PARALELLE KUMPAS!
Eklenme: 5/5/2014 12:00:00 AM

Notlar.

Bir hayli masada birikmiş.

Biraz, ayıklayayım.

Önce, paralel yapı üzerinden aklanma gayretkeşliğine bakalım.

Kim ve kimler, neye galebe çalıyor?

Malum, son günlerde moda oldu.

Hasmını alt etmek.

Ya da makam ve mevki işgali.

Koltuk ele geçirmede, "kumpas" oldu.

***

çünkü

Kimi, paralel yapı'nın "yaftasıyla" alaşağı ediliyor.

Kimi de, paralel yapı'nın kurbanıyım diye, makam işgal ediyor.

Kimi de; yandaşlık ikmaliyle, hangisine denk gelirsenin peşinde.

Bir de, "geçmişteki" kirlilikleri de, "aklama" gayreti olanlar var ki, maazallah!

****

Son günlerin, konuşulan kurumu.

Diyarbakır Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği.

Ulusal ve Yerel gazetelerin manşetinden düşmüyor.

Neymiş!

Eski Genel sekreter Muhammed Kurtoğlu.

Diyor ki; "Beni Paralel Yapı" görevden aldı.

İftira kurbanıyım!

Sevsinler seni.

Ekliyor.

Kadro oluşturmak istediğim isimler; "PKK suçlamasıyla" ekarte edildi...

Yok, daha neler?

Bir ek notu daha var.

O da, mevcut Genel sekretere gönderme.

Suçlaması; "Asıl Paralel yapının adamı o" diyor.

***

Maşallah.

Yok ya, daha neler?

Evet.

Kurtoğlu bunları durduk yere niye söylüyor?

Yani, 5 ay'dan sonra, ağız fermuarı niye açıldı?

Önce ona bir bakalım.

Amir gidince, çözülme başlamış.

Malum, Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ali İhsan Dokucu iki hafta önce "görevden" alındı.

Şimdi, Dokucu üzerinden, "savunma" yapıyor.

Dokucu!

Paralel yapının adamı mı, değil mi bilmem?

Tanımam da.

Ama Kurtoğlu'nu iyi tanırım ve bilirim!

Şöyle ki; ne kadar paralelci, ne kadar Diyarbakır sevdalısı olduğunu.

Önce aynaya bakmalı.

***

Orada ne olduğun görür kendisi.

Görev süresi içerisinde ve görevden alınma evresinde; "kimlerle" kanka olduğunu.

Hele ki, çok başarılı performansıyla(!) aldığı plaketler.

Kimler methetmişti.

Araç ihalesinden aklandım diyor.

Mahkemelere de, müfettişlere de "suçlama" getiriyor, paralel yapı imasıyla.

Ne bulunmaz hint kumaşıymış?

***

Aslında sormak lazım!

Müfettişe, Audi makam aracının da içerisinde yer aldığı araç ihalesiyle ilgili verdiği savunmada, Diyarbakır ahalisine neden suçlama getirmiştiniz?

Tıpkı, Paralel Yapı'nın zihniyetinin paralelinde.

Ne demiştiniz?

O satırları hatırlayalım.

***

İşte o sözler.

"Diyarbakır Türkiye'nin hiçbir iline benzememektedir.

Terörün, hırsızlığın ve mafyacılığın merkezi konumundadır.

İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde hırsızlık yapanların birçoğu Diyarbakır'dan gitmedir.

Bu durumu Emniyet Müdürlüğü'ne sorabilirsiniz!"

Yani bundan dolayı, "müteahhit ve fiyat" tercihi olmuş.

Aklı sıra.

***

Buarada.

Yeni Genel sekreter İbrahim Uygun'da sormuş.

Demiş ki, Kurtoğlu'na sormak lazım.

Bizde buradan soralım.

"Neden devlet ve araştırma hastanelerinde basit bir mamografi cihazı yoktu?'

Bunun yanı sıra harcanamadan Diyarbakır'dan geri dönen ödenekler?

Radyasyon Onkolojisi'nin kapanma, laboratuar hizmetlerinin durma noktasına gelmesi?

İhale dosyalarının son ana bırakılması?

Hastane başhekimlerinin yetkileri alındığı için hizmetteki umutsuzlukları?

Tıbbi cihaz ve sarf malzemelerinin bir yılı aşkın süredir satın alınamaması?"

***

Ne cevap verir bilmem.

