MESAJI BOL BİR SONUÇ
Eklenme: 9/13/2010 12:00:00 AM

Malum; Dünkü manşetimizde şu ifade yer alıyordu! "...Ve söz milletin" diye. Öyle de oldu! Ülke genelindeki 49 milyon seçmenin ekseriyeti "son sözünü" söyledi. Münferit "taşkınlık ve engellemelerin" dışında; huzur ve güven içerisinde "oyunu" kullandı. Ülke genelinde; yüzde 77 oranında bir katılımla "iradesini" yansıttı. Yani seçmen sandığa giderek seslendi; Türkiye demokrasisi için... 12 Eylül Askeri vesayeti içeren Anayasa Değişikliği için. Vesayetleri içermeyen demokratik bir sivil Anayasa için. Daha çağdaş. Daha demokratik. Daha insani bir rejim ve anayasal düzenleme için.

* * *

Ve dedi ki; Bir daha askeri darbeler ve vesayetler yaşanmayacak. Bir daha demokrasi ve insan hakları kesintiye uğramayacak. Bir daha devlet içerisine "derin yapılar" çöreklenip, palazlanmayacak. Bir daha kurumsal vesayetler milli iradeyi "dışlayıp" hüküm vermeyecek. Tabi; Bunlar yetmez. Ama "ilk adım" bu! Değişimin ve yeniliğin kapısını aralamak, "vesayet ve tabularda" gedik açmak için. Bundan dolayı da; 26 Maddelik Anayasal Değişikliğe benden "EVET".

* * *

Evet! Türkiye dün tarihi bir gün yaşadı. Ve yaşadığı "tarihi" günün de deyim yerindeyse kendi açısından "hakkını" verdi. Birçok mesajı "yüksek" sesle dillendirdiği gibi; 30 yıl önce Türkiye'nin demokrasisine "takoz" koyan. Rejimi kesintiye uğratan. Halklar arasında oluşturduğu "fitne ve fesat" unsurlarının yarattığı kaosla; İştahlanarak Onbinlerce genci "sağcı-solcu" demeden zindanlardan çürüten. Bir o kadar genci "yargısız infazlarla" yok eden. Mezar açıp, diri diri gömen. Vesayetlere dayalı "rejim" oluşturan tabulara sahip. Kenan Evren zevatının başaktörü olduğu 12 Eylül Askeri Darbe komutanları. İşte tüm bunların; Hesabının sorulması için Türkiye'nin ekseriyeti olan 58'i "evet" dedi.

* * *

Evet! Her ne kadar tüm bu sıraladıklarım için "evet" diyen kesim ekseriyeti ihtiva ediyor ise de. Türkiye'nin yüzde 42'si de; "hayır"  dediğini yabana atmamak lazım. 26 Maddelik "değişikliğe" evet denildiği kadar; "hayır" diyen kesim de var. Küçümsenmeyecek bir rakam bu; "hayır" cephesi! Dedik ya; "Son sözü" söyleyen millet! O nedenle sandıktan çıkan sonuçlar; çok değişik "siyasi mülahazalara" gebe. Türkiye açısından ve demokrasi açısından; sonuç belki bir "zafer"dir. Tabi bu zafer; Özellikle AK Parti'nin "siyasal" iktidarına olan güveninde tazeliği olarak görülebilir. Hatta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a bir kez daha "iktidara" gitme biletinin verilmesi diye algılanabilinir.

* * *

Gelelim; Sandıktan çıkan "sonucun" verdiği genel konsepte dayalı mesajlara! Burda; Üç başlıklı bir mesaj var! Biri; "Evet". Ki bunun üzerine yeni evetlerin eklenmesi gerektiği bir evet mesajı var. En önemlisi de; "evet" isteyen AK Parti için yeni yükler var. Yani AK Partinin işi bu saatten sonra daha çok zor! Gerek "Yeni Sivil Anayasa"nın icra edilmesi için. Gerek; Türkiye'de yeni bir siyasi süreci başlatması için. Ve pek tabi ki; Güneydoğu'dan "boykotun" ekseriyetine rağmen yükselen "evet" desteğine vermesi gereken cevap. Bu da; "Kürt sorunun" çözümü noktasında artık "zaman" kaybına gerek olmadığı gerçeği.

