Evet...
Altın Elmayı teslim aldık!
Turizmin oscarı...
Gurur verici...
Sevindiren bir temsilliyet ve takdir ediliş!
Hayırlı olsun...
Emeği geçene, bir şehir yaşayanı olarak teşekkür ederim
***
Peki...
Altın Elmayı aldık!
Ve vitrine de koyduk...
Artık Diyarbakırın turizm oscarı var...
Patentliyiz...
Diyeceğim şu, her şey bitti mi?
Kent yeknuyla; güllük gülistanlık oldu mu?
Ya da hedefe ulaştık mı?
Şehir, turizmin merkezi oldu mu?
***
Yani
Artık turistler gelecek!
Turizm canlanacak...
Bacasız fabrika tütecek...
İstihdam oluşacak...
Zenginlik...
Para, pul; gelir gider; o biçim olacak?
Yani, Diyarbakır katman katman; zenginleşecek!
İnsan hayatı; kazanımlara sahip olacak...
Ne mümkün?
Ama elbette ki mümkün!
çünkü o elma sihirli değnek değil!
Ancak sihirli değnek olabilmesi için şartlar-yapılması gerekenler lazım?
***
O da; işin daha bir zorlaştığı gerçeğidir...
Sorumluluğun arttığına dairdir
O oscarın sorumluluğu var...
Yerine getirilmesi gereken; koşulları-şartları var?
O da şu;
Turizm kültürü
Turizmin
Turistin
Tarihin...
Ve kentin temel kültürel dokusunda; bir bütünlük arzı gerekli...
***
33 Medeniyetin izleri
Mezopotamya ruhu...
Surları
Burçları
Hevseli
İçkalesi...
Zerzevanı,
çayönünü.
Açık hava müzesi konumundaki Diyarbakır ve ilçeleri; bir inanmışlık içerisinde olmalı.
***
7den 70e.
Adan Zye.
Topyekn.
İvedi.
Samimi.
İstikrarlı.
Ve tabi ki süreklilik arzıyla; kent milliyetçiliği odaklı; Turizm kültürü oluşturmalı?!
Yoksa alınan Oscarın zerre-i miskal bir kıymeti harbiyesi olmaz.
Velhasıl!
Sorumluluk daha bir ağırlaştı.
Sahiplenme daha bir zorunluluk aldı.
Ama hep birlikte...
***
AF MI?
Okurlar soruyor..
çıkacak mı?
Ki Diyarbakırdaki cezaevlerinden.
Özellikle de; açık cezaevinden sıkça, mesajlar alıyorum
Telefonlar.
Abi af çıkacak mı?
çıkacaksa ne zaman?
Bizi de kapsar mı?
Gibi; uzayan sorulara yanıt istiyorlar!
Ümit vermek.
Ya da bir beklentinin girdabına cezaevindekileri sokmak istemiyorum...
Ama diyeceğim şu; Bir af çıkacak?
Ama şöyle, ama böyle!
Yani, kaçarı ve kaçışanı olamayacak?
Deriz ya; ok yaydan çıktı? bir kere hedef kaçınılmazdır artık.
Lkin kapsamı ne olur; kimi kapsar, kimi kapsamaz o meçhul!
**
çünkü mülahaza ediliyor.
Artılar
Eksiler
çoğalıp, azalanlar nokta-i nazarında?
Nitekim siyasi partiler nezdinde; durum rotası iyi işliyor?
Akılcıl bir yaklaşım var...
Kapıyı kapatan yok
Ama kapısını tam da açanda yok
MHPnin teklifindeki af kimi kapsıyordan çok; kapsamayan kesim mülahaza ediliyor.
Bu da; tartışmanın doğru noktada seyir ettiğini gösteriyor.
Ama bir eksikle...
O da kapsayanların ekseriyetinin yüz kızartıcı suçları teşkil etmesi!
Neyse!
1 Ekim sonrası; seyir farklılaşacak..
***
Partiler.
Yerel seçimler kadar.
