Roma tarihinden bir sahne..
Etkileyici..
Sezar..
Ve sadık(!) diye gördüğü uşağı Brütüs!
Hançeri yerken söyler; Sen de mi Brütüs!
Ne yazık ki..
Kadim şehir, Diyarbakır da işte böylesi hançerleri peş peşe yiyor..
Hem de acımasızca..
Sahipsiz
Bir o kadar da enva-i saldırıya açık!
***
Dili olsa da konuşsa
çığlık çığlığa der ki;
Yeter artık..
Ed-i bese..
Ve dönerek feryad edip; Sen de mi Brütüs der!
Eee
Boşuna söylenmiş bir söz değil
Taşı gibi bahtı kara diye..
Karpuzla anılırdık..
Ama bugün; yetişen karpuz kelek
Havası da..
Suyu da
Hayata dair bakışı da; maalesef ihanet çarkı içerisinde travmatik halde!
***
Sizlerin bu satırları okurken ne düşündüğünüzü tahmin edebiliyorum
Yine ne oldu?
Karaları bağlamışsın Söylenip duruyorsun
Haklısınız
Ama görünen ve yaşanılanlar karşısında;
Olmayalım mı?
Olmuyor muyuz!
Olmamız gerekmez mi?
İşte kadim şehrin hal-i pür melali!
***
Tarihi Surlar
Hevsel Bahçeleri
Dicle Nehri
Ve tabi ki, On Gözlü Köprü!
Sözde; UNESCO Dünya Kültür Miras listesinde, birer abide!
Göz bebeğimiz gibi!
Lakin, hiç de öyle değil
çünkü; işgal altında..
çünkü, saldırı altında..
çünkü, rant ve ihanet çarkı içerisinde, tahrip ediliyor!
Ve buna bir Dur diyen de yok
***
Şimdi
Tıpkı, Diyarbakırın silüetine Kırklar dağında indirilen hançer gibi
Sıra, sıra dizilmiş; ucube yapılar
Cafeler
Barlar
Pavyonlar
Hele ki çay bahçeleri adı altındakiler
Vaziyet akla ziyan
Pes dedirten bir durum
***
Öyle ya
Hevsel Bahçeleri denildiğinde neler akla gelmez ki?
Bir köy bahçesi
Ya da bir sebze tarlası
Veyahut göbekli marulun, yetiştiği verimli toprak gelmez
Filmlere
Romanlara..
Efsanelere..
Edebiyata..
Güzelliklere..
Şehrin seyirgahında; temiz hava solduran bir; cennet bahçesi..
Adil ve Suzan..
Türküler..
Öyküler..
Şiirlerin akıp dergahlaştığı bir coğrafik alan..
Dicle Nehri..
Kıyıları..
Ki çakıl taşı bile; kendi değerlerine vakıf?
Ama bugün
Peki ya şimdi; travmatik bir dram içerisinde kahroluyor
Rant ve İhanet çemberinde.?!
***
Hani hep derdik ya!
Dicle akar; Diyarbakır bakar
Ne hazindir ki; şimdi Dicle akıyor, Diyarbakır bakamıyor; dört bir tarafı işgal altında
Ki her geçen gün de; arttıkça artıyor
Yetkili ve etkili makama sorduk
Vaziyetin ikmalinde siz hangi cephedesiniz?
Doğrusu
Arkadaşlarımın bu minvaldeki sorusuna gelen yanıt
Bana ilettikleri; şaşkınlıktan öte
E be yuh yani
***
O yetkilinin cevabına bakın
Evet işgal altındadır
Zaten biz onlara izin veriyoruz
Kendilerinin bir zararını görmedik
Aksine bu yerleri canlandırıyorlar
Halkın ihtiyaçlarını karşılıyorlar
Bazen o taraflara gidip yerinde de inceliyoruz ancak bir sıkıntı görmedik
Gel de söylenme..
Gel de, e be yetkili zevat deme..
Arkadaşlarım demiş..
Ve uyarmış; yasaların, kanunların ve mevzuuatların olduğuna dair..
Buranın bir muz cumhuriyeti olmadığını
Masal kahramanlarının uzun uykudan uyanması gerektiği gibi
Bir uyanış ve kendini kurtarma potansiyeli ile makam sahibi; laf değiştirmiş
Haklısınız
Bu işin takipçisi olacağız
Müdahale edeceğiz
Gereken yapılacak
Daha bir sürü meydan okuma ile tatmin operasyonuna geçti
Ama kim yer?
Zaten, İşgal altındaki ortamı yiyen yiyor
***
Ne diyelim
Dicle Vadi Projesi!
Hiç kuşkusuz ki, niyet hasıl
Amma velkin, görünen tablo açısından niyetin istismarı yüksek
çünkü, ilk bakıldığında Kırklar Dağının ön yüzündeki bir cami ve biraz yol ve yeşillik
Ama gerisi; işgal altındaki talan bölge
Her iki taraf parsellenmiş
On Gözlü Köprünün gözleri dahi kör edildi
Ki buradan konu etmemiş olsaydık; birileri yine kuş uykusunda olurdu?
Anlayacağınız..
Güzelim Hevsel Bahçeleri barlar bahçesine dönüştü
Kırklar Dağı beton dağına dönüştü
Bakalım
Diyarbekirimizin daha neresi neye dönüşecek?!
***
SURDAKİ TRAVMATİK HAL!
Ah ki ah
çözüm süreci; silah depolama süreci oldu
Demokratik özerklik; çukur ve hendek terörü oldu
çatışma
Yıkım
Kan ve gözyaşı
Sonuç, virane olan açık hava müzesi Sur oldu
20 bin insan evinden edildi
Evini, barkını, işini, arsasını terk etti
Kendi mahallesinde
Kendi ilçesinde
Kendi şehrinde; muhacir duruma düştü
Sıcak bir yuva
Sıcak bir aş
Kendini idame edebilecek bir iş; hayal oldu, unuttu!
Ve bugün; yıl 2017
İki yıl üzerinden geçti
Dün, binlercesinden sadece 238 kişi konut sahibi olma noktasında kura çekti
2 odalı
3 odalı
Veya 4 odalı eve sahip olabilmek için!
Doğrusu..
Dün haber merkezinden gelen görüntülere baktım..
Merak ediyordum..
Sevinç..
çoşku..
Güler bir yüz; karelere yansımış mı diye?
Ki niyetim; yüzler gülüyor diye, manşet atmaktı
Lakin tek kare yoktu
Yüzlerde hüzün
Yüzlerde acı
Yüzlerde umutsuzluk ifadeleri
Sordum...
Mağduriyetler giderildi ya, evler teslim edildi ya
Neden herkes tebessüm etmiyor ve neden sevinç çığlıkları atılmıyor, insanlar birbirine sarılmıyor diye
Aldığım cevap ne oldu derseniz?
Hangi yara sarıldı ki?
Doğru ya...
Biz nerede hata yaptık?.