Soruyorum!
Ve diyorum ki;
"Barış' neye hikmettir?
Hiç kuşkusuz ki;
Barış muhtevasıyla, hayli kapsamlıdır
Barış
Aslında, sihirli bir sözcüktür.
***
Özellikle;
Yaşayan,
Yaşatan ve yaşamasını sağlayan için.
çünkü
Barış "birlik ve bütünlük" demektir.
Kardeşliktir.
Huzur, güven ve mutluluktur.
***
Samimiyettir
İnkrı yoktur.
Eşitliktir.
Var olanı, "tüm haliyetiyle" kabul etmektir.
Ne dil,
Ne din,
Ne ırk ve ne de renk gözetmez!
Beşer olarak kucaklayandır.
***
Silahı.
çatışmayı.
Kan ve gözyaşını.
Kin ve nefreti, bağrında tutmaz!
Yeşermemesi.
Fesat ve fitne yapıların oluşmaması.
Ayrıştıran,
Husumeti "körükleyen" zihniyete her daim karşıdır.
Kapıları da kapalıdır.
***
Bireyi.
Aileyi.
Cemaati.
Velhasıl hiç kimseyi "küçük" görmez!
Hakir de.
Zulmü de,
Zulümkarlığı da, kabul etmez!
Egemen kılmaz.
Ona biatte etmez.
***
En halis ifadeyle;
Onu bilen ve yaşayan için kapsam sahibidir.
Barışı bilen ve yaşayan
Kendiyle, ailesiyle, sokağıyla, mahallesiyle, şehriyle.
Pek tabi ki, milletiyle.
Yani yekvücut vaziyette ülkesiyle ve devletiyle "uzlaşı" içerisinde olandır.
***
Barış.
Yer küresinin "en büyük hazinesidir".
Zenginlik derghıdır.
Büyüktür.
Fakr-ü zaruret.
Yoksulluk.
Biçarelik, geri kalmışlık, cehalet kitabında yoktur.
Yazmaz.
Kabil de değil.
***
Var olan da.
Barışın,
O paha biçilmez zenginlik kültürüyle kaynaşır.
Yardımlaşma ve dayanışma "ahlakıyla" yok olur.
Barış.
Bir çınar ağacı gibidir.
Dal-budak saldıkça ürün verir.
Ve gölgesi; genişler.
***
Peki.
Barış bu kadar "insanı" öne çıkaransa.
Karşı çıkış niye?
Evet, barışı kimler istemez!
Hal-i vaziyet orta yerde.
Kimdir istemeyen.
***
Sadistler.
Korkaklar.
Art niyetli, kandan beslenenler.
Silahı,
Şiddeti,
Ahlaksızlığı, bencil yaşamı kültür edinenler
***
Başkasının sırtından,
Akan kandan,
Dökülen gözyaşından,
Uyuşturucudan,
Fuhuştan,
Feodaliteden,
İstikrarsızlıktan,
Nemalanan "diktatör ya" yapıyı benimseyenler.
Özetle; bunlardır, "barışı" istemeyenler!
***
Şöyle bir başımızı kaldıralım.
Ve çevremize;
Alıcı zihin gözüyle bakıp-irdeleyelim.
Barışı.
Kardeşliği "kimler" istiyor.
Ve kimler hal-i vaziyetle istemiyor.
Görelim.
***
İşte.
Cumhuriyet tarihinden buyana yaşananlar.
Ki evveliyatı da var.
Kürt siyasal harekatı.
Bugün, 29'üncüsünü yaşıyor-yaşatılıyor, yaşıyoruz.
Neler yaşandı, nelere mal oldu buradan tekrar ifadeye gerek yok.
Yaşayan bilir sözüyle!
***
Bugün.
Diyoruz ki, "artık" barış ve kardeşlik olsun.
Bunun için de.
Başlatılan ve yol kat edilen "çözüm" sürecindeyiz.
Ne var ki; o yukarıda saydığım özelliklerin sahipleri görüyoruz ki "barışa" karşı, duvar örüyorlar.
Barış olmasın!
***
Ne hazindir ki.
Ve vahim bir çelişkidir ki.
Barışa hasret,
Barışa özlem,
Barışı en fazla hak eden bizler.
Öylesine,
Yanlış ve yanılgı duygusu içerisindeyiz ki, "şer yapı"nın körüğüne takılmışız.
***
Ayağımıza keseri vuruyoruz.
Kanattığımız yetmiyormuş gibi.
Bir de;
Üzerine "tuz-biber" ekerek, acıyı büyütüp, yeni acılar ekliyoruz.
***
Takılmıyorum.
Lice'deki karakol olayına,
Orada yaşanan üzücü ölüm vakasına.
(Ölen gencimize Allahtan rahmet diliyorum, yaralılara da acil şifalar).
Cizre'deki "asayiş" timi görüntüsüne.
Diyarbakır'daki dün yaşanan "çatışma" ortamına.
***
çünkü.
Takılsam, sorgulasam.
Şu iyi yaptı,
Bu kötü yaptı, desem, tarafgir ruh haline kapılsam.
Şu incinsin,
Bu incinmesin, zihni bunalımıyla.
"Yanlışlar silsilesi" oluşur ki.
Bu da, "var olan ateşi" körükler.
***
Nitekim!
Yarım asırdır, bu hep "tekerrür" etti.
Onun için.
Lice'de ölen Medeni Yıldırım'ın annesi Fahriye Yıldırımın o acı yüreğiyle, ifade ettiği gibi.
Diyeceğim ve temennim o dur ki; "Dökülen kan son kan olsun"
***
Bu ülke barışa hasret!
Bu coğrafya da.
Kürtler de,
Türkler de, sunusu de Alevisi de.
Barışa hasret.
Öyle ki,
Uzun süredir, hasret, kurumuş çorak toprak gibi.
***
Nerdeyse.
"Barışın" ne anlama geldiğini,
Yaşamı,
İnsanı "nasıl" ulvi değere oturttuğunu unutmak üzere!
Hasret.
Ve artış "kucaklaşmak" istiyor.
***
Hep derim!
Barış "siyasi" alanda, hayat bulur.
Ama "sadece" siyasetin değil.
Üstündür.
Pek tabi ki,
Barış siyasete bırakılmayacak kadar da, hassas kimliğe sahiptir.
***
Evet,
Bilesiniz ki;
Şuan ki, yaşanan durum "Ne oluyoruz ya" dedirtiyor!
Onun için barışı sahiplenelim!
Ama kırarak,
Şiddeti körükleyerek,
Uzlaşı masasında,
Taraflar açısından "güçleri" zayıflatmak, güç sınamasında bulunmakla değil.
Ya da; "hile-desise" oyunlarına duşa getirmekle hiç değil.
***
Böylesi bir zihin.
Ne sahibine,
Ne karşısındakine ne de çevresine, "karı" olmaz!
Olacak olan;
Var olan olumsuzluğu daha bir artırmaktır.
Onun için;
Barışa hep birlikte sahip çıkalım, sağduyu, akl-i selim olmayı şiar edinelim.