ORTAÇAĞ ZİHNİYETİ Mİ?...
Eklenme: 1/4/2022 12:00:00 AM

E be gafil vekil İslama ve İslami eğitime Ortaçağ Karanlığı diyorsun ha!.. Bu çağ bir kere senin zihni de, fikri de, gözü de körelmiş, batıla odaklı taklitçilikle biat ettiğin, Avrupaya mahsus!.. Onlara dair bir tabirdir.. Eğer ki, tarihi iyi okumuş olsa idin, Ortaçağ Karanlığında kimin karanlığın kimin de, aydınlığın öncüsü olduğunu, bilir, görür ve anlardın!

***

çünkü, bu çağ İslamiyetin yeryüzüne yayılıp, büyüdüğü, kıtaları aştığı, Müslümanların da altın devrini yaşadığı bir dönem!.. Ki dini tedrisatın yanında, tıptan asronomiye, cebirden geometriye, fizikten kimyaya, fenden bilimin tüm alanlarında, zirve yaptılar.. Yer küresinde öncü oldular! O dönemde yazılan bilimsel araştırmalar batı dillerine tercüme edildi

***

Ki Müslümanların sayesinde Avrupa içinde bulunduğu karanlık dönemi atlatabildi.. Senin kör zihniyetle biat ettiğin batıl anlayışın üreticisi Avrupa bile, itiraf ediyor Müslüman alimlerin bilim kitapları, eserleri suyu hürmetine, onların sayesinde Rönesansı gerçekleştirebildik diyorlar.. Ve Ortaçağdaki tüm fen bilimleriyle yeryüzünü aydınlatan İslam alimlerinin hayatında, Kuran Eğitimi hep öncü olmuştur!

***

İbn-i Sinayi tanıyor musun be adam! Altı asır boyunca kitabı dünyanın her yerinde ders kitabı olarak okutuldu. Bilir misin, Ulum-i İslamiyyede zirve bir isim olduğunu. 11 yaşında hafız olmuştur. Farabiler, İbn Rüşdler, matematiğin kaşifi İbnül Heysem Tanır mısın?.. Onlar da, küçük yaşlarda temel dini bilgileri alarak o alana yönelmişlerdir..

***

Bilir misin, Cebirin kurucusu El Cabiri.. O da, küçük yaşlarda temel dini bilgilerini aldıktan sonra bu alana yoğunlaşmıştır. Peki ya Akşemseddin hazretlerinden bilgin var mı?..O ki, Fatih Sultan Mehmetin hocası. Fatihe sadece ulum-i İslamiyyede değil, matematik konusunda da en büyük hocalığı yapmıştır.

Ama nerden bilecek ki!?.. Kendi tarihinden, kültüründen, medeniyetinden, ab-ı ecdadından haberdar mı?. Değil.. Onun varsa yoksa, bildiği düşündüğü şey; tek parti ve şeflik döneminin ruhu!

***

Kaldı ki, ülkemizde yeni yeni 4 ila 6 yaş arasındaki çocuklara dini eğitimin verilmeye başlanırken, Avrupada 3 yaşından itibaren kendi dini öğretiliyor?.. Hristiyan ya da Yahudi çocuklarına dini eğitim verdiğinde, Ortaçağ Karanlığına düşmüyor da, Türkiyede Müslümanlar Kuran-ı Kerimi çocuklarına öğretmeye çalışırken düşüyor?! Ne bağnaz ve gafil bir akıl!

***

Dahası! Ziftlenmiş aklın formatlandığı batılın peşinde giden kafası kuma gömülü gafil, Avrupanın bütün filozoflarının soyuna, kökenine, eğitim ve öğretimine baktığında, Papaz olduklarını görmez misin!.. Bilemezsin; çünkü medeni bir zihni eforun yok.. Kör ve bağnaz bir batı hayranlığıyla, taassubun girdabındasın! Ve bu aklın sahipliğiyle, siyaset ikmale getirmeye çalışıyorsun..

***

İnkarı ve asimilasyonu kendine şiar edinirken, bu ülke insanının dinine, ezanına, başörtüsüne hakaret ediyorsun, Kuran-ı Kerimine, Kuran kurslarına dil uzatıyorsun, yetmiyor bir de Peygamber Efendimize de çöl bedevisi diyecek kadar aşağılık karakterinle kin kusuyorsun!.. Yetmiyormuş gibi bir de, ahalinin huzuruna çıkıp bize oy verin, oyunuzu istiyoruz diyorsunuz!

