NASIL BİR İDARECİ İSTİYORUZ?
Eklenme: 1/31/2009 12:00:00 AM

Yerel seçimlerin "takvim" yaprakları bir bir düşüyor.

Düşmeye de devam edecek.

Güzel bir deyim var. Sıkça da kullanırız.

Özellikle; "özlemle" beklediğimiz.

Sabırsızlık içerisinde gelmesini istediğimiz "zaman dilimiyle" alakalı.

Şöyle ki; "Sayılı günler çabuk geçer" diye.

Ve böyle kendimizi teselli ederiz. O günün gelmesi için.

Ki günler de "su gibi akıp" gidiyor.

Hem yaşamın hem de hayatın "basamaklarından"!

Şuan itibariyle; 29 Mart Mahalli seçimlerine 60 gün var.

Yani iki ay gibi kısa bir süre sonra; sandık başına gideceğiz.

Belediye Başkanı ve Belediye Encümen Üyelerini seçmek için.

***

Mahalli Seçimler "4 yılda" bir mutat bir şekilde yapılmakta.

Yönetilenler olarak 4 yılda bir kazanmış olduğumuz bir "Tercih" şansı.

Biz "bir gün" tercih ortaya koyarız. Ve o günkü tercih doğrultusunda "4 yıl" yönetiliriz.

29 Mart'ta işte öylesine bir "şansı" yeniden kullanacağız.

Bir dört yıl daha "yönetilmek" için.

Peki, ahali olarak elimize geçen bu "şansı" nasıl kullanmalıyız.

Veya "nasıl bir yöneticiye" tercih koymalıyız.

Yada neler istediklerimizi. Tercih etmeyi düşündüğümüz adayda "hangi kriterleri" arıyoruz.

Bunları biliyor muyuz?

***

Ben buradan "İsim ve Parti" gözetimine girmek istemiyorum.

Böyle bir "fikriyatın" içerisine girmek de âdetim değil.

Zaten düşünmem, duruma; "tarafgirlik"  kazandırır.

Bununda vebali büyüktür.

Onun için; "tarafsız" bir bakış koymak gerekir.

Öncelikle ezberi bozarak belli kriterleri "alevlendirmek" lazım.

Ki bu kriterlerin "ışığında", nasıl bir Belediye Başkanı "istediğimizi" kavrayabilmiş olalım.

***

Şöyle ki; Laf değil, iş üreten olmalı.

Profesyonel anlamda "proje" üretmeli.

Yapılmayacakları "vaat" etmemeli.

Rutin işlerin üstesinden gelmekle "iş yapmış" olduğunu düşünmemeli.

Sorunların üstesinden "gelebilecek" plana ve çözüm projelerine sahip olmalı.

Profesyonel bir kadroyla "halkın" huzuruna çıkmalı.

Özellikle; kentin "her katmanına" ulaşmalı.

***

Okulu, hastaneyi, caddeyi, sokağı, yolları, trafiği...

Kısacası "ahalinin" günlük hayatından haberdar olmalı.

Dicle Nehri kıyısında "otlayan" koyundan ve onları güden çobandan bile "nasip" görmeli.

Onlara da hizmet "götüreceği" felsefesine yüreğinde tutmalı.

İnsanlara "istihdam" oluşturacak iş alanları kurmak.

Üretime dayalı "yapılanmalara" gitmek.

Maddi ve manevi yönde "darda" olanın yanında olduğunu hissettirmek.

***

Onun için de;

Hedef belirlerken halkın gerçek ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak ve ona göre programlar yaparak, yeni fikirler üretmek şart.

Bir adaydan bunlar istenir. Ve vizyon.

Tabi ki de; aday da yapmak istediklerini, programını ve kendini vitrine çıkarmak zorundadır.

Öyle ki; tek tek, evleri dolaşıp kapı kapı insanlara merhaba ben belediye başkanı adayınızım deyip onlarla yüz yüze sohbet etmesi gerekir.

Çarşı esnafı ile görüş alışverişinde bulunmalı her gün, her yerde olabilmeli.

İletişim siyasetin olmazsa olmazlarının en başında gelir.

Bence artık "Parti unsuru" birinci şart ve koşul değildir.

Çağın ve iletişimin "baş döndürücülüğü"

***

Yönetilenlerin de "düşünsel" anlamda eski fikre sahip olmadığı.

Hizmeti ve kişiyi "parti üstü" gördüğünü bilmek gerekir.

Bundan dolayı da parti unsuru o kadar önemli değildir.

İnsanlar sıcak buldukları, kendilerine yakın buldukları ve en önemlisi gözlerinin içine baktıklarında güvenebileceklerini hissettikleri kişilere oy verirler.

Siyaset iletişim sanatıdır.

Gönüllerde iz bırakabilme ve insan kazanma sanatıdır.

Ve de; "geleneğime, kültürüme, düşünceme ve kimliğime" saygı duymalı.

Beni "sözde" değil, "özde" benimseyen olmalı ki.

Güvenim "ona" olabilsin.

İşte böyle birini bulursanız "beni haberdar" edin.

Güzel bir hafta sonu dileğiyle.

***

BAŞSAĞLIĞI

Tam da; yazım sayfadaki yerin almış.

Artık "baskı kalıbına" doğru yol alıyordu.

Derken telefonum çalındı. Haber merkezinden arkadaşlar.

"Vali Bey'in Kayınpederi vefat etti" diye.

Üzücü bir haber.

İl Valimiz Sayın Avni Mutlu'nun Kayınpederi Merhum Hasan Erdem bir süreden beri tedavi görüyordu.

Son olarak Diyarbakır'a gelmiş ve rahatsızlanması üzerine Dicle Üniversitesi'nde tedavi altına alınmıştı.

Dün akşam "hakkın rahmetine" kavuştu.

Buradan kendisine Allah'tan rahmet.

Ailesine, sevenlerine ve İl Valimiz Sayın Mutlu'ya "başsağlığı" diliyorum.