Şahin Öner!
Lise son sınıf öğrencisi.
Henüz, 19 yaşında.
Pazar gecesi,
Şehitlikte korsan gösteriye katıldı.
Malum,
15 Şubat Abdullah Öcalanın yakalanış yıl dönümü.
Bugüne özgü; gösteri ve eylemler!
İşte bu etkinlik esnasında nasıl oluyorsa;
Ölüyor-öldürülüyor!
***
Önceki gün;
Sabah saatlerinde cenazesi sessiz sedasız toprağa verildi.
Şehitlik mezarlığında.
Semt sabah saatlerinde sakindi.
Esnafın bir kesimi de işyerlerini kapatmıştı.
Tepki üzerine!
Nedeni de ölümün sebebiyeti.
Ancak,
Öğleden sonra, protesto yürüyüşü oldu.
BDP öncülüğünde.
Hayli gergin geçti.
Sebeb ise,
Önerin gösteriye müdahale eden Polis panzeri tarafından, ezildiği iddiası.
***
Yani,
İlk resmi açıklamada denildiği gibi olay yaşanmamış!
çünkü,
Valilik ve emniyet yetkilileri ajanslara ilk etapta şu açıklamayı yapmıştı.
Ki basına da öyle yansıdı.
Öner.
Üzerindeki el yapımı bombayı polise atmak isterken, patlamış.
Hatta patlamanın tesiriyle, bazı uzuvları kopmuş.
Elleri-kolları.
Yüzü de, parçalanmış!
Hastaneye kaldırılırken, ambulansta ölmüş.
***
Ancak,
Aile yakınları.
Ve tabi ki BDP öyle demiyor!
Buarada;
Önerle alakalı Sosyal medyaya düşen bazı fotoğraflar oldu.
Hastane morgunda çekilmiş.
İddiaya göre, resimler Önerin cesedine ait.
Fotoğraflarda,
Ölüm sonrasında vücutta patlamaya ilişkin, izler görünmüyor.
Denildiği gibi; uzuvları kopmamış.
Elleri, göğsü ve kafası sağlam.
Sol kulağı ve başında eziklik var!
Bir de ayaklarında önemli eziklik görünüyor.
Başka da bir şey yok!
***
Önerin,
Babası Mehmet Şirin Önerde basına konuştu.
Şöyle dedi:
Olay yerine gittiğimde oğlumun cenazesi hastaneye kaldırılmıştı.
Hastane morgunda oğlumun cesedini iyice inceledim.
Sol kulağı yoktu.
Ancak elleri, göğsü sapasağlamdı.
Ayakları ise ezilmişti.
***
Tabi ki;
Henüz, Hastaneden alınmış bir Adli Tıp rapor da yok.
Ölüm nedeni nedir diye?
Aile raporu istemiş ama hastane vermemiş!
Neye hikmetse?
Baba Öner, savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Gerek ölümle ilgili; faillerin bulunması olayın da aydınlanması.
Gerekse de, Adli Tıp raporunun kendisine verilmesi.
* * *
Evet,
Muğlk ve provokatif bir durum vaki görünüyor.
Onun için,
Önerin ölümü tüm detaylarıyla ortaya konulmalı.
Resmi ağızla; kamuoyuna açıklanmalı!
***
Öneri,
Ölüme götüren, sebeb neyse!
Bomba ise bomba.
Panzer ezerek, öldürmüşse, panzer!
Netleşmeli.
Faili meçhul.
Ve vicdanlarda, zanlı bir durum hsıl olmasın.
Saklı, kalmasın!
Kim suçlu ise, adalet hükmünü versin.
Hele ki,
Hassasiyetin büyük önem arz ettiği, zaman dilimi içerisinde böylesi mevzular; negatifliğe hayli, körük olur.
***
SOLİNİN PARLAYAN MAVİ GÖZLERİ?
Adı Solin.
5 yaşında, renkli gözlere sahip kız çocuğu.
Ama ne var ki; Lösemi hastası!
Ağabeyi de var, Mirhan!
9 yaşında.
Ne acıdır ki, o da Epilepsi hastası!
Evet,
Onur ailesinin, dramı salt bu değil.
***
Anne Hanım Onur.
Cizre Belediye Başkan Yardımcısı idi.
Önceki güne kadar;
Şırnak KCK davasında, tutuklu idi.
Tabi,
Eşi, yani Solin ve Mirhanın babası!
O da,
Eşi Hanım Onurun yargılandığı KCK davasının firari sanığı.
Şu an; nerde olduğu bilinmiyor.
***
Ailenin,
İçerisinde bulunduğu dram!
Solinin,
Ağabeyi Mihranın sağlık durumları medyaya yansıyınca.
Hele ki,
Renkli gözlere sahip Solinin annemi özledim çığlığı.
O çığlık karşılık buldu.
Özellikle;
Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Adalet Bakanı Ergin.
***
Evet,
Hanım Onur tahliye oldu!
Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından.
Bu tahliye;
Hiç kuşkusuz ki, vicdanlarda ve yüreklerde duygu seli yarattı.
Olumlu ve pozitif bazda!
Solinin,
Mihranın yüreğindeki sevinç fırtınasını kim tarif edebilir ki!
Yaşayan bilir.
***
İşte;
Bu yaşayan bilir duygusuyla empati yapılırsa!
Güneydoğuda,
30 yıldan buyana akan kan ve dökülen gözyaşı.
Kaybedilen canlar.
Ve bugün gelinen noktanın ikmaliyle çözüme yelken açılmışken.
Ölümlerden,
Mabuslardan,
Silahtan,
Can yakmadan, medet umulmamalı.
Hele ki, geçmişin bağnaz, katı ve inkr ahlaksızlığından ders-i ibretle, barışa odaklanılmalı.
***
Bu da;
Toplumsal, sorumluluktan geçeceği gibi.
Artık vicdanlar, insani duyguların hassasiyetiyle, hareket etmeli.
Korkak, ürkek. Bana neci olmamalı.
Özellikle;
Başkasının hakkından bana ne dememeli.
Sonuç,
Solin ve Mihran annesine kavuştu!
Benzer, birçok kavuşmayı bekleyen hiç kuşkusuz ki var!
Ama Solinin annemi özledim, çığlığı var ya.
İşte o çığlık;
Tüm yüreklerde, barışı özledim diye haykırıyor.
Yeter ki; hakkaniyeti bilelim!
***
Yoksa,
Şahin Öner gibi, genç bedenler kirli oyunlara kurban olmaya devam eder.
Solin gibi,
Mihran gibi çocukların da, anne özlemi çığlıklarını, daha çok duyarız!
Hem batıda,
Hem Güneydoğuda. Dün olduğu gibi.
Ama biz diyoruz ki, artık ölümler ve gözyaşları olmasın.
Hele ki, barışa bu kadar çok yaklaşmışken!