***

Ki, bu millet bir asırdır sizi ve sizin gibi düşünenleri dün olduğu gibi bugün de, siyasi kulvarda esfel-i safiline yuvarlayıp çöplüğe mahkum ediyor iken! Hiç ama hiç iktidar yüzü göstermediği gibi, meyilde vermemesine rağmen.. Siz hala aynı lağımın içerisinde debelenip, durmaya devam edeceksiniz!..

***

Ve bir de, pişkin pişkin siyasi hezimetleri, başarısızlığı halka mal edip, kabahati onlarda arayacaksın!.. E be gafil, bi kendine bak, bi yaptığın icraata bak, siyasi devşirme, icra ettiğin inkar ve asimilasyonu gör!.. Neden, bir asırdır iktidar yüzü görememenin aşikarlığına bak!.. Türkiye Demokrasiye diğer bir deyimle seçimle yönetime geçiş gününden bugüne, bir kez dahi olsa iktidar olamadık diyerek, kendinizi sorguladınız mı?..

***

Siyasetin; milli ve yerli olması gerektiği şiarının farkına varmadığınız gibi! Bir millete tepeden bakılınca, onun inanç ve değerlerini inkar edince, batının ve batıla odaklı engizisyon yargısıyla, tu kaka görmeye çalıştığın, partin adında yer alan amma zerre-i miskal saygı duymadığın, göstermediğin bu halk sana nasıl oy versin!.. Elbette ki, seni esfel-i safiline mahkum edip, çukurlarda süründürür!

***

Tabi bir de takkiyecilik var.. Tıpkı, İttihat ve Terakki partisi gibi.. Malum CHPnin üreme gösterdiği lağım.. Ki, Kılıçdaroğlunun son takiyesinde, başta dindarlar olmak üzere halkın büyük çoğunluğuna karşı siyasi kulvarda yaptıkları zulümlerden dolayı helallik isteme organizasyonu! Özel o takkiyeyi bir ölçüde, Ortaçağ Karanlığına ilişkin aklını ortaya koyunca, vaziyet timsah gözyaşını yansıttı

***

Neyse; CHP değişmez!.. Yüz yıl önce ne idiyse, bugün de odur.? Ne yerlidir, ne millidir, batıla ve batıya biat etmiş, zihni satılıktır Onun için de bu parti iflah olmaz. Ne kadar göz boyamaya yeltenseler de durum ortada; eski tas eski hamam!

4 EĞİLİM KALDI MI Kİ?

Seksenlerdi değil mi?.. ANAPı kuran merhum Turgut Özal, Türkiyenin siyasi lügatına soktu; dört eğilimli partiyiz diye! Ki bu alandaki eforuyla; işi götürdü?.. Ama bir dönem.. Sonrası hüsran!.. Peki bugün böyle bir eğilimli parti ya da, var olanların içerisinde bir örnek vaki mi!?. Yok!..

***

Ki, ne sağcısı, ne solcusu ne de ümmetçi ve sosyalist eğilimli, yapılar!. Peki bugün ne var?!.. Ağızlara pelesenk olmuş bir kavram var; Demokrat olmak!.. Ki olup olmamak da önemli değil.. Zaten sağcısı da, solcusu da, liberali de, muhafazakar geçineni de; sicil hanesine bilaistisna Demokrat yazılmasını tercih ediyor..

***

Ama gel gör ki; o demokrat olmak vasfı da, kime göre, neye göre, ölçüsü nedir; bilinmez denklem misali!.. Öyle ya, beş benzemezlere bakılırsa, ana felsefeleri, bir araya getiren arguman demokratlıkları(!)

***

Zaten, fikir özgürlüğü, ifade özgürlüğü gibi kavramlar artık Demokrat olmanın birer aksesuarı! Özünde demokrat olup olmamak da pek anlam içermez.. Yeter ki, o sihirli sözcüğü kullanın, herşey bir amede!. İcabında Misak-ı Milliye bile laf edebilirsiniz; dokunan olmaz.. çünkü, demokratsınız!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Zeki adamlar söyleyecek bir şeyleri olduğu için konuşurlar. Aptallar, konuşmaları gerektiği için