Zaten verecek cevabı da olacağını sanmıyorum.

çünkü hal-i hazırda Kurtoğlu bir "koltuk" gayretkeşliği için de.

Kapar mı, kapmaz mı göreceğiz?

Ama ben onun Diyarbakır'da görev yaptığı süre içerisinde; "yüzünü de, fikrini de, zikrini de" gördüm.

Halis-muhlis; "paralel yapı"

***

33 bin kişilik stadyum!

Neyse!

Arazi krizi, denilene göre kısmi aşılmış.

İkili-üçlü görüşmeler sonucunda.

Kayapınar, 307 parseli "uygun" görmüş.

Burası spor alanı olabilir.

Malum, göz koyulan arazi, "kent ormanı" idi.

Kışanak'ın ifadesiyle; "Kimse bizden, kent ormanı arazisini istemezsin."

***

Evet.

Hele ki, şehrin "gözbebeği" olabilecek.

Nefes borusunu teşkil edecek; "arazi" ise!

Bende karşı idim.

Özellikle burası için, "fırtına" koparan çevrelere.

Elbette ki, Stadyum yapılsın.

Diyarbakır'a 33 değil, 70 bin kişi bile az.

Ama kaş yapayım derken, göz çıkarmayalım.

***

Neyse ki, uzlaşı sağlandı.

Lakin bir ayrıntıyı aktarmak istiyorum.

Özellikle, gazetelere yansıyan haberlerden dolayı.

çünkü herkesin bilmesi gerekir.

Kimin neye gayret ettiği.

Şöyle ki, Edip Eren, Diyarbakırlı bir hemşerimiz.

Hal-i hazırda, Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi.

Hiç kuşkusuz ki, bir hemşerimizin, böylesi bir göreve gelmesi bizleri sevindirdi.

Ve gurur verici.

İlk tebrik edenlerdenim.

***

Ne var ki, sene-i devriyeleri oldu.+

Hatta iki yılları dolacak.

Sormak istiyorum!

Spor alanında Diyarbakır için hangi proje ve kazanım sağladı?

Ya da, "ikili görüşmelerin" ortaya çıkardığı projelere attığı imza var mı?

Sanırım yok.

çünkü olsa idi, haberdar olurduk

***

Ama bugün!

Görüyorum ki, 33 bin kişilik stadyumla alakalı "canla-başla" caba içerisinde.

Tebrik ediyorum(!).

Tabi bu girişkenliği Diyarbakır sevdalılığından mı geliyor?

Yoksa işin alan müteahhit oluşundan mı kaynaklı?

Yıldızlar İnşaat!

İşte bunu öğrenmek istiyorum.

***

Değişen ne?

Biraz da, siyaseti hasb-i hal edelim?

Üç dönem kuralı ve Seçim sistemi'nde "değişen ne?".

Değişen yok. Aynen devam.

AK Parti kararını verdi.

Üç dönem kuralı, devam edecek.

Yani ekseriyeti "siyasetin duayeni" olan ağabeyler 2015'in "fireleri" olacak?

Peki, bu fire nasıl tepki koyar?

Onu da, Köşk seçiminden hemen sonra göreceğiz?

"Yeni bir oluşum mu, yoksa sindirme mi?"

***

Seçim sistemi o da aynen devam.

Değişmez!

Ne daraltılmış bölge, ne de dar bölge.

Ha bir de. Baraj'a da dokunulmadı, yüzde 10.

Dikkatimi çekti.

Özellikle seçim sistemiyle alakalı; muhalefet ketum.

Niye!

Hiçbiri durumdan memnun değilken.

Sahi, "rıza" gösterme, neye delalet.

Eee. Türkiye'deki siyaset bu.

Mantığın durduğu yerde, Türkiye siyaseti başlar.

***

Gelelim; Köşk'e kim gidecek?

Ak parti'nin "adayı" kim olacak?

Bu sorular!

Resmi beyan olmadığı sürece tekerrür edecek?

Ama görünen odur ki.

AK Parti Köşk'e Erdoğan'ı göndermede kararlı.

Şöyle ki!

Arınç'ın açıklamaları, Atalay'ın beyanatı bunu "kesin kes" kılıyor.

Abdullah Gül'de bu haliyle; "Siyaset yapmam" diyor.

O zaman! Erdoğan "tek" seçenek olarak, Köşk'e gidiyor.

Her ne kadar; "istişareler" sürecekse de.

Şimdiden hayırlısı!