Maşallah! Herkes, Topyekûn uyandı, ZGL deki hadiseye. Eee. Ne demişler; Ötele, ötele ama nereye kadar ötele. Artık, Vakalar ve vakalar silsilesi, çuvala sığmadığı için okullardaki şiddet kendini alenileştiriyor.
* * *
Zafiyet, Keyfiyet ve nemelazımcılık. Eğitim, Kurumlarında ne yazık ki, atıl bir eğitim oluşturdu. Hal-i durum ortada, Diyarbakırın SBS, YGS deki, başarı oranı. Okulları baz alırsanız, 2009 ila 2010 eğitim ve öğretim yıllarını farklar bariz bir şekilde ortaya çıkar. Kent genelinde nasıl? Okullar kendi ölçeklerinde nasıl? Tabiri caizse dökülüyor eğitimdeki başarımız(!).
* * *
ZGL deki durum. İl Valisi Mustafa Toprakın tepki ve emriyle. Çetelerin, Okul içinde ve dışında kol gezdiği. Hafta içerisinde, Eli satırlı, bıçaklı ve sopalıların okulu basması. Noktasında ki, Olayla alakalı, soruşturma başlattı. Tabi ki, yazımla durumdan haberdar olundu. Çünkü Tutanak ve ön savunmalar, sıradan, olabilir bir, tanım getirildiği içinönemsizleştirilmişti. Hatta bilgilendirilmemişti Öğrenci, Yan baktı kıyamet ondan koptu, safsataları da, yutulmaz. Neyse ki, Mevzuu ya ışık tutunca, mesele ciddiyet kazanıp, haberdar olundu.
* * *
ŞİDDET ORTAMINA NEŞTER ŞART
Yazımda, Bir de çağrı da bulunmuştu, herkes misyon ve görev üstlensin diye. Şöyle demiştim: Eğer öğretmeni sahiplenmezseniz. Ona güvence, Ve güç olabilme, duygusunu vermez iseniz. O zaman, Ortaya çıkacak olan bu tabloya da razı olacaksınız? Onun için; Salt ZGL için değil, diğer eğitim ve öğretim kurumları için de aynı, durum hasıl. Topyekun, bir neşter lazım.
* * *
Yoksa, Salt ZGL deki öğrenciler değil, Öğretmenler de, Bilesiniz ki, Vaziyeti, Sumen altı ederseniz, değer okullarda ki öğretmen, öğrenci ve idareciler. Hatta keyfiyete sahip, Siz amir ve idareciler bile tehdit ve tehlike altında kalırsınız. Bekleyip, Görelim durumdan nasıl bir ders-i ibret alınacak.
* * *
ŞİKEDE VAR OLAN SİYASİ ŞİKEDİR
Farkında mısınız? Şikede, şike yüzlerdeki maskeyi de düşürdü. Baksanıza, Bir hafta önceki ittifak ve sözbirliği, bugün şikeli halde. Herkes, Kendisine has karnından konuşmaya başladı. Öyle ki, Durum rejim ve idari, demokratik işleyişe kadar, getirildi. Yuh olsun. Her yeni yasa, Her yeni kanunda olduğu gibi, bu şike yasasını da yüzlerine; gözlerine bulaştırdılar.
* * *
Bakın, Meclis komple ittifakla çıkardığı, Köşkün de veto ettiği yasa. Tabiri caizse, Ne camiye, ne kiliseye. Kimse, Memnun değil ve kimsenin de vicdanı duygusuna hitap etmiyor. Çünkü, İktidarın yasadan beklentileri farklı. Muhalefetin ise daha bir farklıydı.
* * *
Şöyle ki, Muhalefet neden, yasaya balıklama daldı. Görülmüş mü, AK Partinin Meclise getirdiği yasaya, muhalefetin topyekûn destek vermesi. Ama, Şike yasasında şike yaparak, imzalarımızın arkasındayız, deyip okey verdiler. Öz evlatları içerde. Hayalleri, beklentileri de, içerdekilerini kurtarmak. Olur, mu, olmaz mı, tartışılır. Ama, kapalı kapılar ardındaki hesap bu?
* * *
AK Partiye gelince; Fenerbahçenin milyonlarca taraftarı var. Yıldırımın, Tutuklu durumu ne kadar uzarsa. Kulüp, Ve takımla alakalı mağduriyetler ne kadar artarsa. Hükümete, Ve partiye karşı, tepki ve küskünlük artar. Salt, bunu önlemek. Ve Fenerbahçeli olan Başbakanın bu konuda, duygu sahibi olması.
* * *
HERKESİN YASADA FARKLI HAYALİ VAR
Peki, Şuan ki hal-i seyir nasıl? Evet, Gülün vicdanım kabul etmiyor diyerek veto ettiği yasa mecliste. Öyle düşünüyorum ki, Siz bu yazıyı okurken, Meclisteki oylamada yasa aynen geçmiş olacak. Çünkü yazıyı kaleme aldığım saatlerde meclis bir nevi mesajını vermişti. Aynen köşke gidecek. Veto eden Gül ne yapacak? Büyük ihtimalle onaylayacak. Gerek görürse; Anayasa Mahkemesine gönderecek. Ancak, Gül hükümetle ve Erdoğanla kamuoyuna yansıyan soğuk hal-i küskünlüğe götürmeme noktasında, diyorum ki Anayasa Mahkemesine gitmez.
* * *
Velhasıl, Sonuç itibariyle, yasa bir önceki arıza halinden dönmüş olacak. Ve resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girecek. Tabi ki, Hükümet ile muhalefetin şike yasasındaki şike halleri, böylece vuku bulmuş olacak. İşte bundan sonrası, aslında kızıl-kıyameti getirecek.