Takıldık gidiyoruz; Güzel Diyarbakırımızın şehir içi(!) trafik hadisesiyle alakalı çekilmez haline! Bugün de "dünden" devam diyoruz! Evet! Akla ziyan "keşmekeşlik" içeren meseleyi yazıp-çiziyoruz. Günlerdir de aynı minvalde; seyir icra ediyoruz. Tabi! Mesleğin gerekliliği noktasında; toplumun beklentileri ve isteklerini de göz önüne alarak. Sorguluyoruz, araştırıyoruz ve en önemlisi de "çözüme" yönelik önerileri de sunuyoruz! Bu sorun böyle bertaraf ve giderilebilinir diye! İyi mi yapıyoruz, kötü mü yapıyoruz; O siz okurların takdirine kalmıştır. Ancak biliyoruz ki; Toplumsal her mevzuya yaklaşımımızın "olması gerektiği" noktadır; iyi yapmışsınızdır diye?
***
Zaten; Mesleğimizin de en güzel ve motivasyon sağlayan yanı da! Sizlerin katkı sunan desteğiniz. Ve bu mücadelenin heba olmadığını gösteren sonucun elde edilmesidir. Yani "işlenen" mevzuuyla alakalı mesajımızın yerini bulması. İlgili ve sorumluların konuya hassasiyet göstermesi. Varsa eksikliklerin giderilmesi, çözüm yolunda aktiflik icra edilmesi, hadiselerin tekrarına imkân verilmemesi. Gibi; Ekseriyetimizde memnuniyet veren gelişmelerin kaydedilmesi. Bu yönde esen rüzgar hep mutluluk verici olduğu gibi; motivasyonu da sağlıyor. Onun için de dün kapsamlı bir şekilde kaleme aldım; yaşanılanları ve bu yönde atılan önemli bir adımı. Ki o önemli adım da; Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin "trafikte eğitim şart" diyerek kendi bünyesinde personel eğitimine gitmesi. Trafik ve ulaşımla alakalı daire başkanlarının organizasyonuyla; Psikologların da gözetiminde, uzmanların da katılımıyla başlatılan bir "hizmet içi" eğitim! Özellikle; Şehiriçi ulaşımda görevli sürücülere özgü, zorunlu bir eğitim bu! Ana felsefe; Saygı ve nezaket! Bir de kendi mesleğini icra ederken "kural ve sorumluluk" içerisinde hareket etmesi. Önemli ve örnek bir organizasyon! Kutlamak lazım. Ve pek tabi ki; "diğer kurumlara da" örnek teşkil etmesi; temennimiz!
***
Dedik ya; takıldık şu trafiğe. Dün bu minvalde bir kaç önemli telefon aldım. Daha doğrusu; Dün üyesi olduğum İl İnsan Hakları Kurulu toplantısında da "gündem" teşkil etti. Şu "canparelerimizi" teslim ettiğimiz; Öğrenci servisleri. Ve kent trafiğindeki keşmekeşliğe olan katkı oranları. Hepimizin malumudur; Okullar açılalı nerdeyse iki hafta oldu. Ki kent merkezinde ciddi ve önemli bir hareketliliğe vesile oldu; okulların açılması! Öyle ki, yollar, sokaklar, caddeler, mahalleler "cıvıl cıvıl". Bu maşallah deyip; okula gönderdiğimiz çocuklarımızın estirdiği bir rüzgâr. Allah eksikliklerini vermesin! Amin!
***
Bu temennilerin ardından; Bizim için önemli olan bahsedeceğim ve okurlardan gelen "şikâyete" mazhar "öğrenci servislerine" gelirsek. Yani; Okul servisleri! İster ilköğretim. İster lise. İster MEB'e bağlı okullar. İster Özel Okullar olsun. Malum; Özel okullarımızın dışında birçok okulumuz "ikili öğretim" vermekte. Böyle olunca da; Okul servislerinin "hareketliliği" üç öğün olmakta. Sabah, öğlen ve tabi ki akşam!
***
Kentin; Ulaşımına altyapı oluşturan yollar hepimizin malumudur. Ne kadar geniş(!) bir yapıya sahip olduğu. Okulların "güzergahları" ve bulundukları alanların "dar" kapsamda oluşları. Şimdi tüm bunların içerisinde; Bir de Okul Servisi'nin "direksiyonunda" bulunan zat-ı muhterem. Öncelikle ifade etmek isterim; Duyarlı, dikkatli, hız sınırına riayet eden. "Can ve canpare" dediğimiz çocukları taşıdığının farkında olan. Görev ve sorumluluk ilkesini bilen, taşıyan ve pek tabiî ki uygulayan "servis şoförlerimizi" öncelikle tenzih ediyorum. Ama! Ne var ki; bu "düşünceye ve karaktere" sahip şoförlerimiz pek az!
