Ve beklenen atama gerçekleşti. Diyarbakırın ve Dicle Üniversitesinin aylardır cevap aradığı Rektör kim olacak sorusu yanıt buldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Prof. Dr. Kamuran Eronatı, Dicle Üniversitesine Rektör olarak, uygun gördü ve atadı!
***
Malum, çok şey yazdık üniversiteyle ve rektörlük seçiminde, hangi kriterlere önem verilmesi gerektiğine dair. Galiba fikirlerimiz muhatap alındı ki, uzun bir aradan sonra, yerli bir isim de karar kılınarak rektör ataması yapıldı. Ne diyorduk; yerli olsun, ithal değil.
***
Eronat yakından tanıdığım bir isim. Üniversitenin de hal-i durumuna da vakıf. Şehri de biliyor. Yani yerli bir kimlik olması açısından, şehre ve üniversiteye nice alanda, katma değer sağlayacağını umut ediyorum. Ki kendisi, iki dönem AK Parti Diyarbakır Milletvekilliği görevini yürüten Oya Eronatın kardeşi.
***
çok şey söylemek, önermelerde bulunmak, şimdilik abes olur! Ama zaman içerisinde, Eronatın da istişare odaklı bir yönetimsel anlayışı, benimserse elbette ki, fikirlerimiz olacaktır. çünkü Üniversitenin en büyük kaybı; istişareden ırak kalmasıydı. Kent ve üniversite adına hayırlı uğurlu olsun. Eronata başarılar diliyorum.
***
YAKIŞTI MI KEMAL BEY?
Hani Bay Kemal siniri alınmış biri idi! Ne hırs ne de ihtiras, ne de koltuk düşkünü, sevdalısı biri değil. Öyle ki kimi siyasetçiler gibi ağzı bozuk değil. Öfkeye yer vermez!
***
O, sinirlerine hakimdir. Küfürlü konuşmaz, hakaret etmez, nezaket sınırlarını aşmaz. Kurduğu cümledeki kelimeleri seçicidir. İnsani yönünü sürekli üstün tutar! Mütevazıdir barışçıldır, hoşgörüsü yüksektir
***
Her ortamda, uzlaşıya, fikri mülahazaya önem verir. En gergin, kavgalı, yumrukların sıkılı anda bile, diyalogdan yana tavır koyar. Merttir. Edilen bir laf varsa da, arkasında durandır.
***
Deyin bakalım! Son vukuatındaki sergilediği hal-i vaziyeti neyle izah edeceksiniz? Hırs ölçüsü pskilojik vakıa, değerinde. İhtiras ise, kilerdeki küpünde ötesinde, membasına dönmüş vaziyette.
***
Makam, mevki, siyasi istikbal, koltuk! Öylesine iştahlı, gözü dönmüş bir karakterle saldırgan! 13 Yılda zerre-i miskal artısı olmayan koltuğun hala peşinde koşuyor ve eleştirileri de, ağza alınmayacak sözlerle, tepki koyuyor!
***
Ahlaktan ve Adamlıktan dem vurup, merkepler adam olu cümlesini, kuruyor! Bi dokunsan, bilmem neden söz eder bir ruh haliyle agresifleşti. Siyasi vasatlığını, AK Parti ajanı gibi yakıştırana sarf ettikleri ise fecaat!
***
Tabi bir de satılık eleman sözü var! Namertlik, çukur, be gafil. Süret-i haktan görünen iblisler.. Ve daha nice kelimeleri barındıran zehir-zemberek, sözcükler, dökülmüş bay Kemalin ağzından!
***
Diyeceksiniz ki, muhatap aldığı kişi bu sözleri hak ediyor mu? Vallahi ne diyeyim, şahsı noktada etmiyor diyemiyorum. Ediyordur! Ama bu kadarını derseniz, muhalif kalırım. Ancak, Kemal beye de aynı isimin methiyeler dizerler canım cicimliğini de hatırlatmak fayda var..
***
Ancak, bay Kemal cephesinde, bizdeki şahsiyetiyle alakalı oluşturduğu hissiyat profilinde, hiç ama hiç yakışmadı, diyorum! çünkü Biz Kemal beyi böyle bilmiyorduk. Şimdi, tüm düşünceler toz-duman, aforman oldu.
***
Dozajı yüksel, eleştirilere gelen cephesindeki yanıtta, aynı minvalde fecaat. Neymiş, bu laflar, bu üslupla konuşan biri olmadığı için, o yazmamış, başkası yazmış! Bir dizi isim zikrediliyor, falanca, filanca diye!
***
Bu da işin, aforizması galiba! çift kişilikli bir durum. Her kim yazmışsa. İster Kemal bey. İster yaveri, danışmanı, dijital platform yönetmeni!.. Herkes, metnin altındaki imzaya bakar, orda kimin ismi varsa, muhatap o!
***
Ki, zehir-zemberek metnin altında, Kemal Beyin imzası var. Hem de boltlu ve yaldızlı! Nokta. Ve bu noktayla, ahali kadar bizler de, Kemal beyi demek ki, pek tanıyabilmiş değiliz. Belki hiç tanımamışız. Neyse, yakıştı mı Kemal Bey deyip, kendisini özeleştiriye bırakalım!
***
TARIK ZİYA EKİNCİ!
çok şey, söylemeye gerek yok! Tarih ve üstlendiği davanın misyonu, her şeyi anlatmaya yetiyor. O bir hekimdi, ama daha çok Kürtlerin ve de Türkiyenin siyasal alandaki, kangrenleşmiş hadiselerinde, çözüm üretici, bir köprü idi.
***
Demokrasi ve eşitliğin, öncü ismiydi. O tüm hayatını, bu davaya vermiş insandı. Bir asra dayanan, bir ömürle, ebedi dünyaya intikal etti. Kendisine rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum
***
BANA BİRAZ MÜSADE
Sevgili dostlar, yüksek müsadenizle izin verirseniz kısa süreliğine yıllık izne çıkmak istiyorum. Bu süre zarfında, yazı yazmayacağım. Ama gazeteyle, televizyonla her an, birlikte olacağım.
***
Malum, haftanın 6 günü bilfiil yazmak, kolay değil. Ülkenin, bölgenin hele ki, Diyarbakırın sosyal, ekonomik, kültürel ve de toplumsal, hadiselerinin vaki haliyle, hemhal olmak!
***
Evet, tatil sonrası, kısmet ise yine hep birlikte olacağım! Ne yediğimiz, ne içtiğimizden daha çok, dinlenmiş zihinle, görülen, yaşanan ve yaşatılmak istenilenleri, yarınlara ufuk olma babında irdeleyeceğiz!
***
Burada, mesajlarınıza, maillerinize, ara vermenize gerek yok! Bilgi akışını kesmiyoruz. İletişimde ara ve tatil yok! Allahaısmarladık. Derler ya hani gelip de görmemek, gidip de dönmemek var. Hakkınızı helal ediniz!
***
GÜNÜN SÖZÜ
İyi dostu olanın, kendinden şüphesi ne mümkündür.
Failed to load the video