NEFRET TOHUMU ATILIYOR?..
Eklenme: 10/20/2021 12:00:00 AM

Siyaset haset ve kin odaklı olunca, ülkemin hal-i durumu da işte böyle oluyor!

Al birini vur ötekine

Ne yazık ki; hiç de sağlıklı bir seyir yok..

Ağzını açan; faşizm odaklı, sözcükleri dizmeye başlıyor?..

Sulh isteyen yok..

Varsa yoksa; öfke körüğüyle, meramını kutuplaşmaya, odaklı aktarıyor..

Vahim olan da, tüm bu grift atmosferin yaratıcısının ana akımında sözde iktidara talip, mevcut siyasal yönetime alternatif muhalefet!

Ve komuta merkezinde ise, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bulunuyor..

Psikolojik bir vaka olarak, hakaret, nefret, kutuplaşma, hizipleşme, red odaklı faşizan fikirlerin üremesine ve alevlendirilmesinde, rol oynuyor?..

***

Ve her hamlesi kendince artı olarak algılanıyorsa da, aslında ayağına kurşun sıkıyor..

Kendisinde kan kaybı ve itibar düşüklüğü yaratıyor..

Tıpkı, iktidarın ikilem üretici son iki yıl içerisindeki, siyaseti gibi güven kaybı hakimiyetiyle yol yürüyor!..

Ki bu noktada daha önce mevcut muhalefet her seçim döneminde, iktidarı altın tepside elinin tersiyle ittiğini çok dillendirdim..

Bugün bakıyoruz ki, iktidar aynısını muhalefete iktidarı altın tepside sunma gayretinde

***

Neyse!.. Bu fasıl bugüne özgü hasbi halimiz değil..

Bilahare mevzu edip, irdeleriz.. Bugün, diyorum ki CHP odaklı ortaya konulan muhalefet, ahalinin 7den 70ine karşı kucaklayıcı bir strateji ortaya koyarak, yol yürümüyor!

İktidarın hal-i vaziyetindeki sunumlarını da kendine güç devşirme adına kullanmıyor..

Aksine, masayı da, tepsiyi de, bardağı da devirmeyle hep meşgul..

Ki, kararsız seçmenin de ağırlıklı olarak hızla artmasındaki temel neden de bu iticiliği!!

***

Öyle ya, ha bire racon kesiyor

Öğretmene AK Partiye oy verdiğiniz için size öğretmen demem diyor

Başörtülü hakim ve polis olamaz diyerek, dine, inanca, kültüre, medeniyete resti çekiyor..

Seküler yaşamı, dikte ediyor

Laiklik ilkesiyle, inancı askıya aldırıyor..

Polis, asker, savcı hakim iktidarın emriyle hareket edemez hükmünde bulunarak topyekn zan altında bırakıyor..

Ey çiftçiler iktidara oy verirseniz iki elim yakanızda olacak? tehdidiyle korku üretiyor!

***

STKlara.. Odalara.. Sendikalara..

Oturup, kalktığı her yerde parmak sallayıp, Cumhurbaşkanı davetine katılanı, külliyeye gideni yalakacı diye itham ediyor!..

Hükümetin Salih işlerini savunanı; yandaş!? diye hedef tahtasına oturtup, yeriyor..

Yani toplumu iktidar ve muhalefet noktasında karpuz keser misali ikiye bölerek, hasım ediyor, düşmanlığı körüklüyor

İç kaos, kargaşa üretici...

***

Ve son iki çıkış.. Ki iki çıkışı da yargıya intikal etti..

Nasıl sonuçlanır, iddianın sahibi nasıl bir siyaset ve ilkeli bir duruş ortaya koyar, onu göreceğiz..

Lakin siyasi cinayetler olabilir demek kadar, Devlet bürokratlarına 18 Ekimi milat gösterip, attığınız imzalara, yaptığınız işlerden hesap sorulacak tehdidinde bulunuluyor olması; devleti işlemez hale getirmekten öte bir haldir.

***

İktidar gidecek.. Sizi biz yargılayacağız diyor..

Korku imparatorluğu oluşturma gayreti.

Bu hiç de hayra alamet süreci ikmale getirmiyor.

Doğrusu tüm bu şirretlik hal-i durumdaki ısrarcı tutumu da anlamış değilim..

çünkü bir prim kazandırmıyor..

Ki, vatandaşı da kucaklayan bir durum yok..

