PARALEL UYUMUYOR?
Eklenme: 6/4/2016 12:00:00 AM

Sabah'tan Mahmut Övür…

Dünkü köşesinde…

"Valiler ve bürokrasideki 'Paralel' tehlike" başlığıyla yazı kaleme almış.

Övür.

Yazısında;

Güneydoğu ve Anadolu açısından.

Valilikler.

Kaymakamlıklar.

Ve önemli kamu kuruluşlarındaki "paralel yapıya" dikkat çekiyor.

***

Bunu dillendirirken…

Valiler kararnamesine atıfta bulunuyor.

Malum, 20 İl'in valisi merkeze çekildi.

Ki bunların ekseriyeti, "uzun yıllardır" Valilik görevini yürütenlerdi.

Yani bir iki yıllık "vali" değiller.

Birçoğu, 5 yılın üzerinde.

24 Vali'de "yer" değiştirdi.

Kimi rütbe aldı, kimi tenzil-i rütbe..

Ama "Valilik koltuğu" koruyon ekseriyeti..

***

Övür.

Bu değişimi, Güneydoğu'da "sorun çıkartan" valiler olarak görürken.

Asıl sorunun.

Ki bizlerin sıkça gündeme getirdiği.

Ama Ankara'nın 'görmede' imtina ettiği, "taşra teşkilatlarındaki" paralel tehlike.

Vali Yardımcıları.

Ve Kaymakamlar.

Kamu kurumlarındaki "idari" makamda oturan, bürokrasinin "mekanik" dişlileridir bunlar.

***

Özellikle yerelde hayli etkilidirler.

Paralel yapı..

Varlıklarıyla, "sinsi" bir yapının ikmalindedirler.

Siyasete tuzak kurabilecek.

Yerelde "fitne fesat" üretebilecek.

Devlet ile halkı "karşı karşıya" getirebilecek.

Enva-i hileyi, desiseyi icra ederken, "her yolu da mubah" görendirler.

Renk vermezler. Her türlü "ortaya uyum" sağlarlar.

Bukalemun yüze ve karaktere sahiptirler.

***

Hiç kuşkusuz ki!

Paralel yapının, "devlete sızma" hareketi bugüne özgü değil.

Yıllara dairdir…

Ömür, 20–25 yıla dayanmaktadır.

Hep ifade etmişimdir…

Bu yapı "kamunun" DNA'sını ele geçirmiştir.

En kılcal damara kadar sızmıştır.

Yılların seyriyle varlığını gizleyerek bugün, "operasyonel" faaliyeti icra edecek noktadadır.

***

17–25 Aralık operasyonları patlak verdiğinde kaleme aldığım bir yazıyı, hatırladım.

2010 yılında, Referandum'dan hemen önceydi.

Yüzlerce "Kaymakam-Vali Yardımcısı" ataması yapılmıştı.

O gün için.

Atamalar sonrasında, Diyarbakır'dan bir kaç kaymakamın "icraatını" örnek vererek.

"Kim bunları hangi kritere göre atadı" diye, sorgulamıştım.

***

Övür'e göre.

700'e yakını "paralelin" elemanı gibi çalışıyor.

Direktifleri tamamen "üst akıllarından" alan, 700'e yakın "amir" var.

Ben de diyorum ki.

Ki iddam odur, bunlara ek olarak, yarısı kadar da " Vali Yardımcıları" var.

Ve bunlar; "Cemaat adına" birer istihbarat müdürü gibi çalışmaktadırlar.

***

Övür yazısında, önemli bir noktaya da dikkat çekiyor.

Tabi eski bir cemaatçi iş adamına dayanarak.

Onun ağzından şöyle diyor."

Sadece kaymakamlar arasında değil.

Vali yardımcıları.

Milli eğitimdeki şube müdürleri..

Kalkınma Ajansları içinde ciddi oranda "cemaatçi" olduğunu ileri sürüyor..

Ve ekliyor:

"Bu vahim tabloyla baş etmek için Türkiye'nin acil olarak 657 sayılı yasayı değiştirmesi gerekiyor."

***

Diyarbakır'dan örnek verirsek.

İsim zikretmeyeceğim.

Ama köşenin müdavimleri bilirler.

İddia ediyorum ki.

Diyarbakır'da "paralele bir fiil çalışan.

Hükümetle halkı "karşı karşıya getiren" yok değil..

Sayı, azımsanmayacak kadardır.

***

Yeter ki, "icraatlarına" bir bakılabilinsin.

Kim hangi organizasyonla;

"Cemaate imkân yarattığı, para aktardığı, yer tahsis ettiği" gün gibi ortaya çıkar.

Zaten gerisi "çorap söküğü gibi" gelir.

Hele ki, geçmişin "defterleri" açılırsa..

