Hiç kuşkusuz ki…
Resmi mesai anlamında; bugün haftanın son günü…
Bugün için…
Diyorum ki, Söz, "Söz'ün" okurlarında…
Uzun süredir okurlarımız ile "bu minvalde" hasbıhalimiz olmadı..
Ne gelen, mektuplara yer verme…
Ne de, "mektupların" içeriği konusunda, mülahaza etme noktasında pek istişare edemedik…
***
Nedenler hepimizin malumudur…
Yaşanılan süreç…
Ülkenin ve bölgenin "baş döndüren" hadiseleri..
Şiddetin..
Terörün..
Siyasi aksiyonlar...
Sizlerle, sohbetlerimize" ne yazık ki, "hep" engelleyici oldu..
Kimi zaman, bugün derken, yarın derken…
Hep ötelendi…
***
Ki haklı olarak sizlerden de tepkiler geldi..
İletilen konulara dair..
Bir iki bildirim yaptım ama hala konu edilmedi diye?
Tabi dile getirdiklerimiz..
Mevzu ettiklerimiz de çok oldu..
Genel; "meseleler" minvalinde..
Her ne kadar, "isimleri" aktarmadıysak da özünü, "burada" konuştuk..
***
Velhasıl!
Bugün sınırları da zorlayarak, "Söz sizde" diyoruz…
Tabi ki…
Mektupların içeriğindeki mevzuuların "aciliyetine" binaen…
Buradan, ilgili ve yetkili makamlara…
Muhataplara…
Sorumlu zevat'a da sesleniyoruz…
Lütfen, "bu sesleri" duyun!..
Çözüm üretin…
***
BİR MİSAFİRHANE..
Sayın Büyüktimur…
Bu mektubu, sadece Ahmet Tekin olarak size göndermiyorum…
Bunu, Diyarbakır'a gelen…
Yani Diyarbakır dışındaki, bölge illerinden, "şifa" bulmak üzere gelen..
Hem hastalar için, hem de hasta yakınları, refakatçileri için, yazıyorum.
Diyarbakır büyük bir şehir, devasa sağlık kuruluşları var.
Biliyoruz ki, her gün binlerce kişi buralara gelip tedavi olmaya çalışıyor.
***
Özellikle, Üçkuyu semtindeki Eğitim ve Araştırma Hastanesi.
Burası, şehirden hayli uzak..
Bu bölgede, ne kalınacak bir otel var..
Ne de, devletin, ya da hastanenin veyahut özel kişiye ait vatandaşlar için yaptırdığı bir "misafirhane" yok.
Ben şahsen, Bitlis'ten geliyorum.
Bir hafta önce, hastamızı getirdik, yatırdık, şimdi tedavi görüyor.
Durumu ağır, yoğun bakımda kalıyor.
Memleketten, 10 kişiye yakın, buradayız… Olası ihtiyaç için…
***
Günlerdir..
Gece gündüz; hastane bahçesinde kalıyoruz.
Otomobilin içindeyiz.. Gidecek, kalacak yerimiz yok..
Buraya da yabancıyız.
Kış geldi.. Soğuklar arttı.
Bir çok hasta yakını, ya acil servisteki koridorlardaki bantlarda..
Ya da, otomobillerini sabaha kadar çalıştırarak, yatıyorlar, kalıyorlar.
Yoksa donarlar, hasta düşerler..
Büyük bir dram yaşanıyor, millet perişan vaziyette.
***
Sizi de eleştiriyorum..
Her ne kadar, bu mektubu yazarken..
Diyarbakırlı vatandaşlar, "sizin hassasiyetinizi" de söyledilerse de..
Böylesi büyük bir meseleyi, "bugüne kadar" çözememiş olmanız; büyük bir eksiklik..
Biliyorum ki en büyük eksiklik de, buradaki idareciler olduğu gibi siyasilerinizindir..
Kendin mülki amirinindir…
Bakınız, Malatya'ya gidin, Adana'ya gidin..
Şanlıurfa'da bile "hastanelerin" hemen yanı başında; "misafirhaneler" var?
Hasta yakınları burada kalıyor.
Ama bölgeye hitap eden Diyarbakır'da yok…
***
Burada bir misafirhane olsa..
Parasıyla.. Cüzi bir fiyatla, insanlar kalabilir.
Bir tas çorba içer..
Hastasının durumunu buradan takip eter, huzur içerisinde kalır..
Niye yapılmıyor?
Sosyal devletin bir gerekliliği ve sorumluluğu değil midir?
Lütfen sayın Büyüktimur..
Bu konuyu en kısa sürede, köşenizde dile getirin.
Belki yetkililer, "insafa" gelip soruna bir çözüm bulurlar.
Şimdiden sizlere teşekkür ederim..
***
UYUŞTURUCU MEKANI…
Sayın Büyüktimur…
Bağlar'da yaşıyorum..
Emekliyim..
Diyarbakır'ın bazı yerel sorunlarını size aktarmak istiyorum.
Lütfen değerlendirin.
Öncelikle, Çocuk Parkları..
Müştemilat olarak, faal değillerse de..
Çocuklarımızın "eğlenebileceği, deşarj" olabileceği konumda değilse de hiç yoktan iyidir..
Yine de zaman geçirebilinecek "yeşil" alanlardır.
***
Ama ne var ki..
Buralarda, bekçi olmadığı için..
Görevli bulunmadığından dolayı adeta, "uyuşturucu" bağımlılarının faaliyet alanı gibi…
Günün her saatinde, "kümeler" halinde, uyuşturucu bağımlıları kol geziyor.
Cirit atıyorlar.
Esrar partileri düzenliyorlar.
