NEDEN ÇİFTE STANDART?
Eklenme: 10/7/2017 12:00:00 AM

Ne yazık ki iş, Diyarbakır

Konu, kent meseleleri olunca

Ya da mevzu, birey ve ahali endeksi, hak talebine dönünce; hep çifte standart uygulamaya maruz kalır.

Neyindendir bilemiyorum?

Suyundan mı, ekmeğinden mi?

Yoksa siyasi temsiliyetteki zafiyetten midir?

Sanırım sahipsizlik de, ötekileştirilme de, tamamen siyasi temsiliyetteki düşük profillikten kaynaklıdır.

Söz geçirememe!

İlgili ve yetkili zevata; çözüme dair baskı unsuru, olamamaktan kaynakladır

***

Yoksa.

Ekmeğinden, suyundan, örfünden, geleneğinden, göreneğinden, kesinlikle değil.

çünkü Diyarbakırın değer ölçüleri hiç bir şekilde, tartışılamayacağı gibi.

Gelen; ağlar Geden ağlar sözü, boşuna bu kentin, karakteristik yapısı için söylenmemiştir.

***

Neyse! Mevzua gelirsek

Önceki günkü yazımda, Dicle Üniversitesindeki temizlik personellerine yönelik işten çıkarılma.

Bir gün sonra da, Rektörlüğün ve Hastane yönetiminin; oluşan mağduriyete hassasiyet gösterme durumu.

İşte, bu çifte yazıma

Üniversite camiasından, yükselen bir çığlığın mesajı not düşülmüş. Gelen mesajı aynen aktarıyorum.

Ama.

Cumhurbaşkanımıza.

Başbakanımıza.

Ve tabi ki, YÖK Başkanlığına

Beri yanda, Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Talip Güle

Ki, kentin seçilmiş Milletvekillerine.

AK Parti HDPli Milletvekilleri de dhil olmak üzere bu çığlık duyulsun çağrısında bulunuyorum

Oluşturulan çifte standart uygulamaya son verilsin.

Hak, hukuk ve adalet tecelli etsin.

***

Mesaj aynen şöyle

Sayın Büyüktimur

Ayrıca üniversitedeki kadrosuzluk sorununu da dile getirseniz.

Örneğin yüzlerce personel şuan bir üst kadro bekliyor.

Adam iki senedir doçent olmuş fakat kadrosu verilmiyor

Diğeri Prof. bir diğeri de Yrd. Doç. olmuş ama kadro verilmiyor.

Birçok kişi FETÖden, atıldı.

Ama yerleri doldurulmadı, atama yapılmadı

Dolayısıyla birçok bölüm ya kapandı veya daha önce sunduğu hizmetin yarısını sunabiliyor.

Bakınız, Tıp Fakültesindeki Girişimsel Radyoloji bölümü ihraçlar neticesinde kapandı

Kilit vuruldu.

Hizmet vermiyor.

Burada işi olan hasta, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesine gidince; 23 ay sonrasına randevu alabiliyor

Özel Hastanelere gitse, binlerce lira fark veriyor, yeni masraflarla yüz yüze geliyor.

Şimdi bu kadrosuzluk neyin nesidir.

***

İşte bu mesaj dair, araştırmam oldu.

Hakikatten de, anlatılanlar devede kulak bile değil

çünkü oluşan kadrosuzluk ve gasp edilen, haklar açısından, durum bir hayli vahim

Öncelikle.

Dicle Üniversitesi Rektörlüğü bu kadrosuzluğu YÖKe bildirmiş.

Talepte bulunmuş Boşalan kadrolar; doldurulsun.

Yeni kadrolar tahsis edilsin diye.

Ama ne hikmetse YÖK kulakları, kapatmış.

Vaziyeti, görmüyor, duymuyor, bilmiyor.

Üç maymun misali

Ortaya konulan, bir gerekçe ve verilen bir cevap da yok!

Gayri resmi, anlatıma göre

Bir önceki yönetimde, FETÖnün kandili diye anıldığı için

Yeni FETÖler güçlenmesin oluşmasın diye.

Ebe yuh yani

O zaman, üniversiteyi topyekn, kapatalım.

Akademisyenleri Hekimleri çalışanları. Rektörlüğü, yönetimi lağıv edelim

Nasılsa, FETÖnün kandilidir ya

Akla ziyan bir anlayış

***

YÖK yetkilileri.

Süleyman Demirel üniversitesi başta olmak üzere

Birçok üniversite için de; bunlar söylendi.

Ki, Üniversiteden atılan akademisyenlere baktığımızda, en düşük sayına görünen üniversiteler arasında.

Yani, FETÖnün kandili değil.

Eğer olmuş olsaydı; var olan akademisyenlerin yüzde 80ni ihraç edilirdi.

Cezaevine konulurdu.

Ama öyle değil İstenilen üniversitelere kadro veriliyor

Ki onlarca üniversite sıralanabilinir.

Buradaki kasıt ve cezalandırmanın altında başka bir art niyet söz konusu!

İşte bu kasti durumun irdelenmesi ve sorgulanması gerekir.

Bunu da, yukarıda sıraladığım yetkili zevat yapar.

Bekliyoruz.

