çok mahirlik kapsıyor
Denir ya; laf ola beri gele..
Kamuya işçi ve memur, alımına ilişkin mülakat odaklı sınavı, hep sorun olmuştur.. Artısından daha çok eksisi hep konuşulup tartışılmıştır
çünkü, enva-i olumsuzlukları, spekülasyonları, şaibeleri ikmale getirir; mülakat ve işleyiş biçimi!
Yani, kabus gibi bir durum; iki taraf için de kendini ikmale getirtiyor!!
Hem kurum, hem de işe girecek kişi için!..
Aslında odak nokta, kurumsal politize olmuşluktur!..
Eğer ki, mülakatla işçi ve memur alımı yapan kurum işleyiş bakımında güvenirliği ve öz güven duruşunda, arıza-i duruma sahipse!
Olumsuzluklara galebe çalmışsa..
Siyasilerin, politikacıların arka bahçesi kimliğine dönüştürülmüşse!..
Misyonuna ve aksiyonuna halel getirmişse..
Şeffaf ve adil, kaliteli bir hizmet fikriyatı ve yönetimine sahip değilse; şeffaflık beklenilemez!!
***
çünkü bilinir ki, kurum kılı kırk yaran değil; adamına göre muamele yapandır..
Hak, hukuk gasp sıradan bir anlayıştır onlar için!!..
Adil bir düzen; mekanizması dönmez!..
Ve yine bilinir ki, böylesi bir kurumda hiçbir kimse hakkıyla, hukukuyla makam, mevki ve iş sahibi olmaz, oturamaz da!!
Liyakat ve ehliyet ölçüsü değil, siyasi kartviziti önemlidir, işgal edeceği koltuk için!
Haksızlık denilen şey, hak onlara göre!..
Torpilde, adam kayırmada, keyfiyet ve idari saltanatta söz sahibinin gücüne göredir!
Hele bir de, o kurumda eş, dost, akraba, kuzen, abla, teyze, hala yakınlığına bir de siyasi ve ideolojik kayırma kimlik kazanıp, müesses nizama dönüşmüşse!
Bir kişiye üç makam ardından üç-dört maaş gibi; Aile kurumu, Ali Babanın çiftliği, vesayetin de yaşam kulvarı alanına dair patentini almışsa!
Şeffaflık, objektiflik, açık bir yönetimsel ilkeler manzumesi raflara kaldırılmışsa, kimse adil bir işleyiş beklemesin!..
Beklenilmesi de abesle iştigal olur!...
***
İşte, kadim şehrimizdeki işçi ve memur alımına ilişkin hal-i hazırdaki yerel yönetimlerdeki işleyiş, ne hazindir ki böylesi bir girdabın içerisinde!
Ve genel kanı da, bu minvalde değerlendiriliyor
Noter huzurunda kura çekimi yapıldı, şimdi mülakat yapılıyor?
Ki gazetelere de yansıdı; Torpil var, kayırma var, adamcılık var? diye!..
Konuşulan ne; kendi adamlarını, yakınlarını, eşini, dostunu, siyasilerin, hacı abilerin, şunun, bunun adamını kayırmak üzere, mülakatı koz olarak kullanıyorlar
Maalesef!
İnanmamak elde değil..
Tabi mülakat komisyonu kimlerden oluşuyor?..
Kriterler nedir?. İşçi ve memurların muhatap tutuldukları, soruların mahiyeti nedir?
Denir ya kitabın, yaşamın hangi sayfasından, ya da sürecinden söz edilip, sınava tabi tutulacak, doğrusu pek muttali değilim!..
Ki sanırım kimse de, fikir sahibi değil, mülakat komisyonu üyeleri ve sınava girenlerin dışarıya yansıttıklarının dışında!
***
Komisyon üyeleri ketum ama, mülakata girenlerin söyledikleri yenilir yutulur değil.. Ahiret soruları var diyorlar?..
Ne kadar gerçekçi o da meçhul!
Sonuç itibariyle, yerel yönetimlerdeki hal - durum ve işleyişi, mevcut işçi ve memur alımıyla alakalı, sistem kaş yapayım derken göz çıkarmanın ötesinde bir durum!?..
Olması gereken neydi.
Kurumun kurumsal kimliğindeki şeffaflığın gerçekçiliği..
Politize olmamışlığı; zihinlerde ve toplumun genel kanısında; torpilin, adam kayırmanın yani şaibelerin havada uçuştuğu, ideolojik ve siyasi hesapların kartvizit olarak, benimsenildiği bir akla sahip olmadığıydı!..
***
Eğer ki böylesi bir kimlik vücut bulmuş olsaydı!..
Kamuda mülakat torpildir, devlet işleyişine aykırıdır çıkışına, karşı çıkar ve derdim ki!.?
Yok öyle
İşçisi de olsa..
Memuru da olsa..
İdarecisi de olsa..
