MEMLEKETİN AYNASI DİYARBAKIRSPOR (!)
Eklenme: 12/15/2008 12:00:00 AM

Diyarbakırspor'da neler oluyor, düştüğü durum ne olacak?

Neden yönetim istifa etti, Kulüp Başkanlığına kim geliyor?

Kongre neden ertelendi, şu tesisleşme projesi ne aşamada?

Hangi futbolcu takımı şikâyet etti? Gibi onlarca soru.

Son günlerin "yaygın" muhatabı olduğum sorular.

Bildiğiniz gibi de; Diyarbakırspor'un "bedbaht" haliyle alakalı "Adnan Öktüren"in istifasının ardından bir yazım oldu.

Her şey yolunda giderken; bu istifa nerden çıktı diye?

"İstifanın" arkasındaki sır nedir? Kim neyi, neden sorgulayıp, kapıyı gösterdi?

Ondan sonra yazmadım. Ancak; ardı arkası kesilmeyen sorular ve gelişmelerin yoğunluğu bir kez daha zorunlu olarak "rotayı" çevirdi.

Çünkü durum ve gelinen nokta "yenilir yutulur" değil.

Hele sessiz ve suskun kalmak "işlenen cinayete" ortak olma anlamına gelir.

Ki buna da müsaade etmeyiz. Dün olduğu gibi bugün de.

***

Takdir edersiniz ki; gelişmiş toplumlarda spor çok önemli bir etken.

Sektörel anlamda; büyük kazanım. Tanıtım anlamında önemli bir reklam aracı.

Kısacası; spor kulüpleri o memleketin ulaştığı "çağdaşlık ve gelişmişlik" seviyesinin bir ölçüde aynası gibidir.

Ki öyle de kabul edilir. Bu minvalde Diyarbakırspor'u da Diyarbakır'ın aynası olarak görmek gerekir.

Ben öyle görüyorum. Öyle de görünmesi gerekir.

40 yıldır bölgenin ve kent ahalisinin "sevinç ve üzüntü" kaynağı.

İnsanlar başarısıyla mutlu olmuş. Başarısızlığıyla kederlenmiştir.

Ama en acı ve çıkılmaz sokakları ne yazık ki; son yıllarda "derin" bir tahribat geliştirerek; kulübü bedbaht hale getirmiştir.

Hem de iliklerine kadar. Siyasi tahribatlar mı, Kötü yönetimler mi, ekonomik krizler mi?

Masa başı oyunlar mı ve kişilerin peşkeşi mi? Hepsi rezaletler zincirinde mevcut.

Ama tüm bunlara rağmen "halen" sevenlerin gönlünde bir filiz gibi.

Yüreğinde "mutluluk" kıvılcımı olarak yer almakta.

***

Bakın; Spor Servisindeki arkadaşların aktardığına göre Güngören Belediyesporla İstanbul'da oynanan maça 10 bin dolayında taraftarı gelmiş.

Biletler 15 YTL olmasına rağmen stat dolup taşmış. Bir o kadar "gönüldaş" dışarıda kalmış.

Kasımpaşa maçında ise ev sahibi ekibin uyguladığı bilet kotasına rağmen Diyarbakırlılar ve doğulular maça akın etmişlerdir.

Bunu niçin anlattım?

Gerek ekonomide, gerek siyasi yelpazede geri kalmışlığın yanı sıra kamplaşmalarla ve bölünmelerle "zaman tüketmiştir".

Böylesine kozmopolit bir ortamın yaşandığı şehirde özellikle batıya göç eden vatandaşlar Diyarbakırspor olgusu etrafında birlikte hareket ediyorsa bundan bir anlam çıkarmak lazım.

Demek ki; Diyarbakırspor sevgisinin bu halk nazarında apayrı bir yeri vardır. Ama gelin görün ki; memleketin aynası diyebileceğimiz Diyarbakırspor, kırık bir aynaya benziyor! Yıllardan beri aynı sorunlar tekrar edip duruyor. Yönetim istikrarı yok, kalıcı gelir kaynakları ve tesisleşme sıfırın altında.

Kulübün ilk 1015 yılı hariç 34 yıl üst üste görev yapan yönetim var mı?

Son yıllarda bu oran 34 aya düşmeye başladı.

3 sezonda tam 17 kongre yapılmış. Çoğunlukla yönetime talipli çıkılmadığı için kulüp kayyumlar tarafından idare edilmiş.

Siyasi ve bürokratik eksenin "arkanızdayız" diyerek öne sürdüğü yönetimlerin bombası ise kısa sürede patlamıştır.

***

Şu anda da bunun bir örneği yaşanmaktadır.

1.5 ay önce siyasilerin ve bürokratların listeye adam yazdırarak oluşturduğu muazzam (!) yönetim kongre kararı aldığı için kulüpte yönetim boşluğu yaşanmakta. Geçen hafta yapılması gereken kongre, talipli olmadığı için ertelendi.

