NEFES NEFESE!
Eklenme: 6/17/2008 12:00:00 AM

Dicle Üniversitesindeki "Rektörlük" seçiminde; ilk raunt için sona gelindi.

Yani "akademisyenlerin" sandık başına gitmeleri için gün geldi çattı; artık son saatler geçiriliyor.

Seçim için tüm hazırlıklar yapılmış vaziyette.

Kimler nerde ve hangi sandıkta "oy" kullanacak. Sıralama nasıl olacak?

Konuşma "hakkı" kimlere verilecek?

Kim ilk sırada, kim son sırada "söz" alacak?

Davetliler listesinde kimler var, kimler yok.

Kısacası; "her şey" büyük bir titizlikle düşünülerek son saatlere giriliyor.

Çünkü 'en küçük' bir yanlışlık, telafisi olmayan bir kayıptır.

Sonuç itibariyle; adaylar artık "arenada" arz-ı endam edecekler.

Sandık başına giden akademisyenler de, arenadaki "favorisine" göre oy tercihinde bulunacak.

YÖK'e "güçlü" isim olarak gitsin diye.

Evet; "yarışa" dahil olan adayların günler süren "hummalı" çalışmalarının artık hasadını alma zamanı gelmiştir.

Kollar sıvanmış, nefesler ise tutulmuş vaziyette. Birebir "markaj"da sağlanan başarı.

Kullanılan "argümanların" elde ettiği kazanç "toplanacak"!

Sandıktan kim daha fazla oy alacak.

* * *

Neyse!

Bir kez daha "Rektörlük" yarışı için arz-ı endam eden zevatı tanıyalım.

Kimler adaydır diye.

Şu ana kadar "kesinlik" kazanan aday isimleri şöyle;

Prof. Dr. Naime Canoruç,

Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç,

Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem,

Prof. Dr. Talip Gül,

Prof. Dr. Recep Işık,

Prof. Dr. Orhan Ekrem Müftüoğlu,

Prof. Dr. Ömer Satıcı,

Yani toplam 7 adayımız var.

Demokrasinin nimeti olsa gerek.

Hem rekabet, hem de "tercih" çeşitliliği var.

* * *

Kentin "ahalisi" olarak çoğunu yakından tanıyoruz.

Fikri, zikri ve düşüncesi anlamında nedir ne değildir.

Sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik renkleri nedir?

Kiminledir, kiminle değildir.

Arkasında kim vardır, kim yoktur?

Sağ kim, sol kim?

"Şayet göreve gelirse", kim yardımcısı, kim genel sekreteri?

Kim dekan, kim kürsü başkanı?

Yani herkes "kendi" safını artık netleştirmiştir.

Onun için de fazla söze gerek yok.

Ama benim bir çağrım olacaktır;

"Tercih ve favori" anlamında oy kullanacak Akademisyenlere yönelik.

Çünkü "kullanılacak" her oy, hem kendisi için hem de ülkesi ve bölgesi için;

Hem de "yarınların" aydınlığı için önemlidir.

Taktir edersiniz ki; Üniversiteler "geleceğin" beyinlerini yetiştirir.

Yarınların büyüklerini ve yöneticilerini.

Daha bilgili, kültürlü, eğitimli ve aydın olabilmesi için.

* * *

Onun için sandık başına gidecek olan 600 Akademisyene "ilk raunt" yönünde önemli görev düşmektedir.

Bu görevi ifade ederken, şu kriterleri "göz önüne" almaları gerekir.

Geçmişten "ders-i ibret" alarak.

Ve diyorum ki; bir önceki yazımda da aktarmıştım.

Eğer demokrasiden,

Eğer ilericilikten

Eğer eşitlikten

Eğer, bilimden ve bilimsellikten

Eğer, aydınlık yarınlardan

Eğer toplumla kaynaşmadan

Eğer şeffaflıktan, dürüstlükten

Eğer bütünleştiricilikten yana iseniz;

Tercihiniz şu kriterlerin paralelinde "işlem" görmelidir.

* * *

Üniversitelerle ilgili araştırmalarıyla tanınan Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş'ın "Rektör Seçimi" kriterleri şöyle;

- Adayın bilimsel altyapısı nedir?

- Son beş yılda kaç tane araştırma makalesi vardır?

- Şu ana kadar kaç ulusal ve uluslararası proje yönetmiştir?

- Kaç ulusal ve uluslararası kongre düzenlemiştir?

- Kaç doktora ve Yüksek Lisans öğrencisi yetiştirmiştir?

- Patent, buluş vs. var mıdır?

- Kaç kongreye katılmıştır? Neler sunmuş, kongrelerde oturum başkanlığı yapmış mıdır?

- Ne tür dersler vermiş ve ders materyali üretmiş mi?

- Yabancı dil bilgisi ve düzeyi nedir?

- Kendi konusu dışında bilim ve sanat alanına olan etki ve katkısı nedir?

- Toplumsal ilişkileri yanında akademik vizyonu var mıdır?

- Üniversitelilik bilinci nedir?

* * *

Sonuç itibariyle;

Kişisel ilişkiler, siyasal, sosyal ve ekonomik ilişki ya da seçimler değil, bilimsel ve yönetsel ölçüler geçerli olduğunda, ülkemizin geleceği üniversiteler için umutlu olabiliriz.

Eğer hastaysak ne isteriz?

Yakın bir doktor arkadaş mı, iyi bir doktor mu?

Tabi ki sosyal yaşamda iyi arkadaşlara, ama hastanede, üniversitede nitelikli bilim insanlarına ihtiyacımız var.

Çünkü Dicle Üniversitesi "büyük kan" kaybı yaşadı.

Bir taraftan "kutuplaşma",

Diğer yandan, "siyasal" hesaplaşma.

Hepsinin "kaybını" Diyarbakır ödüyor.

Onun için diyorum ki;

Bu ilk raundda bari Diyarbakır "kayıpları" yaşamasın.

YÖK'e gidecek "isimlerde" uzlaşı "şahsiyet" seçilsin.

Tabi; bu işin daha iki raundu var.

Biri YÖK'e gidecek isimler üzerine; YÖK'ün yapacağı değerlendirme.

İkincisi; YÖK'ün "tüm dokümanlarla" birlikte Cumhurbaşkanına göndereceği "Üç" isimlik liste.

İşte ne olursa; burada olacak.

Haydi hayırlısı.

 

 

NOT : Dünkü yazımda; yazım hatası sonucu doğrusu "Bu sırat-ı müstakilde" cümlesi yanlışlıkla "Bu salât-i müstakilde" diye yazılmıştı. Düzeltir, özür dileriz.