Makam ve mevki, görev neyi içeriyorsa içersin!..
Kişi bilgisiyle, Eğitimiyle, İnsani ve vicdani duruşuyla; tanınması gerektiği gibi.
Ehil ve liyakat ölçüsü de!..
çünkü hizmetteki kalite, insani ve rahmani, vicdani, medeni kültürün zenginliğiyle güç kazanır!..
Halka hizmet, hakka hizmet şiarının temelinde ne diyoruz; insan kalitesi yatmaktadır..
Ama biz, ne hazindir ki O insan kalitesi ve işin ehil ve liyakat ölçüsünü, torpile, adamcılığa, çıkar menfaatine odaklı kurban edip, yerle yeksan ettiğimiz içindir ki!.. En basit bir işleme bile; binlerce olumsuz tuğla ekleyebiliyoruz!
***
MİLLİ VE YERLİ!
Önce Milli kelimesinin ne anlama geldiğine bakalım Türk Dil Kurumuna göre;
Milletle ilgili, millete özgü, ulusal!
***
Şimdi de, Yerli kelimesine bakalım, ne anlama geliyor..? Türk Dil Kurumuna göre;
Taşınamayan, başka yere götürülemeyen!
***
Neden iki kelimenin anlamını buraya aktardığıma gelince!..
Sosyal, siyasal, ekonomik mevzuları irdelerken, Milli ve Yerli kavramlarını iyi ayırt etmek gerekir!.
***
Bir kentin, bir bölgenin, belli bölgede yetişen, kendine özgü nitelik taşıyan.. Oturduğu bölgede doğup, büyüyen, ataları da orada yaşamış olanlara söylenecek söz.. Elindeki, avucundaki, her ne ise maddiyat içerikli ne varsa o; Yerlidir
***
Tabi, Milli olabilmesi için de, yurdun, ulusal bir kimlik kazanıp, millete özgü, olmalıdır? Yani, 740 bin kilometrekare alandaki 83 milyon insanı kapsayan, eldeki avuçtaki, her ne ise maddiyat içerikli ne varsa o Millidir
***
DUYDUNUZ MU?.
Bay Ekrem İmamoğlu demiş ki? Dün olduğu gibi bugün de, hiçbir zaman makam ve mevki talebim olmamıştır Yani.. Yanisi şu Hep makamlar ona önerilmiş?
***
İlçe Belediye başkanlığı gibi, İstanbul Belediye Başkanlığını da!.. O istememiş, ona öneri getirilip, siz başkan adayımız olur musunuz denilmiş! Gelen önerileri de; geri çevirmeyip icabet etmiş.. Kimseyi kırdığı yok!
***
Şimdi, Cumhurbaşkanı adaylığı mevzusu var ya! Sormuşlar, böylesi büyük bir makama talip olur musunuz diye.. Verdiği yanıt; Talip olmam?.. Lakin bunun bir de; aması var.. O da, bir öneri gelirse!
***
Bay İmamoğlu! Zaten, başka türlüsü olmaz ki! Siz istediğiniz kadar iştahlı olun, gelin-güvey olun, ben varım, ben de adayım deyip durun!.? Eğer ki, sizi isteyen, sizi öneren yoksa ne mümkün?..
***
Ki, sizi ya Parti önerecek.. ya 20 Milletvekili imza ile önerecek.. Ya 100 bin kişinin noterli imzası olacak Ki; aday gösterilebilesiniz!.. Sonuç itibariyle, önerilmeyen, öne çıkamaz işi fazla tepeden bakışa çıkarma! Tabi, Bay Kemal son dakika golüne yeltenmezse!
***
O DİLE DİKKAT!..
Dün de, aktardım, bugün de aktarıyorum!.. Ve pür dikkat, hassasiyet, sağduyu, aklı selim olalım.. Şunu hiç ama hiç unutmayalım!.. Ülkemizde, bölgemizde, ilimizde Ermeni yurttaşlar var.. Ve onlar bu topraklarda yaşıyorlar.. Ki bu ülkenin de, vatandaşıdırlar?
***
Haçoların, Siyonistlerin, emperyalistlerin sinsi ve kirli tezgahlarına karşı, kullanacağımız dil, üslup ve ifadeler; Ermeni vatandaşlarımızı, bu ülkenin vatan evladı görerek, hissederek kullanalım! Onları üzecek, onları incitecek, onları ötekileştirecek bir duygu körüğünde olmayalım!
***
Aksi taktirde, bize hainlikler besleyen çakallara iştah açıcı bir alan, oluştururuz Ki, istedikleri de içte kaos üretici ortam yaratmaktır Ne diyor tarihçiler eğer ki bir katliamdan söz edilecekse de, o da Rusların işbirliği içerisine giren Taşnaklardır?
***
GÜNÜN SÖZÜ
Bazı insanlar yağmuru hisseder, bazıları ise sadece ıslanır.