StrBody "
Kaygı verici bir süreç işliyor.
Hem de doludizgin,
Toplumsal kutuplaşma;
Ve kargaşa ortamı ""korkunç"" bir şekilde körüklenmekte.
Kimi bilerek, kimi bilmeyerek. Kimileri de, ""alet"" olarak; durumu ""hırçınlaştırıyor.
Ama kimse; ""toplumsal"" dinamiklerin ""zarar"" görmemesi anlamında; ne hikmetse ""kıl"" kıpırdatmıyor.
Siyasi liderlere baktığımızda ""ilk sözcükleri"" her ne kadar ""ülke kaosa sürükleniyor"" ise de;
Devamında ""saldırgan"" üslup ve müsebbip suçlaması geliyor.
Aydınlarımıza baktığımızda ise; ""komplo"" teorileri üzerinde; paronayak vaziyette ""fikir"" üretiyor, duruma ""tuz biber"" misali.
Ekranların ""müdavimi"" bazı hukukçular ise, ""adaleti, hukuku ve nizamını"" icra etmeleri gerekirken, aksine ""astık-kestik"" adaleti ve hukukuyla, ""beyinleri"" meşgul ediyor.
Yani anlayacağınız, ""kimse"" ülkenin selameti açısından; ""olumlu"" bir yaklaşım göstermiyor.
***
İşte bunun en bariz örneğini; önceki akşam yaşadık.
İzleme anlamında müdavimi olduğum ""siyaset meydanını"" önceki gece pür dikkat izledim.
Çünkü Türkiye'nin ""gerilme"" gösterdiği mevzuu tartışılıyor.
Konuklar, ""alışık"" isimler. Ülkede ""onların"" dışında, aydın, konuşan, tartışan, yazan, çizen yokmuş gibi.
Ekran ""işgalcileri"" misali.
Ali Kırca'nın sunduğu ""program"" daha ilk dakikalardan itibaren; ""üslup"" anlamında; rezalet denilecek düzeyde, seviye düşürdü.
Kırca'nın ""seviye"" düşüren, konuşma üslubuna karşı ""kışkırtıcı"" pozisyon üstlenmesi ise; apayrı bir garabet idi.
***
Deniz Som. Cumhuriyet Gazetesi'nin yazarı.
""Fikir ve söylem"" anlamında; her ne kadar ""çağdaşım"" iddiasında ise de, ""düşüncelere saygı"" anlamında; programdaki ""saygı-sız-lığı"" vahim derecedeydi.
Beri yanda, Mehmet Metiner. Bir gün Gazetesi Yazarı. AK Parti'nin ""ekranlardaki"" savunucu ismi.
Ama üslup anlamında o da; ""saygı-sız-lık"" çizgisini aşanlardan.
İşte önceki akşam ""Som ve Metiner"" arasındaki; söz dalaşı ve kullanılan ""ifadeler"", Türkiye'nin gerçek resmini ortaya koymaya yetiyordu.
Birbirini ""kabullenmeyen"".
Birbirlerine ""karşı"" saygı göstermeyen.
Birbirlerini ""ihanetlikle"" suçlayan.
Birbirlerini ""rejim düşmanı"" olarak gösteren.
Zat-ı muhteremler.
Onun için; İmamları ""tenzih"" ederek. Hani anlamlı bir atasözümüz vardır ya.
Hep söyleriz; ""İmam bunu yaparsa, cemaat ne yapmaz"" diye.
Bir başka atasözü de şöyle der; ""Balık baştan kokar"" misali.
Bugün; Türkiye'nin ""kaygı"" veren dinamikleri maalesef bu çerçevenin içerisindeki resimdir.
Neyse! Tabloyu ""netleştirme"" anlamında; Som ve Metiner arasında ""program"" süreci içerisinde; geçen diyaloga bakalım.
Kim neyi; ""midesinden"" indirmiş.
***
Som: 12 Eylül faşizminde insanları aldıkları zaman 90 gün tutarlardı. Neyle suçlandığını bilmeden. Bunlar 12 ay tutuyorlar, neyle suçlandığını söylemeden. Bunun adı İslamcı Faşizm değilse nedir, bilen birisi bana anlatsın. Ve bakın ben bunları söylüyorum, yarın da aranızda olmayabilirim. Onu da söyleyeyim.
Kırca: Sizin de öyle bir kaygınız var mı?
Som: Var tabii olmaz olur mu? 83 yaşında İlhan ağabeyi gözaltına aldılar, adam ölüyordu kalpten. Açık kalp ameliyatı oldu hiç şeyleri yok; vicdanları, akılları, hukukları, demokrasi kavramı, insanlık hiç bir şey yok. Gidiyorlar, aldılar başlarını patlamış bir zemberek gibi böyle dağıttılar ortalığı. İnşallah toparlayabilirler. (...)