***

AK PARTİ FARKLI

Hiç tartışmasız ki

AK Parti Türk siyasi tarihinin, en bilimsel partisi

Klasik değil Gelenekçi de değil Oldu, bitti, gerisi tufan bizi ilgilendirmez de değil.

Ya ne

Arayışçı Yenilikçi Değişimci

Hesaplı, kitaplı, ön görülü

Ve tabi ki; hep konuşulan, dikkat çekilendir.

Farkında mısınız?

İşte, CHP.

İşte MHP

İşte Saadet.

İşte, HDP ki ayrı tutuyoruz.

İşte, diğer siyasi partilerin hal-i vaziyeti.

İster parti içi

İster, parti eksenli yönetimler olsun.

Vekiller Yerel yönetimler dhil

Ak Parti dışında; konuşulan var mı?

Ya da, değişim ve yenilime? diyen var mı?

Yok

***

CHP deve kuşu misali kafayı kuma gömmüş

Ne iktidar, hırsı Ne iktidara alternatif olabilme, gayesi Ne de; kendini çek etme anlamında bir politika üretimi

Varlığı; dostlar alışverişte görsün misali!

MHP Kendiyle, iç çekişme yaşıyor.

Akşener Dikkat edilirse, AK Partiye alternatif olma.

Veyahut Erdoğana alaşağı etme, onu hedefe alma, muhalefetini bu minvalde geliştirme yönünde bir niyet yok.

Ki oluşturduğu kadro Partideki kurucular dhil; hepsi MHPden.

Yani plan; MHPyi sonlandırmak

Ki bu hal; AK Partinin hanesine su taşımıyor değil

***

Saadet Kendi değerleriyle, savaşır bir hal yaşarken.

O da; geleneğiyle polemik içerisinde.

Şuan ki duruşu, hele ki 16 Nisandaki referandumdaki tavrı; muhafazakr muhafazakra yapar mı dedirtti.

HDP Fırsatları hoyratça harcayan

Siyasetten çok; ideolojiyle kendini boğduran bir halet-i ruhiyat içerisinde oldu.

Şu an ki vaziyet; hiç bir şekliyle hoş değil.

AK Partiye baktığımızda

2019 seçimlerine yönelik.

Kendi ekseninde, şok, şok, şoklar yaratarak, hamleler geliştiriyor.

Teşkilatlar kısmi de olsa.

Güneydoğu ve Diyarbakır bu noktada, zafiyet üretiyor.

Değişime gidiliyor.

Yerel yönetimlerde istifalar, isteniliyor yeni isimler eğitilerek sahaya sürülmek isteniliyor.

Yani, kendini yerinde sayan değil, yenileyip, geliştirendir?

***

Anlayacağınız.

Muhalefet partilerin yapması gerekeni.

Ak parti bizatihi kendisi; yapıyor

Yani kendi kendiyle; yarışan bir konumda şu an

Ne diyorduk?

Hal-i hazırdaki muhalefet, AK Parti için büyük bir şans ve nimet.

Ama gel gör ki; millet ve ülke için de, musibet ve bela, şansızlık!

çünkü iktidara sorgulayan, soruşturan, denetleyen bir mekanizme üretmiyor.

Metal yorgunluğu...

Defolu. Ya da köklü değişim; şart diyebilen.

Yok.

Size göre durum nasıl?

***

GÖKçEK İçİN KESİN OLAN

Melih Gökçek

İstifa eder mi, etmez mi?

2018i bitirir mi, bitirmez mi?

2019un seçim takvimine gelir mi, gelmez mi?

çeyrek asrı bulan, Ankara Belediye Başkanlığı koltuğunu, sessiz-sedasız bırakır mı, bırakmaz mı?

Bilmem.

Ki önümüzdeki günlerde, çok konuşulacak? biri olacağını söyleyebilirim.

Ama kesin olan şudur.

Gökçek.

Bir daha, ama bir daha; Ankaradan Belediye başkan adayı olmayacak.

Hatta hiç bir; yerel yönetim kademesinde bulunmayacak.

***

VİZYON VE MİSYON!

Önceki gün.

Emniyet Genel Müdürlüğü bu minvalde açıklama yaptı.

Özellikle, FETÖ eksenli operasyonlara dair.

Malum, provokatif söylem ve eylemler hayli yaygın yaşanıyor ya

İşi, Sulandırmaya çalışanlara bir ölçüde, cevap

Tabi ki, kamu dikkatini de çekmek

Ancak, bu beyan yapılırken, Antalyadan gelen bir görüntü

Derler ya; her şeyi tozu-dumana katarak götürdü.

Ne vizyon

Ne misyon bıraktı

çünkü iki polis memuru, ulu orta yerde bir kadına meydan dayağı çekiyorlar.

Ellerinde coplar

Biri vuruyor, öteki tekmeliyor

Ki onlarca kişinin gözü önünde

Suçu; Yabancı uyruklu olması mı?

Yoksa kadın olması mı?

Vaka bir bütünlük içerisinde; fiili ve alenice bir insanlık suçudur

İki polis hakkında, soruşturma açılmış.

Bakalım sonuç ne olacak?

Umarız, vizyon ve misyona halel getirmeyen bir hüküm çıkar

çünkü bu görüntüler ve vaka, Emniyete alenice bir suikasttır