* * *

İkincisi; "Hayır" Tabi hayırda "muğlâk" bir durum var. Hem "siyasi" kimlik kavgası, hem de "vesayetlerin" kollanması. Hem de; Ülkede ciddi bir "kutuplaşmanın" yayılım gösterdiği gerçeği. Ve pek tabi ki "Siyasal iktidarı" istememe düşüncesi! Üçüncüsü; "Boykot". Boykot! Çok kapsamlı bir düşünce muhtevasına sahip. Özellikle de; "Kürt sorunu ve çözümü" yönündeki yol haritası noktasında, BDP'siz, PKKsız ve Öcalansız gidilemez diye! Onun için; Sandıktan çıkan bu mesajlar doğrusu yarınlar için büyük önem arz ediyor. Bundan sonrası "kafa yorulması" gereken noktalarda bu çıkan mesajların icrasıdır.

* * *

İnce ve önemli bir ayrıntı da; Sandıktan çıkan sonuçların ülke coğrafyasına sirayeti. Şöyle çıplak gözle baktığınızda "bir kamplaşma" görülüyor. Hem coğrafik, hem de siyasi anlamda söz konusu; bu derin görüntü veren kamplaşma. Şöyle bir coğrafik bakılırsa; Doğu ve Güneydoğu'yu "Boykot" cephesinde görüyorsunuz. Ege bölgesine, Akdeniz bölgesine, Ve Marmara bölgesinin bir kesimine baktığınızda "hayır" çoğunlukta görülüyor. Daha doğrusu; "sahil" şeridi; nerdeyse "hayır" cephesinde. Beri yanda; Karadeniz, İç Anadolu ve Marmara bölgesinin yoğun bir bölümünde ise "evet" görülüyor. Bu da; "ciddi" manada bir kutuplaşmayı gösteriyor.

* * *

Bu da "bir dizi" acabaları siyasi tartışmaların odağına getirtiyor. O nedenle asıl bundan sonra önemli diyorum! Türkiye "siyasi mülahazalar" açısından ciddi bir kırılma sürecinde! Onun için de; Başbakan Erdoğan'a "çok iş" düştüğü gibi; "artık" sorunları çözme noktasında mazeret üretme faslı da bitti. Bundan sonrası; Halkların ve hakların "eşitliği". Kimliklerin. Dinlerin. Ve Dillerin "üzerine" yıllarca hükmedilen "vesayetlerin" kaldırılması; için çaba harcamalı. Bir de; "Sürekli körüklenen" toplumsal hizipleşme ve bölgesel "kutuplaşmanın" önüne geçilmesi.

* * *

Velhasıl; Millet olarak tarihi bir sınavdan geçtik. Ve öyle de inanıyorum ki; "irade" noktasında herkes kendi düşüncesi çerçevesinde üzerine düşeni yaptı. İnanıyorum ki; herkes tercih noktasında "vicdanına" danıştı. Neden evet, neden hayır ve neden boykot dediği için. Sonuç itibariyle; Diyarbakır'da "boykot" yüzde 65 çıkmış.. Sandığa gidenlerin yüzde 94'ü evet demiş.. İlçelerde; Siyasilerin "aktivitesini" ölçen sonuclar nasıl? Gibi etkenler pek "önemli" değil. Önemli olan; "ders-i ibret" almak.. Ve yeni sürece "dahil" olup, ilerici bir siyasal düşünceyle demokrasi ibresini yükseltmektir. Çünkü; Demokrasi güçlendikce "halklar ve haklar" söz sahibi olabilir.. Onun içinde; Yeni Anayasa ülke ve millet için "hayırlı uğurlu" olsun diyoruz. Ama artık herkes de şunu iyi bilmelidir ki; Bugün "dün" gibi değil.