklif edilen idarecilerle ilgili "fişleme" yapılmış mı? En çok atama yapılan öğretmenler, Eğitim-Sen mensubu mu?
BEŞİNCİ SORU;
Burhanettin Yıldız Endüstri Meslek Lisesi'nin "yurt dışı" programında, öğrenci ve öğretmenlerin PKK bürolarını gezdikleri ve bunla ilgili soruşturma açıldığı, bilahare soruşturmanın kapatıldığı söz konusu mu?
ALTINCI SORU;
Karacadağ İmam Hatip Ortaokulu…
Hamravat İlk-ortaokul müdürlüklerine 6 ay süreyle "müdür ataması" neden yapılıp/onaylanmamış…
YEDİNCİ SORU;
Bu süre içerisinde hangi okulda, "birden fazla" soruşturmalık olay yaşanmış. İdarecisiz bir okulda; Eğitim ve Öğretim'de "kimler sorumlu" tutulmuş?
SEKİZİNCİ SORU;
Dershanelerin kapatılmasında, imtiyazlı tutum doğru mu? Özellikle Paralel yapıya mensup kurumların kapatılmasına yönelik raporlar tanzim edilmişken. İl Emniyet müdürlüğünden "uyarı yazısı" gönderilmişken, neden işleme konulmamış?
DOKUZUNCU SORU;
Hazırlanan raporlar, 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra "neden ret" edilmiştir. Eğitim-Bir Sen Vali Yardımcısı Kattaş'a "nedenleri noktasındaki" ısrarı oldu mu? Dershanelerin kapatılması raporların işleme konulması için, Milli Eğitim Müdürlüğünden "beş kez" kapanma yazısı gönderilmesine rağmen, neden iade edilmiş?
ONUNCU SORU;
MEB'in, Eğitim-Bir Sen'in "Paralel yapıya" ait dershanelerinin kapatılmasına yönelik, yürüttüğü çalışmalara karşı gösterilen direnç, hakkınızdaki "Paralelci'dir" iddialarını teyit ediyor mu? 1 Kasım seçimlerinde Ak Parti'nin "tek başına" iktidara gelmesinden sonra, Aralık ayında ne oldu da, "kapatma" yazıları onaylandı?
ONBİRİNCİ SORU;
MEB'in bünyesindeki "MEBBİS" şifresini alarak, Öğretmenlerin "kişisel" bilgilerini sorguladığınız. Fişlediğiniz. Ve bilgileri yanınızda depoladığınız; doğru mu?
ONİKİNCİ SORU;
Siyasal iktidara karşı, "menfi tutumlarınızın" olduğu? Eğitim ve Öğretim'deki işleyişi tıkayarak, "iktidarı ve idarecileri" zan altında bırakma gibi "tutumlarınızın" olduğu, iddiaları doğru mu?
ONÜÇÜNCÜ SORU;
İktidara yakınlığıyla bilinen, Eğitim-Bir Sen sendikası ve yöneticileriyle "aranızdaki" anlaşmazlıklar, "şahsi mi, işleyiş ve mevzuattan" kaynaklı mı? Eğitim-Sen'le aranızdaki mesafeyle ilgili, söylentilerin amacı nedir?
***
Kısmi yöndeki soruların bir bölümü böyle…
Dahası var.
Ama şimdilik bu kadar diyelim.
Diğerleri "teyide ve tahkikata" ihtiyacı var. Zaman içerisinde; onları da "dillendirmeye" çalışacağız.
Evet, MEB’deki tıkanıklığın nasıl oluştuğuna dair "madalyonun" bu sadece bir yüzü…
Ya kurum içerisindeki; "dönen akçeli" çark…
O da, madalyonun bir başka yüzü!
BÜYÜKTİMUR'LA GÜNDEM
Bu akşam saat 22.00'de..
Uzay ve Söz TV'nin ortak yayınıyla ekranda olacak.
Gündemin en sıcak mevzusu; "Tribün Terörü" konuluşup tartışılacak.
Konuklar..
Amedspor Futbol Şube Sorumlusu Ekrem Yeşil,
Basın sözcüsü Nesih Aktepe,
Diyarbekirspor Başkanvekili Cemal Doğrul,
Çözüm Der Genel Başkanı Ercan Ezgi,
Diyarbakırspor eski oyuncusu ve siyasetci Mahmut Şimşek olacak.
Sorularınızı, düşüncelerinizi bekliyorum.
Şimdiden hayırlı seyirler.