MÜZE OLSUN!
Eklenme: 9/6/2010 12:00:00 AM

Dün gece; Gönül nuruyla, elleri semaya kaldırıp, Allah-u Teallaya dua ederek "Kadir Gecesinin" feyzine nail olduk. Bu münasebetle! Bin aydan daha hayırlı olan "Mübarek Kadir Gecenizi" can-ı gönülden tebrik ediyor. Ve hepimiz için. Ülke ve milletimiz için. Yaşanan ve yaşatılan süreç için. Hayırlara vesile olmasını niyaz ederim.

* * *

Evet, Sohbetimize dönersek! Sahi; Diyarbakır E Tipi Cezaevi yıkılacak mı? Yoksa 12 Eylül "zulmünün" bir abidesi olarak müzeye mi dönüştürülecek? Ve tabi ki; bu duruma kim karar verecek! Malum; Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır mitingindeki "en net mesajı" bu minvalde oldu. Yeni cezaevi inşa! edildikten sonra yıkacağız. Bir daha "O dönemin" atmosferi ve kalıntılarını hatırlamamak üzere. Tabi bu ifadesi; "miting" alanındaki ifadeydi. Ancak aynı günün iftar yemeğinde; "Müze" olması gerektiği yönünde teklif sunuldu. Toplumun ekseriyetinin "istediği" gibi; "müzeye" dönüştürülsün diye!

 

***

Bildiğiniz gibi; Daha önce buradan bir kaç kez ifade ettim! E Tipi Cezaevi'nin "müze" olması gerektiğini. Çünkü 12 Eylülün "O çirkin, karanlık ve vahşet" dolu yüzünü yarınların görmesi için. "Co ve Cop" hikâyelerinin unutulmaması için. Oranın "zulmün abidesi" olarak; kalması gerekir! Başbakan'a Karayolları Bölge Müdürlüğündeki iftar yemeğinde iletildi. "Yıkılmasın, Müze olsun" diye! Denildiğine göre; "olumlu" bir yaklaşım göstermiş. Yani "olmaz" değil, "olabilir" minvalinde. Olabilir mi? Doğrusu; zaman gösterecek!

* * *

Ancak son 48 saat içerisindeki "söylemler" şunu söyletmiyor değil; "E tipi cezaevinin yıkılması zor olacak?" Şöyle ki; Orada işlenen "insanlık suçunun" hesabı sorulmadı. Co ile Cop'ların. İşkencelerin. İnfazların. Zindanlarda dışkı ve fare yedirilmesi. Düşünün; Dünyanın en "vahşi" 10 cezaevinden biri olan Diyarbakır E Tipi Cezaevinin. O günkü; Despotları. Apoletlileri. Emir-komuta zincirindekiler. Sorgulanmadı. Soruşturulmadı. Yargılanmadı. Cezalandırılmadı.

* * *

Tüm bu "hesap sorgusu" yapılmadan; 12 Eylül'ün "karanlık ve vahşi" yüzüne sahip cezaevinde "yapılan ve edilenlerin" hafızalardan silinmesi için; "Yıkılması" halklarda vicdani azap olarak askıda kalır. Onun için; Geçmişle yüzleşmek! Her zaman gelecek yarınlar için yol haritasıdır. Evet! "O 12 Eylül'ün Utanç" abidesi cezaevinin hadisesi dün BDP'nin de gündemindeydi. Tıpkı; Başbakan Erdoğan'ın İstasyon meydanında "dile getirdiği" gibi. BDP'de; İstasyon meydanındaki Referandum mitinginde dile getirdi. Baydemir; "Yıktırmayız. Orası müze olacak?" Ve "Nitekim" Kenan Evren dönemindeki zulmün, mezalimin hesabı sorulmalı?

* * *

Önceki gün; Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker'le konuştum. Kamunun gündemine gelen bu hadisenin "akıbeti" ne olacak diye? Çünkü Kendileriyle yaklaşık 67 ay önce sohbetimizde dile getirmişti. "Cezaevi, yıkılıp eğitim kampüsü haline getirilecek" demişti. Son gelişmeleri şöyle yorumladı; "Cezaevi yıkılmayabilir?" Başbakanın "müze" konusundaki olumlu yaklaşımı, şöyle gelişebilir. Cezaevinin; İşkencelerin yapıldığı koğuşlar. Sorgu odaları. Askılar ve darağaçları. Bunların bir bölümü; "müze" olarak ayrılabilir. Diğer bölümler de; "Eğitim kampüsüne" dönüştürülebilinir.

* * *

Sonuç itibariyle; Gerek Başbakan Erdoğan. Gerek BDP'li Belediye Başkanı Osman Baydemir. Ve gerekse Diyarbakır halkı başta olmak üzere "O cezaevi" vahşetinin mağduru olan kişi ve aileler. Hepsindeki ortak "uzlaşı" noktası; "müze" olabilirliği. Bence; Ankara'da. Yani Başkent'in göbeğinde "12 Eylül Utanç Müzesi" açılıyorsa. 12 Eylül'ün "en acımasız" yüzüne sahip olan; Diyarbakır E Tipi Cezaevi "neden müze" olmasın? Bir önerim var; Hem hükümete hem de imar noktasında sorumlu olan yerel yönetime! Gelin; "Şu bu, dedi demedi" polemiğinin batağına düşmeden. Vicdanları rahatlatan. Demokrasinin ve demokratik tutumun da; en büyük kazanımı olarak. "Müze mi, Yıkılsın mı?" Kararını; Diyarbakır halkı versin. Mini bir referandum yapalım. İnanıyorum ki; Çıkacak sonuç yüzde yüz "Utanç" abidesi olan Cezaevi "müze" olsun eveti olacaktır.