22 Aralık'ta yapılacak kongre için de ciddi bir çalışmanın varlığıyla ilgili hiç bir emare yok.

Adım adım yeni bir kaosa doğru sürükleniyor. Bunun yansımalarını takımda da görmek mümkündür.

Onca olumsuzluğa, yönetim içerisindeki bölünmüşlük ve kısır çekişmelere, ekonomik sorunlara rağmen büyük bir mücadele örneği sergileyen takım sonunda "tökezlemeye" başladı.

5 hafta yenilgi yüzü görmeyen takım; 3 haftada 8 puan kaybetti. Sahipsiz kalan geminin son malları gibi "vur abalıya" misali hakemler de puanları gasp ediyor. Koca Diyarbakırspor camiası kendi içindeki sorunlarla uğraşmaktan, sahada çalınan puanların hesabını soramıyor.

Ve ne yazık ki; şimdi "cepten" puan tüketiyor.

***

Peki; Memleketi idare edenler ne yapıyor? Her zamanki gibi kafalar kuma gömülmüş vaziyette.

Seçilmişi, atanmışı. Yetkili, yetkisiz herkes köşe kapmaca oynuyor. Sanki Diyarbakırspor zehirli bir atıkmış misali herkes kaçıyor.

Bu tablonun oluşmasında kendilerinin payı yokmuş gibi; öcü görmüş misali kaçıyorlar.

Memleketin her alanını kullanılamaz ve yönetilemez hale getirdiniz. Bari Diyarbakırspor üzerinde "yeni kaoslar" geliştirmeyin.

Diyarbakırspor'da futbolcular 16 maçtır para alamıyor (primler hariç).

Kulüp borç batağında. Yapılacak denilen tesisler bir kez daha lafta kaldı.

Kulüp personeli aylardır para alamıyor.

Kulüp o kadar aciz bir halde ki; futbol takımının günlük iaşelerini karşılayamıyor.

Öbür taraftan son gelen rakamlara göre 13 futbolcu alacakları ödenmediği gerekçesiyle federasyon nezdinde yasal başvuru yapmış.

Futbol Federasyonu'nun bu konudaki tutumu biliniyor.

Futbolcu başvurusunda haklı olduğu takdirde futbolcuların sözleşmesini tek taraflı feshettirip, alacağı için de kulübü icralık hale getiriyor.

Yani Diyarbakırspor, iki hafta önce yapılan başvurular karşılığında iki haftaya kadar futbolcuların alacaklarını ödemezse birçok futbolcusunu kaybedecek.

Sorunlar bununla sınırlı değil. FİFA'dan her gün kaybedilen yabancı futbolcu davalarıyla ilgili ihtarlar geliyor.

Sezon başında Mikiç olayında kulübün ne hale geldiğini biliyoruz.

Yaklaşık 300 bin YTL kulübün İddaa gelirlerinden kesinti yapılmak suretiyle bu dosya kapatıldı. Ve kulübün silinen 6 puanı geri alındı. 2.Lig'e düşmekten de son anda kurtuldu.

Bu defa iş çok ciddi. Rakoviç, Jupi, Stavreski, Jancevski, Gtari gibi yabancı oyunculardan dolayı FİFA düzeyinde kaybedilen yaklaşık 500 bin YTL'lik davalar var. Süre dolmak üzere. Para ödenmezse önce 6 puan silinecek, sonra küme düşürülme uyarısı yapılacak.

***

Bugünkü hali durum öyle. Alt yapı da rezalet durumda.

Cumartesi günü sabah Seyrantepe Spor Tesislerinde kısa bir gezinti yaptım.

Oradaki amatör ve genç takımların maçlarını izleme imkanı buldum. Tabi bir çok kişiyle sohbet imkanı da oldu.

Diyarbakırspor genç takımları içler acısı durumda. Ne ilgilenen, ne sorunları çözen var.

Aydın İldiz'le sohbet ediyorum. Bir dokun bin ah işit misali.

"Altyapı'daki çocukların "ihtiyacını" kendi imkanlarıyla karşılıyor. "Otobüs olmadığı için; çocukları idmana ve maça getiremiyorum" diyor.

"Ben minibüs kiralayıp getirdim. Otobüsün aküsü boşalmış da; kimse onarmıyor."

Eski Diyarbakırspor Yöneticilerinden Askeri Kaya ile de sohbet ediyorum.

O da; Diyarbakırspor'un geldiği durumdan tepkili. Geçmiş yılların da hesabını sorarak; "Yeter bu sahipsizlik" diyor.

Anlayacağınız; her şey kadere teslim edilmiş durumda!

Antrenörler dile kolay 23 aydır maaş alamıyor. Saha personeli ve diğer çalışanlar da aynı şekilde.

Malzemeci bile.. Ne maaş ne de destek. Bunlar nasıl geçiniyor, nasıl ev besliyorlar.

Kimsenin umurunda değil.

Koca Diyarbakırspor'un düştüğü hale seyirci kalanlarda birazcık gurur varsa utanmaları gerekir.

Memleketin aynası Diyarbakırspor ise bu memleketi yönetenler aynaya baksınlar, bakalım ne görecekler!