REİSTEN BEKLENTİMİZ!…
Eklenme: 4/1/2017 12:00:00 AM

Sayın Cumhurbaşkanımız...

Reisicumhur...

Peygamberlerin,

Sahabelerin,

Evliyaların,

Ulemaların,

33 medeniyeti bağrında saklayan…

Tarihin,

Kültürün,

Sosyal,

Siyasal,

Ve iktisadiliğiyle; Mezopotamya'ya "Paris" olmuş…

***

Ama ne yazık ki…

Cumhuriyet'le oluşan, "ceberut" anlayışla…

İnkârın…

Asimilasyonun…

Şiddetin…

Terörün…

Kan ve gözyaşının, membası haline getirilen...

Dilinden…

Dininden…

İnancından…

Vaki olan değerlerinden, "mahrum" edilen…

Yaşadıklarını…

Gördüklerini…

Maruz kalınanı, "her dönemde" siyasi malzeme olarak görenlerin cirit attığı…

Gelen-gideni aratır misali; "politik" davranılanların el üstünde tutulduğu…

***

Feodalizmin…

Adamcılığın…

Totalitarizmin "vahşi" yüzünü, sürekli yaşatanların bulunduğu…

Silahın…

Namlunun…

Korku imparatorluğu altında "kendi milletini" ezdirenlerin…

Siyasi iradesiyle…

Kültürel kimliğiyle; "sürekli" arkadan hançerleyenlerin…

***

Dost görünenin; "asil düşman" kesilen…

Düşman bellendirilen, "dosttan" mahrum bırakılan…

Kardeşi kardeşe kırdıran…

Evini, barkını, işini, sözde "temsiliyet" adına elinden alınanların…

Çözüme,

Barışa,

Kardeşliğe,

Sevgiye, muhabbete,

İşe, aşa,

Zenginliğe "hasım" kesilenlerin…

Fakru zaruriyetini,

Geri bırakılmışlığını,

Değerlerdeki kayıplarını,

Yılların,

Ceberut devlet anlayışını "kendisine" koruma kalkanı kullananların arz-ı endam ettiği…

Ama hiç bir suretle, zerre-i miskal, "ahalisini" kutsamayanların…

***

Yoluna,

Suyuna,

Okuluna,

Hastanesine,

Sanayisine,

Tarımına,

Yeraltı ve yer üstü tüm zenginliğine "sömürücü" düzenle, geçit vermeyen…

Seçilmişlerin,

Atanmışların,

Söz sahibi olmuşların,

Yerelinden, gelenine kadar…

İşi; "fırsatçılıkta" bulan…

Rüşveti,

Suiistimali…

Adamcılığı,

Kayırmayı, ihale peşkeşçiliğini,

İktidar,

Muhalefet gözetmeksiniz…

"İş bitirici" siyasi zümrelerin, vaki olduğu…

***

Muhterem reisi cumhurum...

Bu ifadelerin, "ruh haliyle.."

Kadim şehrimize,

Diyarbekirimize "Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz."

Ana dilimizle...

Hûn bi xêr hatin..

Ser sera ser çavara hatin.

***

Biliyorum ki…

Biliyoruz ki…

Zat-ı âliniz…

Bizden daha çok, daha iyi "vakıfsızınızdır" bu şehrin, bu bölgenin, Mezopotamya’nın "hal-i vaziyetine…"

Hele ki "temel" sorunlarına…

***

İnancınızın…

Zihniyet, düsturunuzun…

Ahlak mefkûrenizin…

Şu vecize sözde, bütünleştiğini biliyoruz…

Der ki…

"Kimin himmeti İslam ise o tek başına bir ümmettir"…

Hiç kuşkusuz ki…

Bu ifadenin "manevi" iksiri de, şunu ifade etmektedir…

"Bütün ümmet bir mümin, bir müminde bir ümmettir"…

***

İşte bu ruha..

Bu mefkûreye sahip olduğunuzu biliyoruz…

Hal-i hazırda yaşadıklarımız…

Bize…

Ülkemize…

Dört bir taraftaki coğrafyada olup-bitenler "bunu bariz" gösteriyor..

Haçlıların,

Emperyalizmin,

Terörün,

Küresel ihanet şebekelerinin,

En önemlisi de,

İçimizdeki keferetül fecerelerin gemiyi azıya vurduğunu…

Devşirmelerin…

Haşhaşilerin…

En acımasız noktada "ihanet hançerlerinin" sırtımızdan vurduğu bir dönemdeyiz…

***

Allah'a binlerce kez şükürler olsun ki…

Tüm bu "ihanetliklere" rağmen…

Yenilmiyoruz..