***
Dün; İl İnsan Hakları Kurulu'ndaki temsilcilerden. Mahalle Muhtarı. Okul Aile Birliği. Ve birçok öğrenci velisi üyeler. Hepsinin ortak kaygı ve eleştirisi; "Sürücülerin" kural tanımazlığı, aşırı sürat. En önemlisi de; "minibüslerdeki" öğrenci sayısı. Ne kontrol eden var. Ne de, uygulamaya riayet eden. Mesela! Yenişehir İlköğretim. Hemen berisinde Ziya Gökalp Lisesi. Biraz ötesinde, Ali Emri. Arkasında; Meslek Lisesi. Ve hepsi de aynı güzergâhta, tek yol üzerinde bulunuyor.
***
Bilemiyorum! Bu noktaya; Sabah veya öğlen ya da akşam saatinde "ilgili ve sorumlu" zevat diyeceğimiz kişilerin hiç mi "işi düşmüyor". Ya da; Buralarla alakalı kendilerine "şikâyet" gelmiyor mu? Korkunç diyebileceğimiz manzaranın yaşantısına. Hele bir de; Cuma günleri buralardan geçmek "sırat köprüsüne" benzer. Hemen aynı sokakta kurulan "semt pazarı" trafiğiyle; "Okul servislerine" eklenince, gel de çık işin içinde. Velhasıl; Yol vermez bentlerin, araçların üçlü-dörtlü, beşli, arka arkaya sıralanışı. Aniden yola çıkan; öğrenci. Koşan, koşturan, miniklerin canlılığı. Ve tam gaz, son sürat, müzik en son volümde, "işe çıkan" Okul servisi; onlar için her yol otoban misali!
***
Düşünüyorum; Birçok anakent kentte belli bir kural ve nizam var; "okul servislerinin". Şöyle ki; Taşıdığı öğrenci sayısı belli. Minibüsün gideceği mesafe ve güzergah ta belli. Tabi ki; derslerin başlama-bitiş saatleri de belli. Şimdi; tüm bu "belli" olan standart ölçüler doğrultusunda bir de; "oto-kontrol" sistemi var ki. Bu seyr-ü seferin "en hassasiyet" güvenidir. Ceza var, uygulama ise sıkça var. Ama gel gör ki; Diyarbakırımızda bu durum "tam bir Arap" saçı. Şöyle ki; Minibüsün kapasitesi belli; "ancak" öğrenci sayısı belli değil. Şehiriçi yollar belli, ama minibüsün gideceği mesafe belli değil. Güzergâh mı, hiç belli değil.
***
Düşünebiliyor musunuz; Okul servisi sabah saat 06.15'te ilk öğrenciyi alıyor. Okula varış saati; 07.30. Yani bir saat 15 dakika; güzergâh seyrinde. Bunun nedeni de; Öğrenci kayıtlarındaki "keyfiyet" ve hatıra binaen işlem görmesi. Ha! Bir de; Okul Servislerinde özellikle "ilköğretim" için; sürücülerin yansıra bir de "hostes" bulundurmaları gerekmez mi? Çocuğun araca binişi, inişi ve yolun karşısına geçmesiyle alakalı; yardım etmesi için! O da yok! Evet! Öğrenci Taşımalı. Okul servisleri "önemli bir ticari sektör". Ki kent için; sirkülasyonu yıllık 3040 trilyon lirayı bulmakta. Ne diyelim; Allah bereket versin.
***
Ama bizim diyeceğimiz; Beyler "kelle paça" taşımıyorsunuz; "can ve canpare" insan-çocuk taşıyorsunuz. Biraz dikkat. Biraz hassasiyet. Biraz kural tanıma olsun. Tabi burada salt "sürücüler" ve onların patronları araç sahipleri suçlu değil. Burda; Milli Eğitim Müdürlüğü. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü. Okul İdarecileri. Ve pek tabi ki; İl Trafik Müdürlüğü, Belediye. Velhasıl; İl Trafik Komisyonu "sorumlu" ve ilgili. El ele verirlerse; "örnek" bir çalışma teşkil ederlerse; bence kökten çözüm bulacakları gibi. Diyarbakır'ın "kahreden" trafik akışını da bir nebze de olsun; "hafifletirler". Lütfen biraz; görev bilinci! Yazıya nokta koymadan hatırlatayım; İl İnsan Hakları Kurulu olarak "Okul Servisleriyle" alakalı peşinizdeyiz. Bunu da bilesiniz!