NE YİĞİTLİK, NE DE MERTLİK?..
Eklenme: 7/22/2024 12:00:00 AM

Kaldı mı ki?.. Yok.. Artık mertliği de, yiğitliği de mumla arar hale geldik. Nasıl bu hale geldik, anlamak zor. Biz ki, bir zamanlar yere göğe sığdırılamazdık. Öylesine bir toplum idik ki, yiğitliğimizle, mertliğimizle, dürüstlüğümüz ile bilinen, övünülen ve bunlarla gururlanandık! Kimse kimseye kem gözle bakmazdı!

***

İnsani, vicdani ve rahmani yönümüz, tüm kutsiyetiyle, yaşam alanımızın her zerresine, merhametle nakış edilirdi. Yalanı, iftirayı, gıybeti, yayanın ağzına şamar, zihnine de, ahlaksız denilirdi, dışlanırdı. Hele ki, devletin ya da milletin malına göz diken, hırsızlık yapan, rüşvet, suiistimalde bulunan var idiyse; yüzüne tükürür, zıkkım yedin, der kapı önüne konulurdu.

***

Sevgiyi, saygıyı, muhabbeti şiar edinir, misafirperverliğimiz tarif edilemez, ancak yaşanılırdı. Medeniyetler üstüydü. Kalleşlik, arkadan hançerlemek, kuyu kazmak, kumpas kurmak, itibar suikastına girmek, yetiştiğimiz kültürde, yer bulmaz, kitabımızda, satırı geçmezdi. Sözüne güvenilen, bir toplum ve de bireyler idik!

***

Ama ne yazık ki, son yıllarda vahim bir şekilde; o mert, yiğit, saygılı, sevgili, güzelim birey, toplum gitti. Yerle yeksan misali, üzerinden buldozer geçmiş gibi, darmadağın oldu! Yerine, bambaşka, ne olduğu anlaşılamayan, mevcudiyetin zıttıyla hemhal olan, olmuş, bir toplum, inşa edilmeye başlandı. Tüm değerler sıfırlandı, yozlaştırıldı!

***

Acımasız, duygu kaybıyla, kalleşlik, ihanet, yalan ve dolanla beslenen, insanlar türedi! Birbirlerinin fecaat şekilde, itibar suikastıyla, kuyu kazar oldu.

İftiranın bini bir para misali Ki en büyük ahlaksızlıkta, tüm bunların fütursuzca ikmal edilmesi ve de alıcısının da olmasıdır. Hani bir söz vardır, tüfek icat oldu, mertlik bozuldu diye.

***

Ne hazindir ki, teknoloji ve dijital dünyadaki fütursuzluk, yalanın, dolanın, kalleşliğin, iftiranın, servisinde, tüfek misali, enva-i ihaneti meşrulaştırır hale geldi, geliyor?. Yeter ki, düşmeye gör. Şeytanı kurgulu planlar, kuyu kazan çok olur. Biri bin ederler. Siyaset arenası başta olmak üzere, makam, mevki, unvan sahibi iseniz, iftira çoklu gelişiyor. Ahlaksızlığın en çirkini Son örnekler, kaset kumpası serileri

***

çOK AMA çOK PAHALI!

Yaz serüveniyle, tatil bölgeleri konuşuluyor. Sosyal medya mı, gazete köşeleri mi, ekranların haber bültenlerinde mi, konuşmayanı yok! çok ama çok pahalı diye. İşte Bodrum, işte çeşme, işte Antalya Veya daha bilemem, nereler? İyi güzel, hoşta, yeni değil ki, bu fahiş kazıklama işi? Durduk yerde de, peyda olmadı!

***

Hani derler ya, oraları anladık, oraları biliyoruz.. Peki ya, Diyarbakırımız da, hal-i vaziyet nasıl? Buralar çok ama çok ucuz mu? Ne gezer, yok!. Bizdeki fiyatlama, semtin lüks yaşam kültürüne göre, değişiyor! İşte bu noktadan hareketle, biz buradan dile getiriyoruz. Lakin şöyle, okkalı, sükseli, renkli, albenisi yüksek, zihinlere de, nakşedebilecek sözcükleri içeren videolar çekebilen influencerlarımız yok mu? çıksa da sükse yapsa!

***

BURASI NERESİ?

Burası, Diyarbakırın yeni yüzü ve vizyonu olan, Kayapınar İlçesi. Yer ise, o meşhur ve malum, 75. Yol!.. Birileri beyaz Kürtlerin yaşadığı bölge derken, birileri de elit kesimin, takıldığı bölge, diye sınıflandırılan bir ilçemizden enstantane! Neyse, ilçenin tarihçesine, üzerinde koparılan siyasi ve ideolojik mevzularına odaklanacak değiliz. Siz, resmin muhtevasına, buyur edin? Ne görüyorsunuz? Halk deyimiyle şekil ada görüldüğü gibi dersek. Cimlerle bütünleşen, ağaç ve çiçeklerle renk cümbüşüyle huzur verici bir yeşil alandır görünen!!!

***

. Ve tabi ki, yeşilliğin doyumsuzluğuyla, masa, sandalye, taburelerin üzerinde sere serpme oturmuş insanlar. Beri yanda, çay, kahve. Eksik olmayan bir de, ev hayvanı köpek..! Kadim şehrin o biçim bunaltıcı sıcak havasından azıcıkta olsa, ıraklaşma adına üşüşen ahali! Bu kadar ironi yeter.

İşin ciddiyetine gelirsek. Bu görüntü, geçtiğimiz Cuma günü çekildi. Saatler, 18.30u gösterirken, arkadaşlarım çekip getirdi. Burası, ne bir park, ne bir çay bahçesi, ne de herhangi bir ticari işletmenin arka bahçesi veya lunapark değil.

***

Burası, sağlı, sollu, 4 şeritli trafiğin yoğun olduğu, hız tutkunlarının cirit attığı, 75. Yolun Metropol kavşağı Görünen, orta refüj. Yolun karşısındaki cafe işletmecisi, orta refüjü akşam saatlerinde masa, sandalye atarak, işgal edip, ticari mekn olarak müşteri ağırlıyor. O biçim de, rağbet gösteren var..! Kimse de, trafiğin yoğunluğuna, araçların hızlı seyahatine, tozuna da, dumanına da, çıkardıkları sese de aldırış etmeden keyif yapıyorlar! Ki, çocuklar, bebekler olmasına rağmen

***

Yol işgali, kaldırım işgali, engelli yoluna tokaz olma gibi gasp hadiselerini sıkça, yaşıyoruz!.. Ama ilk kez ölümüne diyerek, ışıkların dahi olmadığı vızır vızır araçların geçtiği bir yol üzerindeki orta refüjün işgaline tanıklık ediyoruz Garip bir memleket bizimkisi! İlgili belediye mevcut duruma nasıl bakar bilmem! Ama ben konuyu ironi şekilde dile alıp, ciddiyete ikmal etmemdeki neden; böylesi ticari amaçlı bir işgalin, telafisi mümkün olmayan, kazalara yol açabilir uyarısını yapıyorum. Ki kurban müşteri de olabilir, cafede çalışan işçi de olabilir!

***

Cafenin kendine özgü kapalı ve açık mekanı var! O iki üç metrelik orta refüjdeki yeşilliğe mi, muhtaç! Bizden uyarı, tehlike göz göre göre geliyorum diyor Yarın geç olmadan, önlem ve hassasiyet şart diyorum!Nokta

***

GÜNÜN SÖZÜ

Geride bırakılan zamanın tümörü, bilelim ki tedavi edilmeyen olaylardır

Failed to load the video