Bilakis, itici ve nefret üretici

Özellikle CHPnin 2023e dair güçlenmesine de ivme olmuyor

***

Her şey açık iken

Nitekim, anketler bunu açıkça ifade ediyor iktidarın kaybına rağmen CHP hala yüzde 23lerde görünüyor

Buna rağmen, kendisi ve şürekasının neden sürekli tehdit dilini öne çıkaran bir anlayışı benimsiyorlar, doğrusu anlamak zor!..

Sanırım bilerek yanlış yönlendiriliyor.

çünkü, insanı kucaklaması yerine, çatışması anlaşılır değil

Ama diyeceksiniz ki ortaya konulan irade, dış orjinli bir iradedir de ondan!

Galiba haklısınız!?..

Demek ki, kendisini yemek isteyenlerin ekmeğine yağ sürüyor.

O zaman ha gayret diyelim, kendi düşen ağlar mı?

***

REJİM Mİ?..

Kimse laf gebeliği, kalabalığı, boş teneke vurmanın yüksek volümüyle, siyaset devşirmesin; rejim değişecek diye!..

Yok öyle

Kimin haddinedir, rejim değiştirmek ya da, rejime dair, libas diktirmek!..

Düzen değişir, ama rejim değişemez!..

***

Niye mi; değişmez!..

Mevcut Anayasa vaki olduğu sürece..

Ve ilk üç madde ile bu maddeleri kutsayan 4üncü madde, Anayasada yer alıp, kendini idame ettiği sürece; rejim değişemez, dokunulamaz, teklif dahi edilemez.. Hatta, artık tartışılamaz da!?...

***

Onun için; her kim rejim değişiyor, değiştirilecek diyorsa, bilin ki külliyen yalancı!

Bir değişim ve dönüşüm var ise; değişen hep o olmuştur!

çünkü, geleni de, gideni de, değişime uğratan, hal-i vaziyet olmuştur!

Nokta...

***

UçUŞLAR BAŞLASIN!

THY normal uçuş moduna girdi..

Peki, iç uçuşlarda niye normalleşemiyor?

Mesela, Erbil ve Kıbrıs uçuşları..

DTSO bu uçuşların pandemi nedeniyle askıya alınmasından ötürü, ticaret hacminde büyük kayıp yaşandı..

Verilen rakama göre, 13 Milyar dolardan, 7 milyar dolara geriledi

***

İstenilen, Diyarbakır-Erbil, Gaziantep Erbil uçuşlarının yansıra, Diyarbakır Kıbrıs uçak seferlerinin de; yeniden başlatılması!..

Kıbrıs aynı zamanda, öğrenim gören üniversiteli öğrenciler için, denir ya hayati öneme sahip!..

Bunun için, lobi, güçlü bir kamuoyu baskısı şart

Malum, THY illa ki, dürtüklenmesi gerekiyor

Yoksa; pek alaka göstermez..

***

MUHTAR

Seçimle iş başına gelir.. Ama siyasi bir kimlik ihtiva etmiyor..

O, devlet-i aliyenin ilk basamağıdır!?

İktidarın değil.

Ki, muhtarın siyaseti olamayacağı gibi, partisi de yoktur..

çünkü, hiçbir muhtar seçime siyasi bir partinin adıyla amblemiyle girmiyor.. İsmiyle, şahsiyetiyle mahalledeki intiba ve karakteriyle, huzura çıkıyor

***

Ne yazık ki, son yıllarda gerek partiler ve gerekse bazı muhtarlar kendilerini siyasetin sarmalından alıkoyamıyorlar

Ya parti amblemiyle ya da ideolojik fikriyatın arka bahçesi olma gayretiyle; muhtarlık gibi ulvi kimliği politize ediyorlar..

İşte bu da hiç de sağlıklı değil

***

Dün muhtarlar günüydü..

Tüm muhtarlarımızı canı gönülden tebrik ediyor, günlerini kutluyorum

Ve dileğim odur ki;

Ne muhtar siyasete alet olsun, ne de siyaset muhtara yön versin

***

En önemlisi de, hiçbir kurum, makam, mevki ve kişi kendisini muhtardan üstün görmesin..

Bilsin ki, muhtarlığın varlığı, istemi, beklentisi onu seçtiren mahalle sakinlerinin talebidir!

O mahalle insanın mukaddesiyetine saygıdır, muhabbettir, sevgidir, hak ettiği hizmetin, yerine getirilmesidir!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Peki ya, zeytinyağı üste çıkmıyor da su alttan alıyorsa.