Özelliklen de; "SODES" projeleri ve mimarları..

***

SOYKIRIM HA!...

Almanlara bakın.

Türkiye'yi "soykırımcı" ilan ediyor.

Neymiş.

1915'te, "Ermenileri" katletmişiz.

Vaka nasıl olmuş.

Tarihteki, "şekli şemalı" nasıl.

Oldu, olmadı.

Türkler mi,

Kürtler mi "başrol oynadı" pek önem arz etmiyor.

Soykırım yok.

Lakin Katliam'ı kimse inkâr edemez.

Ha onlar da, yapmadı mı?

Yaptı.

***

Mesele nettir.

Bir "başkaldırı" kalkışması yaşandı.

Balkanlardan kopan Türkiye, Anadolu’yu da kaybetmekten korktu.

Vatansız kalma telaşına düştü.

Rusların desteklediği Ermeni çeteler ayaklanınca İttihat ve Terakki iktidarı tehcir kararı aldı.

***

Ancak ne var ki.

İnsana dokunan.

Vay be dedirten.

"Bizle" alay ediyorlar noktasına gelinen "Soykırım" suçlamasında bulunanların, Almanların olması.

Alman Parlamentosunu karar vermesi.

Almanların "bu dâhilde" hiç bir katkısı yoktu.

***

Neyse.

Kendi tarihlerine baksınlar.

Nazileri kim unutur?

Tarih sayfalarında; "tarihin en vahşi soykırımcısı" iken.

Kendi vatandaşına.

Kendi milletine "tek ırktan" halk yaratmaya çalışan Almanlar değil miydi?

***

Bunun için.

"İşkence kampları" oluşturan.

İnsanları "diri diri" fırınlarda yakıp, küle dönüştüren bir Almanya.

Bugün.

Dost postunda, ezeli düşman olarak.

Türkiye'ye "Ermenilere soykırım" yaptınız suçlamasını getiriyor.

Ne garip ki, bunun bayraktarlığını yapan da, "Bir Türk."

Cem Özdemir.

***

Ki bu adam daha, 2000'li yıllarda "Soykırıma" karşı çıkarken.

Bugün, Ermeni "diasporanın" sözcülüğüne soyunuyor.

Siyasi menfaat.

Dokunuyor.

Ya Angela Merkel.

O'nun Dışişleri Bakanı Steinmeler'in "oyun" kuruculuğu.

"Oylamaya" katılmadığını gösteriyor.

Ama Altan alta, "tasarının" mimarlığını ve imzasını yapıyor.

Ve bunu da; "Türkiye dostuyuz" diye yutturuyor.

***

Eee, biz de yuttuk.

Ne yazık ki, yutuyoruz da.

Gelelim, klasik tepkiye.

Büyükelçiyi geri çektik.

Alman Büyükelçisini Dışişlerine çağırdık; "niye bu yaramazlık" diye.

Bak ha, "bu da bizden size nota."

Siyasi mesajlar. Kınamalar.

Peki, sonra mı?

Ne olacak, nice ülkeler bunu "ilan etmedi mi?"

Dostumuz(!) Almanya yapmış ne olacak.

O bizim dostumuz ya.

Öyle ya, ABD'de dostumuz!

Rusya da. İran ve İsrail'de.

Sahi öyle mi?

***

HDP'NİN TUTUMU?

Karara.

Parlamento "kınama" yayınladı..

Tabi, HDP dışında.

AK Parti. CHP. Ve MHP.

HDP destek vermedi.

Görüntüsüyle, "Soykırım Kararını" onaylar oldu.

Bu tavır'ı şöyle okursak.

Ki öyle olduğuna inanıyorum.

***

HDP.

Devlet, PKK'ya karşı "operasyonlar" yürütüyor ya.

Buradan; "Türkler, Kürtleri de katlediyor" sonucunu çıkarmak.

Hem Batı'yı.

Hem de kendi tabanında bir inandırıcılık yaratma..

Sonuç ne olur?

***

Diyeceğim o ki.

"Bindiği dalı, kesme" olur.

Çünkü.

Tarih sayfalarına düşen, notlarda.

Ermeni çetelerine karşı.

Rusya'nın organizasyonuyla yürütülen, "baş kaldırı da".

İttihat-Terakki iktidarı..

***

Doğu ve Güneydoğu'da.

Ermenilere karşı.

Kullandığı oluşum, "Hamidiye Alayları" idi.

Ki bunlarda, "Kürtlerden" oluşuyordu.

Hani bir söz var.

Gün gelir devran dönerse.

Peki, "Biz Kürtler" durumdan kendimizi nasıl "sıyıracağız."

Demezler mi?

Vay be, "bizi soykırıma uğratan Kürtler miş?" diye.