Bırakın çocuklar… Bırakın gençler, buralara gelip oturabilsin…
Biz emekli insanlar bile, "korkuyoruz" buralarda oturmaya..
***
Bulunduğumuz mahalle, Bağlar 5 Nisan mahallesi..
Sokakta, caddede, ulu orta yerde, torbacı diye tabir ettiğimiz "esrar satıcıları" cirit atıyor..
Son zamanlarda "eroin" satışı yapılıyor.
Okul önlerinde, bunlar cirit atıyorlar…
Yazmıştınız..
Bağlar'da, bir öğrencinin "uyuşturucu satıcısı" tarafından öldürüldüğünü..
Bizim burada, her gün "birbirlerini" bıçakla yaralıyorlar..
***
Yaşı daha 10-15 olmamış çocuklar kullanıyor..
Tiner mi, bali mi, diğer plastik haplar mı, ne derseniz uyuşturucu adına herşey satılıyor!
Eskiden polis vardı, aramalar yapılıyordu?
Artık yapılmıyor!
Bunlar da her gün biraz daha fazlalaşıyorlar.
Uyuşturucu bağımlıları yolda geçen insanlara saldırıyorlar.
Gasp yapıyorlar.. Kapkaç, hırsızlık.. İşyerleri soyuluyor..
Kimse dokunmuyor.
Halk arasındabu dokunulmazlıklarıyla iligili iki söylenti var..
İnsan inanmıyor. Ama söyleniyor.
Birincisi, örgüt kontrol ediyor uyuşturucu satışını..
İkincisi, uyuşturucu kullanımının artırılması devlet politikasıymış?..
Yani herkes bir şeyler söylüyor.
Yetkililere sizlerin arıcılığıyla seslenmek istiyorum.
Lütfen bu işe el atın…
Nesil elden gidiyor, geleceğimiz karartılıyor?..
(Hasan Yılmaz-Bağlar)
***
OTOPARK SIKINTISI
Sayın Büyüktimur…
Sizi ve yayın politikanızı takdir ederek, izliyoruz.
Başarılarınızın devamını diliyorum.
Şehir hızla büyüyor. Nüfus artışı, malum.
Göç var.. Suriye'den gelenler var..
Aynı sirkülasyonla, şehirde araç sayısı da artıyor.
Ama!
Diyarbakır için büyük talihsizlik diyeceğim..
"Nüfus ve araç" artışına paralel, yerel hizmetler yapılmıyor..
Altyapıya pek önem verilmiyor.
Yeni görevlendirilen Belediye Başkanı Cumali Atilla beyden istediğimiz var…
***
Sizden ricam…
Aracılığınızla, acilen diyoruz Bağlar ve Yenişehir'e "otopark" hizmeti sunulsun.
Bu özel mi olur, belediye istimlak ederek mi, yapar?
Tek katlı mı, çok katlı mı olur?
Ne olursa olsun, lütfen "otopark'a" önem verilsin.
Çünkü, araçlar gelişi-güzel yollara, bazen ikili-üçlü sırayla park ediliyor.
Kaldırıma dahi çıkan araçları görüyoruz.
Otopark olmadığı için, özel otomobili olan biri olarak, saatlerce "boş yer" arıyorum.
Bir çok kamu kuruluşu, Yenişehir semtinde bulunuyor.
Ama trafik sorunu ve otopark sorununu giderecek; "otopark" yok.
Lütfen bu sesimizi duyun…
***
KESİNTİLER BAŞLADI…
Kış geldi… Yağmur yağdı…
Kar bastırdı…
Hava hayli soğudu…
Ama ne var ki…
Her kış olduğu gibi…
Yine de DEDAŞ'ın şehirdeki; "kesintileri" ve bizlere karanlık geceler yaşatması, başladı…
Neden?
Alışmıştık günde iki saat elektrik kesintisine..
Ancak bir haftadır; bırakın günde iki saat, 3-4 kez kesiliyor..
Lütfen, bunu dile getirin..
(Mehmet Aslan)
***
KURAL TANIMIYORLAR..
Sayın Büyüktimur..
Bilemiyorum..
Diyarbakır'a özgü müdür, yoksa ülkemizde bu yaygın mıdır?
Şu toplu taşıma araçları…
Özellikle, minibüsler ve ticari taksiler…
Yolcu kapmak için…
Daha hızlı sefer yapabilmek için; ne kural tanıyorlar?
Ne trafiğe bakıyorlar?
Ne vatandaşı, yayaları dinliyorlar?
Son sürat basıyorlar, makas atıyorlar, yolu kapatıyorlar.
Duraklarda dahi durmuyorlar…
***
Ofis semtine giremiyorsunuz…
Minibüsler ve otobüsler, kuyruk kuyruğa yol kapalı.
Trafik kontrolü yok mu?
Belediye..
Emniyet bu "kural tanımazlığı" görmüyor mu?
Adamlar ışıkta bile durmuyorlar.
MOBESE kayıtlarına baksınlar..
Meydana gelen kazaların ekseriyeti bu kuralsızlıklarından kaynaklıdır.
Adam arabama çarpıyor. Aynasını kırıyor.
Hiç durmadan yoluna devam ediyor.
Sanki hiç bir şey olmamış gibi.
Ömer bey lütfen yazın bunu..
(Ayhan hanım..)
***
Evet..
Öne çıkan ve önemine binaen..
Bugün için, aktardığımız okur mektupları bunlar..
Tabi aktaracaklarımız olacak..
Kısmetse önümüzdeki hafta değerlendiririz.
Bizleri takip etmeye devam edin..
İnanıyorum ki..
Şikayetlere dair, ilgili ve yetkililer duyarlılık gösterir..
Sorunların çözümüne katkı sunar…
Hayırlı cumalar.