Metiner: Ben Sayın Som'a buradan yanıt vermek istemem. Çünkü gerçekten bir kırılma döneminden geçiyoruz. Türkiye toplumunu, her birimizin bir şekilde teskin etmesi gerekiyor. Serinkanlı, sorumlu ve sağduyulu davranmamız gerekiyor. Bir de analiz yapmamız lazım. Objektif ve doğru verilerden hareketle analiz yapmamız lazım. Size birilerinin mutlaka saygı duymasını istiyorsanız sizin de mutlaka birilerine saygı duymanız gerekir.
***
Som: Böyle boş konuşmalar yapmayalım. Metiner, bak daha önce de seninle konuştuk bunları. Birileri birileri değil, açık söyle yaaa... Fethullah Gülen'e sümüklü dediğime mi sinirlendin? Bunu söyle mesela...
Metiner: Şimdi Fethullah Hocaya...
Som: Eeeee. Ne hocası efendisi. İlkokul mezunuyla beni muhatap etme ya...
Kırca: Kişiselleştirmeden tartışalım.
Metiner: Muhatabım siz değilsiniz.
Som: Yürü git o zaman...
Metiner: Fethullah Hoca Efendi... Yani eskiler çok güzel bir şey söylemişler, 'Üslubu beyan ayniyle insandır'.
Som: Ben çağdaş insanım yaaa...
Metiner: Bir insanın üslubu neyse kendisi de odur... Hiçbirimizin bir diğerine saygısız sıfatlar yöneltmeye hakkı yok. Beğenmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz, kendisiyle demokratik rekabet içinde olabilirsiniz. Demokratik ve hukuk yolları içinde alt edilmesi gerektiğini savunabilirsiniz. Ama sümüklü, Fethullah Hoca efendi için, Dengir mengir bunlar çok saygısızca ifadeler... (...)
***
Metiner: Kimin suçlu olup olmadığını şu anda hiçbirimiz bilmiyoruz. Bir insanın gözaltına alınması ve tutuklanması onun suçlu olduğu anlamına gelmez. Çünkü hukukta 'berat-i zimmet' asıldır. Bir insanın suçlu olduğu kanıtlanıncaya kadar suçsuz kabul edilir.
Som: Hukukçu mu bu arkadaş? (Ali Kırca'ya soruyor) Bilmiyorum, onun için sordum. 'Değil' tamam. Yani birşeyleri söylerken size danıştım da bu böyle konuşuyor. Benim bildiğim edebiyat fakültesi mezunu bir arkadaşımız. Türk dilinin uzmanı olması lazım.
Metiner: El kol hareketi yapmadan konuşun. Terbiyenizi takının. El kol hareketleri, parmak işaretleri yok.
Som: Bu arada şunu söylemek istiyorum efendim; herkes eşit olsun. Beyefendi eğer imam hatip mezunu ise bunun Sultanahmet Camisine imam olarak atanması en doğal hakkıdır. Ama imam olduğu halde siz bunu alıp da Ayasofya Müzesi'ne müdür yaparsanız orada bir dengesizlik var demektir. Bu iktidarın yaptığı da bu. (...)
***
Metiner: Bakınız kimseyi peşinen suçlu ilan etmiyoruz. Sayın Şener Eruygur da suçsuz olabilir, Hurşit Tolon Paşa da... Peşinen bir insanı suçlu diye ilan etmek olmaz.
Som: Bu klasik laflarla bir yere varamazsın kardeşim. Almışsın adamı içeriye özgürlüğünü engelliyorsun adamın.
Metiner: Talat Aydemir darbe girişiminde bulunurken Atatürkçü değil miydi?
Som: Beyefendi konuşuyor işte, Metin Mehmeter konuşuyor.
Metiner: Metin Mehmeter değil, Mehmet Metiner.
Som: Öyle mi?
Metiner: Henüz ismini bilmediğiniz bir insan hakkında konuşurken bile atmasyon içindesiniz.
Som: (Kahkaha atıyor) Yapma yaa...
Metiner: Gülmek size çok yakışmıyor ama...
Som: Anamızı da ağlatacaksın yani. Kafaya taktınız yani. Ne kadar Atatürkçü varsa yok edin.
***
Metiner: Ben her türlü baskıya karşıyım. Baskı rejimlerinin karşısındayım.
Som: Faşizmin özü baskı zaten. Türbanlı Baas...
Metiner: Siz İslamcılıktan ne anlarsınız Allah aşkına. İslamcılığa dair okuduğunuz tek doğru dürüst bir makalenin adını bile söyleyemezsiniz. Siz İslamcılıktan ne anlarsınız.
Som: Niye geldin şimdi, İslama niye geldin.
Metiner: Kafanızın gerisinde Baasçı bir faşizm var.
Som: Türbanlı Baasçı...
***
İşte toplumun bir adım önündeki iki ""aydın(!)"" insanın, ülke gündemine ilişkin düşünceleri..
Ve birbirlerine ""karşı"" tahammülleri..
Okudunuz.. Fazla söze de gerek yok. diyorum; taktir sizlerin..
Güzel bir hafta sonu tatili dileğiyle; pazartesi günü buluşmak üzere..
"