Toplum vicdanı açısından kaygı üretici bir konumu da; tehlike olarak görmekte.
Ya; Rahşan affının tahribatı oluşursa.
Kaygı yüksek...
Bir kez daha okurlar ve cezaevindekilerin meraklı beklentileri açısından.
Derim ki; bir af çıkacak...
***
Şunu da; belirteyim ki!
Af kapsamı..
Cumhurbaşkanı Erdoğanın devlete karşı işlenen suçlara vurgusuyla..
Siyasi suçlara da işin uzayabileceğini göz ardı etmememiz lazım.
Belki zaman.
Belki konjonktür.
Belki bölgesel vakıalar
Şu an için; yokuşu gösteriyorsa da...
Önemli olan; zoru başarabilmek değil midir?
Ki en büyük ihtiyaç; toplumsal barışı inşa etmek!
***
Yoksa!
Hırsızları.
Kapkaççıları.
Soyguncuları.
Sahtekrları.
Zehir satıcılarını.
Torbacıyı.
Mafya bozuntularını; tövbe ettiler deyip af etmek, derde şifa getirmez.
Bilakis; sokağı korkulu meknlar haline getirir.
***
Bakınız!
Af konuşuyoruz.
Af olmalı diyoruz da.
Affa karşı olduklarını dile getirenler de azımsanmayacak kadar çok.
Varlar.
Ki okurlarım da var.
Diyorlar ki.
Yukarıda sıralanan suçların failleri affedilirse.
Aha da kimse Sokağa çıkamaz olur.
Haksız değiller.
Hele ki ıslah edilmemişlerse.
Farkında mısınız?
Aha da Diyarbakır.
***
Bir kaç yıl öncesine kadar.
Muzdarip değil miydik?
Sokağa çıkılamaz hale gelinen ortamın korku üretici halinden dolayı?
Nerede; kapkaççıya...
Nerede gaspçıya
Nerede, sahtekra yakalanıp, yüz yüze geleceğim; korkusu yaşanmıyor muydu?
Yolda yürümek.
Telefonla...
Konuşmak...
Kadınlar...
Kızlar...
Öyle ki yalnız başlarına sokağa çıkmazlardı.
Ya eli bıçaklı bizim yolumuzu keserse!
Gasp ederse.
Telefonumuzu elimizden alırsa.
***
Peki, bugün, esamileri okunmuyor.
Ki ekseriyeti cezaevinde.
İşte onlar salıverilirse; sokaklar eski hale dönmez mi?
Ne mümkün?
Ne diyor, Af teklifini veren MHPli Fetih; ıslah edilmiş değiller...
***
Eee
Islah edilmeyen bir toplum.
Hele ki ıslah yerine, iticilik körüklenmişse.
Af da, affa dair koşullar da, toplumsal vicdanı rahatlatmaz.
Sadra şifa vermez.
Bilakis; hepsi yerle yeksan olur?
çünkü, ahlaksızlık söz konusu.
İşte bu ahlaksızlık vebasından kurtulmamız gerekir.
O da ancak samimiyetle mümkün olur...
Yani; çıkacak affın samimiyet temeli sağlam olmalı.
Yoksa Şüyuu vukuundan beter olur!
***
.Ve notum
Mağdurun affetmediğini devlet affedemez.
Etmemeli!
***
MEBDEN UYARI GELDİ?
Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Aslan.
Yazılı duyuru yaptı.
Özellikle; son günlerde gündeme gelen okul kıyafetiyle alakalı keyfiyete dair.
İlçe Milli Eğitim müdürleri.
Okul müdürleri.
Ve okul aile birlikleri.
