Ne güzel, dem vuruyoruz!..
Barış'a…
Huzur'a..
Kardeşliğe..
Mutluluğa..
Özgürlüğe..
Hem de "yaldızlayarak" ifade ediyoruz!…
***
Peki öyle mi?..
Hiç de..
Topyekun "yalan" ve iki yüzlülük hakim..
Fitne..
Fesat..
Şiddet..
Hasenat..
Birilerinin nam-ı hesabına çıkarcılık!…
***
Neyin primi yapılıyor..
Savaşın..
İç çatışmanın..
Terörün..
Kan ve gözyaşının..
Etnik ve mezhepsel, ayrıştırma!…
Bölük-pörçük olmak!
***
Kılıf…
Üretilen bahaneler zinciri..
Bir değil, binlerce..
En barizi..
Demokrasi..
İnsan hakları..
Hak, hukuk ve adalet!..
Ha bir de; "eşitlik" deniliyor..
***
İyi de…
Bugünümüz, dünden iyi mi?
Değil..
Bilakis, bugünden dünü arıyoruz..
Çünkü, hal-i vaziyet, kahredici!..
Korkuyoruz ki, yarın bugünü arar olsun!
***
Aha ülkenin hali!…
Her yer "yangın" yeri..
Bir asır mı?. İki asır mı?.
Yarım asır mı?.
Çeyrek asır mı?.
Hep var olmuş.
Çatışma..
Bomba..
Savaşın getirdiği; acılar..
Baba ocaklarına düşen kor ateşi!…
***
Ölen masum çocuklar..
Sivil.. Asker.. Polis..
Her kesimden..
Bu ülkenin, bu milletin evlatları..
Gün, ölümsüz..
Gün cenazesiz geçmiyor..
Feryat, figanla yükselen ağıt sesleri..
***
Duyarsızlaştık..
Vicdan..
İzan yerle bir..
Ölümleri..
Öldürmeleri..
Toplu katliamları dahi; "kanıksar" olduk..
Vurdumduymazlık içinde!..
Ne olmuş ki?
***
Ama!..
Her şeye rağmen...
Hala da..
Kulaklara hoş geliyor "barışın, huzurun, mutluluğun" sözcükleri..
Soluduğumuz hava açısından; "hayal" görünse bile…
Ümit varız..
Var olmaya da devam etmeliyiz!
***
Lakin, er ya da geç!..
Hakikate vakıf olacağız..
Kimler..
Hangi güçler..
Hangi siyasiler..
Hangi devlet ricali..
Demokrasi derken.
Özgürlükten..
Barıştan dem vururken; "savaşı" körüklediğini…
***
Görmeye başladık…
"Barış güvercinlerinin" kanadının nasıl kırılmaya çalışıldığını..
Nasıl bir ittifakla; kalleşlik yaptığını!..
Ne diyoruz..
Birliğimiz, dirliğimiz..
Toplumsal "mutabakat ve kardeşlikte" saklıdır…
***
O zaman!…
Kenetlenmeliyiz..
Umut adına,
İnsanlık adına,
Ülkemin çocukları adına,
Birlik ve dirliğimiz adına…
Ne olur; "barış güvercinlerine" sahip çıkalım..
Çünkü başka çaremiz yok..
***
1 Eylül'de uçurtamadık..
Ama!..
Eğer ki, 15 Temmuz'daki gibi..
"Milli ruhu" yaşatıp, başarabilirsek..
Şahlandırarak; "özgürlüğün barışın" güvercinlerini uçurabiliriz!..
Yeter ki; o inancı yitirmeyelim!…
Çok zor değil…