Doğrusu; Fırtınalar yaratan "iyi bir köşe yazısı" kaç dakikada yazılır bilmem! Bu yönde bir zaman "ölçüm" olmadı! Bildiğim bir hayli "zaman" tükettiği. Ancak şunu bilirim; "İyi bir pazar yazısı" mutlaka moral motivasyonu noktasında "gönül hoşluğu" ister! Ki günü "neşe" üzerine kurgulayabilesin. Yani "yazı" hem yazan için hem okuyan için "keyif" ihtiva etmeli. Çünkü "Pazara hikmet" yazı beyin hücrelerine "masaj" yapar. Stresi "motive" eder, duyguları da "okşar".
* * *
Hani yoğun bir çalışma temposunda verilen "molada" söyleriz ya; "Ohhh be" diye! İşte "pazar yazısının" kurgulama modu da; "Ohhh be "keyfini icra etmektir. Aksi taktirde; "pazar" yazısı 'ölçü' ve beyin "zoru" kulvarına girer ki. O da; "gündemin" bunaltıcı hadiselerine odaklandırır. Tablo ortada! İç ve dış mevzular öylesine bir nokta ihtiva ediyor ki; "Ofis trafiğini de" geride bırakır. Onun için; bu trafiği "haftaya" öteleyelim. Biz pazar yazısıyla; Sizleri hafta sonu tatiliyle hep birlikte icra ettiğimiz sabah kahvaltısının "olmazsa olmazına" yönelelim. Yani "Pazar yazısına".
* * *
Peki, konumuz ne olsun? Malum; "konusuz" mevzu olmaz. Hani bir söz var; "Gözler yalan söylemez" diye! Sizce öyle mi? Ne diyelim, takılıp gidelim. Bakalım "hayat gözlerde" başlar feyziyle; nereye varacağız. İnsan! Sahi neden sadece bir kişinin "gözlerini" unutmaz! Sevgi mi,? Saygı mı, Aşk mı, Yoksa nefret mi? Aslında "hepsini" ihtiva eder.
* * *
Ama bir nokta var ki; "işte" o kendisidir. Çünkü "gözler unutmaz" sözü aynı zamanda "bakışın" da resmidir. Görmek istediğini "görmek" isteğinde; "unutulmaz" der o gözler. Sanırım bir şarkının "satırlarında" yer alır. "Senin gözlerini gördüğümde bu dünyaya neden geldiğimi anladım". Bu sözün "açılımı" demek ki; "Eksiklikleri" bugüne kadar göremediklerini "bu gözlerle" görmüş. Ve o gözlerle "inşa" edilen mutluluk! Ki; "hayatın" en ihtişamlı güzelliği. Korku yok! Endişe mi; hiç yok. Hayaller deryasında; "baharla" bütünleşmiş bir yaşam!
* * *
Evet! Gözlerdir "gören ve gösteren". Öyle ki; Varlığı cennettir "görmeye" kâmil isen. Yok, hain isen; Cehennemdir hayat ve gördüklerin. Beyinde "fırtınalar" gönlünde "sevda" coşkusu. Ama eksik olan; "gözlerdeki" hikmet! İşte "o gözler" var ya! O gözler. "Helalin" gözleriyle; Bil ki sen de, o da, ikinizin bütünleşmesiyle oluşan diğer gözler de. Hep bir "düşünceye" odaklanıp görür. O da; sevgi bahçesindeki "Ailedir".
* * *
Öyle ya; Sabah kahvaltısındasınız. Ya da yazıyı okurken; akşam yemeği. Belki de beş çayındasınız. Evdeyseniz! Ve aile ortamındaysanız. Şöyle bir an da olsa; "Gözleri" gözlere kurgulayın. "Biz neyi görüyoruz" deyip. Düşündüklerinizle, "görmek" istediklerinizle ve gördüklerinizle "ölçü" yapın. Hangisi; "görmek" istediğinizdir!
* * *
Eee! Boşuna Lord Byron dememiş ki; "Bütün mesele, ruhları görebilecek gözler edinmektir".. Her ne kadar "kulaklar" başkalarına inansa da; Gözler asla "gördüğünden" başkasına inanmaz.. Çünkü "gören de o, gösteren de o"..
* * *
Gördünüz mü? Yazıya nokta koymak lazım. Çünkü bize ayrılan "yer" doldu taştı. Neyse! Bakarsınız "bir başka" pazar yazısında yine gözler "bilgisayarın" ekranına odaklanır da. Bugünün "mevzusunu" görmek ister. Biz de; o zaman devam deyip! "Gözler yalan söylemez" şarkısını mırıldanarak; kaldığımız yerden devam deriz. Şimdilik; hoşçakalın. Güzel bir hafta sonu dileğiyle.