Tabi ki öğrenci velilerine ilişkin; uyarısı şöyle
***
BİR
Kayıt için müracaatta bulunacak velilerimizin hiçbir suretle kayıt parası veya başka bir ad altında bağışa zorlanmaması
***
İKİ
Velilerimizden malzeme veya başka bir şey istenmemesi
***
Üç
Öğrenci kıyafetlerinin seçimi ve alımında ise belli yerlere kesinlikle yönlendirme yapılmaması,
Kıyafetlerin kaliteli, ekonomik ve piyasada rahatlıkla bulunabilecek ürünlerden seçilmesi,
***
DÖRT
Aksi davranışlarda bulunulması halinde ilgililer hakkında yasal işlem başlatılacak
***
Aslan
Açıklamasına da not düşmüş.
İdare olarak.
Ki son iki yazıma dair, olduğuna inanıyorum.
Bu minvalde de; idari tahkikat başlatılmış.
İhmali ve kusuru bulunan okulların tespiti halinde; yasal işlem derhal başlatılacak.
***
Yani bir inceleme.
Yani bir soruşturma.
Yani eğitim seviyesinin kaliteli ve pürüzsüz olması noktasında; bir hassasiyet aktifliği var.
***
DEMOKRASİYİ GERİ GETİRECEĞİM?
Bir saniye
Bu ağır iddianın sahibi ben değilim.
Kemal Bey.
CHPnin Lideri Kılıçdaroğlu.
O diyor
Demokrasiyi geri getirmek için, cansiperane çalışacağım.
Seferberlik başlattık.
Ve ekliyor; tek başıma kalsam bile!
***
Demokrasi!
Elbette ki; toplumsal mutabakata bağlı
Kendini yönetebilme.
Düşünüyorum.
Kemal Beye göre.
Ki oy potansiyeli yüzde 25!
Geride; yüzde 75.
İktidarın oy potansiyeli; yüzde 52.
Meclisteki çoğunluk.
***
Şimdi. Bu noktada; demokrasiyi isteyen kim?
Kemal beye göre. Başkanlık sistemi demokrasiye aykırı.
Tek adam rejimi diyor.
Ama halkın tercihi; yüzde 52.
Ki Başkanlık sistemi de bir demokrasi yönetim biçimi iken?
***
Neyse!
Kemal Beyin en büyük eksikliği.
O da; halksız bir demokrasi arayışından; vazgeçmemiş olması.
Eğer ki olsaydı.
Yüzde 52ye
Ki kendi yüzde 25ini yüzde 100den çıkarıp yüzde 75e sırt dönmüş olmasaydı.
Elbette ki; demokrasi diye bir kavramdan söz edebilirdi?
***
Ama şimdi.
Kendisi; demokrasinin gerisinde.
çünkü demokrasi önde.
Kendisi geride.
Hal böyle olunca; gerideki adamın ileridekini geri getirmesi için onun mertebesine ulaşması gerekir.
Eee; bu da Kemal beye göre zor!
çünkü dokuz seçimdir becerdiği bir şey yok!
***
CAN DÜNDAR MI?
O bir ajan.
Evet, Başkan Erdoğan böyle diyor.
Ki Yargı nezdinde de; suç ve aldığı ceza bu hükmü de aynı kapsamda.
O bir ajan.
Konuşuluyor.
Can Dündar, Erdoğana soru soramadı?
Niye soramadı?
Öyle ya akredite olmuştu
Basın toplantısına katılmasına da engel yoktu?
Ama katılmadı.
Diyeceğim şu ki; yiyemedi.
çünkü ajanlar aynı zamanda piyon oldukları için; komuta merkezine göre hareket ederler!
Yani, ipini tutanlar; cesaret edemedi.
Eğer cesaret etmiş olsalardı onu gönderirlerdi.
Gönderemediler.
Kendi; iç provokatörlerini gönderdiler.
O da; laf edemeden paketlendi?
Neyse!
ABde de; ibre değişim gösteriyor.
Nitekim Merkelin o esnadaki soru cevapları da!
FETÖ.
PKK.
Ve DAEŞin yanısıra.
Türkiyeye hasımlık üreten ABdeki taşeronların işi zor!
Dengeler değişti.
Dündar gibilerin; prim kazandırması yok!
çünkü kucağa oturma artık onlara zevk vermiyor?
Başka alternatifler arıyorlar.