Eğilmiyoruz..

Dim dik, ayaktayız…

Bilakis, "bir bütünlük" içerisindeyiz…

Ki bu İnancın ana kudreti de; "iktibas ettiğimiz, İslam'dır..

Naramızı da atıp; "Yedi düvele" meydan okuyoruz…

Dövizdeki vahşet..

Sermayedeki ihanetliklere rağmen..

Ekonomimiz doludizgin…

"Zenginliğine" zenginlik katıyor..

Dev projeler..

Akla hayale gelmeyen; "yatırımlar"…

Bilumum..

Hepsi kesintisiz peş peşe..

Yani her şekliyle; "dünyayı" şaşırtıyoruz..

İşte böyle bir Türkiye’yiz artık…

***

Türkü de,

Kürdü de,

Laz’ı da,

Çerkez’i de,

Sünni’si, Alevi’si herkes bir bütün…

***

Biliyoruz…

Şehrimize teşriflerinizdeki amacı…

Bir parti seçimi…

Ya da, "siyasi" kazanım gayesi değil…

Yeni Türkiye için…

Güçlü, istikrarlı bir ülke yönetimine dair sisteme geçiş içindir…

Tarihte tekerrür eden "vahşi düzenlerin" yaşanmaması içindir…

Darbelerin…

Darbe sevicilerin…

Vesayetin…

İç ve diş haşhaşilerin bir daha "hâkimiyet" kurmaması içindir…

Prangalı "zihniyetlerin" bertarafı için; buradasınız…

Milli ve yerli olabilmek için…

***

Doğrusu..

Böyle bir zamanda..

Böyle bir uğraş gayesiyle çıkılan yolda…

Bir saniye deyip…

Yerel sorunlara odaklı mevzuları aktarma adına "pencere" açmak istemiyorum…

Sizlere bunları aktarmak ta…

Ki inanıyorum şehrin efratları "dosyalar" halinde, aktaracaklardır…

Yapılanlar..

Yapılması gerekenler adına "ivedilik" arz edici şekilde bildirecekler…

***

Benim!

Siz'den, dileğim ve beklentim…

Meram-ı nokta-i nazarınızda…

Mektubun giriş muhtevasına dair ortaya, dertlerimizi sıraladık..

Ki tarihten, bugüne…

"Acılarla" yoğrulan bir hamur var..

Yeni acıların,

Yeni gözyaşlarının "akmaması" adına..

Yani hamurun daha çok su "almasına" izin verilmemesi babında, masumiyet arzı gerek…

***

Meseleyi isimlendirmek…

Şu veya bu demek istemiyorum..

Görünen köy kılavuz istemez gerçeğiyle..

Unutmayınız ki..

Devlet başkanları birer çoban gibidirler…

Halkın mesuliyetleri, bilumum onlara aittir…

Tebaa…

Hiç tartışmasız ki, devlet reisine Allah’ın bir emanetidir de.

İslam’da emanet…

Hiç kuşkusuz ki, yalnızca yedirme, giydirme ve barınma olarak, görülmez..

Ki değildir de….

"İtikadın" da o çobana emanettir.

Halkın canı nasıl muhafaza olması gerekiyorsa…

Biliyoruz ki, itikadı da devlet tarafından muhafaza edilmelidir.

Yoksa…

Naçizane ifademiz..

Bilinmelidir ki yevm-i mahşerde Cenab-ı Hakk’ın suali bu noktada; çetin olur...

Velhasıl kelam!

Temennimiz ve arzumuz…

İnşallah zat-ı âliniz veya yetkili danışmanlarınız…

Bir kaç saatlik, Diyarbekirimiz’deki programınız içerisinde…

Ki yoğun mesainize rağmen…

Bu iki satır ihtiva eden mektubumuzu okuma fırsatı bulursunuz.

Rabbim…

Ülkemize ve milletimize…

Yaşadığımız İslam coğrafyasına, birlik ve dirlik nasip eylesin…

Zatınıza da!

Sağlık ve mutluluk nasip eylesin diye duya ediyoruz…

Bir kez daha; Şehr-i Diyarbekirimize…

"Hoş geldiniz?"

Sefalar getirdiniz…

Hûn bi xêr hatin..

Ser sera ser çavara hatin..